tatil-sepeti
Madencilik sektörü yatırım hazırlığında

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Rüstem Çetinkaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan EkonomiReformPaketi'nde"cari açık" başlığı altındaki maden sektörüneilişkin yatırım güvencesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi konularının kendilerini memnun ettiğinibelirterek, "Bu adımlar sonrasında madenciler yatırım planlarını somutlaştıracaktır." ifadesini kullandı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Rüstem Çetinkaya, yaptığı yazılı açıklamada, madencilik sektörününgeçen yılı 4,27 milyar dolar ihracatla kapattığını, bu yılın ilk 2 ayında ise 768 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini bildirdi. Sektör algısının yurt içinde yeniden yapılandırılması gerektiğini belirten Çetinkaya,Türkiye'de konuyla ilgili olumsuz algıların kaybolmasının önemine işaret etti.Çetinkaya, madenciliğin "üretim, istihdam ve ihracat anlamında ekonominin en büyük itici gücü olması" anlamına geldiğini kaydetti. Yeni bir maden ruhsatı alabilmek için en az 2 yıl gerektiğini aktaran Çetinkaya, şu değerlendirmelerde bulundu: "Her şeyden önce 4 ayrı bakanlıktan izin almanız gerekiyor. Arama ruhsatı, işletme ruhsatı ve işletme izin belgeleri (ÇED raporu ve orman izinleri) gibi ciddi süreçler var. Bir madeni hizmete alabilmek için 16 farklı kurumun görüşü ve izni gerekiyor. Tüm bu hassasiyete karşın sektörümüz ülkemizde maalesef temeli olmayan iddialar ve ithamlar nedeniyle 'vahşi've 'çevre karşıtı'olarak görülüyor. Büyük sermaye grupları, ülkemizde oluşmuş olan maden karşıtlığı ve buna bağlı olarak gelişen negatif algı nedeniyle sektörümüze yatırıma mesafeli bakıyor. Hal böyle olunca sektörümüz, potansiyelinin çok altında büyüme ivmesi sergiliyor. Özellikle metalik madenler tarafında beklediğimiz büyük yatırımlar maalesef gerçekleşmiyor. Diğer yandan Sayın Cumhurbaşkanımızın kısa süre önce açıkladığı Yeni EkonomiReform Paketi'nde, cari açık başlığı altındakimaden sektörüne ilişkin yatırım güvencesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi konuları bizleri son derece memnun etti. Bu adımlar sonrasında madenciler yatırım planlarını somutlaştıracaktır." "OLUMSUZ ALGIYI KIRMAMIZ HALİNDE MADENCİLİK EN BÜYÜK SEKTÖROLUR" Rüstem Çetinkaya, madenciliğin dünyadaTürkiye'deki algısından çok farklı bir noktada olduğunu belirterek, dünyadaki örnekleri incelediklerinde maden sahalarının insanların mesafeli yaklaştığı bir olgu değil, tam aksine bütünleştiği bir gerçeklik olduğunu gördüklerini kaydetti. Çetinkaya, "Madencilik Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada, Almanya, Avustralya gibi insan haklarının ve demokrasinin gelişmiş olduğu ülkelerde Türkiye'ye göre kamuoyu algısı açısından çok daha bilinçli düzeyde ilerliyor. Bu ülkelerde çok basit bir çevre düzenlemesinde bile halkın katılımı ile karar alınıyor, madencilik algısı bize göre çok daha pozitif olduğu için de bahsi geçen ülkelerde madencilikle ilgili alınan kararlar bize göre çok daha hızlı sonuçlanıyor. Madenciliğin sürdürülebilir ve çevreci yaklaşımı, yatırımcılar tarafından ülkemizde de olduğu gibi sürecin en başında halka aktarılıyor ve toplumun endişeleri mümkün olduğunca bertaraf ediliyor." ifadelerini kullandı. Madenin ancak bulunduğu yerden çıkarılabildiğini, her ülkenin kendi ekonomisine ciddi katma değer sağlayan bu gerçekliği dışlamak yerine sahiplendiğini belirtenÇetinkaya, bazı ülkelerde maden sahalarına özel geziler düzenlendiğini,bu madenlerin ülkelerin turizminde çekim merkezleri haline geldiğini aktardı. Çetinkaya, "Mevcuttaki olumsuz algıyı kırmamız halinde sektörümüz, ülkemizin üretim, istihdam ve ihracat anlamındaki en büyük sektörü olur. Buna yürekten inanıyorum. Cari açığın kapanmasına yönelik ciddi çalışmalar yürüten sektörümüzün algısal anlamda da dünyadaki emsalleri ile aynı seviyeye kavuşmasını temenni ediyorum." değerlendirmesinde bulundu. "DÜNYANIN GELECEĞİ DE MADENLERİMİZDE YATIYOR" TİMSektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Çetinkaya, madenin, hayatın her alanında olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Bugün tarımda, binalarda, yapı kimyasallarında, araçlarda, kağıtta, plastikte, enerjide ve yüksek teknoloji ürünlerinde maden ürünleri var. Kısacası, hayatımızın her evresinde maden var. Diğer yandan, bugün Japonya, Tayvan ve Çin'de mermerden kağıt üretiliyor. Her ne kadar bazı ülkelerde kağıt üretimi için endüstriyel ormanlardan faydalanılsa da ciddi miktarlarda olan su tüketimi azalmıyor. Bu sebeple mermer kağıtların kolay yırtılmayan, sudan etkilenmeyen özelliklere sahip olduğu gibi karbon ayak izlerinin de klasik kağıtlardan yüzde 70 oranında daha az olduğunu söyleyebiliriz. Özetle, dünyanın geleceği de madenlerimizde yatıyor." Türkiye'ninyer altı kaynakları açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer aldığınıancak bu bilginin tek başına anlam ifade etmediğini belirten Çetinkaya, bu kaynakları gün yüzüne çıkarmanın ve ülke ekonomisine kazandırmanın yolunun madencilikten geçtiğini aktardı. Çetinkaya,"Altın birikimi yapmayı seven bir toplum olarak Türkiye'nin sadece altında yıllık ihtiyacı 200 ton. Dünyada Hindistan'dan sonra en fazla altın kullanan ülke konumundayız. Halbuki ülkemizde halihazırda 18 altın madeninde yıllık 42 ton üretim gerçekleşiyor. Kalan 160 ton altın Türkiye'de üretilse 6 milyar dolarlık ekonomik değer ülkemizde kalır." ifadelerini kullandı.

18 Mart 2021 Perşembe

İnşaat malzemeleri sanayisinde şubatta iyileşme yaşandı

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nden (Türkiye İMSAD) yapılan açıklamaya göre, şubat ayında artışını sürdüren Bileşik Endeks, yükselişini üçüncü aya taşıdı. Bileşik Endeks'in sürükleyicisi olan faaliyetler, geçen ay erken toparlanma işaretleri verdi. Güven ve Beklenti Endeksleri ise şubatta daha kalıcı toparlanmalar gösterdi. Şubat ayında 1,2 puan artan Bileşik Endeks, 2020şubat ayının da üzerine çıktı. İnşaat malzemeleri sanayisi faaliyetleri şubat ayında büyüme gösterdi. Ocak ayında iktisadi ve sosyal faaliyetlere ilişkin alınan kısıtlama önlemleri ve mevsimsellik ile gerileyen inşaat faaliyetleri, geçen ayönemli bir toparlanma gösterdi. Geçmiş yıllarda şubat aylarında geleneksel olarak faaliyetlerde düşüş yaşanmasına karşın 2021'in şubat ayında bu kez erken toparlanma işaretleri görüldü. Şubat ayında faaliyetler mevsimsellik ve alınan kapatma kararlarına rağmen hissedilir bir artış gösterdi. Aşılama iyimserliği ile iç ve dış pazarlarda talep erken hareketlendi. İç ve dış satışlarla birlikte üretim ve cirolar arttı. Faaliyet Endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre 1,3 puan arttı. Şubat aylarında mevsimsellik ile yaşanan faaliyetlerdeki düşüş, bu yıl büyüme şeklinde gerçekleşti. Yurt içi satışlar şubat ayında arttı. İhracat da önemli ölçüde arttı. Pazarların aşılama iyimserliği ile toparlandığı görüldü. Üretimde de şubat ayında artış yaşandı. Cirolar, iç satışlar ve ihracattaki artışa bağlı olarak yükseldi. Yurt dışı ihracat fiyatlarında artış devam etti. İnşaat sektöründe mevsimsel olarak hız kesen faaliyetlere rağmen inşaat malzemeleri sanayisi faaliyetleri erken toparlanma işaretleri verdi. Aşı iyimserliği ile yılın geri kalanına ilişkin yurt içi ve dışında iyimser beklentiler de arttı. GÜVEN ENDEKSİ YÜKSELMEYE DEVAM ETTİ Güven Endeksi, yaşanan finansal dalgalanmaya rağmenşubat ayında yükseldi ve tüm alt endekslerde de artışlar gerçekleşti. Aşı iyimserliği ile faaliyetlerdeki toparlanma, şubat ayında Güven Endeksi'ndeki artışı destekledi. Güven seviyesi, şubatta bir önceki aya göre 0,76 puan artarak yükselişini üçüncü aya taşıdı. Güven Endeksi, geçen yılı yükseliş ile kapattıktan sonra yeni yıla da yükseliş ile başlamış oldu. Ancak artış hızının sınırlı olduğu ve Güven Endeksi'nin kırılgan kalmaya devam ettiği görüldü. Türkiye ekonomisine ilişkin güven seviyesi yükseldi. İnşaat sektöründe güven sınırlı ölçüde arttı. İnşaat malzemeleri sanayisine güven de sınırlı ölçüde artış gösterdi. Yurt içi pazarlarda güven şubat ayında yükseldi, ihracat pazarlarına güven de hızlanarak arttı. Güven Endeksi'nin şubat ayındaki artışında aşılama konusunda yaşanan iyimserlik etkili oldu. BEKLENTİ ENDEKSİ, SON DÖNEMLERİN EN YÜKSEK ARTIŞINI GÖSTERDİ Beklenti Endeksi, şubattason yıllardaki en yüksek aylık iyileşmesini gösterdi. Hemen hemen tüm alt endekslerde beklentilerde önemli artışlar yaşanmaya başlandı. Aşılama ile yılın geri kalanında işlerdeki toparlanma ümidi beklentileri destekledi. Beklenti Endeksi, şubatta bir önceki aya göre 1,4 puan artış gösterdi. Böylece Beklenti Endeksi, yeni yılda artışını hızlandırmaya başladı. Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerde artış yaşandı. Şubatta gelecek 3 aya ilişkin alınan yurt içi siparişler arttı, ihracat siparişlerinde de önemli bir artış görüldü. Gelecek 3ayın üretim beklentisi şubatta sıçrama gösterdi. Alınan yurt içi ve dışı siparişlerdeki artışa bağlı olarak üretim beklentileri kuvvetlendi. Beklentilerde temel belirleyici, aşılama ile salgındaki gelişmeler oldu. Kış aylarının Kovid-19 salgınının ikinci dalgası nedeniyle zorlu geçmekle birlikte aşılamanın giderek yaygınlaşması beklentilerde iyileşmeyi artırdı. Aynı zamanda faaliyetler de mevsimselliğe rağmen erken toparlanma işaretleri verdi. Ekonomi, hukuk ve demokrasi alanında açıklanan reform paketlerinin, beklentiler üzerindeki etkilerinin ise uygulamalarda ve zamanla ortaya çıkacağı öngörülüyor. FAALİYETLERDE BÜYÜME HIZLANACAK İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi, şubat ayında genele yayılan toparlanma işaretleri veriyor. Mevsimsellik ile geleneksel olarak şubat aylarında gerileme gösteren Bileşik Endeks'in 2021'in şubat ayında artış göstermesi, önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Faaliyetlerde erken toparlanma başlarken, güven ve beklentiler de Bileşik Endeks'i destekliyor. Gelecekaylarda faaliyetlerde büyümenin hızlanacağı öngörülüyor.

18 Mart 2021 Perşembe

Türkiye ve Azerbaycan arasında tarım konusunda iş birliği niyet beyanı imzalandı

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Bakütemasları kapsamında Azerbaycan Tarım Bakanı İnam Kerimov'la bir araya geldi. Azerbaycan Tarım Bakanlığında gerçekleştirilen görüşmede konuşan Pakdemirli, Dağlık Karabağ'daki zafer dolayısıylaAzerbaycan halkınıkutladı. Pakdemirli, Karabağ'daki zaferin ekonomikolarak taçlandırılması gerektiğini ifade ederek"Bölgenin tarımsal imkanlarından faydalanılması için Azerbaycanlı kardeşlerimize yardımcı olmayı amaçlıyoruz." dedi. Tarım, hayvancılık, gıda, su, ormancılık ve ilgili tüm alanlarda birlikte çalışma niyetinde olduklarını, tüm bu konularda en kısa zamanda ve en iyi şekilde mesafe alacaklarını umduğunu belirten Pakdemirli, her zamanAzerbaycan halkının yanında olduklarını vurguladı. İnam Kerimovda Türkiye ile Azerbaycan arasındaki tarımsal ilişkilerin daima geliştiğini söyledi. Topraklarınişgalden kurtarılmasında Türkiye'nin desteğini hissettiklerini belirten Kerimov,o toprakların imar ve kalkınmasında da Türkiye'nin desteğini göreceklerinden emin olduğunu kaydetti. Kerimov, iki ülke arasındaki ticaret hacmini yeterli bulmadıklarını, daha iyi hale getirmek için çalışmalarını sürdüreceklerini bildirdi. Türkiye ile imzaladıklarıTercihli Ticaret Anlaşmasının Azerbaycan ürünlerinin Türkiye piyasasına çıkarılmasını kolaylaştıracağını belirten Kerimov, tarım sigortası konusunda Türkiye'nin tecrübesinden faydalandıklarını ve TARSİM modelini ülkede uygulamaya başladıklarını ifade etti. Toplantı sonrasında Pakdemirli ve Kerimov,"Tarımda modern teknolojilerin paylaşımı ve tarımsal eğitim konusunda işbirliği niyet beyanı"na imza attı. Pakdemirli, temasları kapsamında Azerbaycan Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Muhtar Babayev ve Devlet Gıda Güvenliği Ajansı Başkanı Goşgar Tehmezli ile de görüşmeler gerçekleştirdi.

18 Mart 2021 Perşembe

Türk turizminde 2021 hedefi yüzde 100 artışla 34 milyon turist

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, TürkturizmsektörününGüvenli Turizm Sertifikasyon ProgramısayesindeGüney Avrupaülkelerine kıyasla daha avantajlı bir konuma geldiğini belirterek, “2021’de geçen yıla göre yüzde 100’lük artışlarla, toplam 34 milyon yabancı ziyaretçiyi ülkemizde ağırlamayı bekliyoruz.” dedi. Alpaslan, Moskova'daki temasları kapsamında, Türk turizm sektörü ve Rus pazarıyla ilgili son gelişmeleri değerlendirdi. 2019’un Türkiye turizmi açısından “olağanüstü” geçtiğine işaret eden Alpaslan, “2023 hedeflerimize emin adımlarla yürüyorduk. Rekor kırarak 52 milyon turisti ağırladık ve 35 milyar dolara yakın turizm geliri elde ettik.” dedi. Geçen yıla da yüksek beklentilerle girdiklerini belirten Alpaslan, “Yaklaşık 40 milyar dolarlık bir turizm geliri hedeflemekteydik. Piyasa göstergeleri ve rezervasyonlar bunun rahatlıkla sonuçlanabileceğini gösteriyordu bize. Maalesef, tüm dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından en çok etkilenen sektörlerden birisi turizm oldu ve bu çerçevede biz de turizm açısından mevcut hedeflerimizin gerisine düşmek zorunda kaldık” ifadelerini kullandı. Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı sayesinde Türkiye’nin 2020’yi rakip ülkelere kıyasla daha az kayıpla geçirdiğini vurgulayan Alpaslan, “Yine de geçen yılı turizm sektöründe yüzde 65 düzeylerinde bir kayıpla kapattık.” yorumunu yaptı. TÜRK TURİZMİNDE TÜM TEDBİRLER ALINDI Alpaslan, salgın etkilerinin 2021’de de devam ettiğine işaret ederek, Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı’nı daha da geliştirdiklerini ifade etti. Türkiye’ye gelecek turistlerin, sağlık açısından güvenli bir tatil yapabilmeleri için gerekli tüm tedbirlerin alındığını belirten Alpaslan, “Bu çerçevede de başta Rus ziyaretçilerimiz olmak üzere tüm yabancı ziyaretçileri güvenli ve konforlu bir şekilde ağırlayabilecek tüm tedbirlerimizi almış durumdayız. Nisanla beraber turizm sezonunun da açılmasıyla beraber turizmde hareketliliğin başlayıp misafirlerimizi ağırlamayı bekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Turizmde 2020’e kıyasla önemli bir artış beklediklerinin altını çizen Alpaslan, “2019 rakamlarına ulaşamasak da 2021’de geçen yıla göre yüzde 100’lük artışlarla, toplam 34 milyon yabancı ziyaretçiyi ülkemizde ağırlamayı bekliyoruz. Geçen yıl 12,5 milyar dolar civarında bir turizm gelirimiz olmuştu bu sene 23 milyar dolar bandına yükselmesini bekliyoruz.” dedi. Rusya başta olmak üzere Almanya, Ukrayna, Polonya, İngiltere ve Hollanda pazarlarına yüksek beklentiyle yaklaştıklarını belirten Alpaslan, “Türk turizm sektörü Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı sayesinde Güney Avrupa ülkelerine kıyasla daha avantajlı bir konumda. Programa geçen yıl haziranla beraber başlamıştık ve ülkemize gelen yabancı ziyaretçilerin, tatillerini yapıp dönene kadar tüm noktalarda sağlık açısından en az riskin oluşturduğu hatta riskin sıfırlandığı ortamlarda tatil yapmalarını sağlıyoruz.” şeklinde konuştu. TÜRK TURİZMİ İÇİN TANITIM HAMLESİ Alpaslan, Türkiye’nin söz konusu avantajıyla birlikte güçlü bir tanıtım yürüttüklerine işaret ederek, “Yabancı turizm yetkililerini ülkemizde ağırlayıp aldığımız tedbirleri yerinde gösteriyoruz. Hedef pazarlardaki yetkililere bu tanıtımları güçlü bir şekilde yaparak, Türkiye’de güvenli bir turizmin olduğunu onlara anlatıyoruz.” dedi. 15 Nisan’a kadar Türkiye’ye gelen her yabancının test yaptırma zorunluluğu olduğunu anımsatan Alpaslan, sözlerini şöyle tamamladı: “15 Nisan’dan sonra aşılama programı belirli bir düzeye gelmiş, vaka sayıları düşmüş ülkelerde, ülkelerin durumlarına bakarak test zorunluluğunu kaldırmayı değerlendireceğiz. Türk turizmi için 2021 yılının daha güzel, daha iyi ve daha verimli olmasını beklemekteyiz. Tüm yabancıları, tüm dünya vatandaşlarını ülkemize güvenli konforlu kaliteli tatil yapmaya bekliyoruz.”

17 Mart 2021 Çarşamba

Türk kuru meyveleri ABD pazarında payını artırıyor

Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre, kuru incirde ihracat sezonunun başladığı 30 Eylül 2020'den 13 Mart 2021'e kadar olan dönemde Türkiye'den 90'ın üzerinde ülkeye ihracat yapıldı. Bu üründe ihracat, 165,4 milyon dolardan 169,4 milyon dolara çıktı. İhracatta geleneksel pazarlar Almanya ve Fransa ilk iki sırayı alırken üçüncü sıradaki ABD pazarına yapılan satış dikkati çekti. ABD'ye kuru incir ihracatı, yüzde 21 artarak 17 milyon dolardan 20,6 milyon dolara çıktı. Bir diğer Kuzey Amerika ülkesi olan Kanada'ya olan ihracat ise yüzde 34 artarak 5,2 milyon dolardan 7 milyon dolara çıktı. Kuru kayısıda ise ihracatın başladığı 1 Ağustos'tan 13 Mart'ta kadar olan dönemde Türkiye'nin ihracatı yüzde 10 artarak 184 milyon dolardan 201,5 milyon dolara çıktı. İhracatta ilk sırada yer alan ABD'ye ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artarak 23 milyon dolardan 28,8 milyon dolara yükseldi. Bu üründe Almanya ve Fransa pazarlarında da ihracat artışları gözlendi. "ARTIŞ DEVAM EDECEK" Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, Türk inciri ve kayısısının dünyada birer marka olduğunu, Avrupa'da giderek daralan pazara rağmen ABD'nin genişleme sürecinde olduğunu ifade etti. Bu pazarda daha fazla Türk kuru meyvesi tüketimi için bir süredir tanıtım projeleri yürütüldüğünü, ABD'nin çok önemli bir pazar olduğunu kaydeden Celep, "İhracat rakamlarında yaptığımız tanıtım faaliyetlerinin de etkisi büyük. Pazarda bu artışın devam edeceğini öngörüyoruz." dedi. Kuru meyve sektörü olarak diğer hedef pazarlardan da bahseden Celep, "Gelecek, Asya-Pasifik ülkeleri ve Afrika'da. Şu anda parlayan yıldız ABD ancak bundan sonraki hedefimiz bu ülkeler olmalı." değerlendirmesinde bulundu. TURQUALİTY PROJESİ'NDE TANITIM FAALİYETLERİ DEVAM EDİYOR Dünyanın en büyük gıda ithalatçılarından olan ABD pazarına ihracatını artırmak isteyen ihracatçılar, Ticaret Bakanlığı destekli markalaşma programı Turquality kapsamında çalışmalarını sürdürüyor. Proje kapsamında ABD'li ünlü şefler çalıştıkları oteller, restoranlar ve kafelerde Türk ürünleriyle menüler hazırlıyor. Özellikle Las Vegas ve Nevada eyaletinde devam eden etkinliklerde kuru meyve ve su ürünleriyle hazırlanan menüler beğeni kazanıyor.

17 Mart 2021 Çarşamba