HABER: YAHYA GÜL

Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin bölgesinde tıbbi cihaz üretim üssü ve cazibe merkezi olmasını amaçlıyor. Bakanlık bu konuda eylem planını hazırlarken, üreticiler ise Türkiye’nin Organize Sanayi Bölgesi (OSB) modeli ve offset ihale yöntemiyle bir çekim merkezi olabileceğini söylüyor. Nitekim Samsun, cerrahi araç üretiminde Almanya’nın Tutlingen ve Pakistan’ın Sialkot kentlerinden sonra üçüncü sıraya yerleşti. Yüksek teknolojili tıbbi cihaz üretiminde Ar-Ge’ye ve yazılımlara yönelerek, yerel üretim oranını artırma kararı alan Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin bölgesinde üretim üssü ve cazibe merkezi olmasını hedefliyor.

BAKANLIK HAREKETE GEÇTİ

Bu nedenle hükümet eylem planında, tıbbi cihazda yerel üretimin teşvik edilmesi ilkesine de yer verdi. Halen Türkiye’de kullanılan tıbbi cihazların yüzde 85’i yurt dışından, yüzde 15’i ise yerel üretimden temin ediliyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Osman Arıkan Nacar, ilk aşamada yüzde 20 tasarruf hedeflediklerini belirterek, “Devletin tıbbi cihaz tüketiminde, 2014 yılında 3.5 milyar liralık geri ödeme bazında tüketim maliyeti oldu. Bunun içinde kişilerin kendilerinin ödeme yaptığı hizmetler hariç. Yerel üretimle birlikte yüzde 20 oranında tasarruf sağlanması amaçlanıyor” diyor.

YÜZDE 15’İ ÜRETİYORUZ

Nacar, Ar-Ge’nin çok önemli yer tuttuğu sektörde ilerleme sağlanabilmesi için devletin ciddi destek verdiğini söyleyerek, şunları anlatıyor: “Tıbbi cihaz alanında, çok kaliteli üretim yapan firmalarımız mevcut. Bu, özellikle son 5 yıl içinde gelişti ve hâlâ da gelişmeye devam ediyor. Şu anda ülkemizde kullanılan tıbbi cihazın yüzde 15’ini Türkiye’de üretiyoruz. Yerel üretim oranları, Türkiye’nin yanı sıra Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerindeki üst ve orta gelir grubundaki tüm ülkelerde benzer şekilde. Yerel bazda tıbbi cihaz üretiminde 2023 için konulan yüzde 20 hedefini, şehir hastanelerindeki yerlilik oranıyla çok daha erken bir zamanda yakalayacağımızı düşünüyoruz.”

YERLİ ÜRETİMİ TEŞVİK

Tıbbi araç ve gereçlerde, yerli üretimi teşvik etmek için yüzde 15’e kadar pahalı olsa bile Türkiye’de üretilen ürünler tercih edilecek. Sağlık Bakanlığı, tıbbi araç ve gereçlerde yerli üretimi teşvik etmek için çalışma başlattı. Bu doğrultuda ‘Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm Programı Eylem Planı’ hazırlandı. Hazırlanan bu plan ile şu an yüzde 15 seviyesinde olan üretimin yüzde 50’ye çıkarılması hedefleniyor. Plana göre Sağlık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, SGK, Kamu İhale Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, TÜBİTAK ve üniversite hastaneleri işbirliğine gidecek. Plan ile birlikte hastaneler ve sağlık merkezleri yerli üretim kullanmaları için özendirilecek.

DÖNER SERMAYEYE İNDİRİM

Öte yandan hastanelerin döner sermayeden Hazine’ye ödedikleri payda, yerli ürün indirimi yapılacak. Geri ödemede de yerli üretim desteklenecek. Aynı ürünün yerli üretimi varsa, yüzde 15’e kadar daha pahalı olsa bile yerli olanı kullanılacak. Bu arada tıbbi cihaz üretimine Ar-Ge desteği öngörülürken, patent veri tabanına ulaşım kolaylaştırılacak.

YERLİ KUVÖZÜ DÜNYAYLA TANIŞTIRDILAR

Tıbbi cihazlar alanında faaliyet gösteren Ankaralı bir teknoloji firması kendi ürettiği ve tamamen Türk mühendisliği içeren yerli kuvözü 4 ülkeye ihraç etme başarısı gösterdi. Hacettepe Teknokenti’nde çalışmalarını sürdüren firmanın ürünü, bebek açısından önemli 5 hayati veriyi kan almadan ölçebiliyor.

CERRAHİ MALZEME ÜRETİMİNDE SAMSUN DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ

İTO İlaç ve Tıbbi Cihazlar Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Kazım Eryaşar, pazardaki ihtiyacın yüzde 85’inin ithalatla karşılandığına dikkat çekerek, “Genelde konvansiyonel cihazlar üretilmekte olup ileri teknoloji ve bilgi gerektiren katma değeri yüksek ürünler ithal ediliyor” diyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası verilerine göre kayıtlı tıbbi cihaz üretici firma sayısının bin 548 olduğunu vurgulayan Eryaşar, sektörün durumunu şöyle anlatıyor: “Firmaların çoğu İstanbul’da. Sonra Ankara, İzmir, Adana, Kayseri ve Samsun geliyor. Son zamanlarda gerçekleşen yatırımlar ile Samsun’un özellikle cerrahi el aletleri imalatı konusunda Almanya-Tutlingen ve Pakistan-Sialkot kentlerinden sonra dünyanın üçüncü cerrahi el aletleri üretim üssü olduğu biliniyor.”

Tıbbi cihaz ihracatının katma değeri oldukça yüksek ürünleri kapsadığını anlatan Eryaşar, şu karşılaştırmayı yapıyor: “Ağustos verilerine göre Türkiye ihracat kg ortalaması 0.93 dolar civarında. Sektörümüzün kg ortalaması ise 22 dolar. Tıbbi cihaz stratejik öneme sahip. Doğal afetler, savaş gibi ortamlarda tedariki en önemli ürünler. Tüketici açısından baktığımızda ise maliyetlerin düşmesi, dövize bağımlılığın azaltılmasını sayabiliriz. Tabii nitelikli eleman istihdamı oluşturması da önemli. Ülkemizin satın aldığı tıbbi cihazlarda da büyük bir tedarikçi olması nedeniyle offset ihale uygulamalarıyla üstün teknoloji ürünlerin yurt içinde üretilmesini sağlayabiliriz.”

HASTASINDAN ETKİLENİP ÜRETTİĞİ TIBBİ ALETLERİ 60 ÜLKEYE SATIYOR

Samsun’da hekimlik yaptığı dönemde bir hastasında kullandığı ortopedik cihazın istediği sonucu vermemesi üzerine ortopedi ve tıbbi aletler üretimine başlayan girişimci, şimdi 60’tan fazla ülkeye ihracat yapıyor.

OSB MODELİ OLABİLİR

İTO İlaç ve Tıbbi Cihaz Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Cengiz Balçık, Şanlıurfa’daki tesisle Türkiye’nin en büyük gazlı bez üreticilerinden biri. Çerkezköy OSB’de gerçekleştirdiği 6 milyon dolarlık yatırımla yerli ameliyat ipliği üretimi yapan üç büyük firma arasında. Balçık, hükümetin tıbbi cihaz üretiminde yerli firmalara destek çalışmasıyla ilgili olarak, OSB modelinin örnek alınabileceğini söylüyor. OSB gibi büyük alanlar kurulması gerektiğini belirten Balçık, şunları dile getiriyor: “Bu alanda devletin anahtar teslimi yerler yapması önemli. Yine burada üniversiteler bulunmalı ve üniversitelerin laboratuvarları üreticiye destek olmalı. Bize Ar-Ge yapmamız söyleniyor. Bunun için işinin, kafanın rahat olması lazım. Bizim böyle bir imkanımız yok. Bankalardan destek görmemiz lazım.”

06 Mart 2016 Pazar

Etiketler : Sektörel

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar