tatil-sepeti
Bankacılık sektörü borçlanmasında 'yeşil' finansman uygulamaları yaygınlaşıyor

Türk bankacılık sektörü, salgın koşullarında yurt dışı borçlanmadan genel olarak olumsuz etkilenmezken, kaynak sağlamada yeşil alternatiflerinin yaygınlaşması ile geçen yılın mart ayından bu yana toplam 1,8 milyar dolarlık, 2016'dan bu yana da 2,7 milyar dolarlık sürdürülebilir ve çevreci tahvil ihracı yaptı. Salgının ekonomi ve finansal piyasalara etkileri çeşitli yönleriyle hissedilirken, salgın öncesinde halihazırda yükselişte olan çevreci-sürdürülebilir fonlama yöntemleri küresel ölçekte 2020'de hız kazandı. Firmaların geleneksel finansal göstergelerinin yanı sıra çevreci, sosyal ve yönetişimsel göstergelerini de dikkate alan bu fonlama türünün dünyadaki yükselişine, Türk bankaları da çevreci-sürdürülebilir tahviller ve sürdürülebilirlik temalı krediler ile katılım sağladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Finansal İstikrar Raporu'na göre, salgının başladığı dönemden bu yana bankacılık sektörü, toplamda 1,8 milyar dolarlık, ortalama 5 yıl vadeli sürdürülebilir ve çevreci tahvil ihracı yaptı. Bankacılık sektörü tarafından ihraç edilen çevreci ve sürdürülebilir tahvil miktarı 2016'dan bu yana da toplam 2,7 milyar dolara ulaştı. ÇEVRECİ TAHVİL İHRAÇ HACMİ KÜRESEL BOYUTTA GİDEREK ARTIYOR İklim değişikliğine ilişkin riskler artık finansal sistemle doğrudan ilişkilendirilirken, bu durumun ekonominin geneline olumsuz yansıyacağı görüşü de tüm dünyada yüksek sesle dile getiriliyor. Sel, kasırga gibi ani hava değişiklikleri ile çeşitli doğal afetlere maruz kalan sektör ve bölgelerde finansal koşullarda sıkılaşma ve kredi kısıtlamalarının görülebileceği, firmaların piyasa değerlerinde kayıplar yaşanabileceği belirtiliyor. Çevreci ve sürdürülebilir finansman araçları, iklim değişikliği kaynaklı bu risklerin yönetilmesinde ihtiyaç duyulan kaynağın karşılanması için bir potansiyel olarak görülüyor. Bu duruma yönelik farkındalığın artmasıyla çevreci ve sürdürülebilir finansman araçlarının işlem hacimleri de yükselmeye başladı. Çevreci finansal araçlar; başta tahvil ve kredi olmak üzere, İslami finansman, sigortacılık ve hisse senetleri alanlarında gelişim gösterdi. Söz konusu gelişmelerle çevreci tahvil ihraç hacmi, küresel boyutta giderek arttı. Avrupa ise ihraçlarda önde geldi. Daha geniş kapsamda olan sürdürülebilir finansman ise firmalara sağlanan fonlamanın, firmaların çevre ve çeşitli sosyal kriterlere gösterdikleri uyuma göre değişkenlik sağlaması esası üzerine kuruldu. Türkiye'de de sürdürülebilir bankacılığın yaygınlık kazandığı, çok sayıda bankanın kendi faaliyetleriyle ilgili elektronik fatura, internet bankacılığı, mobil ödeme gibi çevre dostu uygulamalarının arttığı görülüyor. Sektörün ayrıca, sürdürülebilir finans yoluyla özellikle yurt dışından kaynak elde ettiği ve bu kaynakları yurt içinde iklim değişikliğinin sınırlandırılmasına hizmet eden projelere destek olarak sunduğu gözleniyor. Kaynak temini sırasında, sürdürülebilir bankacılık konusunda çeşitli performans kriterlerini belli bir takvime bağlı olarak sağlayan bankalar, sürdürülebilirlik odaklı sendikasyon kredilerinde maliyet avantajı elde edebiliyor. TÜRKİYE'DE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE YÖNELİK DÜZENLEMELER YAYGINLAŞIYOR Son dönemde küresel finansal gündeme hızla yerleşen iklimle bağlantılı finansal istikrar riskleri, orta ve uzun vadede dikkatle ele alınması gereken önemli başlıklar arasında ilk sıralardaki yerini aldı. Küresel çapta artan farkındalık paralelinde Türkiye'de de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Borsa İstanbul da enerji verimliliği ve sürdürülebilirliğe yönelik düzenlemeleri devreye aldı. BDDK, Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik kapsamında enerji performansı yüksek konutlar için kredi tutarının teminat olarak alınan konutun değerine oranını daha yüksek belirleyerek konutlarda enerji verimliliğini teşvik etti. SPK ise Kurumsal Yönetim Tebliği'nde yaptığı değişiklikle halka açık ortaklıkların "Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi"ne uyup uymadıklarını raporlanmasını zorunlu tuttu. Borsa İstanbul da BIST Sürdürülebilirlik Endeksi ile sorumlu yatırımcılara sürdürülebilir yatırım seçenekleri sundu. Uluslararası çapta yürütülen bu çalışmalar, G20 düzeyinde takip edilmeye ve desteklenmeye başlandı. Nitekim Uluslararası Para Fonu (IMF), son yıllarda yayımladığı küresel raporlarda, iklimle ilgili konulara ağırlık verirken, Dünya Bankası, konuyu kalkınma için bir risk faktörü olarak gördüğünü duyurdu. OECD ise iklim değişikliğini birçok açıdan ele alarak ekonomik kalkınmaya etkilerini değerlendirdi. YEŞİL TAHVİL NEDİR? Doğal yaşama, çevreye ve iklime yarar sağlayan, sürdürülebilirliğe katkıda bulunan projeler için bütçe ve kaynak yaratan tahviller; "yeşil tahvil" olarak nitelendiriliyor. Bu tahvillerden elde edilen getiriler, geleneksel tahvillerden farklı olarak sadece yeşil projelerde kullanılıyor. Enerji verimliliği, kirliliği önleme ve kontrol, doğal kaynakların sürdürülebilirliği, biyoçeşitliliğin korunması, çevre dostu temiz ulaşım ve sürdürülebilir su gibi uygulamalar yeşil proje örnekleri olarak öne çıkıyor. Dünyada ilk defa 2007'de Avrupa Yatırım Bankası tarafından ihraç edilen yeşil tahvillere zamanla ilgi hızla arttı. Geçen 10 yılın ardından 2017'nin ilk yarısında dolaşımdaki yeşil tahvil tutarının 200 milyar doları aştığı belirtiliyor. Yeşil tahvillerin küresel piyasa değerinin 2020 yılında yaklaşık 1 trilyon dolara ulaştığı öngörülüyor. Yeşil tahvil ihracı, Türkiye'de ise ilk kez 2016'da Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) tarafından yapıldı. Yeşil tahvil ihracının toplam değerinin 3 milyar dolara yaklaştığı ifade ediliyor. "YEŞİL MERKEZ BANKACILIK, YEŞİL DİJİTAL DÖNÜŞÜM GİBİ BAŞLIKLARI DAHA SIK DUYACAĞIZ" TSKB Başekonomisti Dr. Burcu Ünüvar, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, içinden geçilen salgın döneminin, küresel eşitsizliklerin ne kadar keskin olduğunun bir kez daha görülmesini sağladığını söyledi. Buradan çıkartılan dersle kaynak dağılımının kalkınma ekseninden konuşulması gerektiği konusundaki uzlaşının genişlemeye başladığına işaret eden Ünüvar, "Küresel ekonominin yaralarını sarması için önümüzde uzun bir yol var. Buradaki iyileşme ihtiyacı; sağlıktan eğitime, şehirlerin altyapısının iyileştirilmesinden doğal kaynakların korunmasına kadar pek çok ödevin bizi beklediğine işaret ediyor." diye konuştu. Ünüvar, yakın zamana kadar gelecek nesillerin sorunu olarak görülen iklim değişikliğinin ise artık herkesin hayatını etkileyen, mücadelesi ertelenemez bir konu olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Sürdürülebilirlik perspektifinden kalkınmayı önceliklendiren bir büyüme çerçevesinin başarılı olabilmesi için özel sektörün bu vizyona uyum sağlaması son derece kritik. Bu uyumu destekleyecek unsurların başında yeşil finansal araçların ve yeşil finans piyasalarının gelişmesi geliyor. Dünya genelinde bu konuda bir hızlanma olsa da henüz yolun çok başındayız. Sadece özel sektörün değil, devletlerin de yeşil finansal araçları kullanması, yakın dönemde buradaki ilgiyi daha da arttıracaktır. Kamu politikalarının sürdürülebilirlik vizyonuna ağırlık vermesi, para ve maliye politikaları üzerinde de etkilerini gösterecektir. Yeşil merkez bankacılık, yeşil dijital dönüşüm gibi başlıkları bundan sonra daha sık duyacağız. Tüm bu çerçevenin başarılı olabilmesi için uluslararası iş birlikleri kurulması, taksonominin, teknik ve yasal altyapının geliştirilmesi de yakın dönem öncelikleri içinde yer alacaktır."

09 Haziran 2021 Çarşamba

Piyasa değeri 100 milyar doları aşan Karadeniz gazının vadeli ticareti için geri sayım

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, piyasa değeri bugünkü fiyatlarla 100 milyar doları aşan Karadeniz gazının 1 Ekim'de devreye alınacak Vadeli Gaz Piyasası'nda (VGP) "Karadeniz Gazı Kontratı" adıyla piyasaya sunularak ticaretinin yapılabileceğini bildirdi. Yılmaz, Türkiye'nin Karadeniz'deki yeni doğal gaz keşfiyle rezervin 540 milyar metreküpe ulaştığını, bu keşiflerin Türkiye'yi doğal gaz ticaret merkezi olma hedefine yaklaştırdığını ifade etti. Karadeniz gazının üretildikten sonra sisteme verilmesi ve ticarileşmesi aşamasında EPDK'nin devreye gireceğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti: "Gerekli lisanslama ve düzenleme çalışmalarını yaparak yerli gazımızın tüketicilerimizin hizmetine sunulmasını hep birlikte sağlayacağız. Bu kapsamda, dünyadaki gelişmiş doğal gaz piyasalarının en önemli unsuru olan Vadeli Gaz Piyasası'nın (VGP) Organize Toptan Doğal Gaz Satış Piyasamıza entegrasyonuna ilişkin yürütülen sürecinin son aşamasına geliyoruz. EPİAŞ tarafından gerekli yazılım, test ve sanal uygulama süreçlerinin tamamlanmasının ardından VGP'yi inşallah 1 Ekim 2021'de devreye almayı planlıyoruz." Yılmaz, VGP ile piyasa oyuncularına yeni seçenekler sunularak ileriye dönük fiyat belirsizliğinin en aza indirilebileceğine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı: "Vadeli Gaz Piyasası, ürettiğimiz doğal gazın vadeli kontratlarla satılabileceği bir piyasa oluşturulması bakımından büyük önem taşıyor. Yerli doğal gazımız, Cumhurbaşkanımızca hedeflenen 2023 üretim yılı vade alınarak doğal gaz borsamızda vadeli kontratlarla satış imkanı bulacak. TANAP ve TürkAkım gibi uluslararası boru hatları ve sıvılaştırılmış doğal gaz tesislerimizdeki kapasite artışlarımızda yaşanan gelişmelerle birlikte düşünüldüğünde Vadeli Gaz Piyasası, ülkemizi çeşitli arz kaynaklarından gelen doğal gazın fiyatlandığı uluslararası bir ticaret merkezi haline getirecek. Bölgesinde ilk defa doğal gaz borsasını faaliyete geçiren ülkemiz Karadeniz, Balkanlar ve Doğu Akdeniz havzasında doğal gazın uluslararası standartlarda ticaretinin yapılabileceği bir hukuki ve teknik altyapıyı haiz doğal gaz borsasına sahip olacak. Bu kapsamda, 1 Ekim'de işleme açılacak vadeli doğal gaz piyasamızda 'Karadeniz Gazı Kontratı' adıyla bir veya daha çok yıllara sari olacak şekilde Karadeniz'deki gaz keşfimizin piyasaya sunularak ticaretinin yapılması mümkün olacak." TAHMİNİ ÜRETİM KAPASİTESİ YILLIK 15-20 MİLYAR METREKÜP Yılmaz, doğal gaz keşfinin Türkiye'nin yıllık 45-50 milyar metreküp seviyesinde olan ithalatını önemli ölçüde azaltacağını vurgulayarak, uzun vadeli doğal gaz ithalat anlaşmalarının da 2022 itibarıyla kademeli olarak sona ereceğini söyledi. Gelecek yıl ve sonrasının Türkiye'nin doğal gaz piyasası için kritik olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Hem Bakanlığımız hem de bizler bu dönemde yürütülecek kontrat müzakerelerinde ülkemiz lehine olacak şekilde önemli avantajlar elde etmeyi amaçlıyoruz ve bu doğrultuda stratejiler belirliyoruz. Dünyadaki doğal gaz piyasalarında artık uzun dönemli ve petrole endeksli kontratlar yerine, daha kısa vadeli ve borsa fiyatına endeksli anlaşmalara geçiş yapılıyor. Bu nedenle spot gaz piyasalarında yapılan işlem hacimleri her geçen yıl artıyor ve buna bağlı olarak fiyatlar aşağı yönlü seyrediyor." değerlendirmesinde bulundu. Spot boru gazı ithalatının Türkiye'nin doğal gaz ithalat maliyetlerini doğrudan düşüreceğini ve Karadeniz'deki gaz keşfiyle birlikte müzakere süreçlerinde önemli kazanımlar sağlayacağını aktaran Yılmaz, şöyle devam etti: "Bu ölçekte büyük bir rezervin keşfedilmiş olması bölgemizdeki enerji dengelerini etkileyecek ve çevremizdeki doğal gaz üreticisi ülkeler hesaplarını gözden geçirmek zorunda kalacaktır. Karadeniz gazı daha üretime geçmeden bile ülkemize faydalarını gösterecek ve Karadeniz gazının VGP'de ticaretinin yapılmasıyla üretime geçilmeden doğal gaz fiyatlarında olumlu etkisi görülmeye başlanacak. Türkiye artık masada oyun kurucu pozisyona geçti. Karadeniz'de ilk etapta yıllık 3 ila 5 milyar metreküp, daha sonra yıllık 15 ila 20 milyar metreküp yerli doğal gazın sisteme giriş yapabileceği tahmin ediliyor. Doğal gaz rezervimizin bugünkü borsa fiyatlarına göre piyasa değerinin ise 100 milyar doların üzerinde olduğunu söyleyebiliriz." Yılmaz, tam kapasite üretime geçilerek yıllık 15-20 milyar metreküp doğal gazın sisteme girmesiyle Türkiye'nin doğal gaz ithalatının üçte bir azalacağı ve aynı oranda cari açığın gerilemesine de katkı sağlayacağı bilgisini paylaştı.​​​​​​​

09 Haziran 2021 Çarşamba

Cumartesi alışverişleri mobilya piyasasını hareketlendirdi

Mobilya Dernekleri Federasyonu Başkanı Ahmet Güleç, Bursa'nın İnegöl ilçesindeki mobilya üretim tesisinde, sektörde iç pazarın salgının etkisiyle daraldığını söyledi. Özellikle hafta sonları uygulanan sokağa çıkma kısıtlamalarının mobilyacı esnafı zorladığını belirten Güleç, "Çünkü mobilya alışverişinin yüzde 80'i hafta sonu oluyor. Mobilya genelde aile kararıyla alınıyor; anne, baba ve çocuklar. Evliliklerde iki aile tarafının etkili insanları var, dolayısıyla hepsinin mağazaya gitmesi gerekiyor." dedi. Güleç, bu süreçte mağazaların kapalı kalmasının iç piyasada pazarlarını küçülttüğünü, siparişlerinin ötelendiğini anlattı. Kademeli normalleşmeye geçilmesine değinen Güleç, "Hareketlilik başladı, inşallah haziranın ikinci haftasından sonra bu hareketliliği daha fazla göreceğiz. Yaklaşık 36 bin mobilya üreticimiz var ama en az 50 bin mobilya mağazası var. Bu mağazaların çoğu kiracı. Cumartesi gününün açık olması ve hafta içi sokağa çıkma kısıtlamasının saat 22.00'ye alınması bizi rahatlatacak." diye konuştu. "VATANDAŞLARIMIZ BİR AN ÖNCE MOBİLYA ALIŞVERİŞİNİ YAPARLARSA KAZANÇLI ÇIKACAK" Güleç, kira ödemelerindeki stopajın yüzde 20'den yüzde 10'a düşürüldüğünü hatırlattı. Bu uygulama için emeği geçenlere teşekkür eden Güleç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aslında bu indirimin sürekli hale getirilmesi gerekiyor. Temmuzun sonuna kadar uzatıldı. Biz bunun yıl sonuna kadar devam etmesini istiyoruz çünkü esnafımız yeni yeni iş yapmaya başlayacak. Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Sayın Hazine ve Maliye Bakanımızdan tek isteğimiz sektör olarak budur." Ahmet Güleç, mobilya sektöründe bazı ham madde fiyatlarının arttığını dile getirdi. Sonbahara doğru mobilya fiyatlarının artacağını öngördüklerini belirten Güleç, şunları kaydetti: "Ham maddeye gelen zamları mecburen yansıtmak zorundayız. Şu anda bu zamları yansıtmamayla ilgili mücadele ediyoruz. Vatandaşlarımız bir an önce mobilya alışverişini yaparlarsa kazançlı çıkacak. Şu anda mağazalarımız ile imalatçıların iş birliğiyle bunu karşılıyoruz ama ciddi bir fedakarlık sağlıyoruz. Özellikle düğün yapacaklara yardımcı olmak istiyoruz." İnegöl Ertuğrulgazi Caddesi Mobilyacılar Derneği Başkanı Bahadır Bayraktar da Kovid-19 sürecinin ülkedeki birçok sektörü olumsuz etkilediğine dikkati çekti. İnsanların bu süreçte evlerine kapandığını anımsatan Bayraktar, "Uzun süre bu yasakların devam etmesiyle evlerindeki eksiklikleri gören insanlar yenilenme ihtiyacı hissetti. Böylece hafta sonu kısıtlamalarının kalkmasıyla taleplerde bir artış yaşandı. İnşallah kısıtlamalara bir daha gerek kalmaz." değerlendirmesinde bulundu. Mobilyacı Enver Ok ise kademeli normalleşmeye geçilmesiyle mobilya sektöründeki hareketliliği hissettiklerini anlatarak, şunları söyledi: "Çok şükür pandemi nedeniyle alınan tedbirler kapsamında uygulanan hafta sonu kısıtlamalarının cumartesi günü kalkmasıyla işlerimizde hareket başladı. İnşallah rakamlar sürekli düşer ve eski günlere geri döneriz. Şimdi talepler gelmeye başladı. İnsanlar evlerinde durdukça eksiklikleri gördüler ve bu da bize talep olarak geri döndü."

09 Haziran 2021 Çarşamba

Karadeniz somonu yılın 5 ayında 39 ülkeye ihraç edildi

Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerine göre, yılın 5 ayında 22 bin 728 ton Karadeniz somonu ihracatı karşılığında 113 milyon 510 bin 943 dolar gelir sağlandı. Karadeniz somonu ihracatı, 9 bin 953 ton karşılığı 52 milyon 569 bin 384 dolar döviz girdisi elde edilen geçen yılın aynı dönemine göre miktarda yüzde 128, değerde yüzde 116 artış gösterdi. Rusya, Almanya ve Vietnam, ihracat gerçekleştirilen 39 ülke arasında ilk üçte yer aldı. Bu dönemde Rusya'ya 68 milyon 289 bin 366 dolar karşılığında 14 bin 4 ton Karadeniz somonu satıldı. Rusya'yı 26 milyon 552 bin dolarla Almanya, 4 milyon 97 bin dolarla Vietnam izledi. Geçen yılın ilk 5 ayından farklı olarak İspanya, Beyaz Rusya, Azerbaycan-Nahçıvan, Cezayir, Ürdün ve İsveç'e de Karadeniz somonu ihraç edildi. "YENİ PAZARLARDA YER ALACAĞINDAN UMUTLUYUZ" DKİB Yönetim Kurulu Üyesi ve Su Ürünleri Sektör Komitesi Başkanı İsmail Kobya, kafeslerde yetiştirilen ve "gökkuşağı alabalığı" olarak bilinen Karadeniz somonuna yurtdışından ilginin her geçen yıl arttığını söyledi. Kobya, çok sayıda ülkeye ihraç edilen balıkların büyük beğeniyle tüketildiğini belirterek, "Karadeniz somonu Rusya pazarında artık marka haline geldi. İhracatçılarımız bu anlamda çok büyük bir başarıyı gerçekleştiriyorlar. Ayrıca ihraç edilen ülkelerden çok iyi dönüşler alıyorlar. Bundan sonraki amacımız Avrupa Birliği ve Uzak Doğu ülkelerinin yer aldığı pazarlarda da bu ilgiyi yakalayabilmek. Karadeniz somonunun ilerleyen dönemlerde yeni pazarlarda yer alacağından umutluyuz." diye konuştu. Avrupa Birliği'nin, Karadeniz somonuna haksız şekilde ilave gümrük vergisi getirdiğini ifade eden Kobya, şunları kaydetti: "Tamamen çifte standart olarak kendi yetiştiricilerini korumak, kalitesi ve doğallığı ile Avrupa pazarında büyük beğeni alan Türk somonunun önünü kesmek için getirilen bu ilave gümrük vergisi uygulaması serbest piyasa kurallarına aykırı bir uygulamadır ancak bu durum dahi ihracatçılarımızı bu pazardan geri bırakmayacak, ürün kalitemiz ve lezzetimizle Avrupa pazarlarında Türk somonunun daha fazla ihracatı için mücadelemizi sürdüreceğiz."

09 Haziran 2021 Çarşamba

LPG piyasasında vadesi geçmiş borcu olanlar lisans başvurusu yapamayacak

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), LPG Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, LPG piyasasında lisans başvurusu, tadil ve süre uzatım taleplerinin yerine getirilebilmesi için başvuru sahibinin Sosyal Güvenlik Kurumuna vadesi geçmiş prim ve idari para cezası borcu ile Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında vadesi geçmiş borcunun bulunmaması gerekecek. Başvuru sahibinin vadesi geçmiş borcu bulunup bulunmadığına dair bilgiler, EPDK tarafından Gelir İdaresi Başkanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumundan temin edilecek. Borç bilgilerine ilişkin itirazlar, borcun kapsamına göre Sosyal Güvenlik Kurumuna veya Gelir İdaresi Başkanlığına yapılacak. Bu konuda başvuru sahibi tarafından EPDK'ye yapılan itirazlar veya sunulan bilgi ve belgeler incelemeye alınmayacak. LPG Otogaz Bayilik Lisansı sahiplerinin, LPG Dağıtıcı Lisansı sahipleri ile yaptıkları sözleşmelerinin herhangi bir nedenle sona ermesinden itibaren 30 gün içerisinde dağıtıcı tadil başvurusunda bulunmaması veya mevcut dağıtıcısıyla sözleşmesini yenilememesi durumunda LPG Piyasası Dairesi Başkanlığı kararıyla lisansı sona erebilecek. Lisans sahipleri, lisanslarında tadil gerektiren hususları en geç 60 gün içinde, LPG otogaz bayilik lisansına kayıtlı dağıtım şirketinin değişmesi halinde ise 30 gün içinde gerekli tüm bilgi ve belgelerle birlikte EPDK'ye bildirmek ve lisanslarında tadil talep etmekle yükümlü olacak. Geçmiş dönemlere ilişkin gelir payı borcu olanların lisans alma, tadil ve süre uzatımı başvuruları, söz konusu borcun, EPDK tarafından yapılacak bildirimden itibaren 10 iş günü içerisinde ödenmemesi halinde, yapılmamış sayılacak. Öte yandan, kurumun LPG Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği de Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, LPG piyasasında lisansa tabi faaliyetlerde bulunanlardan Vergi Usul Kanunu kapsamında istenilen teminatı vermeyenlerin piyasa faaliyeti teminat verilinceye kadar durdurulacak.

09 Haziran 2021 Çarşamba