tatil-sepeti

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu(TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal, İstanbul'un 5 ilçesinde yapılacak6 okulun temel atma törenine ilişkin düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra FETÖ aidiyeti ve iltisakı tespit edilen bir kısım şahıslara ait varlıkların TMSF kayyumunda yönetilmesine karar verildiğini, bu manada aslında TMSF'de bir eksen kayması olduğunu söyledi.

Bugünbu şekilde 803 şirket bulunduğunu vebunların yaklaşık 650'sinin faal olduğunu bildirenGülal,"Buşirketlerinaktifbüyüklükleri hemen hemen 68 milyar TL seviyesine, öz kaynak büyüklükleri yine 29 milyon TL seviyesine ulaştı ve bugün itibarıyla40 bin 580 çalışanımız var.Tabii biz bu yapıyı devraldığımız andan itibaren dedik ki bunların her biri birer milli servet, dolayısıyla bize milletimizin emaneti. Bu şirketlerde bir irtifa kaybı olmayacak,bu şirketler istihdam oluşturmaya, katma değer üretmeye devam edecekler felsefesiyle ve basiretli tüccar anlayışıyla bu şirketlere yaklaşık 4,5 yıldır vaziyet ediyoruz. Bu manada elhamdülillah bu şirketler, bu süreçte aktif olarak yüzde 60 seviyesinde büyüdü" ifadelerini kullandı.

2020'DESOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNE AKTARDIĞIMIZ NAKDİ DESTEK MİKTARI 115 MİLYON TL’DİR

Bu şirketlerin büyümesine paralel olarak bütçe imkanlarının da arttığını ve bu çerçevede baştan itibaren birçok spor, eğitim, kültür ve tarih alanında sosyal sorumluluk projesine katkı vermeye başladıklarını aktaran Gülal, şunları kaydetti: "Sadece 2020 yılı içinde sosyal sorumluluk projelerine aktardığımız nakdi destek miktarı 115 milyon TL'dir. Yine bu süreçte birçok sivil toplum örgütüyle ve bakanlıklarımızla sosyal sorumluluk projelerini paylaştık ve ayni destek sağladığımız projelerimiz de oldu. Yine burada hepsini saymak istemiyorum ama en son kendimce de çok kıymetli bulduğum bir desteği paylaşmak istiyorum. İzmir depreminde evsiz kalan 600 ailemizin mobilya ihtiyaçlarını karşıladık. Dolayısıyla bu şirketler, TMSF kayyumunda büyüdüler, istihdam sağlamaya devam ettiler ve bu süreç içerisinde biz bu yapının imkanlarıyla elimizden geldiği kadar sosyal faaliyetlere ağırlık verdik. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bu şirketler bugün itibarıyla dünden daha kuvvetliler ve dün terörün finansmanında kullanılan bu yapının bütçe imkanları artık milletimizin, devletimizin ve yavrularımızın ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılmaktadır."

6 OKULUMUZU, 2021-2022 EĞİTİM YILI BAŞINDA MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞIMIZA TESLİM EDECEĞİZ

Çocukların eğitimiyle ilgili bir proje dolayısıyla bir araya gelmekten dolayı gurur ve mutluluk duyduğunu ifade eden Gülal,"Hep birlikte, temel atma törenlerini gerçekleştireceğimiz, Fatih'te 24, Çekmeköy'de 24, Eyüp Sultan'da 32 ve Sultanbeyli'de 24 derslik olmak üzere 4 okulda toplam 104 dersliği kapsayan projemizin, başta ülkemize ve milletimize, eğitim camiasına ve çocuklarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Burada, huzurlarınızda biraz önce duyurusunu yaptığımız Üsküdar'daki 2 okulumuzla birlikte ki orada 16derslikli bir ilkokul, 19 derslikli ortaokul ve 4 derslikli bir anaokuluyla birlikte bir kompleks inşa edeceğiz ve bu ilave derslikle birlikte inşallah toplamda bu 143 dersliği milli eğitimcamiasına kazandırmış olacağız. Üsküdar'la ilgili çalışmalarımızı inşallah ocak ayı çıkmadan başlamayı planlıyoruz. Hemen sözümün başında ifade etmek isterim ki,inşallah tüm imkanlarımızı seferber etmek suretiyle bu 6 okulumuzu, 2021-2022 eğitim yılı başında Milli Eğitim Bakanlığımıza teslim edeceğiz. Diyoruz kigayret bizden, tevfik Allah'tan…" şeklinde konuştu.

ELİMİZDEKİ YAPININ BÜTÇE İMKANLARI İÇERİSİNDE BİRÇOK SOSYAL SORUMLULUK PROJESİNE KATKI SAĞLADIK

Muhiddin Gülal, çocukların geleceği için TMSF olarak üzerlerine düşen sorumluluğun icabına göre hareket ettiklerini vurgulayarak, "Her şeyden evvel ilk emri 'oku' olan bir dinin mensupları olarak, eğitim, bizim için en önde gelen vecibelerden birisidir ve eğitim konusundaki vizyonumuzun temeli de budur.Elimizdeki yapının bütçe imkanları içerisinde birçok sosyal sorumluluk projesine katkı sağladık ve tablet destek kampanyasına da 20 milyon TL nakdi destek sağlayarak bu süreçte çocuklarımızın ve devletimizin yanında yer almaya gayret gösterdik. Bu manada da en fazla destek sağlayan kurum olarak da pozitif ayrıştığımızı düşünüyorum" dedi.

Söz konusu 6 okulunprojesinintahmini olarak 200 milyon TL'lik bir yatırım bedeliyle Milli Eğitim Bakanlığına kazandırılacağını bildiren Gülal, "İmza attığı tüm projelerde olduğu gibi eğitim projelerimizde de, mimariden donanıma, dersliklerden okul bahçelerine kadargeleceğin teminatı çocuklarımızın ihtiyaçlarına göre planlamalar yaptık, vizyonerbir bakış açısı ortaya koyduk. Tam güvenlikli ve fonksiyonel yapı anlayışının yansıtılacağı okullarımızın, yeni yapılacak okullarımız için örnek teşkil edeceğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.

EĞİTİMLİ VE GENÇ İŞ GÜCÜ TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİN SİGORTASIDIR

TMSF'nin sosyal sorumluluk projeleriiçinde eğitimin çok anlamlı ve özel bir yeri olduğunu, Türkiye'nin geleceği için en stratejik konu başlığının eğitim olduğunu düşündüklerini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu sebeple TMSF olarak eğitim konusunda her zaman elimizi taşın altına koymaya hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Eğitim konusunda ülkemizin son yıllarda katettiği mesafenin, her türlü takdir ve övgüyü hak ettiğine inanıyorum.Göreve geldikleri günden beridurmadan dinlenmeden, yılmadan ve yorulmadan, olağanüstü bir azim ve kararlılıklaokuldan öğretmene, ders kitaplarından sıralarına kadarbirçok alanda olduğu gibieğitimde de adeta devrim yapan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, huzurlarınızda, minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Cumhurbaşkanımızın en büyük zorluklar, saldırılar ve meseleler karşısında bile gözünü kırpmadan sergilediği güçlü duruşu, vizyonu, devlet adamlığı ve zorluklar karşısında ortaya koyduğu güçlü irade, hizmet aşkımızın temelini oluşturmaktadır. Şu anda memnuniyetle ve gururla ifade ediyorum ki,ülkemizin eğitimli ve genç iş gücü Türkiye'nin gelişmesinin itici gücü ve Türkiye'nin geleceğinin sigortasıdır."

22 Aralık 2020 Salı

Etiketler : Gündem

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), salgın ve sonrasında gelen enflasyonist dönemde işletmeler ve bireylerin üzerindeki vergilerin azaltılması eğiliminin, artık yavaşlama ve tersine dönme belirtileri gösterdiğini açıkladı.


 

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) ülkelerdeki vergi politikalarının incelendiği Vergi Politikası Reformları 2024 raporuna göre, hane halklarını ve işletmeleri etkileyen hayat pahalılığı krizini hafifletecek tedbirlerle hükümetler ek kaynak ihtiyacını dengelemeye çalışırken, vergi politikalarında da değişikliğe gidiyor.

 

Kovid-19 salgını ve sonrasında yaşanan yüksek enflasyon döneminde uygulamaya konulan vergi azaltıcı reformlardan, vergi artışı ve tabanı genişletme girişimlerini içeren "daha dengeli yaklaşımlara" doğru bir kayma olduğu görülüyor.

 

Bu kapsamda hükümetlerin işletmeler ve bireyler üzerindeki vergilerin azaltılması eğilimi, artık yavaşlama ve tersine dönme belirtileri gösterirken, vergi politikası uzun vadeli mali önceliğe doğru evriliyor.

 

OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, rapora ilişkin değerlendirmesinde, vergi reformlarının, hane halklarını ve işletmeleri 10 yılın en yüksek enflasyon seviyelerinden ve Kovid-19 salgınının ekonomik etkilerinden korumak için hükümetler tarafından kullanılan temel politika araçlarından biri olduğunu belirtti.

 

Cormann, "Şu anda politika odağının gelecekteki şoklara yanıt vermek ve ekonomilerimizin ve toplumlarımızın karşı karşıya olduğu dijitalleşme, yapay zeka, değişen ticaret modelleri, iklim değişikliği, nüfusun yaşlanması gibi uzun vadeli yapısal dönüşümleri desteklemek için gereken mali alanı yaratmaya doğru kaydığını görüyoruz ve bu kayma devam etmelidir." ifadelerini kullandı.

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : vergi enflasyon OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

Yüzde 30 Kulübü Türkiye'nin liderliğinde, 7 öncü kurum "Şirketlerin Yönetim Kurullarında ve Üst Düzey Pozisyonlarında Kadınların Temsilinin Artırılmasını Önemsiyoruz" bildirgesine imza attı.


 

İş hayatının her seviyesinde toplumsal cinsiyet dengesini iyileştirmeyi amaçlayan Yüzde 30 Kulübü Türkiye, kadınların yönetim kurullarındaki temsilini artırmak amacıyla piyasa etkinliği yüksek yatırım kurumlarıyla işbirliği gerçekleştirdi.

 

Bu kapsamda, Yüzde 30 Kulübü Türkiye ve 7 şirket temsilcisinin yer aldığı çalışma grubu tarafından hazırlanan "Şirketlerin Yönetim Kurullarında ve Üst Düzey Pozisyonlarında Kadınların Temsilinin Artırılmasını Önemsiyoruz" başlıklı bildirge için imza töreni Borsa İstanbul'da düzenlendi.

 

Bildirge, Ak Yatırım, Garanti BBVA Yatırım, İş Yatırım, QNB Finans Yatırım, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, ÜNLÜ Menkul Değerler ve Yapı Kredi Yatırım'ın yöneticileri tarafından imzalandı.

 

Törende konuşan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Yönetim Kurulu Başkanı Pamir Karagöz, Birliğin ilk kadın yönetim kurulu başkanı olarak bu inisiyatifin hayata geçirilmesinde rol almaktan ve böylesine anlamlı bir sürecin parçası olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.

 

Ortak bir vizyon etrafında birleştiklerini vurgulayan Karagöz, şunları kaydetti: "Kadınların yeteneklerinin, bakış açılarının ve liderliklerinin sadece tanınmakla kalmayıp aktif bir şekilde teşvik edildiği, daha eşitlikçi ve kapsayıcı bir kurumsal dünya vizyonu etrafında birleştik. Nitekim, uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalar, kadınların liderlik ekiplerinde yüksek oranlarla temsil edildiği şirketlerin, riskleri daha etkin yönettiğini, daha güçlü paydaş ilişkilerini teşvik ettiğini ve nihayetinde şirketlerin uzun vadeli piyasa değerlerini artırdığını tutarlı bir şekilde gösteriyor."

 

Karagöz, Türkiye'de halka açık şirketlerin, Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda tavsiye ettiği yönetim kurullarında en az yüzde 25 kadın üye oranına ulaşmada yavaş ilerlediğini belirterek, şöyle devam etti: "2022'de yüzde 17,5 olan kadın temsil oranı, 2023'te sadece yarım puan artarak yüzde 18'e yükseldi. İlkelerin yayımlandığı 2014 yılında bu oran yüzde 12 idi. Gönüllülük esasına dayanan bu süreçteki yavaş ilerleme nedeniyle Avrupa Birliği (AB) direktifinde belirlenen icracı olmayan pozisyonlarda yüzde 40, tüm yönetim kurulunda yüzde 33 hedeflerinin gerisinde kalıyoruz. Bu noktada yatırım kuruluşlarımızın, müşterisi olan şirketlere vereceği danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra bilinçlendirme ve farkındalık yaratma adına yapacakları katkıları çok değerli buluyorum."

 

Pamir Karagöz, TSPB'nin bu süreci desteklediğini vurgulayarak, birlik üyelerinden 24 aracı kurum ve 3 yatırım bankasının bildirgeye imza attığını aktardı.

 

İlerleyen dönemde bu sayının artacağını ifade eden Karagöz, "Tüm halka açık şirketlerimize, en üst karar organı olan yönetim kurullarında ve liderlik ekiplerinde cinsiyet eşitliğini gözeterek kadın çalışan ve yönetici oranlarını artırmaları için yeniden çağrıda bulunuyorum." diye konuştu.

 

"Gelişmiş piyasalarda kadınların yönetim kurullarındaki ortalama oranı yüzde 30'u çoktan aştı"

Yüzde 30 Kulübü Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Melsa Ararat, SPK'nin, 2012 yılından beri şirketlere, yönetim kurullarında en az yüzde 25 kadın üye bulundurma hedefini ve bu çabaların düzenli olarak raporlanmasını önerdiğini hatırlattı.

 

2017'den bu yana gerçekleşen değişimlere değinen Ararat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gelişmiş piyasalarda kadınların yönetim kurullarındaki ortalama oranı yüzde 30'u çoktan aştı. AB ülkelerinde ve Suudi Arabistan Krallığı da dahil olmak üzere birçok ülkede kadınların karar organlarındaki temsili yasal kotalarla desteklendi. Bu yıl sonuna kadar AB ülkeleri, yönetim kurullarına cinsiyet kotasını ülke yasalarına entegre etmiş olacak. Diğer yandan, ABD ve Birleşik Krallık gibi sermaye piyasalarının daha geniş ve derin olduğu ülkelerde bu değişim, yasal kotalardan ziyade piyasa ve yatırımcı baskısıyla gerçekleşti."

 

Ararat, Türkiye'deki yavaş ilerlemenin 2019'da iş dünyası ve düzenleyici otoriteleri bir araya getirdiğini belirtti.

 

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın (EBRD) desteğiyle yapılan çalışma kapsamında, Yüzde 30 Kulübü ve Borsa İstanbul'un yönlendirme komitesinde yer aldıklarını söyleyen Ararat, şu bilgileri paylaştı: "EBRD destekli projenin sonuç raporu, düzenleyici otoritelere bir dizi yasal reform önerisi sunarken, özel sektörü de düzenlemeleri beklemeden en iyi uygulamaları hayata geçirmeye davet etti. Rapordaki önemli bir tespit, Türkiye'de finans sektörünün, kadınların karar organlarında yer alması konusunda henüz bir aktör olmadığıydı. Bugün, sermaye piyasalarının önde gelen şirketleri, 2017'de gelişmiş piyasalarda başlayan stratejik değişimi Türkiye'de de ateşlemek üzere burada. Yatırım danışmanlığı hizmeti sunan 7 lider kurum ve bildirgeyi imzalamayı kabul eden ek 13 kurum, şirketlerin karar organlarında kadınların temsiline önem verdiklerini ve bu konuda ilerleme kaydetmek için birlikte çalışmaya devam edeceklerini beyan ediyor."

 

Melsa Ararat, imzalanan bildirgenin Türkiye'deki şirketleri, AB cinsiyet eşitliği direktifi ve sürdürülebilirlik raporlama direktifine uygun en iyi uygulama örneklerini dikkate almaya teşvik edeceğini vurguladı.

 

20 Kasım'da gerçekleşecek yıllık kadın direktörler konferansına değinen Ararat, şunları ekledi: "Borsa İstanbul'da yönetim kurullarındaki kadın oranının bugünden itibaren ivme kazanacağını ve yönetim kurulları tamamen erkeklerden oluşan 200'e yakın Borsa İstanbul şirketinin sayısının 2025 genel kurullarında hızla azalacağını umuyorum. Ayrıca, son iki yıldır kadınları büyük ölçüde dışlayan yeni halka arzlarda, 2025 yılında farklı bir resim görmeyi umuyorum."

 

Yüzde 30 Kulübü Türkiye'nin Eş Başkanı Ebru Dildar Edin de bildirgenin, imzacı kurumların katılımıyla finans sektöründe anlamlı bir değişimin mümkün olduğunu ortaya koyduğunu anlattı.

 

Yakın gelecekte, finans sektöründeki diğer kurumların da benzer girişimlere ve inisiyatiflere imza atacağına inandığını ifade eden Edin, şunları dile getirdi: "Finansman sağlayıcıları, danışmanlık ve aracılık hizmeti sunanlar olarak, kadınların iş hayatında hedeflenen yüzde 50 eşitliğe ulaşması için büyük bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğun bilinciyle hareket ederek ve bu vizyonu müşterilerimize yansıtarak iş dünyasında kalıcı bir değişim yaratabiliriz. Ülkemizde iş dünyasında kadınların hedeflenen eşitliğe ulaşmasını sağlamak ve bu süreci hızlandırmak adına finans sektöründeki her paydaşın önemli görevler üstlenmesi gerekiyor. Şu anda kadınların yönetim kurullarındaki oranı yüzde 17,9 seviyesinde. Bu oranı en kısa sürede Avrupa Birliği ortalaması olan yüzde 34'e, hatta sonrasında Finlandiya'nın yüzde 40 oranına ve inşallah Fransa'nın yüzde 46 oranına çıkarmak için hep birlikte çalışmalıyız. Bu süreci hızlandıracak en önemli gelişmelerden biri de yapılacak yasal düzenlemeler olacaktır. Umarız bu bildirge, bu tür düzenlemelere de öncü bir başlangıç sağlar."

 

İmza töreninin ardından gerçekleşen gong töreni, Yüzde 30 Kulübü Türkiye yöneticileri ile imzacı şirketlerin yöneticilerinin katılımıyla yapıldı.

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Yönetim Kurulu kadın yönetici