Irak’la iş yapan firmalar dikkat

TürkiyeOdalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Irak ile ticaret yapan firmaları uyardı. Buna göre Irak’ta ticari banka olarak faaliyet gösteren Irak Varka Bank ile hakkındaki mahkeme kararı ve haciz nedeniyle ticari alışveriş yapılmaması gerektiği bildirildi.

07 Mart 2016 Pazartesi

Türkiye tıbbi cihazda üretim üssü olacak

HABER: YAHYA GÜL Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin bölgesinde tıbbi cihaz üretim üssü ve cazibe merkezi olmasını amaçlıyor. Bakanlık bu konuda eylem planını hazırlarken, üreticiler ise Türkiye’nin Organize Sanayi Bölgesi (OSB) modeli ve offset ihale yöntemiyle bir çekim merkezi olabileceğini söylüyor. Nitekim Samsun, cerrahi araç üretiminde Almanya’nın Tutlingen ve Pakistan’ın Sialkot kentlerinden sonra üçüncü sıraya yerleşti. Yüksek teknolojili tıbbi cihaz üretiminde Ar-Ge’ye ve yazılımlara yönelerek, yerel üretim oranını artırma kararı alan Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin bölgesinde üretim üssü ve cazibe merkezi olmasını hedefliyor. BAKANLIK HAREKETE GEÇTİ Bu nedenle hükümet eylem planında, tıbbi cihazda yerel üretimin teşvik edilmesi ilkesine de yer verdi. Halen Türkiye’de kullanılan tıbbi cihazların yüzde 85’i yurt dışından, yüzde 15’i ise yerel üretimden temin ediliyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Osman Arıkan Nacar, ilk aşamada yüzde 20 tasarruf hedeflediklerini belirterek, “Devletin tıbbi cihaz tüketiminde, 2014 yılında 3.5 milyar liralık geri ödeme bazında tüketim maliyeti oldu. Bunun içinde kişilerin kendilerinin ödeme yaptığı hizmetler hariç. Yerel üretimle birlikte yüzde 20 oranında tasarruf sağlanması amaçlanıyor” diyor. YÜZDE 15’İ ÜRETİYORUZ Nacar, Ar-Ge’nin çok önemli yer tuttuğu sektörde ilerleme sağlanabilmesi için devletin ciddi destek verdiğini söyleyerek, şunları anlatıyor: “Tıbbi cihaz alanında, çok kaliteli üretim yapan firmalarımız mevcut. Bu, özellikle son 5 yıl içinde gelişti ve hâlâ da gelişmeye devam ediyor. Şu anda ülkemizde kullanılan tıbbi cihazın yüzde 15’ini Türkiye’de üretiyoruz. Yerel üretim oranları, Türkiye’nin yanı sıra Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerindeki üst ve orta gelir grubundaki tüm ülkelerde benzer şekilde. Yerel bazda tıbbi cihaz üretiminde 2023 için konulan yüzde 20 hedefini, şehir hastanelerindeki yerlilik oranıyla çok daha erken bir zamanda yakalayacağımızı düşünüyoruz.” YERLİ ÜRETİMİ TEŞVİK Tıbbi araç ve gereçlerde, yerli üretimi teşvik etmek için yüzde 15’e kadar pahalı olsa bile Türkiye’de üretilen ürünler tercih edilecek. Sağlık Bakanlığı, tıbbi araç ve gereçlerde yerli üretimi teşvik etmek için çalışma başlattı. Bu doğrultuda ‘Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm Programı Eylem Planı’ hazırlandı. Hazırlanan bu plan ile şu an yüzde 15 seviyesinde olan üretimin yüzde 50’ye çıkarılması hedefleniyor. Plana göre Sağlık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, SGK, Kamu İhale Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, TÜBİTAK ve üniversite hastaneleri işbirliğine gidecek. Plan ile birlikte hastaneler ve sağlık merkezleri yerli üretim kullanmaları için özendirilecek. DÖNER SERMAYEYE İNDİRİM Öte yandan hastanelerin döner sermayeden Hazine’ye ödedikleri payda, yerli ürün indirimi yapılacak. Geri ödemede de yerli üretim desteklenecek. Aynı ürünün yerli üretimi varsa, yüzde 15’e kadar daha pahalı olsa bile yerli olanı kullanılacak. Bu arada tıbbi cihaz üretimine Ar-Ge desteği öngörülürken, patent veri tabanına ulaşım kolaylaştırılacak. YERLİ KUVÖZÜ DÜNYAYLA TANIŞTIRDILAR Tıbbi cihazlar alanında faaliyet gösteren Ankaralı bir teknoloji firması kendi ürettiği ve tamamen Türk mühendisliği içeren yerli kuvözü 4 ülkeye ihraç etme başarısı gösterdi. Hacettepe Teknokenti’nde çalışmalarını sürdüren firmanın ürünü, bebek açısından önemli 5 hayati veriyi kan almadan ölçebiliyor. CERRAHİ MALZEME ÜRETİMİNDE SAMSUN DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ İTO İlaç ve Tıbbi Cihazlar Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Kazım Eryaşar, pazardaki ihtiyacın yüzde 85’inin ithalatla karşılandığına dikkat çekerek, “Genelde konvansiyonel cihazlar üretilmekte olup ileri teknoloji ve bilgi gerektiren katma değeri yüksek ürünler ithal ediliyor” diyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası verilerine göre kayıtlı tıbbi cihaz üretici firma sayısının bin 548 olduğunu vurgulayan Eryaşar, sektörün durumunu şöyle anlatıyor: “Firmaların çoğu İstanbul’da. Sonra Ankara, İzmir, Adana, Kayseri ve Samsun geliyor. Son zamanlarda gerçekleşen yatırımlar ile Samsun’un özellikle cerrahi el aletleri imalatı konusunda Almanya-Tutlingen ve Pakistan-Sialkot kentlerinden sonra dünyanın üçüncü cerrahi el aletleri üretim üssü olduğu biliniyor.” Tıbbi cihaz ihracatının katma değeri oldukça yüksek ürünleri kapsadığını anlatan Eryaşar, şu karşılaştırmayı yapıyor: “Ağustos verilerine göre Türkiye ihracat kg ortalaması 0.93 dolar civarında. Sektörümüzün kg ortalaması ise 22 dolar. Tıbbi cihaz stratejik öneme sahip. Doğal afetler, savaş gibi ortamlarda tedariki en önemli ürünler. Tüketici açısından baktığımızda ise maliyetlerin düşmesi, dövize bağımlılığın azaltılmasını sayabiliriz. Tabii nitelikli eleman istihdamı oluşturması da önemli. Ülkemizin satın aldığı tıbbi cihazlarda da büyük bir tedarikçi olması nedeniyle offset ihale uygulamalarıyla üstün teknoloji ürünlerin yurt içinde üretilmesini sağlayabiliriz.” HASTASINDAN ETKİLENİP ÜRETTİĞİ TIBBİ ALETLERİ 60 ÜLKEYE SATIYOR Samsun’da hekimlik yaptığı dönemde bir hastasında kullandığı ortopedik cihazın istediği sonucu vermemesi üzerine ortopedi ve tıbbi aletler üretimine başlayan girişimci, şimdi 60’tan fazla ülkeye ihracat yapıyor. OSB MODELİ OLABİLİR İTO İlaç ve Tıbbi Cihaz Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Cengiz Balçık, Şanlıurfa’daki tesisle Türkiye’nin en büyük gazlı bez üreticilerinden biri. Çerkezköy OSB’de gerçekleştirdiği 6 milyon dolarlık yatırımla yerli ameliyat ipliği üretimi yapan üç büyük firma arasında. Balçık, hükümetin tıbbi cihaz üretiminde yerli firmalara destek çalışmasıyla ilgili olarak, OSB modelinin örnek alınabileceğini söylüyor. OSB gibi büyük alanlar kurulması gerektiğini belirten Balçık, şunları dile getiriyor: “Bu alanda devletin anahtar teslimi yerler yapması önemli. Yine burada üniversiteler bulunmalı ve üniversitelerin laboratuvarları üreticiye destek olmalı. Bize Ar-Ge yapmamız söyleniyor. Bunun için işinin, kafanın rahat olması lazım. Bizim böyle bir imkanımız yok. Bankalardan destek görmemiz lazım.”

06 Mart 2016 Pazar

Malta ile ticaret imkanları bu seminerde

Malta Başkonsolosluğu aracılığı ile 14 Mart 2016 Pazartesi günü İstanbul Ticaret Odası’nda “Malta Bireysel Yatırımcı Programı ile AB Vatandaşlığı Edinimi ve Ticaret İmkânları” konulu bir seminer yapılacak. Seminere katılmak isteyenlerin 12 Mart 2016 Cumartesi günü ne kadar başvuruda bulunması gerekir. Ayrıntılı bilgi için:

06 Mart 2016 Pazar

Beyannamede mevzuata dikkat

HABER: ADEM ORHUN Vergi ve muhasebe işlemlerinin en yoğun olduğu dönem olan mart ayı, gelir vergisi beyannamesinin de vakti. Bu nedenle İstanbul Ticaret Odası, “Gelir Vergisi Beyanname Düzenleme Semineri” gerçekleştirdi. Seminerin açılış konuşmasını yapan İTO Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, vergisini düzgün ödeyenlerin teşvik edilmesinin büyük önem arzettiğini vurguladı. İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Bekir Bayrakdar ise elektronik yoklama konusunda uyarılarda bulundu. Muhasebecilere ve mali müşavirlere seslenen Bayrakdar, “Mükellef, vergiyle ilgili işlemlerde sizi dinliyor. Elektronik tebligat için adres bildirilmesi lazım. Bu yöndeki eksiklikleri tamamlayalım” dedi. Çapraz denetimin birçok kaçağı ortaya çıkardığını belirten İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Bekir Bayrakdar, şöyle devam etti: “Çeşitli kurumlardan aldığımız bilgilerle sistem üzerinden bile ciddi oranda denetim yapma imkanımız var. Buradan, daha sıkı denetimler yapılacağını ifade etmek istiyorum. Mükelleflerin sıkıntıya düşmemesi açısından bu konuları da hatırlatalım.” TEŞVİKTEN YARARLANIN İTO Mali Müşavirlik Meslek Komitesi Başkanı Salih Çakır’ın genç girişimcilerle ilgili 75 bin liraya kadar gelirde vergi istisnası fırsatına dikkati çektiği seminerde İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneği (Meslekte Birlik) Başkanı Salih Ünal, mesleğin itibarına değindi. Ünal, “Yapılan anketlere göre 126 mesleğin itibar sıralamasında mali müşavirlik mesleği 34. sırada. Bu arzu ettiğimiz bir seviye değil. Her grup mesleğin itibarı için birlikte çaba sarfetmeli” dedi. Daha sonra İTO Mali Müşavirlik Meslek Komitesi Üyesi Mehmet İhsan Ünlüsan’ın oturum başkanlığında bir oturum düzenlendi. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Gelir Vergileri Müdür Yardımcısı Kadir Önder, Usul Vergileri Müdür Yardımcısı Müseyyip Gülen ve Serbest Muhasebeci Recep Yüksel, mevzuatı ve uygulamada örnekleri anlattı. İTO Genel Sekreteri Ömer Bal’ın da takip ettiği seminer, meslek mensuplarının konuşmacılara soruları ve cevaplarla tamamlandı.

06 Mart 2016 Pazar

Mali müşavirler daha az bürokrasi istiyor

HABER: FAHRİ SARRAFOĞLU Mali müşavirler, ekonomideki gelişmelere bağlı olarak en çok tahsilatta sorun yaşadıklarını söylüyor. Bu nedenle de bürokrasinin azaltılmasını, bağımsız denetim yaptırması zorunlu şirketlerin bu işlemi yapıp yapmadıklarının kontrol edilmesini öneriyorlar. İstanbul Ticaret Odası Mali Müşavirlik Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi Bayram Bilgin, mali müşavirlik sektörünün 2015 yılında en çok tahsilatta sorun yaşadığını söyledi. 2016 yılında da tahsilat sorununun ön planda olacağını düşündüğünü belirten Bilgin, sektörün durumunu şöyle anlattı: “En büyük sorunumuz gereksiz zaman kayıpları. En fazla bundan yakınıyoruz. Bürokrasinin daha da azaltılarak bu zaman kaybının en aza indirilmesini istiyoruz. Özellikle SGK ve mali yasalar ile yönetmelikte, sektör temsilcilerinin de görüşlerine başvurulmalı. Bu dönemde meslek mensuplarının çok dikkate alınmadığını görüyoruz. Evrakları götürdüğümüzde, mevzuatta olmadığı halde mükellefin kendisinin gelmesi isteniyor.” HAKSIZ REKABET Diğer sektörlerde olduğu gibi kendi sektörlerinde de haksız rekabetin olduğuna dikkat çeken Bilgin, konu ile ilgili şunları dile getirdi: “Maalesef sektörde üyelerimiz haksız rekabetle karşı karşıya. Alınması gereken tarifelerin altında mükellefle anlaşma yaparak hizmet vermeye çalışan mali müşavirler var. Buna dönük bir müeyyidenin olmaması sektörü zorluyor. Bu tür haksız rekabeti önleyici kuralların getirilmesi elzem.” TARİFE SORUNU Komite Üyesi Mehmet Ali Kaynar ise Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) - Yeminli Mali Müşavir (YMM) resmi asgari ücret tarifesinin uygulanmasında büyük güçlükler yaşandığını söyledi. Kaynar, bu konudaki sorunlarını şöyle özetledi: “Her yıl Resmi Gazete’de yayımlanan asgari ücret tarifesi var. Buna göre yapılan hizmetlerin ücretlendirilmesinde; özellikle SMMM’de olan problem son birkaç yıldır yeminli mali müşavirlerde de ciddi sıkıntılar oluşturuyor. YMM olarak fiilen serbest çalışanların artmasıyla maalesef haksız rekabet alanında sorunlar da arttı. Bu konuda YMM’lerin fiilen YMM olarak çalıştığı iş tecrübesi, şirketinde veya birlikte çalıştığı denetim ekibinin nitelikleri, işyerinin donanımı, kullandığı denetim programları gibi kıstasların Maliye tarafından dikkate alınarak, müşteri portföyünün eşleştirilmesi zamanı geldi. Gerekirse sınıflandırma ve hizmet verilecek müşteri sınırlanması düşünülmeli.” SONA KALIYORUZ Düzenlenen fatura veya belgenin geçici vergisi ve KDV’si Maliye’ye ödenmekle beraber bunu tahsil edemediklerinden yakınan Kaynar, “Maalesef zora giren firmalarda ödemelerde en sona SMMM ve YMM olan meslek mensupları kalıyor. Çoğu zaman belgemizi düzenleyip müşterimizin geçici vergisini ve KDV’sini devlete ödüyoruz. Ama tahsilat sıkıntısı nedeniyle mağdur oluyoruz” dedi. BAĞIMSIZ DENETİM DENETLENMİYOR İTO Meclis Üyesi Sadettin Çaldağ, ekonominin gelişiminin olumlu olması durumunda bunun sektöre de yansıdığını belirterek şu değerlendirmede bulundu: “Meslek mensubu sayısı ile mükellef sayısı artışında paralellik yok. Meslek mensubu elindeki potansiyel işini muhafaza etmeye çalışıyor. Bu da tarife altı ücret sonucunu doğuruyor. Yapılan iş karşılığı hak edilen ücretin alınabilmesi konusunda gerekli tedbirler alınmalı.” Türk Ticaret Kanunu’na göre Bakanlar Kurulu’nun belirlediği kriterleri aşan şirketlerin bağımsız denetim zorunluluğuna rağmen bu denetimin yaptırılmadığını söyleyen Çaldağ, şöyle devam etti: “Bu şirketlerin bağımsız denetim yaptırıp yaptırmadıkları aktif bir şekilde incelenmiyor. Dolayısıyla meslek mensuplarının faaliyet hacmi bu noktada daralıyor. Bağımsız denetime tabi olan şirketlerin listelenmesi, şirketlere bildirilmesi ve bu şirketlerin bağımsız denetçi seçip seçmediklerinin takibi, bağımsız denetçi seçmeyen şirketlerin genel kurulunun tescil edilmesinin önüne geçmek için de ticaret sicil müdürlüklerine bilgi verilmesi sorunun çözümünü sağlayacaktır.” TAVSİYE EMİR OLUYOR Komite Üyesi Mehmet İhsan Ünlüsan, Gelir İdaresi tarafından varılan uzlaşmalarda verilen tavsiyelerin emir gibi algılanmaması gerektiğini söyledi. Ünlüsan uzlaşmalarda, “Vergi aslının tamamı alınsın, cezaların ise şu kadarı alınsın” şeklinde emir telakki edilen tavsiyelerde bulunulduğunu hatırlatarak, bu yaklaşımın YMM ve SMMM’leri zor durumda bıraktığını vurguladı.

06 Mart 2016 Pazar