Gıda fiyatlarındaki artış tüm dünyanın kabusu

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) aylık yayımladığı Gıda Fiyat Endeksi'nden derlediği bilgilere göre, gıda fiyatları artışını 2020'nin nisan ayından bu yana sürdürüyor. FAO'nun yayımladığı endeks, bitkisel yağlar, tahıllar, et ve şeker dahil olmak üzere bir dizi gıda ürünündeki değişikliklerin birleşik sonuçlarını yakalamak ve bunları aydan aya karşılaştırmayı amaçlıyor. Uzmanlar, endekste kaydedilen yükselişte Kovid-19 salgının etkisiyle petrol fiyatlarında, gıda üretim ve nakliye maliyetlerinde görülen artışın etkili olduğu belirtiyor. Salgın nedeniyle yaşanan istihdam sorunları da emtia fiyatlarındaki artışların bir başka küresel nedeni olarak öne çıkıyor. Gıda fiyatlarındaki artış salgının tedarik zincirinde sorunlar oluşturduğu, ülkelerin kısıtlayıcı önlemler uyguladığı dönemlerle sınırlı kalmayarak, küresel düzeyde normalleşme dönemine girilmeye başlanan 2021 yılında da artarak sürüyor. MAYIS AYINDA GIDA FİYATLARINDA 10 YILIN REKORU KIRILDI Gıda Fiyat Endeksi'nde 2021'in mayıs ayında kaydedilen değer, Arap Baharı'nın yaşandığı 2011'den buna, yaklaşık 10 yılın en yüksek seviyesine işaret etti. Söz konusu ayda 127,8 değerine ulaşan endeks, daha önce Eylül 2011'de 130,4 değerini kaydetmişti. Mayıs ayının ardından haziranda sınırlı bir düşüşle 125 değerine gerileyen endeks, temmuzda 123,5 oldu, ağustosta ise 127,4 değerine yükseldi. ARTIŞTA BAŞI BİTKİSEL YAĞLAR ÇEKİYOR Son yayımlanan küresel gıda fiyatları bültenine göre, ağustosta gıda fiyat endeksinde kaydedilen değer, yıllık bazda yaklaşık yüzde 33'lük artışa işaret etti. Endeksteki bu yükseliş en çok bitkisel yağlardan kaynaklandı. Bitkisel yağ fiyatlarındaki artış ağustosta yıllık yüzde 67,9'a ulaştı. FAO raporlarına göre bunun nedeni, biyodizel için artan talep ve destekleyici olmayan hava koşulları olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde en yüksek artış kaydedilen ikinci ürün ise yüzde 48,1 ile şeker oldu. Bunda Brezilya'daki olumsuz hava koşullarının arzı azaltmasının etkili olduğu ifade edildi. Ağustos ayında yıllık bazda tahıllarda yüzde 31,1'lik artış görülürken, buna öngörülemeyen ve elverişsiz hava koşullarının hasat beklentilerini ve üretim azaltması etki etti. Söz konusu dönemde et ürünlerinde yüzde 22, süt ürünlerinde yüzde 13,6'lık yükseliş kaydedildi. DÜNYA GENELİNDE GIDA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ ENFLASYONUN İTİCİ GÜÇLERİ ARASINDA ABD’de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ağustosta yıllık bazda yüzde 5,3 artarken, gıda enflasyonun aynı dönemde yüzde 3,7 yükseldi. Gıda enflasyonundaki yükselişte et fiyatları dikkati çekti. Ülkede ağustosta kırmızı et, beyaz et, balık ve yumurtadaki yıllık fiyat artışları yüzde 8'i buldu. Almanya'da yıllık enflasyon eylülde 1993'ten beri ilk kez yüzde 4'ün üzerine çıktı ve yüzde 4,1 olarak ölçüldü. Bunda enerji ve gıda fiyatlarının artmasının etkili olduğu belirtildi. Ülkede gıda fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 4,9 olarak kayıtlara geçti. İngiltere’de ise enflasyon ağustosta yüzde 3,2 ile son 9 yılın en yüksek seviyesine yükselirken, gıda, akaryakıt ve ikinci el otomobil fiyatlarının bu yükselişe katkı sağlayan temel faktörler olduğu ifade edildi. Öte yandan Avro Bölgesi'nde enflasyon eylülde yıllık bazda yüzde 3,4 ile 2008'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. "ENFLASYON KÜRESEL BİR OLGU" Göttingen Üniversitesi Tarım Ekonomisi Profesörü Xiaohua Yu, artan gıda fiyatlarının nedenleri ve gıda enflasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yu, enflasyonun sadece gıda sektöründe yaşanmadığını belirterek, bunun küresel bir olgu olduğuna dikkati çekti. Birçok faktörün gıda fiyatlarını yukarı çektiğini dile getiren Yu, bunlardan birinin Kovid-19'un küresel tedarik zincirini bozması ve deniz taşımacılığındaki yüksek maliyet olduğunu vurguladı. Yu, şöyle devam etti: "İkincisi Kovid-19 krizine yanıt olarak ABD ve Avrupa'da benimsenen genişletici para ve maliye politikalarının küresel spekülatif emtia piyasasına büyük likidite sağlaması. Üçüncüsü, enerji fiyatlarının yüksek düzeyde olması ve yeşil enerji politikasından ötürü ABD, Avrupa ve Brezilya'da çok sayıda gıda ve arazinin biyoenerji için kullanılmasının tetiklenmesi. Örneğin ABD'de mısırın 1/3'ü biyoetanol ve soya fasulyesinin 1/3'ü biyodizel için kullanılıyor. Dördüncüsü ise iklim değişikliği." Gıda fiyatlarındaki artıştan en çok düşük gelirli ve gıda ithalatına bağımlı ülkelerin mağdurları olduğunu aktaran Yu, küçük bir kıtlığın bile fiyatlarda büyük sıçramalara neden olabileceğinin altını çizdi. "DÜŞÜŞ TRENDİ 2022'NİN İKİNCİ YARISINDA BAŞLAYACAK" Yu, gıda fiyatlarında şu an yaşanan artışın, 2008 ve 2012'dekine benzediğini anlatarak, "Büyük oranda parasal genişlemeden etkilenirken, parasal genişleme de en başta petrol fiyatlarından etkileniyor. Düşüş trendi ise ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankasının (ECB) muhtemelen 2022'nin ikinci yarısında gideceği daralmayla başlayacaktır. Yine de fiyatlar geçmişteki düşük seviyelere genel enflasyon nedeniyle düşmeyecektir." değerlendirmesinde bulundu. "HÜKÜMETLER DE İÇ GIDA PAZARINA MÜDAHALE ETMELİ" Yu, gıda enflasyonunun önüne geçmek için yapılması gerekenlere ilişkin de bilgiler paylaşarak, küresel gıda fiyatlarını değiştirmenin kolay bir şey olmadığının altını çizdi. "Hükümetlerin de iç gıda pazarına müdahale etmesi gerekir." diyen Yu, enflasyonun global pazardan gıda alıp iç pazara satarak baskılanabileceğini ifade etti. Yu, hükümetlerin iç pazardaki spekülasyonları engelleyebileceğine de değinerek, tüketicilere ihtiyaçtan fazla almamaları uyarısının yapılabileceğini söyledi. Öte yandan, hükümetlerin iç arzı artırmak için gelecek yılların gıda üretimine odaklanması gerektiğine dikkati çeken Yu, "Enflasyondan etkilenen tüm ülkeler uluslararası alanda bir araya gelmeli ve ABD gibi gıda ihracatçısı ülkelere biyoenerji için üretimi azaltma ve küresel arzı artırma için baskı yapmalı. Genel olarak dünyadaki gıda arzı dünya nüfusunu beslemek için yeterli. Burada sorun parasal ve tedarikle ilgili." diye konuştu. "15 YILDIR GÖRDÜĞÜMÜZ YÜKSEK FİYATLAR DEVAM EDECEK" İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan da gıda fiyatlarındaki yükselişin aslında 2000’lerin başından itibaren kendisini piyasalarda gösterdiğini dile getirerek, 2005'e kadar daha önceki ortalamalarına yakın seyreden gıda fiyatlarının, bu tarihten itibaren çok sert bir yükselişe geçtiğini vurguladı. Manukyan, 2019'a bakıldığında ise o tarihte ABD tarım işletmelerinin iflas başvurularının son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını hatırlatarak, şunları kaydetti: "Bazı kritik ülkelerdeki mevsim problemleri, navlunlardaki sert yükselişler ve petrol fiyatlarının yüksek olduğu dönemlerde girdi maliyetlerinin tekrar artıyor olması gibi gelişmeler var. Kısa vadede bunların hiçbiri hemen çözülecek gibi görünmüyor. Son 15 yıldır gördüğümüz yüksek fiyatların devam edeceğini düşünüyoruz."

07 Ekim 2021 Perşembe

Küresel enerji tüketimi 2050'ye kadar yüzde 50 artacak

ABD Enerji Enformasyon İdaresi’nin (EIA) Uluslararası Enerji Görünümü 2021 raporuna göre, Asya'daki gelişmekte olan ekonomiler başta olmak üzere güçlü küresel ekonomik büyüme, enerji tüketimindeki artışı tetikleyecek. EIA'nın mevcut yasa ve yönetmeliklere dayalı olarak gelecekteki enerji eğilimlerini öngören referans senaryosuna göre, 2050'ye kadar toplam enerji kaynakları arasında en güçlü artış yenilenebilir enerjide görülecek. Enerji politikalarında önemli değişiklikler veya teknolojik atılımlar kaydedilmezse, yenilenebilir kaynakların enerji üretimindeki payı artsa bile 2050'ye kadar enerji kaynaklı karbondioksit emisyonlarında artış sürecek. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) dışı ülkelerdeki elektrik üretimi 2050'ye kadar iki katına çıkacak. Elektrik üretiminde yenilenebilir kaynaklara daha fazla ağırlık verilmesi ve elektrik şebekesi güvenilirliğinin artırılmasına yönelik çabalar, dünya genelinde batarya kullanımında genişlemeye yol açacak. Rapora göre, enerji sektöründe mevcut politika ve teknoloji eğilimlerinin devam etmesi durumunda, 2020-2050 yıllarında küresel enerji tüketimi yaklaşık yüzde 50 artacak. Bu dönemde, sıvı yakıt tüketimi en çok OECD dışı Asya ülkelerinde gerçekleşecek. Hızlı nüfus artışı ve ekonomilerde kaydedilen büyüme, bu bölgelerdeki sıvı yakıt tüketimini tetikleyen unsurların başında olacak. Tüketimin üretimi geride bıraktığı bu ülkelerde, ham petrol veya petrol ürünleri ithalatı da artacak.

07 Ekim 2021 Perşembe

EPDK, ön lisans süreleri ve tesis tamamlama tarihlerinde değişikliklere gitti

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) konuya ilişkin kararları Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. EPDK, 25 Haziran 2020'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 9394 sayılı ön lisans süreleri ile tesis tamamlama tarihinin belirlenmesinde referans alınacak inşaat sürelerine ilişkin kurul kararının yürürlükten kaldırılmasına karar verdi. Yürürlükten kaldırılan kurul kararının yerine yenisinin onaylanarak, Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığına gönderilmesi kararlaştırıldı. Yeni karara göre, üretim lisans başvuruları kapsamında kurulması planlanan elektrik depolama ünitesi için ayrıca inşaat süresi verilmeyecek. Mevcut üretim, lisanslar kapsamındaki üretim tesislerine bütünleşik elektrik depolama ünitesi veya üniteleri kurulması durumunda, üretim tesisinin işletmede olup olmadığına bakılmaksızın kurulması planlanan depolama ünitesi veya üniteleri için elektrik depolama ünite sayısı ve kurulu güçlerinden bağımsız olarak 18 ay inşaat süresi, tesis tamamlanma süresi olarak verilecek. Ayrıca, tedarik lisansları kapsamında kurulması planlanan müstakil elektrik depolama tesisleri için 18 ay inşaat süresi, tesis tamamlama süresi olacak. Bu süre söz konusu lisansa eklenecek her bir elektrik depolama tesisi için ayrıca uygulanacak.

07 Ekim 2021 Perşembe

İnşaat sektöründeki firma sayısı 10 yılda yüzde 43,2 artarak 127 bine ulaştı

Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası iş birliğiyle yapılan "Sektör Bilançoları 2020" araştırması sonuçlarından derlediği bilgiye göre, son 10 yılda inşaat sektöründe faaliyet gösteren firma sayısında düzenli artış olurken buralarda çalışanların sayısı dalgalı seyir izledi. Söz konusu sektörün firma sayısı 2011'de 88 bin 701 iken bu sayı 2015'te 100 bin 931'e, 2019'da 121 bin 494'e yükseldi. Sektör, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkili olduğu 2020'de de firma sayısını yaklaşık yüzde 4,6 artırmayı başardı. Bu dönemde firma sayısı 127 bin 50'e çıktı. Böylece 2011-2020 döneminde inşaat sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı yüzde 43,2 artmış oldu. Bu sektörde çalışan sayısı 2011'de 978 bin 89 iken bu sayı 2015'te 1 milyon 310 bin 109'a, 2018'de 1 milyon 428 bin 555'e çıktı. Takip eden yıllarda bu rakamların gerisinde kalan istihdam 2019'da 1 milyon 100 bin 127, 2020'de ise 1 milyon 107 bin 177 olarak kayıtlara geçti. EN FAZLA MİKRO ÖLÇEKLİ FİRMA VAR Sektör firmalarının ölçeklerine göre dağılımı incelendiğinde, bu alanda en fazla mikro ölçekli firmaların olduğu görüldü. Geçen yıl sektörde 99 bin 220 mikro ölçekli, 23 bin 475 küçük ölçekli, 3 bin 869 orta ölçekli ve 486 büyük ölçekli firma faaliyet gösterdi. Söz konusu firmaların türlerine bakıldığında ise 101 bin 799'unun limitet şirket, 18 bin 15'inin anonim şirket, 3 bin 82'sinin kooperatif ve 4 bin 154'ünün diğer türlerde faaliyette bulunduğu belirlendi.

05 Ekim 2021 Salı

Türkiye'nin otomotiv ihracatının yüzde 64,5'i AB ülkelerine yapıldı

Türkiye otomotiv endüstrisinin yılın ilk 9 ayındaki ihracatından yüzde 64,5 pay alan Avrupa Birliği (AB) ülkelerine 13 milyar 695 milyon 361 bin dolarlık satış gerçekleştirildi. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi kayıtlarına göre, ocak-eylül döneminde 190'dan fazla ülke, özerk ve serbest bölgeye ihracat yapan sektör, geçen yılın aynı aylarına kıyasla yüzde 24 artışla 21 milyar 248 milyon 339 bin dolarlık ihracata imza attı. Otomotiv endüstrisi, Türkiye ihracatından 2021'in ilk 9 ayında yüzde 13,2 pay aldı. AB ÜLKELERİNE DIŞ SATIMDA YÜZDE 20 ARTIŞ Ülkeler grubu bazında bakıldığında bu yılın ocak-eylül döneminde AB ülkeleri, Türkiye'nin otomotiv ihracatında yüzde 64,5 payla ilk sırada yer aldı. Bu ülkelere 9 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artışla 13 milyar 695 milyon 361 bin dolarlık ihracat yapıldı. AB ülkeleri, otomotiv ihracatında en önemli pazar konumunu korudu. Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılmasıyla dahil olduğu "Diğer Avrupa ülkeleri" grubuna dış satım ise yüzde 52 artışla 2 milyar 603 milyon 217 bin dolara ulaştı. ANA PAZAR ALMANYA'YA 3 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT Ocak-Eylül 2021'de en çok ihracat yapılan ülkelere bakıldığında, Türkiye otomotiv endüstrisinin ana pazarı Almanya, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 25 artış ile en çok otomotiv ihracatı yapılan ülke olarak dikkati çekti. Türkiye'den Almanya'ya geçen yıl 9 ayda 2 milyar 459 milyon 348 bin dolar olan otomotiv ihracatı, bu senenin aynı döneminde 3 milyar 73 milyon 428 bin dolara yükseldi. Almanya'yı yüzde 22 artışla ikinci ana pazar olan Fransa takip etti. 2020'nin ilk 9 ayında 1 milyar 921 milyon 964 bin dolar otomotiv ihracatının yapıldığı Fransa'ya, 2021'in aynı döneminde ise 2 milyar 353 milyon 373 bin dolarlık dış satım gerçekleştirildi. Birleşik Krallık yüzde 63 artış ve 2 milyar 237 milyon 471 bin dolarla 3'üncü, İtalya'ya yüzde 31 yükseliş ve 1 milyar 744 milyon 398 bin dolarla 4'üncü, İspanya yüzde 25 artış ve 1 milyar 143 milyon 478 bin dolarla 5'inci sırada yer aldı. Türk otomotiv endüstrisinin bu yıl ve geçen sene ocak-eylül dönemlerinde en fazla ihracat yaptığı 10 ülke şöyle: Ülke 2020 (dolar) 2021 (dolar) Değişim (%) Almanya 2.459.348.300 3.073.428.269 25 Fransa 1.921.964.120 2.353.373.194 22 Birleşik Krallık 1.375.945.549 2.237.471.815 63 İtalya 1.336.235.294 1.744.398.954 31 İspanya 917.784.318 1.143.478.795 25 ABD 636.661.224 900.743.043 41,5 Slovenya 779,470,827 879.557.929 13 Belçika 762.911.441 849.503.025 11 Polonya 614.825.186 833.075.493 35,5 Rusya 334.935.376 515.246.174 54

05 Ekim 2021 Salı