tatil-sepeti
Haksız rekabete karşı birlik olalım

HABER: MÜGE BİBER İstanbul Ticaret Odası’nda gerçekleştirilen ‘Sigortacılık Sektörünün Sorunları ve Çözüm Yolları’ konulu toplantıda sektörün bugünü ve geleceği ele alındı. Sigortacılık sektörünün sorunlarının dile getirildiği ve çözümlerin konuşulduğu toplantıda ortak ses, ‘haksız rekabetin önüne geçmek için birlik olmayız’ oldu. PERT ARAÇLAR SORUN Toplantıda İTO Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı Hüseyin Duru, sektör olarak birlik olmaları gerektiğini vurgulayarak, “Eleştirmek yerine yapıcı olmak sektörümüzü daha ileri taşır” dedi. Sektörün yüzde 45’inin trafik poliçesi ve kaskodan oluştuğunu ifade eden Duru, o yüzden acentelerin diğer iş kollarında güçlenmesi gerektiğini kaydetti. Duru, ‘pert’ araçların kesinlikle trafiğe çıkmaması gerektiğini, ‘sağlam’ diye satılan araçların sonradan pert olarak ortaya çıktığını ve insan hayatını tehlikeye attığını belirtti. YETKİLER GENİŞLETİLMELİ Sigorta Eksperleri İcra Komitesi (SEİK) Başkanı Ahmet Nedim Erdem ise bu dinamik sektörde yetkilerinin kısıtlı olduğunu söyledi. Erdem, TOBB’un çatısı altında yetkilerinin genişletilmesi gerektiğini ve mevzuatın yenilenmesinin sektör için faydalı olacağını dile getirdi. POLİÇELER E-DEVLETTEN Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Başkanı Levent Korkut da dijital poliçe üzerinde çalıştıklarını vurgulayarak, proje hayata geçtiğinde bütün poliçelerin e-devlet üzerinden kesileceğini, böylece illegal işlerin önüne geçileceğini kaydetti. Yapıcı eleştirilerle çözüm sunulması gerektiğini söyleyen Korkut, “Rotamızı genişletmeliyiz, artık para kazanmak kolay olmamalı” diye konuştu.

03 Aralık 2019 Salı

Daha fazla ticaret için İTO yeniden Tiran’da

Uluslararası Tiran Fuarı, Arnavutluk’un başkenti Tiran’da 23-26 Kasım 2019 tarihleri arasında 26’ncı kez düzenlendi. Türkiye dahil yerel ve uluslararası birçok şirketin katıldığı fuarın açılış töreninde;ArnavutlukGirişimcilerin Korunmasından Sorumlu DevletBakanı Eduard Shalsi,fuara katılan ülkelerin büyükelçileri, Tiran Belediyesi temsilcileri, İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay ve Yönetim Kurulu Üyesi Servet Samsama ile İTO meclis üyelerinin yanı sıra Arnavutluk ve bölge ülkelerden ticaret dernekleri temsilcileri yer aldı. MİLLİ İŞTİRAK İTO’DAN Fuarda inşaat, enerji, turizm, telekomünikasyon, altyapı, hafif sanayi, gıda endüstrisi, sanat ve eğitim, el sanatları ve ileri teknoloji gibi sektörlerden malzeme ve ürünler sergilendi. Fuarın Türkiye milli iştirak organizasyonu ise toplam 303 metrekare alanda İstanbul Ticaret Odası tarafından gerçekleştirildi. İTO’nun desteğiyle inşaat, gıda endüstrisi ve el sanatları gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren 15 Türk şirketi fuarda yerini aldı. Türkiye’nin Tiran Büyükelçisi Murat Ahmet Yörük ve Arnavutluk’taki Türk kurum ve kuruluşlarının temsilcileri de fuarı ziyaret etti. 15 Türk firmasının bulunduğu standa gelerek katılımcılarla sohbet edenBüyükelçi Yörük, fuara katılımlarından dolayı şirket temsilcilerine teşekkürname takdim etti. YATIRIM İÇİN CAZİP Arnavutluk Girişimcilerin Korunmasından Sorumlu Devlet Bakanı Eduard Shalsi de fuarın açılışında yaptığı konuşmada, Arnavutluk’un son yıllarda çok sayıda reforma imza attığını anımsatarak, “Bu reform girdabında Girişimcilerin Korunması Bakanlığı’na sahip olmamız gerektiğini düşündük. Bu, işletmelerin zorluklarla karşılaştığının ve özel desteğe ihtiyaç duyduklarının bir kanıtı” dedi. Shalsi, Arnavutluk’un dış yatırımlar için gün geçtikçe daha cazip hale geldiğini vurguladı. İTO HEYETİNDEN TİRAN BÜYÜKELÇİLİĞİ’NE ZİYARET İTO heyeti, Türkiye Cumhuriyeti Tiran Büyükelçisi Murat Ahmet Yörük’ü makamında ziyaret etti. Toplantıya Büyükelçilik Müsteşarı Hakan Cengiz, Tiran Ticaret Müşaviri Halis Kaya, Arnavutluk-Türkiye Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Fethi Kaya ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri de katıldı. Toplantıda, Arnavutluk’taki Türk yatırımları, iki ülke ticaret hacminin artırılmasına yönelik girişimler, Arnavutluk pazarındaki potansiyel sektörler, ortak tarihin ve kültürün sunduğu avantajlar görüşüldü. Tiran Uluslararası Fuarı Organizatörü Klik Ekspo Group Başkanı Luan Muhametaj, İTO Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay’a fuara katkılarından dolayı teşekkür nişanı takdim etti. İTO heyeti, Büyükelçi Murat Ahmet Yörük ile birlikte fuardaki 15 Türk firmasına katılım beratı takdim etti.

03 Aralık 2019 Salı

143 meslekte belge şart oldu

HABER: ADEM ORHUN Türkiye’de 2015’ten itibaren uygulanan belge zorunluluğu ile iş kazaları azalırken, iş piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli ve belgeli iş gücü de çalışma hayatına kazandırıldı. Bunun yanı sıra bir grup meslekte daha mesleki yeterlilik belgesi olmayanların artık çalıştırılamayacağı açıklandı. PARA CEZASI Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın açıklamasına göre, yeni uygulama ile bugüne kadar belge zorunluluğu getirilmiş meslek sayısı 143’e yükseltildi. Aralarında taşlama tezgah işçisi, haddeci, iplik operatörü, tarihi eser koruma ve restorasyon elemanı, deri işlenti operatörü, liman forklift operatörü, yüksek gerilim montaj ve teçhizat test elemanının da olduğu mesleklerde belgesiz işçi çalıştıran iş yerlerinde, işverene veya işveren vekiline, tebliğ yayın tarihinden bir yıl sonra para cezası uygulanacak. Bakanlık, yaptığı duyuruda, işverenleri ve işçileri bu hususta duyarlı olmaları gerektiği konusunda uyarıyor. SINAV ÜCRETİ YOK Mesleki yeterlilik belgesi sınav ve belge ücretleri de devlet tarafından karşılanıyor. Bu teşvik sayesinde çalışan ve işverene ilave mali yük getirilmeden, çalışanların bilgi, beceri ve yetkinliklerini ölçme, değerlendirme ve belgelendirme olanağı sağlanıyor. Bu çerçevede 718 bin 668’i zorunluluk kapsamındaki mesleklerde olmak üzere toplamda 792 bin 695 MYK mesleki yeterlilik belgesi verildi. İŞTE O MESLEKLER Resmi Gazete’de 3 Ekim 2019’da yayımlanan tebliğe göre, MYK’nın belge zorunluluğu getirdiği mesleklerle ilgili yeni listede şunlar yer aldı: Ağır Vasıta Tecrübe Sürücüsü (Seviye 5) Armürlü Dokuma Kumaş Desen Hazırlama Elemanı (Seviye 3) Armürlü Dokuma Kumaş Desinatörü (Seviye 4) Ayakçı (Deri/Kürk Hazır Giyim) (Seviye 3) Deri İşlenti Operatörü (Seviye 4) Haddeci (Seviye 3) Haddeci (Seviye 4) İplik Operatörü (Seviye 4) İşaretçi (Seviye 2) Jakarlı Dokuma Kumaş Desen Hazırlama Elemanı (Seviye 3) Jakarlı Dokuma Kumaş Desinatörü (Seviye 4) Kartonpiyer Uygulayıcısı (Seviye 3) Kesimci (Deri/Kürk Hazır Giyim) (Seviye 4) Kesimci (Saraciye) (Seviye 3) Liman Forklift Operatörü (Seviye 3) Liman Saha İstif Makineleri Operatörü (CRS ve ECS) (Seviye 3) Model Makineci (Deri/Kürk Hazır Giyim) (Seviye 4) Otomasyon Sistemleri Programcısı (Seviye 5) Otomotiv Kontrol Test ve Ayar İşçisi (Seviye 4) Tarihi Eser Koruma ve Restorasyon Elemanı (Seviye 4) Tarihi Eser Koruma ve Restorasyon Elemanı (Seviye 5) Taşlama Tezgah İşçisi (Seviye 3) Taşlama Tezgah İşçisi (Seviye 4) Yüksek Gerilim Kablo Aksesuarları Montajcısı (Seviye 4) Yüksek Gerilim Teçhizatı Test Elemanı (Seviye 4) Yüksek Gerilim Teçhizatı Test Elemanı (Seviye 5) DİPLOMA ZORUNLU Bu mesleklerde çalışanların Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) belgesi, ustalık belgesi veya mesleki ve teknik eğitim programlarından alınmış diplomaya sahip olmaları gerekiyor. Bu üç belge dışındaki belgelerin, belge zorunluluğu kapsamında çalışma şartını kapsamadığı vurgulanıyor. Ayrıca Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın açıklamasında, belge zorunluluğunun tebliğ yayım tarihinden 12 ay sonra belgesiz kişilerin çalıştırılamayacağı da hatırlatılıyor.

03 Aralık 2019 Salı

Özel öğretimde gündem insan kaynakları yönetimi

HABER: YAHYA GÜL Özel öğretim kurumlarının insan kaynaklarındaki sorunları ve çözüm önerileri, İstanbul Ticaret Odası’nda masaya yatırıldı. İTO Eğitim Meslek Komitesi’nin ‘Özel Öğretim Kurumlarının İnsan Kaynaklarında Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri’ isimli seminerinde; özel okulların doğru mali politikaları uygulayabilmesi için gerekenler de tartışıldı. TALEP ARTTI Seminerin açılışını yapan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün, “Eğitimde özel okullara yönelik talebin artması ile özel okulların niceliksel olarak artışı arasında paralellik kurulabilir” dedi. Üstün, şunları söyledi: “Özel okulların yaygınlaşmasına yönelik gerekli hukuki düzenlemelerin yapılmasının ardından özel okul sayılarında artış yaşandı. 2007’ye gelindiğinde 625 sayılı kanun yürürlükten kaldırılarak, 5580 sayılı Özel Öğretim Kanunu kabul edildi. Bu kanun ile özel okulların açılma koşulları, personeli, devri, mali destekleri, yönetimi, denetimi ve gözetimi ile eğitim ve öğretim faaliyetleri düzenlendi. Bununla birlikte, özel öğretim kurumlarında gerek mevzuattan gerek uygulamadan kaynaklı sorunlar yaşanıyor.” GENİŞ KAPSAMLI İTO Eğitim Meslek Komitesi Başkanı F. Nurullah Dal da yapıları gereği hem Milli Eğitim Bakanlığı’na hem de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı olduklarını hatırlattı. Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Lütfi Gülbenk ise özel öğretim kurumlarında personel çalıştırırken 4-5 kanuna ve yönetmeliğe birden bakmak gerektiğini belirtti. Gülbenk, şöyle devam etti: “Özel öğretim kurumları, sosyal güvenlik bakımından 5510 sayılı kanuna tabi. Bu kanuna göre bildirimlerin yapılması gerekiyor ama özlük hakları bakımından 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olduğu, cezalandırma söz konusu olduğunda 657 sayılı kanuna bakmak gerektiği de bir gerçek. Eğer bu kanunlarda hüküm bulunmuyorsa, resmi okulların uyguladığı mevzuata bakmamız gerekiyor. Ayrıca iş sözleşmelerinde İş Kanunu yanında yine Borçlar Kanunu’na bakmamız gerekiyor. Özlük Hakları İş Kanunu’nda ücret, maaş değil, sadece ek ders, fazla çalışma, hafta tatili ücretleri ve sosyal yardım ödemelerini de kapsıyor. Biz ücretlendirirken hepsini hesaplamak zorundayız. İzin hakları, tazminat hakları, çalışma şartları, çalışma süreleri de özlük hakları kanununa giriyor. Ayrıca eğitim personeli ile en az bir yıllık sözleşme zorunluluğu var. Kanun, idari personelle ilgili ise ‘belirsiz süreli sözleşme yapılmalı’ diyor. Mazeret nedeniyle yıl içinde ayrılan personelin yerine alınacak personelle bir yıldan az sözleşme yapılabiliyor. Devreden kurumlarda devredenler sözleşmeleri sonlandırıyor. Yeni gelen yönetimin ücret konusunda personel ile yapılan sözleşmeye dikkat etmesi lazım.” ÖZEL EĞİTİM KURUMLARININ AJANDASI Ek ders saat ücretlerinin hesaplanması hakkında MEB açıklaması Aile, çocuk, doğum, ölüm, ek ders, eğitim öğretim tazminatı tutarları Ek ders ücretlerinde SGK ve vergi kesintisi uygulaması Eğitim personeli dışındaki diğer personelin sözleşme süresi Uygulanacak sosyal yardım tutarları Özel okul öğretmenlerinin yıllık izin süresi Deneme süreli iş sözleşmesi Çalışacak personelin işe başlama tarihleri Ödenmesi zorunlu çocuk yardımının vergi ve SGK uygulaması Eğitime hazırlık ödeneği verilmesi Vergi, SGK uygulamaları

03 Aralık 2019 Salı

Kümelenerek hem kendimize yeteriz hem ihracatçı oluruz

Hayvansal ürünlere yurt içinde ve yakın ülkelerde artan talep, AB ile uyum çalışmaları ve sermayenin yoğunlaşan ilgisi, Türkiye’ye hayvancılıkta ihracat kapılarını açacak. Sektör temsilcileri, uzun vadeli politikalar, üretici birliklerinin etkinleştirilmesi ve kooperatifleşme ile üretimin artacağı ve dışa bağımlılığın azalacağı konusunda hemfikir. Türkiye’nin stratejik sektörleri arasında yer alan hayvancılıkta, son yıllarda ‘süreklilik’ kazanma eğiliminde olan ithalatın önüne ‘kooperatifleşme’ ile geçilebilecek. Hollanda ve İsrail gibi ülkelerde başarıyla uygulanan projeler model alındığında, üretici ile tüketici arasındaki zincir de kısalacak. Desteklerin arttığı, teknolojik olanakların geliştiği, hayvan sayısının fazlalaştığı günümüzde hayvancılık sektörü, sermayenin de radarına girdi. Hayvansal üretimin ve damızlık yetiştiriciliğinin yetersiz kaldığı ülkelere yakın olmamız ise sektör için büyük fırsat. MÜRACAAT ALMIYORUZ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 3. Türkiye Tarım Orman Şurası’nda besicilik sektörünün önemine dikkat çekerek, “2020’de küçükbaş sürü büyütme projesi kapsamında sürüye katılan hayvan başına 100 TL destek verilecek. Son 1.5 yılda zorunlu olmadıkça et ithalatı yaptırmadık. Besilik hayvan için kasım ayıyla beraber yeni ithalat müracaatı almıyoruz. Bu hassasiyetimizi 2020’de de devam ettireceğiz” dedi. Erdoğan, hayvancılıkta yerli ırkların muhafazasına ve ıslahına yönelik çalışmalara ağırlık vereceklerinin altını çizerek, “Kırmızı et sektörünü hafife almayacağız. Küçükbaş hayvan eti tüketimini özendirerek, pazardaki payını artıracağız” diye konuştu. COĞRAFYA AVANTAJI Son 10 yılda hem ilginin hem de desteklerin artmasıyla yükselişe geçen hayvancılık sektörü, İstanbul Ticaret Odası tarafından da mercek altına alındı. İTO Meslek Komiteleri Müdürlüğü Uzmanı Dr. Şenay Çelik tarafından hazırlanan ‘Türkiye’de Kırmızı Et Sektörünün Analizi’ isimli çalışmada, hayvancılığın güçlü ve zayıf yönleri ile barındırdığı fırsatlar ve riskler analiz edildi. Türkiye’nin coğrafi olarak hayvansal üretimin ve damızlık yetiştiriciliğinin yetersiz olduğu ülkelere yakınlığı nedeniyle taşıdığı fırsatlara dikkat çekilen analizde, “Uzun vadeli hayvancılık politikaları ile üretimi artırarak, dışa bağımlılığı azaltabiliriz. Kooperatifleşmenin teşvik edilmesiyle üretici ile tüketici arasında da sağlıklı bir zincir kurulabilir” mesajı verildi. 2.6 MİLYAR KİŞİ GEÇİNİYOR Dünyada yaklaşık 2.6 milyar kişinin küçük ölçekli çiftliklerde geçimini hayvancılıktan sağladığı belirtilen analize göre, hayvancılık gelişmekte olan ülkelerde tarımsal gayrisafi üretim değerinin yaklaşık yüzde 30’unu, küresel tarımsal gayrisafi üretim değerinin ise yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Dünya nüfusu ile birlikte kentleşme oranının ve gelir seviyesinin yükselmesi de tarımsal hayvansal ürünlere olan talebi artırıyor. Gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim içerisindeki payı yüzde 50’nin üzerinde. Bu oran Fransa’da yüzde 60, İngiltere’de yüzde 70, Almanya’da ise yüzde 75’e kadar yükseldi. Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, tarım sektörü toplam GSMH’nin yüzde 3.3’ünü oluşturuyor. Hayvancılık sektörü ise toplam tarımsal GSMH’de yüzde 35’lik paya sahip. Bu oran AB ülkelerinde yüzde 49, ABD’de yüzde 43 iken gelişmekte olan ülkelerde yüzde 33 dolayında. Ülkemizde ise yaklaşık yüzde 36. ELVERİŞLİ MERALAR Analize göre, Türkiye’de hayvancılık sektörünün yaşadığı değişim sonucunda büyükbaş işletme sayısı bugün 31 bin 419’a ulaştı. Büyükbaş hayvan sayısı 17.2 milyona, küçükbaş hayvan sayısı ise 46.1 milyona yükseldi. Türkiye’nin coğrafi koşullarının hayvancılık için son derece elverişli olanaklar sunduğu hatırlatılan analizde, “Özellikle kaliteli ve geniş çayır-meraların varlığı, hayvancılığı destekler nitelikte. Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, hayvancılığın en yoğun şekilde yapıldığı alanlar olarak dikkat çekiyor” denildi. ÜRETİCİLER NE İSTİYOR? Uzun vadeli politika şartİTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Abdulvahap Eraslan: Hayvansal üretime verilen desteklerde kontrol ve sürdürüle-bilirlik mekanizması yetersiz. Uzun vadeli hayvancılık politikasının olmaması üreticiyi ciddi olarak etkiliyor. Üretim, işletme ve pazarlamadaki tekelleşmelerin önüne geçmek için üretici birlikleri etkinleşti-rilmeli, kooperatifleşme teşvik edilmeli. Hollanda, İsrail gibi ülkelerdeki projeler dikkate alınarak üretici ile tüketici arasındaki zincir sağlıklı hale getirilebilir. İklim değişikliği tehditİTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi Ali Şükrü Bayraktar: Toplumun sağlıklı beslenmesi için küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine ağırlık verilmeli. Mera alanları ve kalitesi yeterince korunmuyor. Küresel iklim değişikliğinin tarımsal üretime olumsuz etkisi, sektörün geleceği açısından tehdit. Yerli hayvan ırklarının korunması için gerekli önlemler alınmalı. Gençler özendirilmeliİTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Meclis Üyesi Zeynel Abidin Kopuz: Üreticinin örgütlenmemesi kârlılığı düşürüyor. Fakat aracıların çok olması üreticinin değil, tüketicinin aleyhine. Gençlerimizi hayvancılığa özendirmek için mesleki eğitime önem verilmeli. Ülkemizde kurumsal üretici yok denecek kadar az. Hayvansal ürünlerde sahtecilik ve hilenin önlenmesi için cezai yaptırımlar olmalı. Besiciliğe destek artmalıİTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Üyesi Bilal Ersin Aslantürk: Besicilik dana ithalatı yerine süt besiciliğine destekler artırılmalı ve üretime yönelik besiciliğe önem verilmeli. Hayvancılık girdilerinde dışa bağımlılığın azaltılması için de yerli üretim desteklenmeli. Yerli ırk korunmalıİTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Üyesi Refik Demirci: Hayvansal üretime yönelik destekler, hayvancılık işini uzun süre yapan ve kurumsal firmalara verilmeli. Gençlerimizin hayvancılığa ilgi duyması için devlet tarafından çeşitli yatırımlar yapılmalı.Yerli hayvan ırkı korunmalı. En büyük kaynak meralarİTO Et ve Et Ürünleri Meslek Komitesi Üyesi Önder Çapan: İşletmeler üzerindeki aşırı finansman yükünü azaltmak için devlet tarafından destek verilmeli. Yetiştiricilerin teknik bilgileri yeterli değil. Kaliteli kaba yem açısından en büyük kaynak meralar. Ancak mera alanları ve kalitesi yeterince korunmuyor. Yerli hayvan ırklarının yok olma riski karşısında önlemler alınmalı. Plansız ithalat zorlaştırırİstanbul Ticaret Borsası Kırmızı Et Ticareti Meslek Komitesi Üyesi Ahmet Yücesan: Hayvan ve hayvansal ürün ithalatının sürekli olmasından çok zamansız ve plansız ithalat üretimi zarara uğratır. Hayvancılık üretiminde esas olan planlama ve istikrardır. FIRSATLAR… Hayvansal ürünlere talebin artma potansiyeli Hayvansal üretimin ve damızlık yetiştiriciliğinin yetersiz olduğu ülkelere yakınlık AB’ye uyum çalışmaları Hayvancılığın kırsal kalkınma amaçlı olarak geliştirilmesi zorunluluğu Hayvancılıkta teknolojik olanakların artması Yem bitkileri üretim alanlarının artma potansiyeli İyi hayvancılık uygulamalarının artması Ulaşım ve taşıma koşullarının gelişmekte olması Sermayenin hayvancılık sektörüne ilgisinin artması Organik hayvancılığa uygun geniş alanların varlığı RİSKLER… Desteklemelerin ana yapısal sorunlara, kısa vadeli çözümler üretmek amacıyla yönlendirilmesi Hayvan ve hayvansal ürün ithalatının süreklilik kazanma eğiliminde olması Hayvansal üretim, işleme ve pazarlamada tekelleşme eğilimi İşletmelerin üzerindeki aşırı finansman yükü Gençlerin sektöre ilgisinin azalması Küresel iklim değişikliğinin tarımsal üretime olumsuz etkisi Üretim alanlarının daralması Hayvansal ürünler konusunda medya ve internet aracılığıyla kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesi Hayvansal ürünlerde sahtecilik ve hilenin (tağşiş) önlenememesi Yerli hayvan ırklarının üstün nitelikleriyle birlikte yok olma riski 15 HAYVANLA İŞLETMECİLİK YAPIYORUZ Türkiye’de hayvancılık faaliyetlerinin küçük ölçeklerde yapılması, verimliliğin önündeki en büyük engellerden biri. ABD ve Avustralya gibi ülkelerde işletmelerin ortalama büyüklüğü 200 baş hayvanın üzerinde. Kuzey Avrupa ülkelerinde ortalama işletme büyüklüğü 100 hayvan civarında. Bu rakam Türkiye’de 15 baş hayvan ile oldukça düşük seviyede. TÜİK verilerine göre büyükbaş hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin yüzde 83.7’sinin 20’den az hayvanı var. Tesislerin sadece yüzde 0.6’sı, 150 ve üzerinde hayvana sahip.

02 Aralık 2019 Pazartesi