tatil-sepeti
Türk dizilerini seyreden Türk yazarlarını istiyor

HABER: SOYHAN ALPASLAN Türk dizilerini izleyen ülkeler, Türk yazarlarını da okuyup, tanımak istiyor. Türk dizilerinin reyting rekorları kırdığı Latin Amerika ülkelerinde, Türk yazarlarına olan talep de artıyor. Dizilerin edebiyata katkısı, Uluslararası Kitap Fuarları Türkiye Ulusal Organizasyon Komitesi toplantısının da gündem maddelerinden biri oldu. KÜLTÜR EKONOMİSİ Toplantıya ev sahipliği yapan İTO Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Soylu,Türk dizilerinin gösterildiği ülkelerde Türk kültürü ürünlerine ve yazarlarına olan talebin arttığı bilgisini verdi. Soylu, İTO’nun kültür ekonomisi kapsamındaki tüm sektörlere çok önem verdiğini dile getirerek, şunları söyledi: “İTO, bu yıl önceki yıllarda olduğu gibi yayıncılık sektörünün Londra ve Frankfurt kitap fuarlarına katılımlarını sağlayacak. Sektör İTO ile 10-12 Nisan tarihlerinde Londra’da, 10-14 Ekim tarihlerinde Frankfurt’ta olacak. Sektörün taleplerine ve imkânlarımıza bağlı olarak fuar sayının artırılması konusunu da Yönetim Kurulu olarak değerlendiririz.” GÜÇLÜ TEMSİL Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Hamdi Turşucu ise Bakanlığın kitap fuarlarında Türkiye’nin tanıtımına çok önem verdiğini belirtti. Turşucu, şunları söyledi: “Uluslararası fuarlarda Türk yayıncılık sektörünün güçlü temsili; Türk kültürü, sanatı ve edebiyatının etkin tanıtımı için kurumlar arasındaki işbirliği güçlenmeli. Bu noktada İTO’nun katkıları çok değerli.” KİMLER KATILDI Toplantıya; Kütüphaneler ve Yayımlar Dairesi Başkanı Sedat Akçakoyunluoğlu, Yayıncılık İşleri ve Fuarlar Şube Müdürü V. Şule Aygün, Türkiye Yayıncılar Birliği’ni temsilen Metin Celal Zeynioğlu, Hande Demirtaş ve Adnan Özer; Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu Başkanı ve İTO Meclis Üyesi Münür Üstün, Emrah Kısakürek, Mustafa Doğru ve İstanbul Kültür A.Ş.’den Esra Ceceli katıldı.

09 Mart 2018 Cuma

238 ülkede riske karşı sigorta

HABER: SOYHAN ALPASLAN Türkiye’nin ihracatının yüzde 25’ine destek veren Türk Eximbank, ihracatçıya 238 ülkeye ihracat için kredi sağlıyor. 2017’de ihracatçılara 39.3 milyar dolar destek sağlayan Türk Eximbank, faizleri düşüren tek finansal kurum oldu. Türk Eximbank, Türkiye çapında 12 şube ve 8 irtibat bürosu ile faaliyet gösteriyor. İhracatçıya verdiği alacak sigortası desteği ile ihracatta karşılaşabileceği politik ve ticari risklerini de yönetebilmesini sağlıyor. ÜYELERE ANLATILDI İstanbul Ticaret Odası, üyelerini Türk Eximbank kredileri konusunda bilgilendirmek için seminer düzenledi. Üyelerin uygulamada karşılaştıkları sorunları yüz yüze uzmanlara aktarabilmeleri fırsatını da veren seminere ilgi yoğun oldu. İTO Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Uluç Hacıhasanoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, İTO’nun faaliyetleri ile ilgili açıklamalar yaparak, finansmana erişim noktasında Türk Eximbank’ın hizmetlerinin önemine değindi. 8 İRTİBAT BÜROSU Türk Eximbank Kredi Sigorta Pazarlama Müdürü Müge Deste, Türkiye’nin ilk resmi ihracat kuruluşu Eximbank’ın iş dünyasından gelen taleplerle şube ve irtibat bürosu sayısını artırdığını söyledi. Deste, “Gebze ve Avrupa yakası şubelerimiz yeni faaliyete geçti. Şu anda 12 şube, 8 irtibat bürosu ile hizmetlerimizi sürdürüyoruz” dedi. Eximbank’ın sağladığı yurtiçi kredileri anlatan Deste, kredi programlarının ortak özellikleri, ihracat performansına göre oluşturulan kredi limitleri ile mal ve hizmet ihracatı ayırımı hakkında bilgi verdi. ARAYANA BİLGİ VERİLİYOR Deste, üyelerden gelen soruları da cevapladı ve şu bilgiyi paylaştı: “Eximbank call center’ı arayanlara mutlaka bilgi ile geri dönüyoruz. Arayıp da yoğunluktan dolayı uzmanlara bağlanamayanların talepleri mail ile uzmanlara geliyor. En kısa sürede arayana bilgi veriliyor.” Türk Eximbank uzmanlarından Sinem Pozanti ise uluslararası ticaretin finansmanı, uluslararası krediler ve uluslararası ticaret finansmanı kredileri hakkında bilgi verdi. YENİ VE RİSKLİ PAZARLARA GÜVENCE Türk Eximbank, ihracatçıya dış pazarlardaki riskleri yönetebilmesi için eşsiz bir hizmet sunuyor. Bu hizmetin adı ‘alacak sigortası’. Türkiye’deki birkaç yabancı şirketin verdiği bu hizmeti, Eximbank’tan alabilmek daha kolay. Eximbank, ihracat yapılacak ülkenin ve firmanın hem ticari hem de siyasi risklerini, o ülkelerdeki en iyi verileri sağlayan firmalardan temin ediyor. Eximbank Pazarlama Koordinasyon Uzmanı Pervin Balcı, uygulamayla ilgili şu bilgiyi verdi: “Diğer sigorta kuruluşları kâr amacı ile çalışıyorlar. Riskli pazarlar için Eximbank alacak sigortası çok uygun. İhracat yapılacak firma ile ilgili edinilen ekstra ve mali denetimden geçmiş bilgileri, siparişler gibi paylaşımlarla alıcı risklerini değerlendirirken ihracatın büyüklüğünü de dikkate alıyoruz.” İHRACATÇIYA DOĞRUDAN TEMİNAT Türk Eximbank Kredi Sigorta Pazarlama Müdürü Müge Deste, Eximbank’ın artık ihracatçıya doğrudan teminat verdiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Firmalar bizden direkt teminat bekliyor. ‘Teminatı doğrudan alın, sizinle çalışalım, bankalara faiz ödemeyelim’ diyorlar. Bizde ciddi devlet desteği var. Sermayemiz şu an yeterli olmadığı için belirli sayıda başvuruya cevap verebiliyoruz.” 2017’DE KAÇ FİRMA NE KULLANDI? Kredi kullanan firma sayısı7 bin 422 Sigortalı ihracatçı sayısı 2 bin 961

08 Mart 2018 Perşembe

ABD’den Türk çeliğine engel

SÜLEYMAN UYAR / İTO MECLİS ÜYESİ ABD demir-çelik ithalatına gümrük vergisi veya kota getirmeyi planlıyor. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 7’sini demir-çelik ihracatı oluşturuyor. Üstelik Türkiye’nin demir-çelik ihracatındaki en büyük pazarı ABD. ABD Başkanı Donald Trump, 2017’nin Nisan ayında ‘Section 232’ye göre çelik ithalatının ulusal bir tehdit oluşturup oluşturmadığına dair bir soruşturma başlatmıştı. 270 günde tamamlanacağı kaydedilen bu soruşturma, ABD’li çelik üreticilerinin talebi ve baskısıyla tekrar gündeme geldi. ABD’nin 1962 tarihli Ticaret Yasası’na göre ‘Section 232’ , ABD Başkanı’na Kongre’nin onayına gerek kalmaksızın önlem almasına imkan sağlıyor. ÜÇ SEÇENEK DÜŞÜNÜLÜYOR Çelik ithalatına karşı yeni tedbirler alınmasına karar verilirse düşünülen seçenekler şunlar: ABD’nin ithal edeceği çelik ürünlerine yüzde 24’lük gümrük vergisi konulması. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 12 çelik ihracatçısı ülkeye yüzde 53’lük bir gümrük tarifesi konulması. Çelik ithalatına miktar kotası uygulanması. Bilindiği üzere ABD tarafından geçen yıl firma bazında ve değişen oranlarda anti damping vergisi konulmuştu. Firmalarımız ise buna karşılık Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) itirazda bulunmuş ve ABD’de davalar açmışlardı. Bu arada zaten ABD’ye yaptığımız çelik ihracatı düşüş eğilimine de girmişti. SÜBVANSİYON YOK Öte yandan Türkiye’de demir-çelik sektöründe teşvik ya da sübvansiyon yok. Hatta yüksek oranda hurdaya dayalı üretim yapıldığından dolayı maliyetlerimiz birçok ülkeye göre yüksek bile kalıyor. Ancak ABD’li çelik üreticilerinin de maliyetleri dünya ortalamasının üzerinde. Muhtemelen hali hazırdaki üretim maliyetleri ile diğer ülkelerdeki üreticilerle rekabet edemeyeceklerine kanaat getirdiklerinden gümrük vergileri ile rekabet yolu seçiliyor. Bunun yanı sıra işin siyaset boyutu da olabilir mi diye düşünülmeli. ABD bu yüksek oranla gümrük vergilerini uygulamaya koyarsa, Türkiye’nin en büyük pazarını kaybetmesi kaçınılmaz. ABD’ye yapılan çelik ihracatında yaşanacak düşüş, Türkiye’nin genel ihracat hacminde bile kendisini hissettirecektir. * İTO Meclis Üyesi, 55 No’lu Demir Çelik Meslek Komitesi Başkanı

08 Mart 2018 Perşembe

Helal gıda pazarının yolu sertifikadan geçiyor

HABER: ADEM ORHUN Uluslararası ticarette etkisi giderek artan helal gıda sanayi ve helal sertifikası, Türk iş dünyasını da yakından ilgilendiriyor. Bu konuda öne çıkan Malezya’nın helal gıda sertifikasyonu da ortak standart olmamakla birlikte çoğu ülkede kabul görüyor. İstanbul Ticaret Odası, bu gelişmeleri “Malezya Gıda ve Helal Sanayi Yatırım Fırsatları” toplantısında üyelerine aktardı. ÖZER: STA İLE TİCARET İKİ KAT ARTTI Malezya Yatırım Geliştirme İdaresi (MIDA) ve Malezya Dış Ticaret Geliştirme Şirketi (MATRADE) yetkililerinin katıldığı toplantının açılış konuşmasını İTO Meclis Başkan Yardımcısı Ahmet Özer yaptı. İslam ülkeleri arasında ekonomik işbirliğinin arttığını görmenin memnuniyet verici olduğunu belirten Özer, “Malezya ile Türkiye arasında 2014 yılında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalandı. O yıldan bu yana da ticaret hacmimiz iki buçuk kat arttı. Bu artış, yatırımlarla taçlandırılırsa daha da anlamlı olacak” dedi. Özer, Müslüman nüfusun yoğun olduğu ülkelerin yanı sıra gayri müslim ülkelerde yaşayan Müslümanlar için helal gıdanın çok ciddi bir ihtiyaç olduğunu söyledi. BAŞKALARI KARŞILIYOR İTO Toptan Gıda ve Temizlik Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı da olan Özer, konuşmasında, helal gıda sertifikalı ürünün kaynağı konusunda ilginç bir durum olduğuna işaret etti. Özer, bu konuda şunları söyledi: “Helal sertifikalı üretim konusunda işin içinde olması gereken ülkelerin ihtiyacı karşılayamadığı görülüyor. Örneğin en büyük helal et üreticisi Brezilya. Burada helal gıda üretiminin yanı sıra belgelendirme de önemli. Sertifikasyon işlemlerinin yüzde 100’ünü biz yapabiliriz. Sertifikasyon konusunda atılacak adımların çok faydalı olacağına inanıyorum.” YATIRIMCIYA TAM DESTEK İTO Meclis Üyeleri ile gıda ve dış ticaret firmalarının yetkililerinin takip ettiği toplantıda, Malezya Yatırım Geliştirme İdaresi (MIDA) Gıda Teknolojisi ve Kaynak Tabanlı Sektör Direktörü Rasli Muda, ülkesindeki gıda ve helal sanayi yatırımlarını anlattı. Muda, “Şirketlere her aşamada rehberlik ediyoruz. Hatta operasyonlarınız aşamasında bina inşaatı ve gümrük problemlerinde dahi destek sağlıyoruz. Hükümet, Malezya’yı küresel helal merkezi yapmak için ‘Helal Bankası’ kurdu. Finansal açıdan da şirketleri teşvik ediyoruz” dedi. TÜRK YATIRIMCILARA ÇAĞRI Küresel helal gıda pazarının 2.3 trilyon dolar olduğunu belirten Muda, Türk yatırımcılara şu çağrıyı yaptı: “Küresel şirketler de Malezya’da nesillerdir üretim ve ticaret yapıyor. Dünya çapında meşhur birçok firma helal gıda onayı aldı. Avrupalı ve ABD’li firmaların yanı sıra Japon firmaların da Malezya’da helal üretimleri var. Türk firmalarının da 200 milyon doları aşan yatırımları mevcut. Ancak helal üretim için ülkemizde daha fazla Türk şirketi görmek istiyoruz.” STA’DA AVANTAJ VAR Malezya Dış Ticaret Geliştirme Şirketi (MATRADE) Direktörü Idzham Abdul Hamid ise Malezya-Türkiye Serbest ­­Ticaret Anlaşması’nın önemli iş fırsatları sağladığını söyledi. Hamid, “Türkiye’deki temaslarımız sırasında birçok firmanın STA’dan ve avantajlarından haberdar olmadığını gördük” dedi. VERGİ MUAFİYETİ Hamid, şirketlere sağlanan teşvikler hakkında ise şu bilgileri aktardı: “Yatırım yapanlara 5-10 yıl boyunca tam veya kısmi vergi muafiyeti sağlıyoruz. Bazı sektörlerde 15 yıla kadar teşvik alan şirketler de var. Hisse ve kâr konusunda kısıtlama yok. Şirketler, kârlarını kendi ülkelerine rahatlıkla götürebiliyor.” PALM YAĞINI YAKINDAN İZLİYORUZ İTO Ekmek, Un ve Unlu Mamüller Meslek Komitesi Meclis Üyesi Sultan Selim Şimşek, Malezya’nın palm yağında ana üretici olduğuna dikkat çekti. Şimşek, “Malezya’daki gıda sektörünü ve özellikle palm yağını yakından takip ediyoruz. Bu ürün pek çok alanda kullanılıyor. Malezya, birçok batılı ülke tarafından helal sertifikasyonu kabul edilen bir ülke. Bu sebeple ikili işbirliği çok gerekli” diye konuştu. MEYVE SEBZE LOJİSTİKLE GELİŞECEK Meyve ve Sebze Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi Abdulmuti Baran, Türkiye’nin 50 milyon ton meyve sebze üretimiyle Avrupa’da birinci olduğunu söyledi. Baran, “Üretim hacmimize karşılık ihracatımız düşük kalıyor. Fakat özellikle 3. havalimanı ve Pekin-Londra demiryolu hattıyla İstanbul yakında lojistik merkez olacak. Bizler de sebze-meyve alanında bu fırsatı değerlendirmek için hazırlanıyoruz” dedi. HUBUBAT STRATEJİK ÖNEMDE Hububat, Bakliyat, Kuruyemiş ve Kuru Meyve Meslek Komitesi Meclis Üyesi Mehmet Tevfik Dinçer, Türkiye’nin, hububat-bakliyat üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğunu söyledi. Dinçer, “Bakliyat stratejik bir sektör. Bu sebeple bu sektörün idaresinin küresel bir vizyonla ele alınması önem arz ediyor. Dolayısıyla helal gıda sertifikasyonu, pazarlarda önemli katkılar sağlayacaktır” dedi.

06 Mart 2018 Salı

Her dört kişiden biri haftada 60 saatten fazla çalışıyor

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üye ülkelerinin haftalık çalışma saatlerini ve medya yansımaları incelendi. Verilere göre, haftalık 60 saatin üzerinde çalışma performansında Türk işçiler yüzde 23.3 daha fazla çalışma oranı ile birinci sıraya oturdu. Türk işçileri, yine aynı şekilde haftalık 60 saatin üzerinde çalışan Güney Koreli işçiler izledi. Yine 60 saatin üzerinde çalışarak yüzde 14.3’lük orana sahip Endonezyalı işçiler üçüncü sırada yer aldı. Hint işçiler yüzde 13.6 daha fazla çalışarak dördüncü sırada yer aldı. ÇOK İŞ AZ VERİM Öte yandan geçtiğimiz yıl mesai saatleriyle ilgili medyaya 66 bin 225 haber yansıdı. Mesai saatlerindeki düzensizliğin çok, verimliliğin az olması, medyanın en çok konuştuğu başlıklar arasında yer aldı. Haftalık çalışma oranlarına bakıldığında, listenin en altında İsveçli işçiler yer alırken, 60 saatten sonra en çok yüzde 1.9 oranla mesaiye kalan ülke oldu. İsveç’i yüzde 3.3’lük oranla Almanlar takip etti. Amerika, Almanya’nın ardından yüzde 3.8’lik oranla üçüncü sırada yer edindi. Buna karşın listenin en başında yer alan Türk işçiler, çok fazla çalışsa da verimlilik açısından bakıldığında durumun aynı olmadığı gözlemlendi. Böylelikle Türkiye üretim verimliliği açısından son sıralarda yer aldı. EN VERİMLİ ÇALIŞAN NORVEÇ’TE OECD ülkeleri içinde verimliliğin en düşük olduğu diğer ülkeler ise Meksika, Şili ve Rusya olarak sıralandı. Rusya’da çalışılan saat başına üretim verimliliği 22 milyar dolar iken, Şili’de 20.9 milyar dolar, Meksika’da ise 16.7 dolar olarak kaydedildi. Buna karşın listenin en başında 81.5 milyar dolar ile Norveç yer aldı. Norveç’i 78.9 milyar dolarla Lüksemburg, 66.4 milyar dolarla İrlanda takip etti. Türkiye bu sıralamaya sondan yedinci olarak girdi ve 28.1 milyar dolarla verimliliğin en düşük olduğu ülkeler arasında yer aldı.

02 Mart 2018 Cuma