Pazartesi, 09 Eylül, 2024
Hyperion, kanserin hiçbir cihaz tarafından belirlenemeyen hücresel boyuttaki verilerini algılayıp tespit eden TK-RION isimli bir cihaz geliştirdi. Prototipi hazır olan cihazla kanser riski taşıyan sağlıklı hücrelere ön tanı konulup, risk basit bir tedaviyle ortadan kaldırılabilecek.
HABER: SOYHAN ALPASLAN
Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi firmalarından Hyperion İleri Teknoloji A.Ş., sağlıklı hücrelerin kansere dönüşme ihtimalini belirlemek amacıyla geliştirdiği cihazın prototipini tamamlamak için gün sayıyor. Hücrelerin kansere dönüşme olasılığını ileri zamanlı olacak şekilde belirli periyotlarda (3-6-9-12 ay) tespit edebilen ön tanı ve tarama cihazı TK-RION; erken tanı ile kanserle mücadelede başarı şansını artıracak. Cihaz, kansere dönüşme riski taşıyan sağlıklı hücrelerin yanısıra, hastalığın ilk belirtilerini de tespit edebilecek.
Mevcut cihazlar elektromanyetik tabanlı olduklarından; hücresel boyuttaki kanserli hücreyi, sağlıklı hücreden ayırt edebilmeleri oldukça zor.
DOKTORA TEZİ KONUSU
Hyperion İleri Teknoloji A.Ş.’nin kurucusu Taner Karateke, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Gaziantep Üniversitesi’nde çift yüksek lisans yaptı. Destek almaya hak kazandığı girişimcilik projesi üzerine Gebze Teknik Üniversitesi Fizik Anabilim Dalı’nda doktorasına devam eden Karateke, Doğuş Üniversitesi Optisyenlik Programı’nda Öğretim Görevlisi. Karateke; optik, akustik ve modelleme mühendisliği unvanlarına sahip. Taner Karateke, İstanbul Ticaret’in sorularını cevapladı.
İNSANLIĞA HİZMET
Hyperion’u tanıtır mısınız?
Başta kanser olmak üzere sağlık, savunma, uzay ve havacılık, bioinformatik, nanoteknoloji, yapay zeka ve robotik sistemler üzerine Ar-Ge projeleri geliştiren ileri teknoloji şirketiyiz. İnsanlığa yeni ve özgün ürünler sunabilmek için çalışıyoruz. 2 ulusal, 1 de uluslararası patent geliştirdik. Nihai ürün aşamasına gelen TK-RION için hızlandırma ve fonlama programlarına başvurduk. İlk çalışmalarımızı bağırsak kanseri üzerinde yaptık. Cihaz, kanserde veri algılama ve teşhis cihazlarından kaynaklanan hataları da ortadan kaldıracak.
ERKEN TEŞHİS İMKÂNI
Kanserde veri algılama ve teşhis hataları neler?
Kanserin evrelenme ve yaygınlığının belirlenmesinde erken teşhis çok önemli. Ayrıca yanlış tanı veya tanı konulamaması gibi problemler de yaşanabiliyor. Hali hazırda kanserde kullanılan mevcut görüntüleme cihazları, kanserli kitleleri belirli bir büyüklüğe eriştikten sonra tespit edebiliyor. Bu nedenle hem tedavi güçleşiyor hem de kanser vücudun farklı dokularına yayılabiliyor. Mevcut cihazlar elektromanyetik tabanlı olduklarından; hücresel boyuttaki kanserli hücreyi, sağlıklı hücreden ayırt edebilmeleri oldukça zor. Biyomekanik verilerin detaylı ve hassas bir şekilde elde edilememesi, teşhisi güçleştiriyor. Bu da hastalığın ancak ileri evrelerde anlaşılabilmesi gibi hayati risklere yol açıyor.
FON VE HİBE ARAYIŞI
Nihai ürün için hedeflediğiniz tarih ne?
TÜBİTAK 1512’den aldığımız destek ile 2023 yılının eylül ayında prototipi bitirmeyi planlıyoruz. Nihai ürüne ulaşabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz fon ve hibe alımını sağlayabilirsek; ilk adımda bağırsak kanserini ortaya çıkmadan ön tanısını yapabilecek bu cihazı nihai ürün haline getirmiş olacağız. Projemizin üst versiyonunda tomografi cihazı benzeri bir model geliştirmeyi hedefliyoruz. Böylece vücudun herhangi bir bölgesinde kanserleşme ihtimaline sahip sağlıklı hücrelere ön tanısı konulabilecek. Basit tedavi yöntemle hücredeki risk ortadan kaldırılabilecek.
İLAÇ GELİŞTİRME
Diğer Ar-Ge çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
TK-RION’un nihai ürün haline geldikten sonra hücresel yapılara ait elde ettiğimiz spesifik çıktıları kullanıp; kansere dönüşme ihtimaline sahip sağlıklı hücreler ile etkileşime girebilecek ilaç moleküllerinin modellemesi ve geliştirilmesini planlıyoruz. Kansere dönüşme riski olan hücrelerin erken tanı ile daha basit ve kesin tedavisini sağlayacak bir ilaç için Ar-Ge çalışmalarına başladık. TK-RION’un tespit ettiği riskli hücreler, kansere dönüşemeden ve vücudun herhangi bir bölgesine yayılmadan bu ilaç sayesinde tedavi edilebilecek. İlaç Ar-Ge’sinin hızlanması ve sonuca bir an önce ulaşabilmemiz için kitle fonlama kuruluşlarına başvurumuzu yaptık.
ALZHEİMER’İ TEDAVİ EDEN İLAÇ
“KOSGEB Ar-Ge, Ür-Ge ve İnovasyon Programı’na ‘Alzheimer Hastalığının Tedavisine Yönelik Kusurlu Katlanmış Peptitleri İnaktif Hale Getirecek İlaç Tasarımının Geliştirilmesi’ isimli projemizle başvurduk ve büyük ihtimal almaya hak kazanacağız. Piyasada alzheimer ortaya çıktıktan sonra ilerlemesini yavaşlatan ilaçlar mevcut ve hali hazırda tedavi edici ilaç yok. Geliştireceğimiz ilaç ile alzheimer hastalığının tedavisini sağlamayı hedefliyoruz.”
HASSAS SAVUNMA NAVİGASYONU
“Savunma sanayine yönelik projemiz kapsamında mevcut sistemlerden çok daha hassas bir navigasyon sistemi geliştiriyoruz. Hassasiyeti Artırılmış Optiksel İnterforemetrik Tabanlı Ataletsel Navigasyon Sistemi için TÜBİTAK 1501 kapsamında başvuru yaptık. Denizaltılarda, uydu ve füze sistemlerinde, helikopter ve savaş uçaklarında kullanılacak. Farklı bir versiyonunu da sivil yolcu uçakları, gemi ve otomobiller için tasarlıyoruz.”
FÜZELER HEDEF ŞAŞIRACAK
“Daha önce üzerinde çalıştığımız ‘Muharip Hava Araçları İçin Aktif ve Pasif Karşı Tedbir Atım Sistemlerinin Makine Öğrenme Tabanlı Uygun Bir Dağılım Fonksiyonuna Göre Harekat Analiz Ortamlarında Uygun Değişken Çözünürlüklü Olarak Modellenmesi’ adındaki projemiz, modelleme tabanlı bir simülasyon. Füzelerin hedef algılayıcı sistemini karıştırıp, hedeflerinden saptırıyor ve başka noktaları vurması sağlanıyor. Sistemi kara araçlarında da kullanabiliyoruz. Tusaş’a yaptığımız başvuru olumlu karşılandı. ASELSAN ve SSM başvurularımızın sonuçlarını bekliyoruz.”
BİTKİLERİN VERİMİ ARTACAK
“Tarımsal üretim alanında TÜBİTAK 1501 kapsamında bir proje hazırlığımız var. Dijital otomasyon tabanlı, belirli frekansları puslanmış ışık dalgaları ile bitkilerin büyüme hızını, akustik dalgalarla da verimini artıracağız. 3 ayda büyüyen bir bitki,
1 ayda büyüyecek ve ürün verimi 3 kat artacak.”
24 Temmuz 2023 Pazartesi
Elektrik veya hidrojen gücüyle veya her ikisinin kombinasyonuyla çalışabilen sıfır CO2 üreten bir tren teknolojisi geliştirildi. İkincil rotalarda emisyonsuz çalışmayı mümkün kılan, hafif, hidrojen ya da pil gücüyle çalışabilen, ikisi arasında geçiş yapabilen bu tren dünyada bir ilk.
Avrupa’nın en ikonik trenlerinden biri olan Stadler RS1 Railbus, demiryollarında uzun yıllardır seyahat ediyor. Üretildiğinde ilk yeni nesil dizel trenlerden olan tasarım, ya doğrudan dizel ya da kolza tohumu yağından yapılan biyodizel ile çalışabiliyor ve şu an hizmette olan bu nitelikte yaklaşık 500 tren var. Onlar hâlâ rayları arşınlarken çevre dostu trenler üretme iddiasındaki Stadler şirketi kısa süre önce Flirt H2 adlı yeni nesil trenlerinin, tek bir hidrojen tankıyla 46 saat boyunca 2 bin 803 km yol kat ederek dünya rekoru kırdığını duyurdu.
RS ZERO PİYASAYA SÜRÜLDÜ
Şirket, şimdi ise elektrik veya hidrojen gücüyle veya her ikisinin kombinasyonuyla çalışabilen sıfır CO2 üreten bir tren olan RS Zero’yu piyasaya sürdü. Nispeten hafif tasarımı sayesinde RS Zero, özellikle yan hatları işleten ray operatörlerine yönelik bir tren. Stadler tarafından yeni duyurulan tren tek vagonlu bir hidrojen modeli, ancak çift vagonlu konfigürasyonları da mevcut. Hidrojenle çalışan tek bir araç 700 km yol kat edebilirken, çift kurulum bunu 1.000 km’ye ulaştırıyor. Pil enerjisi çok daha az menzile sahip. Tek bir araç tek bir şarjla 80-100 km yol gidebilirken, çift araç konfigürasyonu 90-180 km arasında yol kat ediyor. Her iki konfigürasyon da araçları 120 km/s azami hıza ulaştırabiliyor. Çift seçenek, demiryolu operatörlerinin rotalarının uzunluğuna ve rahat ettikleri yakıt türüne uygun aracı seçmelerine olanak tanıyor. Ayrıca, dünyanın ilk hidrojenle çalışan demiryoluna sahip Almanya, tamamen pille çalışan modellere geçtiğini duyurduğundan, RS Zero’da her iki seçeneğin bir arada sunulması, akıllıca bir iş hamlesi gibi görünüyor.
VERİMLİLİK VE KONFORDA İDDİALI
RS Zero, verimliliği maksimum konforla birleştiren ve tüm yolcular için mümkün olan en iyi erişilebilirliği sağlayan bir tren olma iddiasında. Erişilebilirlikten bahsetmişken, tren vagonlarının alçak bir giriş yüksekliği ve basamaksız alçak bir taban alanı var. Bu da onları hareket kabiliyeti sorunları olan kişiler için erişilebilir kılıyor. Trenler ayrıca bisikletler ve diğer hacimli seyahat ekipmanları için çok amaçlı bir alana sahip. Eko-etik anlayışına uygun olarak, iç döşeme yüzde 98 yenilenebilir kaynaklardan geliyor. Yan duvarlar da PET şişeler gibi geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış ve iklim kontrol sistemi çevre dostu bir soğutucu ile gerçekleştiriliyor. Prototip, eylül ayı sonunda Berlin’de düzenlenecek InnoTrans 2024 kongresinde sergilenecek.
09 Eylül 2024 Pazartesi
3D baskı kullanarak farklı tür materyalleri kimyasal kullanmadan yapıştırmanın yolu bulundu. İki yeni malzeme birleştirme tekniği içeren bu buluş sayesinde üretim önemli ölçüde değişebilir. Yeni yeşil birleştirme tekniklerinin mobilya, otomotiv ve havayolu sanayinde kullanılabileceği öngörülüyor.
AYŞE BAŞAK
Yanıcı yapıştırıcılara duyulan ihtiyacı ortadan kaldırabilecek gözenek seviyesinde süper güçlü bağlar oluşturan bir birleştirme yöntemi keşfedildi. Avusturya Graz Üniversitesi bilim insanları, 3D baskı kullanarak farklı tür materyalleri kimyasal kullanmadan yapıştırmanın yolunu buldu. İki yeni malzeme birleştirme tekniği içeren bu buluş sayesinde üretim önemli ölçüde değişebilir.
KİMYASALLARIN ZARARI
Endüstriyel yapıştırıcılar A parçasını B parçasına birleştirmek için ideal görünse de özellikle petrol bazlı kimyasallardan üretilenlerin bir kısmı çevre için son derece zararlı olabilir. Söz konusu yapıştırıcıların üretimi için çok fazla enerji ve kaynak gerekir. Üretimleri esnasında doğaya zararlı maddeler açığa çıkar, kullanım ömürlerinin sonuna ulaştıklarında içerikleri toprağı ve yeraltı sularını kirletebilir. En önemlisi, yapıştırıcı üretiminde kullanılan kimyasallar, bu süreçte çalışan, bunlara temas eden, soluyan işçiler için zararlı olabilir. Bu yüzden, ağır kimyasal içeren yapıştırıcılara alternatif üretme gayreti artıyor. Bir süredir, bitkilerden yapılan yeniden kullanılabilir yapıştırıcılar, ömrünü tamamladıktan sonra biyolojik olarak parçalanan yapıştırıcılar gibi nispeten çevre dostu alternatifler geliştiriliyor. Avusturya Graz Teknoloji Üniversitesi araştırmacıları, ahşap türleri ve iki tür plastik, paslanmaz çelik ve bir titanyum alaşımı arasında bağ kurabilen bir yaklaşıma yönelerek alternatif arayışını farklı bir zemine taşıdı ve iki yeni malzeme birleştirme tekniği içeren bir buluş gerçekleştirdi.
‘EKLEME’ İLE DAHA GÜÇLÜ
İlkinde, araştırmacılar ‘ekleme’ adını verdikleri bir 3D baskı süreci kullandı. Çeşitli malzemeleri doğrudan işlenmemiş bir ahşap parçasına, ahşaptaki gözeneklere nüfuz edecek ve bir yapıştırıcının yapacağı türde bir bağ oluşturacak şekilde 3D yazdırdılar. Ardından doğasını anlamak için kurdukları bu bağı kopardılar. Bağ koparıldıktan sonra, ahşap gözeneklerinde polimer ve polimerde kırık ahşap lifleri buldular. Bu da araştırmacılara kırılmanın ahşapta ve polimerde meydana geldiğini, ancak eklemde olmadığını gösterdi, yani sonuç başarılıydı. Ekip, daha karmaşık yapılar veya ek malzemenin bağlanacağı daha büyük gözenekler oluşturmak için yüzeyi ahşap lazerler kullanarak kazırsa 3D yazdırılmış bağların daha güçlü olacağını öngörüyor.
BİRLEŞTİRME TEKNİĞİNİN KULLANIM ALANLARI
Araştırmacıların bulduğu ikinci birleştirme tekniğine ‘ultrasonik birleştirme’ adı verilmiş. Bu teknikte, ahşap ve metal polimerlerin birleşme noktasına yüksek frekanslı, düşük titreşimli dalgalar göndermek için sonotrot adı verilen bir aletten istifade ediliyor. Bu alet, iki malzemeyi birbirine bağlamak için yeterli ısı üreten sürtünmeyi yaratıyor. Bu teknik, özellikle büyük bileşenler ve 2D yapılar için uygun görülüyor. Bilim insanları, geliştirdikleri yeni yeşil birleştirme tekniklerinin mobilya, otomotiv ve havayolu sanayinde kullanılabileceğini öngörüyor.
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
07 Eylül 2024 Cumartesi
06 Eylül 2024 Cuma