tatil-sepeti
443 kişiye yeni iş kapısı açıldı

HABER: FEDAİ YILDIRIM İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) her üyesi, Türkiye’nin bütün illerinde yaptığı yatırımlarla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı istihdam seferberliği çağrısına tam destek verdiğini gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısının ardından 500 bin yeni istihdam sözüyle bu konuda en büyük taahhütte bulunan İTO da böylece bu seferberliğin bayraktarlığını sürdürmeye devam ediyor. ÖRNEK TEŞKİL EDİYOR İstihdam seferberliği kapsamında yeni istihdam kapısı açarak örnek teşkil eden en son firma ise Oda üyesi Sardunya Grubu oldu. Sardunya, 1976’dan bu yana yalnızca gıda üretimi ve hizmeti alanında faaliyette bulunuyor. Toplam 3 binin üzerinde çalışanı bulunan firma, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısının ve İTO’nun da tam destek vermesinin ardından 1 Ocak ile 16 Mart 2017 tarihleri arasında Sardunya Hazır Yemek Üretim ve Hizmet A.Ş. olarak 202, Sardunya Gıda Mutfak olarak da 241 kişi olmak üzere toplam 443 kişiye istihdam kapısını açtı. TESİSTE YEMEK Firma, yemek hazırlama için uygun alan olmayan işyerlerine taşıma yemek hizmeti veriyor. Öte yandan işyerinde uygun ve yeterli mutfak, depo alanı var ise yemeği tesiste hazırlayıp servis edebiliyor. TEŞVİKTEN YALNIZ 17 PERSONEL YARARLANACAK Sardunya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Zincirkıran, 443 personelden şubatta yalnız 17 personelin 687 Sayılı KHK ile Sigorta Prim ve Stopaj Teşviki’nden yararlaacağını söyledi. Zincirkıran, 2016 itibariyle bin 100’ün üzerinde işyerinde, günde 170 bin kişiye yemek hizmeti verdiklerini de sözlerine ekledi.

31 Mart 2017 Cuma

Açık hava müzesine dönüştüler

HABER: CANAN BİLGİN Doğal afetler, savaşlar veya geçim sıkıntısı yüzünden bir zamanlar terkedilen kasabalar, bugün turizm ve sinema endüstrisini kucaklıyor. Çoğunda yaşamın sona erdiği bu tarihi kasabalar, yerli ve yabancı turistleri bölgeye çekerken, dünya çapındaki sinema filmlerinin çekimine de mekan oluyor. İngiliz gazetesi The Telegraph, adeta bir açık hava müzesi konumunda olan dünyanın terkedilmiş en güzel kasabalarını okuyucularıyla paylaştı. Gazetenin listesinde Türkiye’nin UNESCO markalı dostluk ve barış köyü Kayaköy de yer alıyor. UNESCO’NUN DOSTLUK VE BARIŞ KÖYÜ UNESCO tarafından ‘Dünya Dostluk ve Barış Köyü’ ilan edilen Fethiye’deki 5 bin yıllık tarihi Kayaköy, dünya sinemasına set olan adeta bir açık hava müzesi konumunda. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan mübadele anlaşması sonucunda Rumları ağırlayan köy, bir dönem bölgenin ticaret merkezi haline geldi. Nüfusu 15 binlere ulaşan köy, 1923 yılında terkedildi. Bugün yerli ve yabancı ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyor. Kayaköy, Avustralyalı aktör Russell Crowe’un yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği, Çanakkale Savaşı’nda çocuklarını kaybeden ve onların ardından Türkiye’ye gelen bir babanın hikayesini anlatan Son Umut (The Water Diviner) filminin çekimlerine de sahne oldu. 25 YIL SU ALTINDA SAKLI KALDI Epecuén, 25 yıl su altında kalan bir Arjantin kasabası. 1920’lerde başkent Buenos Aires’in güneybatısında büyük bir gölün kıyısında kuruldu. 1985’te şiddetli yağışlar sonucunda gölün taşması üzerine tahliye edildi. Uzun bir kuraklık döneminin yaşandığı 2009 yılına kadar suyun altında saklı kaldı. Suların geri çekilmesiyle ortaya çıkan Epecuén’in yeni görüntüsü, bölgeye on binlerce turist çekiyor. SAVAŞIN ANITI Fransa’nın Limousin kırsalındaki Oradour-sur-Glane adlı kasabada göller, ormanlar ve hayvanlarla dolu otlaklarda çiftçilik yapan, balığa giden ve İkinci Dünya Savaşı’ndan etkilenmeyen huzurlu bir toplum yaşadı. Ancak 10 Haziran 1944’te kasabada 642 kişi katledildi. Savaştan sonra köy ne yıkıldı ne de yeniden inşa edildi. YENİDEN KURULDU Belchite, acı bir geçmişi olan bir başka kasaba. İspanya’nın Zaragoza eyaletinde yer alan kasaba, 1937 yazında iç çatışmalara sahne oldu. Birkaç yıl sonra, çatışmanın anıtı gibi duran eski kasabanın kalıntılarından çok da uzak olmayan bir bölgede yeni bir kasaba inşa edildi. NÜKLEER KAZA SONRASI TERKEDİLDİ Ukrayna’da Çernobil nükleer santrali çalışanları için 1970 yılında kurulan işçi kasabası Prypiat, bir zamanlar 50 binden fazla nüfusa sahipti. Ancak nükleer kazadan sonra 1986 yılında terkedildi. Kasaba günümüzde açık hava müzesi görünümünde. ELMASLA DOĞDU Afrika’nın güney batısındaki Namibya’da çölün ortasında kurulan Kolmanskop, elmasla doğmuş bir kasaba. Tren yolu işçisi Zacharias Lewala’nın 1908’de burada elması keşfetmesinden sonra hızla gelişti. Kasabada Afrika’nın ilk tramvay istasyonu inşa edildi. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra elmas sahaları tükenince Kolmanskop da gerilemeye başladı ve 1954’te terkedildi. Evlerin ve sokakların kumla dolduğu kasaba, şimdi popüler bir turizm mekanı. YANARDAĞ PATLAYINCA SULAR ALTINDA KALDI Chaiten, Şili’de bir yanardağın Mayıs 2008’de patlaması sonucunda tahliye edildi. Volkanik parçalardan oluşan çamur, kasabanın yakınındaki Blanco Nehri’ne akıp taşmasına yol açtı ve Chaiten tamamen sular altında kaldı. Kasabanın yeniden yerleşime açılması tartışılıyor. SİNEMA VE TURİZMDE POPÜLER Craco, İtalya’nın güneyinde terkedilmiş eski bir kasaba. Günümüzde ise cazip bir turist destinasyonu. Tutku-İsa Mesih’in Çilesi (The Passion of the Christ) ve James Bond serisinin 24. filmi Quantum of Solace adlı film bu kasabada çekildi. ALTIN REZERVLERİ BİTİNCE… ABD’nin terkedilmiş, ama en iyi korunan kasabalarından biri olan Bodie, 2 bin bina ve 7 bin nüfusa sahipti. Altın rezervlerini barındıran ve bir dönem ülkenin en gözde kasabalarından olan Bodie, madencilik endüstrisinin düşüş eğilimine girmesiyle birlikte 1940’larda boşaltılmaya başladı. JAMES BOND DA ADAYA AÇILDI Japonya’nın Nagasaki açıklarında bulunan Hashima Adası, bir madencilik kasabasıydı. Ancak madencilik faaliyetlerinin sona ermesi ve enerji piyasasına petrolün hakim olması üzerine sakinler 1960’lı yıllarda adayı terketmeye başladı. Ada, James Bond’un son filmi SkyFall’un çekimlerine de ev sahipliği yaptı.

30 Mart 2017 Perşembe

Şehit eşi Şevkiye Hanım’ın girişimcilik mücadelesi

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Son dönemleri savaş içinde geçen Osmanlı İmparatorluğu’nda kadınlar, ayakta kalabilmek ve evlerinin geçimlerini sağlayabilmek için ekonomik hayata atılıyorlardı. Bunlardan biri de, savaş öncesinde zengin bir konak hanımı olan Şevkiye Hanım’dı. Eşi Çanakkale’de şehit düşen Şevkiye Hanım, üç çocuğu ve kayınvalidesinin geçimini temin etmek için önce evde dikiş işine girdi, daha sonra da Harbiye Nezareti’nin dikim evinde işçi olarak çalıştı. Savaş yıllarından sonra öğrendiği dikiş işini geliştiren Şevkiye Hanım, evinde bir dikiş nakış atölyesi kurarak başarılı bir girişimci oldu. ZENGİN BİR HAYAT Orta halli bir ailenin kızı olarak 1893 yılında dünyaya gelen Şevkiye Hanım, 15 yaşındayken İstanbul’un zengin halı tüccarlarından Hüsnü Bey ile evlendi. Sultanahmet’te büyük bir konakta eşinin ailesiyle beraber yaşamaya başlayan Şevkiye Hanım’ın mutluluğu savaş yıllarına kadar sürdü. YENİ EVİ YANDI Birinci Dünya Savaşı’yla birlikte erkekler askere alınmaya başlanınca Hüsnü Bey de işleri tasfiye edip, büyük konağı satarak küçük bir eve yerleşti. İşin tasfiyesi ve evin satılmasından elde edilen parayla Hüsnü Bey askerdeyken Şevkiye Hanım’ın evin geçimini sağlaması öngörüldü. Ancak Hüsnü Bey’in Çanakkale’de şehit olması ve yeni evle birlikte her şeyin büyük İstanbul yangınında yok olması üzerine Şevkiye Hanım zor bir döneme girdi. HİZMETLİDEN KALAN MAKİNE Şevkiye Hanım zengin bir konak hanımıyken dikiş, bulaşık, çamaşır gibi ev işleriyle uğraşmıyordu. Evde hizmetli için bulundurdukları bir dikiş makinesi vardı. Yangında yok olmayan tek ev eşyası bu dikiş makinası, Şevkiye Hanım’ın geçim kaynağı olacaktı. Yeni tuttukları bir evde dikiş işleri yapmaya başlayan Şevkiye Hanım, bir süre sonra daha fazla iş almak için Kapalıçarşı’da bir esnafla anlaştı. Bir süre iyi giden işler dükkanın kapanmasıyla sekteye uğrayınca Şevkiye Hanım çareyi bir Harbiye Nezareti tarafından açılan askeri dikim fabrikasında işe girmekte buldu. EVİNDE ATÖLYE KURDU Savaş yılları boyunca dikim işleriyle ekonomik hayatta varlığını devam ettiren Şevkiye Hanım, savaştan sonra da zorlu yılların ona öğrettiği dikim işiyle bir atölye kurdu. Evinde dikiş ve nakış için kurduğu atölyesinde İstanbul halkına hizmet eden Şevkiye Hanım, bir süre sonra emekli oldu. FABRİKADA ZOR GÜNLER Şevkiye Hanım fabrikada çalıştığı yıllarda az olan maaşıyla dört kişiye daha bakmaya çalışıyordu. Fabrikada kadınlara yemek de verildiği için orada yatılı kalmayı tercih edip yalnızca hafta sonları eve geliyordu. Şevkiye Hanım’ın bu zorlu mücadelesi yıllar sonra oğlu İrfan Orga tarafından şu şekilde anlatılacaktı: “Annemi ziyaret için fabrikaya gittiğimizde şaşırmıştım. Annemde bir yorgunluk vardı. Gözlerinin etrafı koyu halkalarla çevrilmiş, elleri yaralıydı. ‘Annem nasıl böyle bir yerde çalışır’ diye düşündüm.”

30 Mart 2017 Perşembe

Güler yüzüyle gönülleri fetheden sahabe

HABER: FAHRİ SARRAFOĞLU İstanbul, manevi dünyamızı zenginleştiren birçok sahabenin hatıraları ile doludur. Başta tabii ki Eyüp Sultan gelir. Ancak Balat Tahtaminare Cami’nin hemen yanındaki türbede yatan sahabenin hikayesi de oldukça ilginçtir. Bu sahabe, bizzat Rum vatandaşların ısrar etmesiyle İstanbul’da kalan güler yüzlü ve yardımsever Hüseyin b. Sadık’tır. Bizans döneminde İslam ordusunun ikinci İstanbul kuşatmasının kaldırılmasından sonra Şam’a geri dönmez ve İstanbul’da kalır. İşte bu sahabenin kısaca hayatı… ORDUYA SU TAŞIDI Sahabe-i kiramdan Hüseyin b. Sadık, Mekke’de doğar ve çocuk yaşta Müslüman olur. Hulefa-i Raşidin’e (4 büyük halifeye) hizmet eder. Gönüllü İslam ordusu ile gelerek ikinci İstanbul kuşatmasına katılır. Kendi imkanları ile bir merkep satın alarak ordunun su ihtiyacını giderip sakalık görevini üstlenir. Bizans, İslam ordusunun ikinci İstanbul kuşatmasına direnirken ‘grejuva’yı (suda bile sönmeyen Rum ateşi) keşfedince, İstanbul’u kuşatan Müslüman gemilerini yakar. Böylece kuşatma başarısızlıkla sonuçlanır. RUMLAR GİTMESİNİ İSTEMEDİ İslam ordusu bunun ardından daha fazla zayiat vermemek için Şam’a geri dönmeye karar verir. O dönemde Hüseyin b. Sadık, Parmakkapı Surları’nın iç kısımlarında Balat’ta oturan Rumlara ve Yahudilere de su verir. Bu nedenle bölge halkı arasında sempati toplar ve ‘Sadık Baba’ olarak çağırılır. İslam ordusu İstanbul’dan Şam’a dönerken bir grup sivil Rum, kalmasını ve kendilerine sakalık yapmasını rica eder. Hüseyin b. Sadık bu isteği kabul edince, Bizans İmparatoru’ndan onun için izin alınır. Ayrıca Balat’la Fener arasında kendisine bir ev verilir. YATAĞINDA ŞEHİT EDİLDİ Hüseyin b. Sadık, örnek bir Müslüman hayatı yaşadığı için çevre halkının yoğun ilgisini çeker. Merkebi ile sur dışındaki su kaynaklarından halka su taşırken bir yandan da İslam’ı tebliğ eder. Bu nedenle Rumlar arasında İslamiyet yayılmaya başlar. Bu durumdan rahatsız olanlar Hüseyin b. Sadık’ı Kral Konstantin’e şikayet eder. Bunun üzerine bir gece kralın emri ile evini basarak Hüseyin b. Sadık’ı yatağında uyurken şehit ederler. Hüseyin b. Sadık’ın kabri, fetihten sonra Ebû Eyyûb el-Ensârî ve diğer bazı sahabelerinin kabirleri gibi keşif ve keramet yolu ile tespit edilerek ihya edilir.

30 Mart 2017 Perşembe

Türk gençlerinin sayısı artmalı

Kulüpler Birliği Vakfı tarafından düzenlenen 2.Futbol Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin spor altyapısında çok ileri ve önemli bir konumda olduğunu söyledi. Cumhuriyet tarihinde 2002’ye kadar yapılan spor tesisi sayısının bin 575 iken, buna 14 yılda bin 924 yeni tesis ilave ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “27 şehrimize yapmakta olduğumuz 30 stadyumun her biri birer spor ve sanat şaheseri. Bunların 9’u hizmete girdi. İnşası süren 15 stadyuma ilave olarak ihale aşamasında olan 6 stadyumumuz daha var. Bu 30 stadyumun seyirci kapasitesi 720 bin” dedi. Erdoğan, halı saha sayısını da 578’den, bin 924 mahalle tipi ve 736 standart saha ilavesiyle 3 bin 238’e çıkardıklarını kaydetti. İNSANA YATIRIM Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de futbolu daha ileriye taşımak için en büyük yatırımı insana yapmak mecburiyetinde olduklarını kaydetti. Süper Lig takımlarında oynayan Türk gençlerininsayısının giderek azalıyor olmasını herkesin düşünmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, bu tablonun yeni futbolcuların yetişmesinde tıkanıklık olduğunu gösterdiğini söyledi. ŞİDDET AZALACAK Erdoğan, gerek yapılan altyapı yatırımlarının etkisiyle gerekse okullarda bu işin artık daha disiplinli ve bilinçli takip edilmesiyle yeni dönemde Süper Lig’de oynayan gençlerinsayısının da artacağını ümit ettiğini belirtti. Erdoğan, “Son dönemde sporda azalttığımız şiddeti de önümüzdeki süreçte alacağımız ilave tedbirlerle çok düşük seviyelere getireceğimize inanıyo-rum. Bir yasal düzenleme talebi olduğunu biliyorum. Bu yasal düzenlemeyle ilgili şüphesiz ki federasyonun, Kulüpler Birliği’nin, tüm kulüplerle ortaklaşa ve iyi çalışarak hazırlayıp sunacakları teklif, inşallah parlamentomuzdan süratle çıkaracak” dedi. YOĞUN KATILIM İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar’ın da katıldığı zirvede; Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Trabzonspor Kulübü Başkanı Muharrem Usta, Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek ve Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ile çok sayıda kulüp başkanının yanı sıra Arda Turan, Emre Belözoğlu, Volkan Demirel ve Volkan Babacan’ın da aralarında bulunduğu futbolcular ile teknik adamlar yer aldı. EURO 2024’ÜN ENKUVVETLİ ADAYIYIZ Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Türkiye’nin 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı (EURO 2024) düzenlemek için diğer aday Almanya’dan daha şanslı olduğunu söyledi. Kılıç, “Ülkemizin ulaşım, konaklama altyapısı, misafirperverliği ve vizyonuyla EURO 2024’ün en kuvvetli adayıyız. Türk ev sahipliğini dünyaya bir kere daha gösterme ve haykırma gücümüz olacak. Buna inanıyoruz” dedi. FUTBOLU SEYREDİLEN ÜLKE HALİNE GELDİK Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören, artık yapılması gerekenin Türk futbolunun marka değerini artırmak olduğunu söyledi. Demirören, “Kulüplerimiz ‘ben’ değil, ‘biz’ demeli. Başkanlar ve yöneticiler konuşmalarında yapıcı olmalı. Biz futbolu seyreden değil, Avrupa tarafından takip edilen bir ülke haline geldik. Artık UEFA başkanlık seçiminde söz sahibi ülkeyiz. Belirleyici ülke haline geldik. Fikri alınan, tavrı ne olacak diye merak edilen ülke haline geldik” dedi.

29 Mart 2017 Çarşamba