Pazartesi, 09 Eylül, 2024
Küresel piyasalarda, ABD'de açıklanan makroekonomik verilerin resesyon korkularını beslemesiyle satıcılı bir seyir hakim olurken, bugün ADP özel sektör istihdamı verileri başta olmak üzere yoğun veri gündemi yatırımcıların odağına yerleşti.
ABD ekonomisinin beklenenden hızlı soğuyabileceği endişeleri risk iştahını törpülerken, ABD Merkez Bankasının (Fed) sıkı para politikasını duruşunun bu aydan itibaren gevşemeye başlayacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Analistler, bugün ülkede açıklanacak ADP özel sektör istihdamı verilerinin bankanın gelecekte atacağı adımlara ilişkin ipuçları verebileceğini dile getirerek, haftalık işsizlik maaşı başvurularının da piyasalar tarafından yakından takip edildiğini kaydetti.
Dün açıklanan verilere göre, ABD'de JOLTS açık iş sayısı, temmuzda 7 milyon 673 bine gerilerken, açık iş sayısında Ocak 2021'den bu yana en düşük seviyesini kaydederken, temmuz ayına ilişkin fabrika siparişleri ise yüzde 5 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti.
Analistler, söz konusu verinin ülkedeki durgunluk endişelerini beslediğini belirterek, yarın açıklanacak istihdam raporundaki verilerin ABD ekonomisi hakkında daha çok bilgi vereceğini bildirdi.
Bu gelişmelerin yanı sıra Amerikan ekonomisindeki mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı Fed'in "Bej Kitap" raporu da ekonomik faaliyetin son haftalarda yavaşladığını ortaya koydu.
Bankanın 12 şubesinden gelen analizlerle hazırlanan raporda, ekonomik faaliyetin 3 bölgede hafif artış gösterdiği ve geçen rapor döneminde 5 olan yatay veya azalan faaliyet bildiren bölge sayısının 9'a yükseldiği ifade edildi.
Fed yetkililerinin açıklamaları da takip edilirken, Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic, iş gücü piyasasının yumuşamaya devam ettiğini ancak zayıf olmadığını söyledi.
Fiyat baskılarının hızla ve genel olarak azaldığına işaret eden Bostic, son verilerin, enflasyonun muhtemelen yüzde 2'ye doğru sürdürülebilir bir yolda olduğuna dair güvenini güçlendirdiğini kaydetti.
Bostic, Fed'in çok uzun süre kısıtlayıcı politika duruşunu sürdürmemesi gerektiğini belirterek, enflasyon risklerinin azalmaya devam etmesini sağlamak için dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.
Enflasyona karşı henüz zafer ilan etmediklerini dile getiren Bostic, ekonomide ciddi hasara yol açmadan yüksek enflasyonu ortadan kaldırmanın ulaşılabilir olabileceğini ifade etti.
San Francisco Fed Başkanı Mary Daly ise ABD Merkez Bankası'nın işgücü piyasasını sağlıklı tutmak için faiz oranlarını düşürmesi gerektiğini, ancak bunun ne kadar olacağını belirlemenin artık gelen ekonomik verilere bağlı olduğunu söyledi.
Söz konusu gelişmelerle para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in yıl sonuna kadar 100 baz puanlık faiz indirimine gideceğine kesin gözüyle bakılırken, bu ay 50 baz puan faiz indirimi yapabileceğine ilişkin tahminler yüzde 45'e yükseldi.
Artan resesyon endişeleriyle birlikte teknoloji hisseleri öncülüğünde dünya genelinde satış baskısının ardından dün toparlanmalar görülürken, yapay zeka konusunda yatırımcıların şirketleri yeniden değerlendirdiği görüldü.
Kurumsal tarafta ise US Steel'ın hisseleri, Beyaz Saray'ın çelik üreticisinin Japon şirket Nippon Steel tarafından satın alınmasını engellemeye hazırlandığı haberinin ardından yüzde 17'den fazla değer kaybetti.
Öte yandan, ABD'de Demokrat başkan adayı Kamala Harris, yeni kurulan şirketler için vergi indirimini 5 bin dolardan 50 bin dolara çıkarmayı planladığını bildirdi.
İlk başkanlık döneminin sonunda 25 milyon yeni küçük işletme başvurusu görmek istediğini ifade eden Harris, bunun gerçekleşmesi için yeni işletme kurma maliyetini düşüreceklerini bildirdi.
Bu gelişmelerle, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 3,76 ile 19 Temmuz 2023'ten bu yana en düşük seviyeden kapanırken, yeni günde dolar endeksi 101,3 seviyesinde, altının ons fiyatı da önceki kapanışın yüzde 0,4 üzerinde 2.505 dolarda dengelendi.
Brent petrolün varil fiyatı artan resesyon endişeleri ve başta Çin tarafında olmak üzere zayıf talebin sürmesi endişeleriyle dün yüzde 1,2 düşerken, yeni günde ABD'de petrol stoklarının düşmesi ve OPEC+'nın üretim artışını erteleyebileceğine yönelik haber akışının etkisiyle yüzde 0,2 kazançla 72,8 dolardan işlem görüyor.
Merkez bankaları tarafında ise dün, Kanada Merkez Bankası (BoC), politika faizini üst üste üçüncü toplantıda 25 baz puan düşürerek yüzde 4,25'e indirirken, bankadan yapılan açıklamada enflasyonun beklendiği gibi temmuzda yüzde 2,5'e gerilediğine işaret edildi.
Dün, Dow Jones endeksi yüzde 0,09 yükselirken, S&P 500 endeksi yüzde 0,16 ve Nasdaq endeksi yüzde 0,30 düştü. ABD'de endeks vadeli kontratlar yeni güne negatif bir seyirle başladı.
Avrupa borsalarında dün satıcılı bir seyir öne çıkarken, bölge genelinde durgunluk endişeler yatırımcıların odağında yer almaya devam ediyor.
Analistler, Avrupa Merkez Bankasının (ECB) bu yıl içinde iki faiz indirimi daha yapacağına kesin gözüyle bakıldığını kaydederek, gözlerin makroekonomik veri akışına çevrildiğini söyledi.
Dün açıklanan verilere göre, Almanya'da hizmet sektörü PMI 51,2 Avro Bölgesinde ise 52,9 ile beklentilerin altında gerçekleşirken güçlü kalmaya devam etti.
Ayrıca, Avro Bölgesi'nde Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), temmuzda aylık bazda yüzde 0,8 yükselirken, yıllık bazda yüzde 2,1 geriledi.
Öte yandan, üç aydır boş olan İspanya Merkez Bankası başkanlığı görevine José Luis Escrivá Belmonte getirildi.
Dün Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 0,83, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,98, İtalya'da FTSE MIB endeksi yüzde 0,54 ve İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,35 geriledi. Avrupa'da endeks vadeli kontratlar yeni güne de negatif bir seyirle başladı.
Asya tarafında satış baskısının yeni günde de etkili olduğu görülürken, dolar/yen paritesindeki düşüş devam ediyor.
Japonya Merkez Bankası (BoJ) yönetim kurulu üyesi Hajime Takata yaptığı açıklamada, şirketlerin harcamalarını ve ücretleri arttırmaya devam edeceğini teyit etmesi halinde merkez bankasının faiz oranlarını arttırmaya devam etmesi gerektiğini söyledi.
Analistler, BoJ'un bir sonraki faiz artırımını ocakta yapacağına ilişkin fiyatlamaların güçlenmeye devam ettiğini bildirdi.
Kapanışa yakın Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,12, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 0,18, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,13 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 0,47 geriledi.
Dün satış ağırlıklı bir seyir izleyen Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, günü önceki kapanışa göre yüzde 0,37 azalışla 9.984,93 puandan tamamladı.
Bugün, yurt içinde gözler Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıklayacağı Orta Vadeli Programa (OVP) çevrilirken, toplantıdan alınacak sinyallerin varlık fiyatlarını etkileyebileceği öngörülüyor.
Dolar/TL, dün yüzde 0,1 değer kaybederek 33,9853'ten kapanırken, bugün bankalararası piyasanın açılışında bir önceki kapanışın yüzde 0,1 üzerinde 34,0280 seviyesinden işlem görüyor.
Analistler, bugün yurt içinde haftalık para ve banka istatistikleri yurt dışında ise Avro Bölgesi'nde perakende satışlar, ABD'de ADP özel sektör istihdamı, haftalık işsizlik maaşı başvuruları ve hizmet sektörü PMI verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.800 ve 9.600 puan seviyelerinin destek, 10.100 ve 10.250 seviyelerinin direnç konumunda olduğunu kaydetti.
Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:
12.00 Avro Bölgesi, temmuz ayı perakende satışlar
14.30 Türkiye, haftalık para ve banka istatistikleri
15.15 ABD, ağustos ayı ADP özel sektör istihdamı
15.30 ABD, haftalık işsizlik maaşı başvuruları
16.45 ABD, ağustos ayı hizmet sektörü/bileşik PMI
17.00 ABD, ağustos ayı ISM hizmet sektörü PMI
05 Eylül 2024 Perşembe
Dünya Ticaret Örgütü'nün 2024 Dünya Ticaret Raporu, küresel ticaretin yoksulluğu azaltmada tek başına yeterli olmadığını vurguluyor. Sosyal önlemler ve uluslararası işbirliği, ekonomiler arasındaki eşitsizlikleri azaltmada kritik öneme sahip.
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), "2024 Dünya Ticaret Raporu"nu yayımladı.
Raporda, küresel ticaretin birçok ülkede yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunduğu, fakat bunun tek başına yoksullukta mücadeleye yardımcı olmadığı belirtildi.
Küresel ticaretin fırsatlar sunduğu ifade edilen raporda, ticaretin yanında yoksullukta mücadele ve ekonomiler arasındaki uçurumun kapanması için sosyal önlemlerin ve uluslararası işbirliğinin gerekli olduğu aktarıldı.
Raporda ayrıca küresel ticareti daha kapsayıcı hale getirmek için mesleki eğitim, tüketicilerin daha düşük fiyatlardan yararlanmasını sağlamak için rekabet politikası, güvenilir altyapı ve iyi işleyen finansal piyasalar gibi destekleyici iç politikaları içeren kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.
DTÖ'nün raporunda, 2022 Küresel Eşitsizlik Raporu'na atıfta bulunularak, mutlak anlamda küresel gelir eşitsizliğinin 110 yıl önceki kadar yüksek olduğuna dikkat çekildi.
Rapora göre, 1910'da dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'luk kesiminin geliri, en alttaki yüzde 50'lik kesimin gelirinden 41 kat daha fazla olurken, bu oran 2020'de 38 kat oldu.
Ayrıca yoksul ülkelerin, uluslararası ticarete daha az katılma, daha az doğrudan yabancı yatırım alma ve yurt dışından ticari eşyalara daha fazla bağımlılık eğiliminde olduğu aktarıldı.
Ek gümrük tarifeleri gibi küresel ticarete yönelik kısıtlayıcı önlemlerin genellikle düşük gelirli hane halkları, kadınlar ve küçük şirketler üzerinde orantısız bir etkiye sahip olduğu ortaya konulan raporda, zengin ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki eşitsizlikleri azaltmak ve yoksul ülkelere yardım etmek için daha fazlasına ihtiyacın olduğuna işaret edildi.
DTÖ Genel Direktörü Ngozi Okonjo-Iweala, rapora ilişkin değerlendirmesinde, rapordan çıkarılabilecek belki de en önemli sonucun, ticaretin, yoksulluğun azaltılması ve ortak refahın oluşturulmasında dönüştürücü rolünün yeniden teyit edilmesi olduğunu dile getirdi.
Okonjo-Iweala, "Ancak ikinci en büyük çıkarım, ticaretin ve DTÖ'nün son 30 yıllık küreselleşme sürecinde geride kalan ekonomiler ve insanlar için daha iyi çalışmasını sağlamak üzere yapabileceğimiz çok şey olduğudur." ifadesini kullandı.
09 Eylül 2024 Pazartesi
Küresel salgınlar, savaşlar ve krizler tarım politikalarını dönüştürdü. Türkiye başta olmak üzere ABD, Rusya, AB ve Çin, "gıda arz güvenliği" ve sürdürülebilirliği ön planda tutarak yeni stratejiler geliştiriyor. Türkiye ise üretim planlaması ve desteklerle tarım rotasını güçlendirdi.
Dünyada son dönemde yaşanan salgın, savaşlar ve krizler pek çok alanda olduğu gibi, tarım ve gıda sektöründe de yeni uygulamaları beraberinde getirdi.
Ülkelerin önceliğini "gıda arz güvenliğini sağlamak" oluşturdu. Tarımsal üretimde dünyanın önde gelen ülkelerden ABD, Rusya, Çin, Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) son dönemde tarım politikalarında güncellemeye gitti.
Söz konusu ülkelerde gıda arz güvenliğinin sağlanmasıyla birlikte sürdürülebilirlik, ihracat ve ithalat göstergeleri, uygulanan politikaların anahtarını oluşturuyor.
TÜRKİYE ÜRETİM PLANLAMASIYLA TARIMSAL ROTASINI ÇİZDİ
Türkiye 70 milyar dolarlık tarımsal hasılayla Avrupa’da birinci konumda bulunurken dünyada ilk 10 arasında yer alıyor. Ülkede geçen yıl tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 77,7 milyon ton, sebzelerde 31,8 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 27,4 milyon ton üretim gerçekleşti.
Buna karşın, küresel boyutta yaşanan gelişmeler ve Türkiye’deki üretimi daha da artırmak amacıyla tarım politikalarında çeşitli düzenlemelere gidildi. Öncelikle bu yıl uygulamaya konulan “üretim planlaması” için detaylı bir çalışma yürütüldü.
Hazırlıklarda “gıda arz güvenliği” ve “sürdürülebilirlik” ilkeleri ön planda tutuldu. Üretici ve yetiştiricileri daha da güçlendirmek amacıyla tarımsal destekler yeniden dizayn edildi.
Bu kapsamda, hayvancılık ve bitkisel üretim destekleri daha sade hale getirildi. Söz konusu desteklerden bütün üreticiler faydalanırken üretim planlaması kapsamında üretim yapanlara ilave destekler sağlanacak.
AİLE İŞLETMELERİNİ İLAVE DESTEK GÜÇLENDİRECEK
Hayvancılık destekleri 2024-2026 yıllarını kapsayacak şekilde hazırlandı. Hayvancılık işletmeleri içinde önemli paya sahip aile işletmelerine ilk defa ilave destek sağlanması kararlaştırıldı.
Üretim planlamasının teşvik edilmesi kapsamında, süt ve besilik materyal üretim planlama bölgesi olarak belirlenen illerde doğan buzağı ve malaklar için temel desteğe yüzde 50, çiğ süt desteğinde ise süt üretim planlama bölgesi illerinde temel desteğe yüzde 40 ilave destekleme yapılacak.
2025-2027 yıllarını kapsayacak bitkisel üretime yönelik desteklemelerle tarımsal üretimin ve gıda arz güvencesinin sürdürülebilirliğinin sağlanması, üretim planlamasına katkı sağlaması, verim ve kalitenin artırılması, tarımsal üretimde çevreci yaklaşımların benimsenmesi ve uygulanan politikaların etkinliğinin artırılması amaçlandı.
Bitkisel üretimin desteklenmesi programıyla çiftçilere temel destek, planlı üretim desteği ve üretimi geliştirme destekleri sağlanacak.
Arpa, aspir, ayçiçeği (yağlık), buğday, kolza (kanola), fasulye (kuru), mercimek, mısır (dane), nohut, pamuk (kütlü), patates, soğan (kuru), soya ve yem bitkileri planlama kapsamına alındı.
Türkiye'de bu yıl tarım sektörüne doğrudan ve dolaylı 520 milyar lira destek sağlanması planlanmıştı.
ABD'DE TARIM POLİTİKALARI "ÇİFTLİK YASASI" ÜZERİNE KURULU
Türkiye gibi dünyanın önde gelen ülkeleri de son dönemde tarımsal politikalarında bazı revizyonlara gitti.
ABD’de mevcut temel tarım politikalarının temel taşını 2018 sonunda yürürlüğe giren ve “Çiftlik Yasası” olarak da bilinen Tarım Geliştirme Yasası oluşturuyor.
Söz konusu yasa, çiftçilerin gelirlerini artırmaya, sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmeye ve gıda güvenliğini sağlamaya odaklı uygulanıyor.
RUSYA’DA “GIDA GÜVENLİĞİ DOKTRİNİ” BELİRLEYİCİ
Rusya hükümeti, tarımsal üretimin geliştirilmesi, tarım sanayisinin regülasyonu, balıkçılık sanayisi, kırsal alanların düzenlenmesinin yanı sıra tarım arazilerinin cirosuna ve arazi ıslahının geliştirilmesine etkin katılımı içeren 4 program yürütüyor.
Rus hükümetinin gıdada kendine yeterlilik için uyguladığı "Gıda Güvenliği Doktrini" kapsamında tahıl üretimi 2022'de gerekli düzeyin üstüne çıkarak yüzde 159 seviyesinde gerçekleşti.
AB'DE "ORTAK TARIM POLİTİKASI" BELİRLEYİCİ
AB, üye ülkelerdeki çiftçileri çeşitli yöntemlerle destekleyerek, tarım sektörünün sürdürülebilirliğini sağlamayı ve gıda güvenliğini artırmayı hedefliyor. Bu destekler, AB’nin ortak tarım politikası kapsamında belirlenip uygulanıyor.
AB’nin 1962’de uygulamaya koyduğu politika, tarımsal verimliliği artırmayı, gıdada dışa bağımlılığı azaltmayı, istikrarlı ve uygun fiyatlı gıda temin edilmesini ve çiftçilere adil bir yaşam sunulmasını amaçlıyor. Bu politika, gelişmelere göre güncelleniyor.
ÇİN’DE “GIDA GÜVENLİĞİ” HASSASİYETİ
Tarihte birçok kez kıtlık ve gıda krizinin yaşandığı Çin'de 1,4 milyarı aşan nüfusun gıda güvenliğini sağlamak, hükümetin birincil öncelikleri arasında yer alıyor. Bu bağlamda Çin hükümeti, tarım ürünlerinin sistemli ve planlı şekilde üretilmesi, kendine yeterlilik ve tarım arazilerin yanlış ve tarım dışı faaliyetlerle azaltılmasına karşı mücadeleye yönelik çalışmalara devam ediyor.
Son dönemde yaşanan savaşlar, afetler, krizler Türkiye gibi bu ülkelerde de üretim planlamasında bazı değişiklikleri beraberinde getirdi.
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi
09 Eylül 2024 Pazartesi