Ticari taşımaya ‘sarıkamyonet’ formülü

HABER: YAHYA GÜL Aslen Bayburtlu olan Ahmet Koçin, Hacettepe Üniversitesi’nde tarih öğretmenliği okuduğu halde, bir müddet öğretmenlik yaptıktan sonra iş dünyasına açılmış. Kabına sığamadığı için emlakçılık ile özel iş hayatına atıldığını belirten Koçin, daha sonra taşımacılık işine girmiş ve sonrasında Sarıkamyonet şirketini kurmuş. Ahmet Koçin’in kamyonlara ilgisi sebebiyle ortaya çıkan Sarıkamyonet projesi içindeki idealizmin bir sonucu. Aslında projenin hikayesi üzücü bir kazayla başlıyor. Koçin, bir gün aracıyla şehir dışına seyahat ederken, aniden yola çıkan kamyonla çarpışması neticesinde adeta aracın altına girer. Mucize eseri kurtulduğu kazada, kamyon şoförüne, “Kardeşim niye dikkatli kullanmıyorsun” diye sorunca aldığı cevap hayatını değiştirecektir: “Abi, İzmir’den hale sebze getiriyorum. Zamanında teslim etmek zorundayım. Aralıksız yoldayım, uyumuşum.” “O gün kamyoncular için yeni bir çalışma yapmam gerektiğini anladım” diyen Ahmet Koçin, önce Orhanlı bölgesinde büyük bir araziyi satın alır. Ahmet Koçin, kurucusu olduğu İstanbul Park Transport Akaryakıt Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına 2006 yılında işletmeye açtığı Orhanlı Lojistik Merkezi’nde 40 dönümlük sosyal tesis ve nakliye şirketlerine yönelik 105 adet ofis, 60 dönümlük alanda ise kamyon ve TIR parkı oluşturur. SARI TAKSİYİ ÖRNEK ALDI Şehir içinde kamyonet taşımacılığında yaşanan problemleri fark eden Koçin, bunun bir sisteme oturması için sarı ticari taksi uygulamasını örnek alarak Sarıkamyonet projesini oluşturmaya karar verir. Dijital pazarlama uzmanı Hindistanlı Nauman Zia Butt’un desteğiyle bunu hayata geçirir. Projeye göre Sarıkamyonet için belirli bölgelerde park alanı ve bir ofis oluşturuluyor. Böylece o nokta çevresinden gelen kamyonet talebine süratle cevap verilmeye çalışılıyor. 8 DURAK VAR Halen 8 durak ve 12 araçla hizmet veren Sarıkamyonet’in ülkemiz lojistik anlayışına yeni bir soluk getirdiğini söyleyen Ahmet Koçin, başta İstanbul Valiliği olmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kamu kurumları, ilgili sivil toplum kuruluşları ve lojistik firmaları ile işbirliğine hazır olduklarını belirtiyor. Bu işbirliği neticesinde daha eğitimli ve dinamik bir lojistik sisteminin oluşacağını vurgulayan Koçin, “Hedefimiz, 2023’e kadar İstanbul’da 3000 Sarıkamyonet aracı ile sistemli kent içi taşımacılık yapmak” dedi. GÜVENLİK KONTROLÜ Ahmet Koçin Sarıkamyonet projesinin amacını şöyle anlattı: “Güvenli, hızlı ve ekonomik lojistik hizmetleri geliştirmek, yaşamı kolaylaştırmak, İpekyolu ruhunu canlandırmak. Sisteme kayıtlı araç sahibi ve şoförler güvenlik aşamasından geçiyor, gerekli teminatlar alınıyor. Yakında ağımızı daha da genişletmek için franchesing vermeye başlayacağız.” HERKESE AYNI UYGULAMA Sarıkamyonet fiyatlarının standart olduğunu belirten Koçin, sistemin işleyişini şöyle özetledi: “Piyasa araçları sizlerden gidiş dönüş maliyetlerine göre ücret isterken, Sarıkamyonet sadece yaptığı işin parasını alır. Sarıkamyonet tüm araçlarının üzerlerine monte edilmiş olan GPS cihazları ile sürekli takip ediliyor. Ayrıca Sarıkamyonet araç park ve bakım alanlarında geri dönüşüm ve atık malzemeler sistem dahilinde değerlendiriliyor. Çevre dostu hizmet veriyoruz.”

01 Şubat 2016 Pazartesi

Karşılıksız çeke sigortalı önlem önerisi

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 37’sine tekabül eden çekte, karşılıksız çıkma oranı sürekli artıyor. Özellikle KOBİ piyasasında çarkların dönmesi için olmazsa olmaz konumda olan çekin karşılıksız çıkma oranı bir önceki yıla göre yüzde 40 arttı. Piyasada dönen çeklerin 774 bin 898’i karşılıksız çıkarken, sektör temsilcileri, çekte yeni bir düzenleme yapılmasının kaçınılmaz olduğu konusunda birleşiyor. KREDİNİN İKİ KATI Çek üzerinde dönen büyüklük 2015 yılında kullanılan KOBİ kredi tutarının yaklaşık iki katı olarak gerçekleşti. Türkiye’de kendine özgü kurallar oluşturan çekin karşılıksız çıkması durumunda geçtiğimiz yıllarda yapılan bir düzenlemeyle hapis cezası kaldırılmıştı. Bunun yerine 10 ay çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı gelmişti. Bu durumun karşılıksız çıkan çeklerde herhangi bir azalma sağlamadığını düşünen konunun uzmanları İstanbul Ticaret Odası’nda bir araya gelerek çözüm önerilerini masaya yatırdı. Buna göre çekin sigortalanması, çeklere farklı renkler verilmesi ve hapis cezasının geri gelmesi öne çıkan öneriler arasında yer aldı. EN ÇOK İSTANBUL Karşılıksız çekler illerin gelişmişlikleriyle paralellik arz ediyor. Buna göre, İstanbul, ardından Ankara, Antalya ve İzmir bu listenin başında yer alıyor. Türkiye’de çek karnesi almak için çok ciddi prosedürler gerekmiyor. Çek karnesi almayı talep eden kişi bankaya karnede bulunan yaprak başına yeni düzenlemeye göre bin 290 TL ödüyor. Buna göre çekin karşılıksız çıkması durumunda banka yalnızca yaprak bedeli kadar alıcıya bir ödeme gerçekleştiriyor. Türkiye’de çekin aynı zamanda kendine özgü kuralları da bulunuyor. Normal şartlar altında peşin para hükmünde olan çek, Türkiye’de vadeli olarak kullanılıyor, bu da karşılıksız çıkma oranlarını arttırıyor. CEZA, KARŞILIKSIZ KULLANIMI AZALTMIYOR Avukat Dr. Ömer Sivrihisarlı da cezai yaptırımın karşılıksız çek kullanımını azaltmadığını yeni bir düzenleme yapılması gerektiğini belirtti. “Bu cezadan bağımsız bir şey. Bir hukuki sorumluluk meselesi” diyen Sivrihisarlı, önerilerini şu şekilde sıraladı: “Koruyucu nitelikteki uygulamaların yaygınlaştırılması lazım. Kayıtlı çek uygulaması yapılabilir. Çek düzenleyicilerinin maddi sorumlulukları artırılmalı. Çek için ilave ücret talep edilebilir.” VADESİZ UYGULAMA ÇÖZÜM GETİRMEZ İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, Türkiye’de çek sisteminin kendine özgü kurallarla işlediğini belirtti. Topçu, vadeli bir şekilde uygulanan çekin birden vadesiz bir uygulamaya dönüştürülmesinin piyasada büyük bir kriz oluşturacağını söyleyerek, “Acaba çek karnelerine bir limit uygulaması gelebilir mi. Bunu düşünmek lazım” diye konuştu. BANKALAR, ÇEKİ SİGORTALI HALE GETİRMELİ İstanbul Ticaret Odası Hukuk Müşaviri Dr. Veysi Seviğ, hangi yaptırım olursa olsun karşılıksız çekte bir azalma olmayacağını belirterek, bankaların sorumluluklarının artırılması gerektiğini kaydetti. Seviğ, Avrupa’da çeklerin karşılıksız çıkma oranlarının çok düşük olduğunu vurgulayarak, oralarda çek karnesinin çok önemli tedbirlerle verildiğini ifade etti. Seviğ, şöyle konuştu: “Türkiye’de çek için iki ayrı kanun var. Çeke vade koymuşuz. Görüldüğü andan itibaren ödenmesi lazım. Çekin vadesinde değil ibraz edildiği an ödenmesini gerektiren düzenleme yapılması lazım. Bunun muhatabı da bankalar olmalı. Bankalar çeki sigortalı hale getirmeli. Mali risk sigortası yapılması lazım. Avrupa’da çeki veren banka sorumlu oluyor. Karşılıksız çıkması durumunda müşterisini iyi analiz etmediği için banka ağır yaptırımlara muhatap oluyor.” Seviğ, “Avrupa’da bankalar çek karnesi vermeden önce, firmanın 10 yıllık geçmişine bakılıyor. Bu yüzden Fransa’da 2015 yılında sadece 571 çek karşılıksız çıkmış” dedi. ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Karşılıksız çıkan çeklerden, büyük firmalardan ziyade KOBİ ölçekli firmalar zarar görüyor. Bu konunun bir an önce çözüme kavuşması gerektiğini belirten ilgililer, önerilerini şu şekilde sıraladı: Karşılıksız çıkan çekler için hapis cezası geri gelmeli, yaptırımlar artırılmalı. Tüccar kestiği çek için bankalardan sorumluluk almalı. Çek karnelerine limit getirilmeli. Yaprak başına limit belirlenmeli. Banka çek karnesini sigorta etmeli. Çekteki vadeler sınırlandırılmalı. Çekler gruplandırılmalı; yıldızlama, renklendirme gibi sistemler getirilmeli. Kötü niyetli olanların renkleriyle ödemesini zamanında yapanların renkleri farklı olmalı. Buna göre de sigortalama sistemi yapılmalı. Bankalar çek karnesi verirken daha farklı bir araştırma yaparak çek karnelerini vermeli. Bankaların karşılıksız çek için ödediği miktar kesilen çekin miktarına göre oranlanmalı. Çek karşılıksız çıktığında geri ödeme için karşılıksız çek veren kişilerin şahsi malları da kapsama alınmalı. Üzerinde matbu yazan çek yaprakları verilmeli. Karşılıksız çeki çıkan insanları ticaretten men edecek düzenlemeler yapılmalı. Hapis cezası için kota getirilmeli. Çek raporları daha detaylı hazırlanmalı. Suç organize olduğunda yaptırımlar farklı olmalı. İnsanlar sermayesi oranında çek kesebilmeli. KARŞILIKSIZ ÇEKTE ÖDEME MİKTARI ARTI Bankaların karşılığı bulunmayan her bir çek yaprağı için ödemek zorunda olduğu miktar bin 200 liradan bin 290 liraya çıkarıldı.Merkez Bankası, “Çek Defterlerinin Baskı Şekline, Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktar ile Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağı Kararlarının Bildirilmesine ve Duyurulması”na ilişkin tebliğde değişikliğe gitti. Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile bankaların süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için, karşılığının hiç bulunmaması halinde ödemek zorunda olduğu tutar bin 200 liradan bin 290 liraya yükseltildi. Aynı tebliğle ayrıca, uygulama tebliğinin yayım tarihi olan 20 Ocak 2010’dan önce yayımlanan tebliğlere göre bastırılan çeklerden ötürü muhatap bankanın süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için ödemek zorunda olduğu miktar da 700 liradan 740 liraya çıkarıldı.

01 Şubat 2016 Pazartesi

Jeotermale 125 milyon dolarlık destek

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği Departman Yöneticisi Herrera Martinez, “Türkiye’de jeotermal enerjiye bu yıl 125 milyon dolarlık kaynak sağlanacak, bunun için PLUTO adında bir program geliştirdik” dedi. EBRD, geçen yıl Aydın Germencik’te kurulan Türkiye’nin en büyük Jeotermal santraline 200 milyon dolar proje kredisi sağlamıştı. TEMİZ TEKNOLOJİ PLUTO ile Türkiye’deki Jeotermal enerji projelerine sağlanacak finansmanın 25 milyon doları Temiz Teknoloji Fonu’ndan (CTF), 100 milyon dolarlık kısmı da bankanın kendi fonlarından oluşuyor. Martinez konu hakkında şunları söyledi: “Türkiye jeotermal dahil olmak üzere yenilenebilir enerjide büyük bir potansiyele sahip ve bankamız bu potansiyeli desteklemek için hazır bulunuyor.” Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası bu proje ile jeotermal kaynakların aranması, aranırken özel sektöre destek verilmesi ve böylece risklerin azaltılmasını amaçlıyor.Dünyada azalan enerji kaynakları ABdahil küresel ölçekte alternatif arayışını gündeme getiriyor.

01 Şubat 2016 Pazartesi

Faizler artacak mı?

HABER: CÜNEYT BAŞARAN Bu senenin en fazla tartışılan konusu, ‘Türkiye’de faizler düşecek mi? Merkez Bankası faiz indirimi yapacak mı? Enflasyon neden yüksek?’ İşte bu soruların cevabı bu hafta açıklanan TCMB enflasyon raporundaydı. Gözler geçen yılı yüzde 8’in üzerinde tamamlayan enflasyon ve ‘faiz koridoru, sadeleştirme’ konularında başkan Erdem Başçı’nın ne söyleyeceğindeydi. Kısa bir süre önce Davos’ta BloombergHT’ye röportaj veren Başçı “Ocak ayının ilk 3 haftasında yaşanan yüksek oynaklık bizim faiz koridoruna dokunmamıza izin vermedi” demişti. Bu sebeple aslında piyasa faiz koridorunda kısa vadede bir değişiklik olmasını beklemiyor. Ancak enflasyon vurgusunun ne kadar olacağı, sadeleşmenin tamamen rafa kalkması gibi mevzular enflasyon raporunu önemli kılıyordu. 2016 ENFLASYON TAHMİNİ ŞİMDİDEN ARTIRILDI Yılın ilk enflasyon raporunda TCMB, Orta Vadeli Program’da da (OVP) belirtildiği gibi 2016 enflasyonunu 1 puan artırarak yüzde 7.5’e çıkardı. Aynı şekilde 2017 yıl sonu enflasyonu da 0.5 puan artırılarak yüzde 6’ya yükseltildi. TCMB NEDEN ENFLASYON BEKLENTİSİNİ ARTIRDI? Başkan Başçı’ya göre 1 puanlık artış asgari ücretin artırılmasından kaynaklanıyor. Aslında asgari ücret yanında bilindiği üzere alkollü içecekler, tütün ve köprü gibi enflasyon sepetinde ciddi fiyat artışları yapılan ürünler de oldu. Ancak Başçı, petrol fiyatlarında 2016 için daha önce hesap ettikleri ortalama 54 dolarlık varil fiyatını 37 dolar olarak revize ettiklerini, dolayısıyla bu revizyonun ve genel ithal ürünlerinin fiyatlarındaki düşüşün kamu zamlarını ‘nötr’leyeceğini düşünüyor. PİYASA NE DÜŞÜNÜYOR? Piyasa bu beklentinin oldukça iyimser kaldığını düşünüyor. 2016 yılsonu için piyasanın enflasyon beklentisi yüzde 8.5-9 bandında. Merkez’in en az 1 puan üzerinde yılsonu beklentisi olan piyasa için en büyük risk yurtdışı riskler ve TL’deki değer kaybı. Birçok piyasa oyuncusu yılın büyük bölümünde iki haneli bir enflasyon ile yaşayacağımızı düşünüyor. SADELEŞTİRME OLACAK MI? Kısa vadede mümkün görünmüyor. Başkan Başçı mevcut şartlarda sadeleşip, tek faiz ile mücadele etmenin mümkün olmadığını düşünüyor. Günlük likidite ve fonlama maliyeti ile piyasaya ‘gerekli mesajlar’ verilecek. Ancak faiz koridorunun altında, üstünde herhangi bir değişikliği en azından nisan-mayısa kadar beklemeyin. SONUÇ TCMB yeniden koridor ve likidite demeye başlamış. Enflasyonu dert ediyor ama bunu elindeki imkânlarla çözeceğini söylüyor. Yurtdışında risk var diyor ama bunun Türkiye’yi çok sert etkilemesini beklemiyor. Bence Merkez fazla iyimser. Umarım işler tahmin ettikleri gibi gider.

01 Şubat 2016 Pazartesi

Enerji kimliği olmayan binalar dikkat

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Enerji tasarrufu sağlamak için 1 Ocak 2011’de yürürlüğe giren Enerji Verimliliği Kanunu gereğince 50 metrekarenin üzerinde inşaat alanına sahip olan tüm binaların Enerji Kimlik Belgesi (EKB) alma zorunluluğu var. Bu da kanunun son uygulama tarihi olan 2017 yılına kadar mevcut binaların tümünün mantolama yaptırması, ısıtma aydınlatma sistemlerini verimli hale getirmesi gibi tedbirleri alması demek. Uygulama belirtilen tarihe kadar hayata geçirilmezse, binalara ceza kesilecek. 350 BİN BİNA KİMLİKLİ Kanunun uygulanmasında son bir yıla girilmesine karşın EKB alan bina sayısı yalnızca 350 bin 12 adet olarak kayıtlara geçti. Kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılan binalar bu kanun dikkate alınarak inşa edildi. Ancak mevcut binalarda enerji verimliği konusunda sorunlar bulunuyor. Bu da milyonlarca binanın son bir yıl içinde, ceza almamak için EKB alma sırasına girmesi manasını taşıyor. YÜZDE 5’İN ALTINDA Şu ana kadar EKB alan bina sayısı Türkiye’nin mevcut yapı stoku içinde yüzde 5’in altında kalıyor. Sona gelinirken EKB alımlarının da hızlanacağı öngörülüyor. EKB alımları için önemli ayaklardan biri olan mantolama sisteminin de izolasyon sektörüne ivme kazandıracağını düşünen konunun uzmanları, bu uygulamanın Türkiye ekonomisine de katkı sağlayacağı görüşünde. ENERJİNİN YÜZDE 40’I Türkiye’de binalar enerji stoğunun yüzde 40’ını harcıyor. Bu da binalarda enerji tasarrufunu zorunlu hale getiriyor. EKB, binaların enerji tüketimini ve sera gazı salınımı A ile G arasında sınıflandırıyor. EKB raporu A olan binalar en iyi derecede enerji verimliğini sağlayan binalar olurken, G harfi binanın enerji verimliliğinin olmadığı manasına geliyor. Bu belgeyi almak için binaya verilen notun en az C sınıfı olması gerekiyor. TASARRUF KALEMLERİ EKB almak için binaları mantolama yaptırmak önemli bir ayağı temsil ediyor. Ancak tek başına yeterli değil. Konunun birkaç kalemi bulunuyor. Buna göre eski ahşap doğramaların yenilenmesi, eski ısıtma soğutma sistemlerinin iyileştirilmesi, aydınlatma armatürlerinin tasarruflu olanlarla değiştirilmesi, tesisat ve vanaların yalıtılması gibi kalemlere dikkat edilmesi gerekiyor. Enerji Kimlik Belgesi’ni Enerji Verimliliği Danışmanlığı firmaları düzenliyor. SEKTÖR TEMSİLCİLERİ İSE EKB’DE YAŞANAN SÜRECİ ŞÖYLE ÖZETLİYOR: ÜLKE EKONOMİSİNE KATKI İTO Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi Başkanı Sultan Hızıroğlu:“Kanun sektöre bir hareketlendirme getirecek. Bu adım cari açığı da azaltacak bir adım. Son dönemlere geldikçe izolasyon sektörü de ivme kazanacak.” YAPI DENETİM MANTIĞIYLA OLMAMALI İTO Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Osman Arıtürk: “Bu uygulama yapı denetim gibi işlerse bir mantığı olmaz. Sektörümüz için de ülkemiz için de iyi bir uygulama olacak. KAMUOYU FARKINDA DEĞİL BES Enerji Kurucu Ortak Serkan Emin: “EKB alımları yavaş ilerliyor. Bunun nedeni kamuoyunda yeterince farkındalık oluşmaması ve bilgi eksikliği. Her konuda olduğu gibi EKB konusunda da son dakikacıyız. Biz 2017 yılına yaklaşırken EKB alımlarının hızlanacağını düşünüyoruz.Türkiye bir kentsel dönüşüm seferberliği ile karşı karşıya. Eski binaların yıkılarak yeniden yapılmasına ilişkin bu dönüşüm hareketi, doğal olarak yeni ruhsatlar açısından EKB sayısını artıracak.”

31 Ocak 2016 Pazar