tatil-sepeti
Alman toprağı sayılan Müslüman mezarlığı

HABER: FAHRİ SARRAFOĞLU Taksim’den Gümüşsuyu’na doğru inerken sağda bulunan ve şu an Alman Konsolosluğu olarak kullanılan bina eskiden büyük bir mezarlıktı. Burası Ayaspaşa Mahallesi olarak biliniyor. Burada Hıristiyanlara da bir mezarlık yeri tahsis edilmiş ve bütün bu yöre, 19. yüzyıl ortalarına kadar “Grand Champs des Morts (Büyük Mezarlık)” olarak anılmıştı. Daha sonra bölgenin gelişmesiyle Feriköy’e yeni bir Hıristiyan Mezarlığı yapıldı ve buradaki mezarlık kaldırıldı. Arazi de 1874 yılında Alman İmparatorluğu’na satıldı. Alman Konsolosluğu da eski bir mezarlık üzerine inşa edildi. Konsolosluğun bahçesinde halen Silahtar Ali Ağa ve ailesinin mezarları bulunuyor. WILHELM İLE BAŞLADI Eski Almanya İmparatorluk Büyükelçiliği, Alman İmparatorluğu kurucusu I. Wilhelm döneminde (1861-1888) inşa edildi. Altın devrini ise İmparator II. Wilhelm döneminde, 1888-1918 yılları arasında yaşadı. II. Wilhelm, İstanbul’a yaptığı ilk seyahatine, hükümete geldiği birinci senede (1889), İngiltere, Fransa ve Rusya’yı kuşkulandırmak istemeyen Bismark’ın itirazlarına rağmen karar verdi. Sultan II. Abdülhamid’in (1867-1909), bu seyahat esnasında, kendisiyle 20 yıl içerisinde özel bir dostluk geliştiren II. Wilhelm ve İmparatoriçe Augusta Victoria’nın ikametleri için bir mekan hazırlaması gerekiyordu. Önceleri bir İsviçre tahta köşkü olan ve Boğaz’ın Avrupa kıyı şeridinde bulunan Yıldız Parkı’ndaki Şale Köşkü’nü görkemli bir şekilde hazır hale getirmesi için de çok az zamanı vardı. Bu kısa süre zarfında Çırağan Sarayı’ndan birkaç tahta kapı çıkartılıp Şale Köşkü’ne monte edildi. HİÇ KULLANILMAYAN TAHT II. Wilhelm ve İmparatoriçenin 1898 yılında yaptıkları ünlü Doğu seyahati çerçevesinde gerçekleşen ikinci ziyaretlerinde daha fazla zaman olduğu için misafir köşkünün bir kanadı genişletildi. Fakat görkemli ziyaret programında öngörülen, Sultan II. Abdülhamid’in imparatorluk büyükelçiliğine yapacağı ziyareti ise gerçekleşemedi. Büyükelçiliğin büyük davet salonuna konulan ve Sultan’ın ağırlanması için hazırlanan muhteşem taht bu nedenle hiç kullanılamadı. KAÇ PARAYA SATILDI? Almanlara göre İstanbul, Doğu ile Batı’yı birleştiren dünya merkeziydi. İstanbul’daki temsilcilik için yer arayan Alman mimar Göbels, o tarihlerde Taksim tepesinde boş bir alan buldu ama çevresi mezarlarla doluydu. Göbels, kentin Taksim tarafına doğru büyüyeceğini öngörmüştü. Öngörüsünde ne kadar haklı olduğu da sonraki yıllarda ortaya çıktı. Göbels, sonunda Osmanlıları ikna etti. 10 bin metrerake alan, dönemin Alman para birimiyle 95 bin Talet’e satın alındı. Ama Osmanlılar bir şart koşmuşlardı: “Burada bulunan Silahtar Ali Ağa ve ailesinden bazı fertlerin mezarı korunacaktı.” Almanlar mezarlığın çevresini temizleyip, korumaya aldılar. Günümüzde bu mezar en iyi korunan Osmanlı mezarları arasında yer alıyor. Atalarımız da, Almanya Başkonsolosluğu’nun bahçesinde yatıyor. TABLOLARLA DOLU Sefaret Sarayı’nın yapımına 1874’te başlandı. Ancak işin cefasını çeken Göbels, sefasını göremeden temel kazısından dört ay sonra öldü. Bundan sonra sarayın inşaatını Mimar Kortüm sürdürecekti. Sonunda dört katlı yapı açıldı. Artık Almanlar, İstanbul’a tepeden bakan, kentin en yüksek yapısına sahipti. Bina bugüne kadar çok sayıda onarım geçirdi. En büyük onarım 1989’da yapıldı. Bu onarımdan sonra yapıda kullanılan ilk kapı kolu şimdi Sefaret Sarayı girişinde sergileniyor. Çok değerli tabloların bulunduğu Sefaret Sarayı’nda bizi hem gururlandıran hem de hüzünlendiren bir eser var. Osman Hamdi Bey’in 1904’te tuval üzerine yaptığı yağlıboya tablo, Başkonsolosluğun üçüncü katında yer alıyor.

06 Şubat 2017 Pazartesi

Osmanlı matbuatının cesur kadın patronu

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Ekonomik hayatın her alanında varlık gösteren Osmanlı kadınları için belki de en radikal alanlardan bir tanesi gazetecilikti. Erkeklerin bile çeşitli nedenlerle zorlandığı gazete patronluğuna kadın imzası atan Nuriye Ulviye Mevlan Civelek, yıllarca Osmanlı kadınlarını başarılı bir şekilde temsil eden ‘Kadınlar Dünyası’ gazetesiyle amacını: “Üzüntüyle boyun eğen ve hiç bir işe yaramayan hayatımızın artık gelişmesinin ve aydınlanmasının gereğini yapmak” olarak açıklamıştı. Cesur yazılarla kadınları sosyal, ekonomik anlamda cesaretlendiren gazetede Nuriye Ulviye, aynı zamanda bir Türk Müslüman kadının fotoğrafını da yayınlayarak bir ilki gerçekleştirmişti. ÇİFTÇİLİKTEN SARAYA Gönenli çiftçi bir ailenin kızı olarak 1893’te dünyaya gelen Nuriye Ulviye, Yıldız Sarayı’ndaki nüfuz sahibi bir akrabasının vesilesiyle saraya kabul edilir ve burada padişah kızlarıyla eğitim almaya başlar. Bu dönemde henüz altı yaşında olan Nuriye Ulviye Hanım, sarayın imkânından faydalanarak kültürlü bir genç kız olma yolunda ilerler. Ancak 13 yaşında kendinden yaşça çok büyük olan Hulusi Bey’le evlendirilen Nuriye Ulviye, saray eğitiminden uzaklaşır. Bir süre sonra eşi vefat eden Nuriye Ulviye, zengin eşinden kalan mirasla kadınlar için gazete çıkarmaya karar verir. Nuriye Hanım, o yıllarda cesur bir karar olan bu fikrini hayata geçirdiğinde henüz 20 yaşındadır. GAZETECİ ÇİFT Genç yaşına rağmen oldukça öngörülü olan Nuriye Ulviye, Osmanlı’da kadın sorunsalının kadınlara dil, nakış, resim dersi vermekle çözülemeyeceğini söylüyordu. Ona göre kadın mücadelesi daha derin sosyo-kültürel köklere dayanıyordu. II. Meşrutiyet’le oluşan özgürlük havasında yayın hayatına başlattığı gazetesinde bu konuları sıklıkla gündeme getiriyordu. Nuriye Ulviye’nin en büyük destekçisi de Serbesti Matbaası’nda tanışarak evlendiği ikinci eşi Mevlanzade Rıfat’tı. Öyle ki, muhalif duruşuyla pek çok kez sürgüne gönderilen Serbesti Gazetesi ve Matbaası’nın sahibi Mevlanzade Rıfat, eşinin kadın konusundaki politikalarını erkeklerin safından da desteklemek için ‘Erkekler Dünyası’ isimli gazeteyi çıkartmaya başlamıştı. ÜÇ KEZ ARA VERDİ Baş editörü de dâhil yazar kadrosu kadınlardan oluşan gazeteyi çıkartmak için çok emek sarf eden Nuriye Ulviye, gazetesini İmparatorluğun en sıkıntılı zamanlarında dahi aksatmadan yayınlamak için çaba gösteriyordu. Ancak Balkan Harbi, I. Dünya Savaşı derken gazetenin bazı dönemlerde okuyucuyla buluşmasına ara verildi. İlk yüz sayısı günlük olarak ve dört sayfa şeklinde çıkan gazete, daha sonra kapandığı 1921’e kadar haftalık ve 16 sayfa olarak çıkmaya başladı. Nuriye Ulviye; kâğıt sıkıntısı yüzünden üç ay gazetenin basılmaması, I. Dünya Savaşı’nda gazetede çalışanların hemşire olarak göreve gitmeleri ve Kurtuluş Savaşı nedeniyle gazetenin yayın hayatına ara verilmesine bir kadın patron olarak karar vermişti. TİRAJI ÜÇ BİN Gazetenin mesul müdürü Emine Seher’di. O yılların fiyatıyla 10 paraya satılan gazetenin yıllık abone bedeli posta ücreti dahil 100 kuruş, altı aylık abonelik fiyatı ise 60 kuruştu. Gazetede, okuyucuların gazeteyi daha kolay temin edebilmesi için aboneliğin daha faydalı olacağı vurgusu sıklıkla yapılıyordu. Ayrıca gazetenin o yıllardaki tirajı üç binin üzerindeydi ve kadınlar tarafından yaygın olarak takip ediliyordu. Gazetenin başyazılarını kaleme alan Nuriye Ulviye, bir yazısında özellikle gazetelerini eleştirel bir üslupla çıkardıklarını söyler. Nuriye Ulviye, eleştirinin bir toplumu küçültmeyeceğini aksine düşünsel açıdan yücelteceğini söyleyecek kadar geniş görüşlüdür. Nuriye Ulviye önderliğinde çıkan Kadınlar Dünyası’nın, Osmanlı kadınlarına kazandırdığı özgüvenin yanı sıra, kadınları iş hayatına bizzat yerleştirmek gibi hizmetleri de olmuştu. Örneğin Posta Telgraf Nezareti’nde çalışmaya başlayan ilk yedi Müslüman kadın, bu gazetenin talepleri gündemde tutmasıyla işe yerleşmiş ve ilk kez Müslüman hanımlara memurluk hakkı tanınmıştı. Aynı zamanda İnas Darülfünun’un (Kadınlar Üniversitesi) 1914’te açılması da yine bu gazetenin lobi çalışmaları neticesinde olmuştu. YALNIZCA GAZETE DEĞİL Osmanlı kadınının sosyal, kültürel hakları konusunda yadsınamaz emekleri olan Nuriye Ulviye, yalnızca kadın gazete patronu kimliğiyle yürütmüyordu çalışmalarını. Osmanlı topraklarında kurulan ilk kanuni kadın derneği olan Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan Cemiyeti’nin de kurucusu olan Nuriye Ulviye, lobi çalışmalarını dernek ve gazete çatısı altında gerçekleştiriyordu. TIMES’TAN MUHABİR Nuriye Ulviye yönetimindeki Kadınlar Dünyası yalnızca Osmanlı tebaası kadınların yazılarına yer vermiyordu. Gazeteyi o yıllarda farklı kılan, uluslararası kadın kadroya da yer açmasıydı. Örneğin Times Gazetesi Muhabiri Grace Ellison ve Berliner Tageblatt Muhabiri Odette Feldmann aynı zamanda Kadınlar Dünyası gazetesinde de yazı yazıyordu.

06 Şubat 2017 Pazartesi

Beş ülke, bir Süper Lig etmedi

HABER: CEYHUN KUBURLU Çin’deki futbol devrimi ve transfer hamleleri, Japonya’nın yapılandırma programı ile Güney Kore’deki çalışmalar devam ediyor. Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri kulüpleri dünyaca ünlü yıldızları renklerine bağlıyor. Asya kıtasında futbol anlamındaki tüm çalışmalara rağmen beş ülkenin toplam kadro değeri, bir Süper Lig etmiyor! AVRUPA’DA ÖNE ÇIKIYOR Süper Lig, son yıllarda sahip olduğu futbolcu değerleri ve yetiştirdiği genç yıldızlarla Avrupa futbolunun en önemli ligleri arasına girdi. Futbolcu değeri bakımından Avrupa’nın en değerli altıncı ligi olan Süper Lig’de bugün futbolcuların değeri 900 milyon Euro’ya ulaşıyor. Futbolunu geliştirmek ve ilgiyi artırmak için dünya yıldızlarını çeken Asyalı takımlar, her şeye rağmen ligin değerini artıramıyor. Bugün Asya’nın önde gelen beş liginin toplam değeri 890 milyon Euro’da kalıyor. Süper Lig’de mücadele eden takımların tahmini değeri 900 milyon Euro olarak ortaya çıkıyor. Ricardo Quaresma, Robin van Persie, Lukas Podolski gibi dünyaca ünlü yıldızların top koşturduğu Türkiye’de Süper Lig’de mücadele eden bir takımın ortalama değeri yaklaşık 50 milyon Euro. Ayrıca yeni yapılan anlaşmayla birlikte senelik 500 milyon dolarlık yayın geliriyle Süper Lig, Avrupa’nın önde gelen liglerine iyice yaklaşmış durumda. YILDIZLAR KURTARAMADI Futbol devrimi yaşanan Çin’de, Brezilya Milli Takımı’nın yıldızı Hulk, Ramires, Kolombiyalı Fredy Guarin top koşturuyor. Ayrıca Galatasaray’dan Burak Yılmaz da futbol yaşamını Çin’de sürdürüyor. Toplam piyasa değeri 351 milyon Euro olarak gösterilen Çin Ligi’ndeki bir takım ortalama 23 milyon Euro değerinde. Japonya’nın J1 Ligi’nin toplamda 205 milyon Euro, takım başına ise ortalama 12 milyon Euro’luk bir değeri var. Avrupa’ya ihraç ettiği oyuncularla bilinen Japonya’da 2013’te üç seviyeli bir futbol yapılandırma projesine başlanmıştı. Genç Japon oyuncularının kariyerlerine Avrupa’da devam etmesi, lige olan ilginin düşmesine sebep oldu. 2002 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan ve performansıyla göz kamaştıran Güney Kore, o turnuvayı dördüncü bitirmişti. O başarısını ileriye taşıyamayan Güney Kore Ligi K-League Classic, 102 milyon Euro değerinde. Bir takımın ortalama değeri ise 9 milyon 800 bin Euro. BEŞ LİGİN DEĞERİ (milyon Euro) Ülke Futbolcu değeri Çin 351 Japonya 205 Güney Kore 102 Birleşik Arap Emirlikleri 111 Katar 121 ÜLKEDE ALTYAPI TESİSLERİ KURDULAR Birçok alanda olduğu gibi futbolda da önemli bir pazar haline gelmek isteyen Çin, kurduğu altyapı tesislerinin yanı sıra ülkede futbolun tanıtılması amacıyla yıldız isimleri transfer etmeye başladı. 2011-2012 sezonunda Çin Süper Ligi’ndeki takımlar 47 milyon Euro’luk transfer harcaması yaparken, bu rakam 2015-2016 sezonuna gelindiğinde yaklaşık 10 kat arttı. Geçtiğimiz sezon tam 406 milyon Euro’luk transfer harcaması yapıldı. Bu sezon ise bu rakam 287 milyon Euro’da kaldı. EN DEĞERLİ FUTBOLCULARIN BULUNDUĞU İLK 15 ÜLKE (milyon euro) Ülke Lig değeri İngiltere 4.800 İspanya 3.620 İtalya 2.860 Almanya 2.530 Fransa 1.710 Türkiye 900 Portekiz 868 Brezilya 823 Rusya 682 Hollanda 595

06 Şubat 2017 Pazartesi

İTO’dan üyelerine Bölgesel Hizmet Birimi

HABER: MÜGE BİBER Toplam ihracatın yarısını gerçekleştiren İstanbul, dış ticaret belgeleri üretimi açısından da büyük bir hacme sahip. Ülkemizde işlem gören ihracat belgelerinin yarısından fazlası İstanbul Ticaret Odası’ndan (İTO) onay alıyor. İTO bu onayları, Eminönü’ndeki merkez binasında, Anadolu Yakası Bölge Temsilciliği’nde, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Hizmet Birimi’nde ve Sabiha Gökçen Havalimanı Kargo Terminali’nde gerçekleştiriyor. KADIKÖY BİRİMİ TAŞINDI Oda Kadıköy Hizmet Birimi’ni 800 metrekarelik ofisten, Maltepe Gold Plaza’nın giriş katındaki bin 700 metrekarelik yeni yerine Anadolu Yakası Bölge Temsilciliği olarak taşıdı. Bölgedeki Oda üyeleri artık belge işlemlerini daha hızlı ve konforlu ortamda tamamlayabilecek. Bölge Temsilciliği’nde; Ticari Belgelendirme Koordinatörlüğü Dış Ticaret Uygulama Birimi, Oda Sicil Koordinatörlüğü, Ticaret Sicili personeli ve aidat işlemleri için de vezne hizmeti sunuyor. KOLAY ULAŞIM Anadolu Yakası Bölge Temsilciliği metroya olan yakınlığı ile üyelerine kolay ulaşım imkanı sağlıyor. Hizmet Birimi, hafta içi 09.00-17.30 saatleri arasında hizmet veriyor. ANADOLU YAKASI HİZMET BİRİMİ’NDE ŞU BELGELERİN İŞLEMLERİ YAPILIYOR: Dış Ticaret Belgeleri: A.TR Dolaşım Belgesi Basit A.TR Dolaşım Belgesi Eur.1 Dolaşım Sertifikası Eur.Med Dolaşım Sertifikası Menşe Şahadetnamesi İran Menşe İspat Belgesi Malezya Menşe Belgesi D-8 Menşe İspat Belgesi Özel Menşe Şahadetnamesi (Form-A) Ticari Sicil Belgeleri Merkez Nakli Belgesi Şube Açma Belgesi Sicil Tasdiknamesi Yetki Belgesi 6102 Genel Yetki Belgesi 2644 Tapu Sicil Kayıtları Sureti İhale Kanunu Madde 10/A-B ‘ye göre İflas Konkordato Belgesi Ticaret Sicil Kayıt Belgesi Ortaklık Durum Belgesi Gümrük Yetki Belgesi Oda Sicil Hizmetleri Faaliyet Belgesi (Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca) Ticaret Sicil Gazetesi Sureti Onayı Bağkur Belgesi İmza Tasdiği İTO Üyelik Kartı Çıraklık sözleşmesi onayı İhale Durum Belgesi (g bendli) İTO Anadolu Yakası Bölge Temsilciliği adresi Altay Çeşme Mah. Öz Sok. No:19 Gold Plaza Maltepe/İstanbul

06 Şubat 2017 Pazartesi

Bizde yetişmeyeni sizden alalım

HABER: SOYHAN ALPASLAN Çekya Tarım Bakanı Marian Jureçka, ülkesinde yetişmeyen sebze- meyveleri, olmayan balık ve deniz ürünlerini Türkiye’den alacaklarını söyledi. Beraberindeki heyetle İstanbul Ticaret Odası’nı (İTO) ziyaret eden Jureçka, iki ülke firmalarının Afrika’ya birlikte açılabileceğini vurguladı. Türkiye- Çekya Tarım Komitesi 5. Dönem Toplantısı’na katılmak için Ankara’ya gelen konuk bakan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile de basın toplantısı yaptı. PARLAMENTERLER VE İŞADAMLARI Türkiye’deki temasları kapsamında İTO’yu da ziyaret eden Bakan Jureçka’ya; Çekya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Pavel Kafka, İstanbul Başkonsolosu Petr Mares, Çekya Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Borivoj Minar, Çekya Parlamentosu Senatörü Petr Silar’ın yanı sıra Çekya iş dünyasının temsilcileri de eşlik etti. Çekya ticaret heyetini İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gökhan Murat Kalsın ağırladı. Ziyaret kapsamında düzenlenen foruma Çekya heyetindeki kamu temsilcileri, İTO meclis üyeleri ve İTO Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Uluç Hacıhasanoğlu da katıldı. TÜRKİYE’Yİ YANINA ALAN KAZANIR Görüşme sırasında Türkiye ile iş yapan, Türkiye’yi yanına alan ülkelerin hem kendilerinin kazandığını hem de Türkiye’ye kazandırdığını ifade eden Başkan Yardımcısı Gökhan Murat Kalsın, “Türkiye’de çok güzel bir yatırım ve ticaret alt yapısı mevcut. Ayrıca 15 Temmuz darbe girişimini her siyasi görüşten insanımız ülkesine sahip çıkarak engelledi. Bu kadar güçlü ve dinamik bir ülkeyi yanına alan kesinlikle kazanıyor” dedi. Kalsın, iki ülke arasındaki ilişkileri şöyle değerlendirdi: “Türk ve Çekya kamu ve iş dünyası temsilcileriyle bu görüşmemiz, ülkelerimiz arasındaki iş birlikleri için önemli bir adım. İTO olarak her sektör ve her konuda kapımız size açık. Ticarete konu olan mevcut kalemleri artırarak, yeni yatırım fırsatlarını değerlendirerek ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmini kısa vadede 3 milyar dolardan 5 milyar dolara çekebiliriz” Kalsın, Oda’nın faaliyetlerini ve Türkiye’nin ekonomisindeki yerini anlattıktan sonra, iki ülke arasındaki iş ziyaretlerinin artırılması temennisinde bulundu. BİRLEŞİP AFRİKA’YA AÇILABİLİRİZ Çekya Tarım Bakanı Marian Jureçka, Çekya ve Türk firmalarının birbirlerini çok iyi tamamlayan nitelikleri üzerinde durarak birlikte Afrika ülkelerine açılmaları fikrini ileri sürdü. “Hayvancılık, tarım ve gıda işleme teknolojilerinde hemen işbirliklerimizi geliştirmeliyiz. İTO üyeleri ile işbirliklerimizi artırarak birlikte Afrika pazarını değerlendirebiliriz” diyen Bakan Jureçka, üçüncü pazarlardaki işbirliği fırsatlarına dikkat çekti. SEKTÖR BELİRLEYİP HEMEN TOPLANALIM Bakan Jureçka, İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Kalsın’ın önerdiği, “Çekya ile de hedef pazar ülkelerimizle yaptığımız yuvarlak masa toplantılarını yapalım“ önerisine olumlu yanıt verdi. Konuk Bakan “Sektör belirleyip hemen yuvarlak masa toplantılarımızı yapalım” dedi. ÇEK FİRMALAR İSTANBUL’DA ORTAK ARIYOR Çekya Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Borivoj Minar, “İTO ile işbirliği yapmak için buradayız. Odamız ülkemizin gayri safi milli hasılasının yüzde 60’ını, istihdamının da yüzde 66’sını gerçekleştiriyor. Türkiye’yi hızla kalkınan, sanayileşen bir ülke olarak görüyoruz. Heyetimizde İTO’da kendine ortak arayan şirketlerimiz var. İTO ile işbirliği yapmak ve var olan işbirliklerimizi geliştirmek için buradayız” dedi. MASAL GİBİ KENT Çekya’nın başkenti Prag’dan sonra en fazla ilgi çeken ve UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Cesky Krumlov şehri, bozulmamış Ortaçağ yapımı evleriyle turistlerden yoğun ilgi görüyor. Kent, Vltava nehri kenarındaki tarihi evleri, sokakları, kulesi ve şatosuyla turistler için masal diyarı gibi.

06 Şubat 2017 Pazartesi