tatil-sepeti

Milli Saraylar Başkanlığı, Topkapı Sarayı'nın tüm detaylarının anlatıldığı iki ciltlik eseri okurun beğenisine sundu.


 

"Topkapı Sarayı" isimli eserde, sarayda son zamanlarda yapılan restorasyonlar dahil olmak üzere sarayın tüm koleksiyon ve binalarındaki detaylı çalışmalar anlatılıyor.

 

Milli Saraylar Müzecilik ve Tanıtım Dairesi Başkanı Güller Karahüseyin, sarayın bölümleri ve tüm eser koleksiyonlarının ayrıntılı olarak ele alındığı eserin yazım sürecine ve içeriğine ilişkin basın mensuplarına açıklamada bulundu.

 

Topkapı Sarayı'nın 2018'de Milli Saraylar Başkanlığı bünyesine bağlandığını aktaran Karahüseyin, böylelikle taşınabilir ve taşınmaz kültür varlıkları ile tarihi eserlerin aynı çatı altında toplandığını söyleyerek, "Taşınabilir ve taşınmaz bütün kültür varlıklarımızla, tarihi eserlerimizle ilgili daha önce de yayınlar yaptığımız gibi bünyemize yeni katılan bu saraylarımızla ilgili de yeni yayınlar yapmayı planladık. Bunlardan bir tanesi de Topkapı Sarayı'yla ilgili yeni bir yayın hazırlamaktı." dedi.

 

Karahüseyin, Türkiye'de en çok ziyaret edilen ve en çok bilinen saraylarının başında gelen Topkapı Sarayı'nı tüm dünyaya yayınlar aracılığıyla tanıtmayı amaçladıklarını söyledi.

 

"ÇOK ÖNEMLİ BİR PRESTİJ YAYIN ORTAYA ÇIKMIŞ OLDU"

 

Saray hakkında daha önce de başarılı ve kıymetli yayınlar yapıldığını vurgulayan Karahüseyin, şunları kaydetti: "Milli Saraylar Başkanlığının yeni hazırladığı Topkapı Sarayı kitabı, daha akademik bir dil ve disiplinle oluşturuldu. Topkapı Sarayı kitabına öncelikle Prof. Dr. Sadettin Ökten Hocamızın bir makalesiyle başladık. Hocamız makalesinde ziyaretçilerin sarayı gezerken gördükleri koleksiyonlardan yola çıkarak, bugün var olmayan o ama o dönemde koleksiyonların oluşturulmasında etkin rol oynayan insanların, medeniyet tasavvuru hakkında bilgi edinmemize vesile olduğunu söylüyor. Kıymetli hocamız İlber Ortaylı ise Topkapı Sarayının, Versailles ve Ermitaj gibi, tahrip ya da iç yağmaya uğramadığından bahsediyor. Bu vesileyle sarayın tüm eserlerinin kayıt altında olduğunu anlatıyor. Sarayın çok değerli koleksiyonlarını anlattıktan sonra en yeni yapılan restorasyonlardan ve diğer çalışmalardan bahsediyor."

 

Güller Karahüseyin, eserin ikinci bölümünde tamamen koleksiyonlara yer verildiğine işaret ederek, "Milli Saraylar Başkanlığının tarihi eser koleksiyonlarındaki hazine, mobilya, kutsal emanetler, mühürler yazma ve matbu eserler ve saray arşivi ve pek çok koleksiyonumuzdan yeni bilgiler ve belgeler ışığında çok detaylı olarak bahsedildi. Milli Saray Başkanı Dr. Yasin Yıldız'la kaleme aldığımız 'Topkapı Sarayı'nda Milli Saraylar Dönemi' adlı makalede ise sarayın mimari ve tarihinden bahsettikten sonra Milli Saraylar Başkanlığına bağlanma süreci, sayım ve devir teslim çalışmaları, ardından yapılan restorasyon çalışmalarından bahsedildi. Böylece Topkapı Sarayı'nı en kapsamlı, en güncel bilgiler ışığında akademik bir disiplin içinde yeniden ele alma fırsatı bizler için doğdu. Çok önemli bir prestij yayın ortaya çıkmış oldu." değerlendirmesinde bulundu.

 

Alanında önemli isimlerin kaleme aldığı 29 makaleden oluşan eser, saray hakkında yapılmış en kapsamlı yayın olma niteliği taşıyor.

 

İlk ciltte sarayın mimarisi, bölümleri, yapılar ve koleksiyonlar yer alırken, diğer ciltte ise tamamen saray koleksiyonlarını içeren makaleler yer alıyor.

19 Eylül 2023 Salı

Uluslararası değere sahip tarihi eserleri geleceğe aktarma sorumluluğunu taşıyan Milli Sarayları gezen turist sayısı, bu yılın 9 ayında geçen yıla oranla yüzde 8.6 artışla 5 milyon 278 bin 177’ye yükseldi.


 

Milli Saraylar Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 2022'de 4 milyon 860 bin 117 kişinin ziyaret ettiği saray, köşk, kasır ve müzeler 2023'te de yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası oldu.

 

Ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan Topkapı Sarayı'nı 2 milyon 570 bin kişi, Dolmabahçe Sarayı'nı 1 milyon 30 bin 685 kişi gezdi.

 

Beylerbeyi Sarayı bu yıl yüzde 38 artışla 384 bine yakın turisti konuk etti. Ziyaretçilerin artışında yaz aylarında Beylerbeyi Sarayı bahçesinin ve tarihi rıhtımının 22.00’ye kadar açık kalması ile kafeterya hizmetlerinin devam etmesi etkili oldu.

 

Küçüksu Kasrı'nı 149 bin kişi ziyaret etti.

 

Çamlıca Camii külliyesi içerisinde yer alan ve açıldığı günden bu yana ücretsiz gezilen İslam Medeniyetleri Müzesi (İMM) bu yıl 655 bin 263 kişiyi ağırladı.

 

Beykoz Cam ve Billur Müzesi ise 109 bin 679 bin turisti konuk etti. Böylece, Milli Sarayları 9 ayda ziyaret edenlerin sayısı 5 milyon 278 bin 177'ye ulaştı.

 

Milli Sarayları gezen yabancı turist sayısı da 2 milyon 120 bin 459'dan, 2 milyon 202 bine yükseldi.

02 Ekim 2023 Pazartesi

Dünya mimarlık literatüründe Türklere özgü bir mimari yapı olarak kabul gören ahşap camiler, uluslararası alanda tescillendi.


UNESCO, Türkiye sınırları içindeki beş ahşap camiyi Dünya Miras Listesi’ne aldı. Orta Asya’dan başlayıp Anadolu’ya gelen ahşap cami mimarisi, Türkiye’deki eserlerle dünya gündeminde olacak. 

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Dünya mimarlık literatüründe ve sanat tarihinde Türklere özgü bir mimari yapı olarak yer alan ahşap camiler, adını uluslararası arenada yeniden duyurdu. Dünya kültür tarihinde önemli bir yeri bulunan Türk ahşap camilerinden beşi, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi. Beyşehir Eşrefoğlu Camii (Konya), Sivrihisar Ulu Camii (Eskişehir), Afyonkarahisar Ulu Camii, Kasabaköy Mahmut Bey Camii (Kastamonu) ve Ahi Şerefeddin (Arslanhane) Camii (Ankara), toplu olarak listeye girdi. Beş eserin aynı anda dahil olması Türkiye’nin dünya miras listesine ilk seri adaylığı olarak da kayıtlara geçti. Orta Asya’da başlayıp Anadolu coğrafyasına uzanan ahşap cami kültürü, bugün Anadolu’da bulunan yüzlerce ahşap camiyle devam ediyor. 

 

SELÇUKLULAR ZAMANINDA  

 

Ahşap cami mimarisi, Türkler tarafından sanat tarihine armağan edilmiş bir yapı kültürü olarak dikkat çekiyor. Ahşap camilerin ilk örnekleri Orta Asya’da görüldü ve Selçuklular zamanında Anadolu’da da yapımına başlandı. Bu camiler ya tamamen ahşaptan inşa edilmiş olmaları ya direklerinin ya da taşıyıcı aksamının bir kısmının ahşaptan imal edilmiş olması nedeniyle ahşap olarak nitelendiriliyor. 

 

EN ESKİSİ 8 ASIRLIK

 

Ahşap camiler, geçtiğimiz yıllarda araştırmacı Hüseyin Tunçay tarafından incelenmiş ve kayıt altına alınmıştı. Tunçay’ın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de 240 ahşap cami kayıt edilmişti. Türkiye’nin 31 ilinde bulunan bu ahşap camilerin en eskisi, sekiz asrı aşkın ömüre sahip. Samsun’da yer alan Göğceli Cami, 1206 yılında inşa edilmiş ve Kurtboğazı tekniği kullanılarak yapılmış. Cami, yapılış tarzıyla 8 asrı aşan bir süre boyunca yapısal hasarlardan korunabilmiş durumda. 

 

DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK

 

UNESCO tarafından listeye alınan camilerin başında gelen Eşrefoğlu Camii de yapım teknikleriyle dünyada eşi olmayan bir cami olarak biliniyor. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun ilk dönemlerine rastlayan tarihiyle dikkat çeken cami; taş, tuğla, çini, alçı ve ahşabın bir arada kullanılmasıyla benzersiz olarak kabul ediliyor. Önceki yıllarda geçici listeye eklenen ve geçtiğimiz günlerde kalıcı listeye dahil edilen Eşrefoğlu Camii, kapısındaki kündekari tekniği ile de Türkiye’deki en büyük ahşap kapı olarak kayıtlarda yer alıyor.

 

EN ÇOK KARADENİZ’DE 

 

Ahşap camilerin bilinen ve kalanları, Türkiye’nin 31 ilinde yer alıyor. İstanbul da ahşap cami barındıran kentler arasında. Malzemeye erişim kolaylığı nedeniyle önceden çok sık inşa edilen ahşap camilerin büyük çoğunluğu doğal afetler ya da doğa şartları gereği ortadan kaybolmuş. Ahşap camilerin çoğu Karadeniz bölgesinde yer alırken, Samsun en çok ahşap camiyi barındıran kent olarak biliniyor. 

 

ÖZBEKİSTAN’DAKİ İZ

 

Türklerin Orta Asya’daki ahşap camilerinin izini Özbekistan’da sürmek mümkün. Özbekistan’da yer alan ve Orta Asya’da Türk ahşap cami mimarisinin en önemli kanıtı olan Hive Cuma Camii de 1990 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmişti. Özbekistan sınırlarındaki cami, surlarla çevrili İçan Kale’nin merkezinde yer alıyor. Ahşap direkli camilerin ortak bir özelliği olarak hipostil plan tipine sahip caminin ana ibadet mekânı, 212 farklı karaağaç sütunuyla 10. yüzyılda inşa edilmişti.

 

BİLİNÇLİ OLARAK TERCİH EDİLMİŞ BİR MİMARİ 

 

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi-Dr. Belkıs Doğan: Anadolu Selçuklu ve Beylikler devrine tarihlenen bu camilerin en önemli özelliği, ahşap destekli ve kirişli olmalarının yanı sıra günümüze değin özgün yapılarını muhafaza etmeleri. Ahşap malzeme, diğer dinlerin ibadethanelerinde de kullanılmış. Orta Çağ’da bilhassa kuzey Avrupa kilise mimarisinde ahşabın yaygın kullanımı olduğu söylenebilir. Norveç, bu anlamda öne çıkan ülkeler arasında ve 30’a yakın ahşap ibadethaneye sahip. Öte yandan, günümüz Polonya, Ukrayna, Litvanya ve Beyaz Rusya topraklarında 16. yüzyılın başından itibaren çok sayıda ahşap sinagog inşa edildiği biliniyor, 21. yüzyılda neredeyse hiçbirinin kalıntılarına ulaşılamıyor. Anadolu’daki ahşap direkli camilerle mukayese edildiğinde, diğer dinlere ait yapıların daha ziyade bölgesel iklim özellikleri nedeniyle ahşap malzemeden inşa edildikleri anlaşılıyor. Kastamonu Kasaba Köy Mahmud Bey Camii’ni dışarıda tutarsak, Orta Çağ Türk-İslam mimarisinde ahşap direkli camilerin bölgesel iklim özelliğinden ziyade dış cephede düzgün kesme taş ve tuğlanın tercih edildiği, iç mimaride ise kalem işiyle bezeli ahşap sütun ve kirişlerin kullanıldığı, bilinçli olarak geliştirilen özgün bir yapı olduğu söylenebilir. 

02 Ekim 2023 Pazartesi