Cuma, 13 Eylül, 2024
Milli Saraylar Başkanlığı, Topkapı Sarayı'nın tüm detaylarının anlatıldığı iki ciltlik eseri okurun beğenisine sundu.
"Topkapı Sarayı" isimli eserde, sarayda son zamanlarda yapılan restorasyonlar dahil olmak üzere sarayın tüm koleksiyon ve binalarındaki detaylı çalışmalar anlatılıyor.
Milli Saraylar Müzecilik ve Tanıtım Dairesi Başkanı Güller Karahüseyin, sarayın bölümleri ve tüm eser koleksiyonlarının ayrıntılı olarak ele alındığı eserin yazım sürecine ve içeriğine ilişkin basın mensuplarına açıklamada bulundu.
Topkapı Sarayı'nın 2018'de Milli Saraylar Başkanlığı bünyesine bağlandığını aktaran Karahüseyin, böylelikle taşınabilir ve taşınmaz kültür varlıkları ile tarihi eserlerin aynı çatı altında toplandığını söyleyerek, "Taşınabilir ve taşınmaz bütün kültür varlıklarımızla, tarihi eserlerimizle ilgili daha önce de yayınlar yaptığımız gibi bünyemize yeni katılan bu saraylarımızla ilgili de yeni yayınlar yapmayı planladık. Bunlardan bir tanesi de Topkapı Sarayı'yla ilgili yeni bir yayın hazırlamaktı." dedi.
Karahüseyin, Türkiye'de en çok ziyaret edilen ve en çok bilinen saraylarının başında gelen Topkapı Sarayı'nı tüm dünyaya yayınlar aracılığıyla tanıtmayı amaçladıklarını söyledi.
"ÇOK ÖNEMLİ BİR PRESTİJ YAYIN ORTAYA ÇIKMIŞ OLDU"
Saray hakkında daha önce de başarılı ve kıymetli yayınlar yapıldığını vurgulayan Karahüseyin, şunları kaydetti: "Milli Saraylar Başkanlığının yeni hazırladığı Topkapı Sarayı kitabı, daha akademik bir dil ve disiplinle oluşturuldu. Topkapı Sarayı kitabına öncelikle Prof. Dr. Sadettin Ökten Hocamızın bir makalesiyle başladık. Hocamız makalesinde ziyaretçilerin sarayı gezerken gördükleri koleksiyonlardan yola çıkarak, bugün var olmayan o ama o dönemde koleksiyonların oluşturulmasında etkin rol oynayan insanların, medeniyet tasavvuru hakkında bilgi edinmemize vesile olduğunu söylüyor. Kıymetli hocamız İlber Ortaylı ise Topkapı Sarayının, Versailles ve Ermitaj gibi, tahrip ya da iç yağmaya uğramadığından bahsediyor. Bu vesileyle sarayın tüm eserlerinin kayıt altında olduğunu anlatıyor. Sarayın çok değerli koleksiyonlarını anlattıktan sonra en yeni yapılan restorasyonlardan ve diğer çalışmalardan bahsediyor."
Güller Karahüseyin, eserin ikinci bölümünde tamamen koleksiyonlara yer verildiğine işaret ederek, "Milli Saraylar Başkanlığının tarihi eser koleksiyonlarındaki hazine, mobilya, kutsal emanetler, mühürler yazma ve matbu eserler ve saray arşivi ve pek çok koleksiyonumuzdan yeni bilgiler ve belgeler ışığında çok detaylı olarak bahsedildi. Milli Saray Başkanı Dr. Yasin Yıldız'la kaleme aldığımız 'Topkapı Sarayı'nda Milli Saraylar Dönemi' adlı makalede ise sarayın mimari ve tarihinden bahsettikten sonra Milli Saraylar Başkanlığına bağlanma süreci, sayım ve devir teslim çalışmaları, ardından yapılan restorasyon çalışmalarından bahsedildi. Böylece Topkapı Sarayı'nı en kapsamlı, en güncel bilgiler ışığında akademik bir disiplin içinde yeniden ele alma fırsatı bizler için doğdu. Çok önemli bir prestij yayın ortaya çıkmış oldu." değerlendirmesinde bulundu.
Alanında önemli isimlerin kaleme aldığı 29 makaleden oluşan eser, saray hakkında yapılmış en kapsamlı yayın olma niteliği taşıyor.
İlk ciltte sarayın mimarisi, bölümleri, yapılar ve koleksiyonlar yer alırken, diğer ciltte ise tamamen saray koleksiyonlarını içeren makaleler yer alıyor.
19 Eylül 2023 Salı
Türkiye’de 24 Haziran’da başlayan futbol sezonunun birinci transfer ve tescil dönemi, yarın gece yarısı sona erecek.
Türkiye Futbol Federasyonu’ndan yapılan açıklamaya göre 24 Haziran'da başlayan yaz transfer dönemi, yarın gece yarısı itibarıyla bitecek.
"Ara transfer" olarak adlandırılan ikinci transfer ve tescil dönemi ise 13 Ocak 2025'te başlayıp 11 Şubat 2025'te tamamlanacak.
12 Eylül 2024 Perşembe
Türkiye’nin dört bir yanında yapılan arkeolojik kazılar, binlerce yıllık tarihi gün ışığına çıkararak Anadolu’nun zengin kültürel mirasını ortaya koyuyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde 12 aya yayılan arkeolojik kazılarda, dünyanın en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapan Anadolu'nun tarihi ve kültürel zenginliğini gösteren örneklere ulaşılıyor.
Türkiye'nin çeşitli illerindeki ören yerleri ve su altı kazı alanlarında görevli ekipler, binlerce yıl öncesini anlamak için adeta iğneyle kuyu kazıyor.
Bu yıl yürütülen kazılarda bugüne kadar gün ışığına çıkarılan ve özellikleriyle dikkati çeken eserleri derledi.
Buna göre, Kahramanmaraş'taki Direkli Mağarası'nda yürütülen kazı çalışmalarında, kemikten yapılmış dikiş iğnesi ve toplu iğneye ulaşıldı. 13 bin yıllık olduğu tahmin edilen dikiş malzemeleri, "kentteki tekstil ve konfeksiyona yönelik bugünkü yapının arkeolojik yerleşim yerlerindeki temelleri" olarak değerlendirildi.
Şanlıurfa'daki Karahantepe'de, 2024 kazı çalışmaları kapsamında taş üzerine kazınmış koşan yaban eşeği figürü ortaya çıkarıldı. Neolitik döneme ait "T" biçiminde 250'nin üzerinde dikilitaşın bulunduğu Karahantepe'de bulunan figür, yapı tabanlarında benzerlerine rastlanmış olsa da hareket halindeki bir yaban hayvanını betimleyen ilk figür olarak benzerlerinden ayrıldı.
Antalya'nın Kumluca ilçesi açıklarında arkeolog dalgıçlarca Girit-Minos uygarlığına ait 3 bin 600 yıllık gümüş perçinli tunç hançer bulundu. Akdeniz'in derinliklerinde saklı kalmış uygarlıkların izleri sürülerek titiz çalışmalar sonucu hançerin çıkarılması, sadece Türkiye'nin değil, dünya su altı arkeolojisinin de en önemli keşifleri arasında yer aldı.
Demre'deki Myra Antik Kenti'nin liman mahallesi Andriake'de sürdürülen kazılarda Millefiori (binçiçek) tekniğiyle yapılmış yapı iç dekorasyon levhaları gün yüzüne çıkarıldı. Bu teknikte cam kullanımına Türkiye'de ilk defa, klasik çağdan Roma'ya ve başkent olduğu Bizans dönemine kadar Likya'nın en önemli metropollerinden biri olan Myra Antik Kenti ve limanı Andriake'de ulaşıldı.
Serik'te, Pamfilya'nın en görkemli şehirleri arasında yer alan, antik tiyatrosuyla ünlü Aspendos Antik Kenti'nde yürütülen kazılarda da 2 bin yıllık Zeus ve Afrodit heykelleri bulundu. Yaklaşık 50 santimetre yüksekliğindeki, zarif işçilikleriyle göze çarpan heykeller, Roma döneminde alanın bir heykel işleme bölümünün olabileceğinin göstergesi olarak değerlendirildi.
Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki Aççana Höyük'te yürütülen kazılarda 3 bin 500 yıllık Akadca çivi yazılı tablete ulaşıldı.
Orta ve Geç Tunç Çağ dönemlerinde Mukiş Krallığı'nın başkentliğini yapan "Eski Alalah" olarak bilinen Aççana Höyük'te bulunan çivi yazılı tablette, bölgenin idari ve ekonomik yapısı hakkında bilgiler dikkati çekti. Yaklaşık 28 gram ağırlığındaki, çok iyi korunmuş tablette, döneminde yüklü miktarda mobilya alışveriş listesine ilişkin kayıtlara rastlandı.
Roma döneminden 20. yüzyıla kadar kesintisiz yerleşim yeri olan Mersin'deki Silifke Kalesi'nde yürütülen arkeolojik çalışmalarda, Bizans Dönemi'nde yapı ya da mezarı kötülükten koruması amacıyla yapıldığı değerlendirilen "tılsımlı mezar tableti" gün yüzüne çıkarıldı. Mezar tableti, Bizans Dönemi'nin "nazar boncuğu" olduğu değerlendiriliyor.
Kütahya'nın Tavşanlı ilçesindeki Tavşanlı Höyük'te yapılan arkeolojik kazılarda, 3 bin 750 yıllık fayans silindir mührün bulunması arkeologları heyecanlandırdı. Fayanstan yapılmış nadir bir buluntu olan, üst ve alt hattı çizgilerle sınırlandırılmış mührün, iç kısmında ise iç içe ikili ve üçlü gruplar halinde yerleştirilmiş "V" motifleri yer alıyor.
Çanakkale'nin Eceabat ilçesindeki Maydos Kilisetepe Höyüğü'nde yürütülen arkeolojik kazıda 3 bin 900 yıllık silindir mühür ve yaklaşık 3 bin 400 yıllık kurşun sapan taşı çıkarıldı.
Genellikle taştan ve pişmiş topraktan üretilen sapan taşlarının kurşundan olanlarına nadiren rastlanması buluntuyu benzerlerinden ayırdı.
Çanakkale merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırlarında yer alan Troya Antik Kenti'ndeki kazılarda, 3 bin 500 yıllık hem av hem de savaş için kullanılan ok uçları, misketin atası olarak bilinen aşık oyununda kullanılan aşık kemiği ile kumaş deri delme aparatı olan "bız"lar gün ışığına çıkarıldı.
Aydın'daki Aphrodisias Antik Kenti'nde yürütülen kazılarda, Roma İmparatorluğu döneminin en iyi heykeltıraşlık örneklerinden biri olarak nitelenen "kolosal Zeus başı" bulundu.
Mimari bir konsol ya da konsolun parçası olarak kabartma şeklinde oyulmuş 66 santimetre yüksekliğindeki sakallı kolosal mermer baş, yüksek kalite ve tarihi öneme sahip bir buluntu olduğu değerlendirildi.
UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde yer alan Denizli'deki Laodikya Antik Kenti'nde de antik dönemde temizlik ve sağlık tanrıçası olarak bilinen Hygieia'ya atfedilen heykele ait baş bölümü bulundu. İnce işçiliğiyle öne çıkan heykel başı, ticaret kenti olarak bilinen Laodikya'nın aynı zamanda bir tıp okuluna sahip olduğu tezini güçlendirdi.
Türklere Anadolu'nun kapılarını açan 1071'deki Malazgirt Savaşı'nın yapıldığı alanın tespiti için Muş'un Malazgirt ilçesinde yürütülen kazılarda, savaşa ait çatışma izlerini taşıyan çok sayıda ok ucuna ulaşıldı.
Bu yıl Afşin Kazı Alanı ve Malazgirt Tarihi Müslüman Mezarlığı'nda yürütülen kazılarda, Bizans İmparatoru Romanos Diogenes'e ait baskı mührü, altın ve bronz sikkeler ile savaşa ait ok ve mızrak uçları ortaya çıkarıldı.
Van'daki Ayanis Antik Kenti'ndeki kazılarda Urartuların baştanrısı Haldi'ye ithaf edilen 3 bronz kalkan ile bronz miğfer bulundu. Eserlerin Urartu metal işçiliğinin zenginliğini ve seviyesini yansıtması bakımından önemli olduğu değerlendirildi.
Kars'taki Ani Ören Yeri'nde bu yılki kazı çalışmalarında, Büyük Selçuklu dönemine tarihlenen bir erzak deposu ve Orta Çağ mitolojisinde cenneti sembolize eden tavus kuşu motifli bir kase parçasına ulaşıldı. Taş deponun içindeki pişmiş topraktan yapılmış 8 seramik küp dikkati çekti.
12 Eylül 2024 Perşembe
12 Eylül 2024 Perşembe
12 Eylül 2024 Perşembe
12 Eylül 2024 Perşembe
11 Eylül 2024 Çarşamba
11 Eylül 2024 Çarşamba