tatil-sepeti

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin Türkiye ziyareti kapsamında, iki ülkenin savunmadan enerjiye kadar çeşitli alanda 20 anlaşma imzalanması beklenirken, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 15 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.


 

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin yarın Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunması bekleniyor.

 

Ziyaret kapsamında İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının yanı sıra iki ülkenin ticari ilişkilerindeki son durum ve bu konuda atılacak adımların ele alınması planlanıyor.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısırlı mevkidaşıyla Ankara'da katılacağı Türkiye-Mısır Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı'nda savunma, enerji, turizm, sağlık, eğitim ve kültür alanlarında yaklaşık 20 anlaşmanın imzalanması öngörülüyor. Bu anlaşmalarla iki ülke arasında 10 milyar doları bulan ticaret hacminin ilk planda 15 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.

 

ENERJİ ALANINDA İKİLİ İLİŞKİLERİN ARTIRILMASI HEDEFLENİYOR

 

Ticari ilişkiler, iki ülke arasındaki işbirliğinin lokomotifini oluşturuyor. Bu kapsamda ziyaretin, Türkiye'nin Mısır'da 3 milyar doları aşan yatırımlarını artırmasına katkı sunması bekleniyor. Savunma sektörüne önemli yatırımlar yapan Mısır ile bu alanda ortak projelerin gerçekleştirilmesi de gündemde yer alıyor.

 

İki ülke için çeşitli fırsatlar sunan enerjide de özellikle sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG), nükleer ve yenilenebilir enerji alanlarında işbirliğinin geliştirilmesi planlanıyor.

 

Türkiye'nin yurt dışında gerçekleştirdiği toplam 46,5 milyar dolarlık doğrudan yatırım stokunda Mısır 294 milyon dolarla 19'uncu sırada yer alırken, yurt dışından Türkiye'ye gelen yaklaşık 130 milyarlık doğrudan yabancı yatırım stokunda Mısır, 45 milyon dolarla 36'ncı sırada bulunuyor. Ziyaret kapsamında atılacak adımların iki ülkenin doğrudan yatırımlardan aldığı payın artmasına da katkı sunması bekleniyor.

 

MISIR'A İHRACATTA İLK SIRAYI MAKİNELER, DEMİR VE ÇELİK ALDI

 

Türkiye geçen yıl Mısır'a 3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu dönemde Mısır'dan yapılan ithalat 3,1 milyar dolar olurken, iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi 6,1 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

 

Söz konusu dönemde Türkiye'nin Mısır'a ihracatında ilk sırayı kazanlar, makineler, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler, bunların aksam ve parçaları, demir ve çelik, plastik ve mamulleri aldı. Türkiye, aynı dönemde Mısır'dan en çok plastik ve mamulleri, gübreler, demir ve çelik ithalatı gerçekleştirdi.

 

Bu yılın 7 ayında Mısır'a yapılan dış satım ise 1 milyar 904 milyon dolar olurken, bu ülkeden gerçekleştirilen ithalat 1 milyar 911 milyon dolar olarak kaydedildi.

Aynı dönemde iki ülke arasındaki ticaret hacmi 3 milyar 815 milyon dolar olarak hesaplandı.

 

"MISIR, TÜRKİYE'NİN İKİNCİ ÜRETİM ÜSSÜ OLABİLECEK STRATEJİK BİR ÜLKE"

 

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Mısır İş Konseyi Başkanı Mustafa Denizer, iki ülke ilişkilerin yaklaşık 1 yıl önce normale döndüğünü, ilişkilerin olumlu seyretmesinin iş dünyasına güven verdiğini söyledi.

 

Denizer, Mısır'da 2007 yılından beri Türk yatırımlarının olduğunu dile getirerek, "Bu yatırımlar her sene artarak devam ediyor. Mısır'daki yatırımlarımız 3 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Önümüzdeki sene içerisinde de 500 milyon dolarlık yeni yatırım öngörülüyor. Mısır'da istihdamımız 100 bin kişiye ulaştı. Bu önemli bir rakam. Siyasi olarak ilişkilerin daha da artması pozitif bir ayrımcılık sağlar." dedi.

 

Türk ürünlerinin Mısır'da kalitesi ve imajıyla dikkati çektiğini vurgulayan Denizer, ikili ticarette 15 milyar dolar hedefine ulaşılacağını belirtti.

 

Denizer, Mısır'ın hem enerji hem de işçilik maliyetleri açısından avantajlı bir ülke olduğu kaydederek, "Mısır, Türkiye'nin ikinci üretim üssü olabilecek stratejik bir ülke. Kuzey Afrika'da en büyük partnerimiz. Aynı zamanda en fazla ticaret hacmine sahip olduğumuz ülkelerden. Ayrıca enerji harici hala sanayi ürünlerinde cari fazla verdiğimiz ülke." diye konuştu.

03 Eylül 2024 Salı

Etiketler : Mısır Sisi ticaret anlaşma enerji ihracat

Dünya Ticaret Örgütü'nün 2024 Dünya Ticaret Raporu, küresel ticaretin yoksulluğu azaltmada tek başına yeterli olmadığını vurguluyor. Sosyal önlemler ve uluslararası işbirliği, ekonomiler arasındaki eşitsizlikleri azaltmada kritik öneme sahip.


 

 

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), "2024 Dünya Ticaret Raporu"nu yayımladı.

 

Raporda, küresel ticaretin birçok ülkede yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunduğu, fakat bunun tek başına yoksullukta mücadeleye yardımcı olmadığı belirtildi.

 

Küresel ticaretin fırsatlar sunduğu ifade edilen raporda, ticaretin yanında yoksullukta mücadele ve ekonomiler arasındaki uçurumun kapanması için sosyal önlemlerin ve uluslararası işbirliğinin gerekli olduğu aktarıldı.

 

Raporda ayrıca küresel ticareti daha kapsayıcı hale getirmek için mesleki eğitim, tüketicilerin daha düşük fiyatlardan yararlanmasını sağlamak için rekabet politikası, güvenilir altyapı ve iyi işleyen finansal piyasalar gibi destekleyici iç politikaları içeren kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.

 

DTÖ'nün raporunda, 2022 Küresel Eşitsizlik Raporu'na atıfta bulunularak, mutlak anlamda küresel gelir eşitsizliğinin 110 yıl önceki kadar yüksek olduğuna dikkat çekildi.

 

Rapora göre, 1910'da dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'luk kesiminin geliri, en alttaki yüzde 50'lik kesimin gelirinden 41 kat daha fazla olurken, bu oran 2020'de 38 kat oldu.

 

Ayrıca yoksul ülkelerin, uluslararası ticarete daha az katılma, daha az doğrudan yabancı yatırım alma ve yurt dışından ticari eşyalara daha fazla bağımlılık eğiliminde olduğu aktarıldı.

 

Ek gümrük tarifeleri gibi küresel ticarete yönelik kısıtlayıcı önlemlerin genellikle düşük gelirli hane halkları, kadınlar ve küçük şirketler üzerinde orantısız bir etkiye sahip olduğu ortaya konulan raporda, zengin ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki eşitsizlikleri azaltmak ve yoksul ülkelere yardım etmek için daha fazlasına ihtiyacın olduğuna işaret edildi.

 

DTÖ Genel Direktörü Ngozi Okonjo-Iweala, rapora ilişkin değerlendirmesinde, rapordan çıkarılabilecek belki de en önemli sonucun, ticaretin, yoksulluğun azaltılması ve ortak refahın oluşturulmasında dönüştürücü rolünün yeniden teyit edilmesi olduğunu dile getirdi.

 

Okonjo-Iweala, "Ancak ikinci en büyük çıkarım, ticaretin ve DTÖ'nün son 30 yıllık küreselleşme sürecinde geride kalan ekonomiler ve insanlar için daha iyi çalışmasını sağlamak üzere yapabileceğimiz çok şey olduğudur." ifadesini kullandı.

09 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : DTÖ ticaret KüreselTicaret eşitsizlik

Küresel salgınlar, savaşlar ve krizler tarım politikalarını dönüştürdü. Türkiye başta olmak üzere ABD, Rusya, AB ve Çin, "gıda arz güvenliği" ve sürdürülebilirliği ön planda tutarak yeni stratejiler geliştiriyor. Türkiye ise üretim planlaması ve desteklerle tarım rotasını güçlendirdi.


Dünyada son dönemde yaşanan salgın, savaşlar ve krizler pek çok alanda olduğu gibi, tarım ve gıda sektöründe de yeni uygulamaları beraberinde getirdi.

 

Ülkelerin önceliğini "gıda arz güvenliğini sağlamak" oluşturdu. Tarımsal üretimde dünyanın önde gelen ülkelerden ABD, Rusya, Çin, Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) son dönemde tarım politikalarında güncellemeye gitti.

 

Söz konusu ülkelerde gıda arz güvenliğinin sağlanmasıyla birlikte sürdürülebilirlik, ihracat ve ithalat göstergeleri, uygulanan politikaların anahtarını oluşturuyor.

 

TÜRKİYE ÜRETİM PLANLAMASIYLA TARIMSAL ROTASINI ÇİZDİ

 

Türkiye 70 milyar dolarlık tarımsal hasılayla Avrupa’da birinci konumda bulunurken dünyada ilk 10 arasında yer alıyor. Ülkede geçen yıl tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 77,7 milyon ton, sebzelerde 31,8 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 27,4 milyon ton üretim gerçekleşti.

 

Buna karşın, küresel boyutta yaşanan gelişmeler ve Türkiye’deki üretimi daha da artırmak amacıyla tarım politikalarında çeşitli düzenlemelere gidildi. Öncelikle bu yıl uygulamaya konulan “üretim planlaması” için detaylı bir çalışma yürütüldü.

 

Hazırlıklarda “gıda arz güvenliği” ve “sürdürülebilirlik” ilkeleri ön planda tutuldu. Üretici ve yetiştiricileri daha da güçlendirmek amacıyla tarımsal destekler yeniden dizayn edildi.

 

Bu kapsamda, hayvancılık ve bitkisel üretim destekleri daha sade hale getirildi. Söz konusu desteklerden bütün üreticiler faydalanırken üretim planlaması kapsamında üretim yapanlara ilave destekler sağlanacak.

 

AİLE İŞLETMELERİNİ İLAVE DESTEK GÜÇLENDİRECEK

 

Hayvancılık destekleri 2024-2026 yıllarını kapsayacak şekilde hazırlandı. Hayvancılık işletmeleri içinde önemli paya sahip aile işletmelerine ilk defa ilave destek sağlanması kararlaştırıldı.

 

Üretim planlamasının teşvik edilmesi kapsamında, süt ve besilik materyal üretim planlama bölgesi olarak belirlenen illerde doğan buzağı ve malaklar için temel desteğe yüzde 50, çiğ süt desteğinde ise süt üretim planlama bölgesi illerinde temel desteğe yüzde 40 ilave destekleme yapılacak.

 

2025-2027 yıllarını kapsayacak bitkisel üretime yönelik desteklemelerle tarımsal üretimin ve gıda arz güvencesinin sürdürülebilirliğinin sağlanması, üretim planlamasına katkı sağlaması, verim ve kalitenin artırılması, tarımsal üretimde çevreci yaklaşımların benimsenmesi ve uygulanan politikaların etkinliğinin artırılması amaçlandı.

 

Bitkisel üretimin desteklenmesi programıyla çiftçilere temel destek, planlı üretim desteği ve üretimi geliştirme destekleri sağlanacak.

 

Arpa, aspir, ayçiçeği (yağlık), buğday, kolza (kanola), fasulye (kuru), mercimek, mısır (dane), nohut, pamuk (kütlü), patates, soğan (kuru), soya ve yem bitkileri planlama kapsamına alındı.

 

Türkiye'de bu yıl tarım sektörüne doğrudan ve dolaylı 520 milyar lira destek sağlanması planlanmıştı.

 

ABD'DE TARIM POLİTİKALARI "ÇİFTLİK YASASI" ÜZERİNE KURULU

 

Türkiye gibi dünyanın önde gelen ülkeleri de son dönemde tarımsal politikalarında bazı revizyonlara gitti.

 

ABD’de mevcut temel tarım politikalarının temel taşını 2018 sonunda yürürlüğe giren ve “Çiftlik Yasası” olarak da bilinen Tarım Geliştirme Yasası oluşturuyor.

 

Söz konusu yasa, çiftçilerin gelirlerini artırmaya, sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmeye ve gıda güvenliğini sağlamaya odaklı uygulanıyor.

 

RUSYA’DA “GIDA GÜVENLİĞİ DOKTRİNİ” BELİRLEYİCİ

 

Rusya hükümeti, tarımsal üretimin geliştirilmesi, tarım sanayisinin regülasyonu, balıkçılık sanayisi, kırsal alanların düzenlenmesinin yanı sıra tarım arazilerinin cirosuna ve arazi ıslahının geliştirilmesine etkin katılımı içeren 4 program yürütüyor.

 

Rus hükümetinin gıdada kendine yeterlilik için uyguladığı "Gıda Güvenliği Doktrini" kapsamında tahıl üretimi 2022'de gerekli düzeyin üstüne çıkarak yüzde 159 seviyesinde gerçekleşti.

 

AB'DE "ORTAK TARIM POLİTİKASI" BELİRLEYİCİ

 

AB, üye ülkelerdeki çiftçileri çeşitli yöntemlerle destekleyerek, tarım sektörünün sürdürülebilirliğini sağlamayı ve gıda güvenliğini artırmayı hedefliyor. Bu destekler, AB’nin ortak tarım politikası kapsamında belirlenip uygulanıyor.

 

AB’nin 1962’de uygulamaya koyduğu politika, tarımsal verimliliği artırmayı, gıdada dışa bağımlılığı azaltmayı, istikrarlı ve uygun fiyatlı gıda temin edilmesini ve çiftçilere adil bir yaşam sunulmasını amaçlıyor. Bu politika, gelişmelere göre güncelleniyor.

 

ÇİN’DE “GIDA GÜVENLİĞİ” HASSASİYETİ

 

Tarihte birçok kez kıtlık ve gıda krizinin yaşandığı Çin'de 1,4 milyarı aşan nüfusun gıda güvenliğini sağlamak, hükümetin birincil öncelikleri arasında yer alıyor. Bu bağlamda Çin hükümeti, tarım ürünlerinin sistemli ve planlı şekilde üretilmesi, kendine yeterlilik ve tarım arazilerin yanlış ve tarım dışı faaliyetlerle azaltılmasına karşı mücadeleye yönelik çalışmalara devam ediyor.

 

Son dönemde yaşanan savaşlar, afetler, krizler Türkiye gibi bu ülkelerde de üretim planlamasında bazı değişiklikleri beraberinde getirdi.

09 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : gıda tarım üretim