tatil-sepeti
Fujifilm Türkiye’yi inovasyon üssü yaptı

Fujifilm, fotoğraftan medikale, grafik sistemlerden endüstriyel ürünlere kadar uzanan teknolojik altyapısını, girişimcilere açmak amacıyla Japonya, ABD, Hollanda, İspanya ve İngiltere’den sonra altıncı Açık İnovasyon Merkezi’ni İstanbul’da hayata geçirdi. AR-GE’YE DESTEK Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan’ın da içinde bulunduğu 15 ülkenin yönetim merkezi olan Fujifilm Türkiye, şimdi de ‘inovasyon üssü’ oldu. Yıllık global cirosunun yüzde 7’sini Ar-Ge’ye ayıran teknoloji şirketi Fujifilm’in İstanbul’da açtığı Açık İnovasyon Merkezi, Türkiye’nin yanı sıra Kafkaslar, Orta Asya, Balkanlar, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden gelen fikirlerle farklı teknolojilerin geliştirilmesine ev sahipliği yapacak. GİRİŞİMCİYE AÇIK Merkezde, Fujifilm’in Türkiye’deki ana faaliyet alanları arasındaki medikal sistemler, grafik sistemleri, endüstriyel ürünler, dijital kamera ve fotoğraf baskı ürünlerinin dışında, global know-how’ı da tüm şirketlere, üniversitelere ve girişimcilere açık olacak. Öncelikli olarak sağlık, enerji, çevre ve endüstri konularında çalışmaları, projeleri ve fikirleri olan potansiyel iş ortakları, işbirliği fırsatlarını değerlendirmek için merkezi ziyaret edebilecek. İTO DA KATILDI Fujifilm’in İstanbul merkez binasında faaliyet gösterecek olan Açık İnovasyon Merkezi’nin açılışı, Fujifilm Orta Doğu ve Türkiye Başkanı Jun Higuchi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Davete İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Hasan Erkesim, İTO Fotoğrafçılık Meslek Komitesi Meclis Üyesi Turan Kocaalp ve Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da katıldı.

09 Kasım 2017 Perşembe

En revaçta kabiliyet girişimcilik olacak

Gelecekte dünya nasıl olacak? Daha mı iyi olacak, yoksa daha mı zor olacak? Ekonomi anlamında daha zengin ve daha sağlıklı olarak iyileşecek. Politik olarak daha zorlaşacak çünkü dünyayı stabil hale getiren tek bir süper güç olmayacak, ABD gibi. İş dünyası nasıl şekillenecek? Örneğin, bazıları birçok insanın evinden çalışacağını söylüyor. Kimler işe gidecek ve fiziksel olarak üretim yapacak? İşsizlik ve suç oranları artacak mı? Hükümetler bu sorunlara nasıl çözümler bulacaklar? Çoğu kişinin beklediğinden daha az değişiklik olacak. Yani insanların büyük bir kısmı hayatlarının bir parçası olarak iş yerinde çalışacak. Ama kendi işinde çalışmada bir artış olacak, insanlar daha uzun çalışacak. Ortalama emeklilik yaşı 70 olacak. Üretimden hizmet sektörüne geçiş olacak. Haftalık ortalama çalışma saatleri günümüzle aşağı yukarı aynı olacak. Genel olarak devletin iş yönetimini kötü idare etmesinden dolayı kaynaklanan bir durum olduğu için işsizliğin artması için bir sebep yok. İnsanların takip edilmesi geliştiği için suç oranı da düşecek. Bazı insanlar sivil haklarını kaybettikleri için endişelenecekler ama ufak bir kayıp suç kontrolü için kabul edilecek. İnsan ırkı hem fiziksel hem zihinsel olarak daha sağlıklı olacak mı? Evet. Fiziksel olarak kesinlikle. Gerçi bazı ülkelerde obezite ortalama yaşam ömrünü azaltmaya başlamış olabilir. Zihinsel olarak, sorunlar daha az net ama sorunların hem tanımlanması hem de tedavi edilmesi iyileşmeli gelecekte. Gelecekteki en çok revaçta olan işler neler olacak? Kesin olarak bilemeyiz. Sonuçta 30 yıl önce kim web tasarımcıların çok revaçta olacağını ve futbolcuların film yıldızlarından daha çok para kazanacağını tahmin edebilirdi? Fakat en çok revaçta olan kabiliyet ise girişimcilik olacak. Yeni meslekler çıkacak mı? Şu an popüler olan mesleklerden kaybolacak olanlar olacak mı? Evet ama bunların neler olacağını bilmiyoruz. Günümüzdeki işlere gelirsek, en çok risk altında olanlar orta seviyede beceri gerektiren işler: Muhasebeciler, ofis yöneticileri ve mağaza asistanları gibi. Doktorluk gibi yüksek beceri gerektiren işler ve inşaat işçiliği gibi düşük beceri gerektiren işler güvende olacak. İhtiyaca göre hangi meslekler her zaman var olacak? Doktorlar, sağlık işçileri, polis, silahlı kuvvetler, avukatlar, çiftçiler ama daha az tarla çalışanları, göstericiler, saç tasarımcıları gibi kişisel servis çalışanları, temizlikçiler, inşaat ve kamu hizmeti işçileri, dini liderler ve politikacılar. Gelecekte para kullanımda olacak mı? Para, insanların düşündüğünden daha uzun süre takas aracı olarak kullanılacak ama elektronik ödemeler standart ödeme şekli olacak. Kültür, sanat ve eğitimde ne tür değişiklikler bekliyorsunuz? Genellemek çok zor ama sanırım kültür ve sanat daha çok parçalı hale gelmeye yöneliyor. Daha az popüler kültür temaları ve daha çok kişiselleştirilmiş niçe türde kültürel dahillik. Eğitim, günümüze kıyasla, git gide daha fazla kişinin küresel bilgi bankasına ulaşımıyla daha küresel olacak. Gelecekte birden fazla dil konuşmak önemli olacak mı? Kullanışlı - ama İngilizce hariç - çok önemli değil. Sorun hangi dillerin daha çok ihtiyaç duyulacağı değil. 10 ya da 20 yıl içerisinde makine çevirisi, ses tanımlama teknolojisiyle birleşip anında başka bir konuşma diline çevrilecek. Ama dil kurumu kültürel etkileşim için hâlâ önemli olacak. 2050’deki bir insanın günlük rutini ne olacak? Bugüne çok benzer. İnsanlar hâlâ çalışacak, yemek yiyecek, uyuyacak ve tatil yapacak. Kim ön planda olacak, insanlar mı ya da devletler mi? Ulusal hükümetler hayatta kalacak ve devletlerin yönetilmesi gerekecek. Ama devletler, vatandaşlarından performanslarını artırmaları için baskı görecek. Yani ikisi de ön planda olacak. Hem ekonomik hem de fiziksel olarak devletler kadar büyük şirketler olacak mı? İkisi de çok önemli olmaya devam edecek. Çünkü sadece şirketler ve çalışanları insanlara verimli bir şekilde günlük yiyecek, barınak ve kıyafet sağlayabilir ama devletler de süreci ve ihtiyacı olanların tedarik edildiğini denetlemek için var. Hata olduğu yerde ya da bir açık olduğu zaman onlar müdahale etmek zorunda. Gelişmiş teknoloji ile birlikte, monopol, kartel ve oligopol pazarların yine de ortaya çıkması mümkün mü? Devletler bu pazarlara izin vermek zorunda kalacak mı? Evet. Teknoloji monopoli ve oligapoli potansiyelini artırabilir, Google ve Facebook ile şahit olduğumuz gibi. Bundan dolayı devletler bu firmaların faaliyet gösterdiği alanda bu firmaları denetlemek zorunda kalacak. Küresel ısınmanın etkileriyle birlikte ekonomide ne tür değişiklikler bekliyorsunuz? Daha fazla verimlilik için her yerde genel baskı. Ve bu hoş karşılanan bir durum, çünkü düşünceler ve sözler yerine sonuçlara odaklanmalıyız. ‘Teknoloji insanlığın sonunu getirecek’ fikrine katılıyor musunuz? Eğer katılıyorsanız olması muhtemel sonlar neler? 60 yıldır dünyayı parçalara ayırmayı ve insanlığın çoğunu, neredeyse hepsini yok etme kabiliyetine sahibiz. Öyle yapmadık. 60 yıl öncesine kıyasla dünya sadece daha zengin değil, çok daha eğitimli ve sağlıklı. Bu, iyimser olmak için bir sebep. Yakın zamanda beklenmedik bir felaket olabilir ve savaşlar da kesinlikle olacak. Ama insanlığın sonunu beklemek çok fazla karamsar görünüyor. İnsanlık Mars’a ya da diğer gezegenlere yerleşecek mi? Bugün hayatta olan kimsenin ömrü boyunca değil. Kendi gezegenimizi daha sorumlu bir şekilde yönetmeliyiz ve öyle de yapacağız. ÖZGEÇMİŞ The Independent’in yardımcı editorü olan Hamish McRae, İngiltere’nin en saygın finans yazarı ve yorumcularından biri. Dublin Üniversitesi’nde misafir profesör olarak görev yapan McRae, son çalışmasında dünya ekonomisindeki mükemmeliyete, ekonomik gücün Asya’ya geçişine ve rekabet üstünlüğünün değişmesinde teknolojinin beşeri sermayeyle nasıl etkileşime geçtiğine odaklandı. Başlıca ulusal gazetelerde iş ve finans editörlüğü de yapan McRae, 2006 İngiliz Basın Ödülleri’nde Yılın İş ve Finans Yazarı ödülü gibi gazetecilik ödülleri aldı. McRae, son kitabı What Works: Success in Stressful Times’da, dünyanın kalkınmasına dair görüşlerini anlattı. Gerçek zenginliğin kendi kültürel, düşünsel ve toplumsal kaynaklarını geliştirme yetisiyle ölçülebileceğini savunan McRae, buna bağlı olarak, dünyadaki en ünlü kuruluşların en iyi uygulamalarından faydalanmak için nasıl stratejiler geliştirilebileceğini araştırıyor. YAYINLANMIŞ ESERLERİ What Works: Success in Stressful Times (2011) The World in 2020: Power, Culture and Prosperity (1996) Japan’s Role in the Emerging Global Securities Market (1985) The Second Great Crash; How the Oil Crisis Could Destroy the World’s Economy (1975) Capital City: London as a Financial Centre (1973) HANGİ SEMİNERLERİ VERDİ Stresli zamanlarda başarı: Amerika’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Asya ve Avustralasya’ya 2020’de dünya Dünya ekonomisinde güç nasıl değişiyor? Dünyada finansal hizmetler endüstrisinin gelişimi Gelecekteki dünya düzenine bakış

08 Kasım 2017 Çarşamba

Spor ürünleri pazarı 1.5 milyar dolara ulaştı

HABER: CEYHUN KUBURLU Son yıllarda dünyada hızlı bir büyüme yakalayan spor ürünleri pazarı, Türkiye’de de rekora koşuyor. Bu pazarda sadece ayakkabı ve tekstil ürünlerinin büyüklüğü 1.5 milyar dolara ulaştı. Ürünlerin yüzde 75’ini aktif spor ürünleri, yüzde 25’ini de günlük kullanım odaklı ürünler oluşturdu. Pazarın büyümesinde en büyük etken ise tüketicilerin daha çok spor yapması ve günlük kullanımda tercihin artması olarak gösteriliyor. Sektör temsilcileri, “Özellikle 8-16 yaş arası pazar müthiş hızlı büyüyor. Bir de 30-45 yaş aralığı var. Sektör bugün 1.5 milyar dolara ulaştı. Pazarda birçok marka faaliyet gösteriyor” dedi. SEKTÖR NASIL BÜYÜDÜ? Kişisel ilginin yanı sıra spora olan kurumsal ilginin de arttığını kaydeden sektör temsilcileri, şu bilgileri verdi: “2015’de pazar 1.3 milyar dolar seviyesindeydi. 2016’da 1.4 milyar dolara ulaştı. Bu yılın sonunda rekor kırması bekleniyor ve 1.5 milyar dolara çıkması öngörülüyor. Kategori olarak markalara göre ürün ciroları değişiyor. Bazı markalarda futbol, bazılarında ise basketbol önde. Pazarın son dönemlerde büyümesinin en önemli nedeni insanların daha çok koşu yapması. Bugün büyükşehirler başta olmak üzere Anadolu’da da birçok yerde tema parklar kuruluyor. Bu parkların olmazsa olması ise koşu parkurları. Bu parkurlar tüketicinin daha çok koşmasını sağlıyor. Bu da daha fazla ürün talebi anlamına geliyor. Gençlerde ise basketbol ürünlerinin ağırlıkta olduğunu gözlemliyoruz. Futbol hâlâ bazı markalarda bir numaralı yerini koruyor. Ancak tüketici bu ürünleri kulübü kazansın diye kulüp mağazalarından temin ediyor. Yani büyük markaların mağazalarındaki cirolarda pay çok düşük.” YÜZDE 50’Sİ AYAKKABI Dünyada aktif spor, tekstil, ekipman ve ayakkabı pazarının 320 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Bu pazarda ilk sırada ABD yer alıyor. İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya hemen ardından geliyor. Üretici ülkeler ise daha çok Uzak Doğu’da yer alıyor. Bugün spor ürünlerinin yüzde 70’i Uzak Doğu pazarında üretiliyor. Tayland, Bangladeş, Çin ve Afganistan bu ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de ise organize perakendeye dahil aktif spor ürünleri pazarının 1.5 milyar dolar olduğu hesaplanıyor. Bunun yüzde 50’sini spor ayakkabıları oluşturuyor. Bu alanda iki büyük markanın kıyasıya rekabeti gözlenirken, son yıllarda özellikle futbol takımlarına sponsor olan birçok marka globalleşme yolunda önemli adımlar atıyor. Bu markalar daha çok İngiltere pazarından Avrupa’ya yayılma hayali kuruyor. Sektördeki iki markadan da önemli pay aldıkları gözleniyor. ÇOCUK KATEGORİSİ Türkiye’de spor ürünlerine olan ilginin kaynağı ise erkek nüfus. Satış rakamlarında kadınların toplam cirodaki payı yüzde 40 seviyesinde. Son dönemlerde çocuk kategorisi de hızla büyüyor. Özellikle 8-14 yaş aralığı bu pazarda varlığını artırarak devam ediyor. Sektör temsilcileri bu durumu şöyle açıklıyor: “Artık aileler ‘çocuğum spor yapsın da ne yaparsa yapsın’ mantığına sahip. Bu nedenle çocuklarını kurslara gönderiyorlar. Okullarda da büyük spor salonları bulunuyor. Tüm bunlar çocuk kategorisinin gelişiminde büyük öneme sahip.” TEKNOLOJİ ÖNE ÇIKIYOR Giyilebilir teknoloji alanında birçok marka yatırım yapıyor. Spor markaları da bu alandaki gelişmeleri yakından takip ediyor. Performans ayakkabıları, terletmeyen tişört gibi yenilikçi ürünlerle spor ürünleri pazarını büyütmeye çalışan sektör, teknolojiye büyük yatırım yapıyor. Markalar cirolarının önemli bir bölümünü Ar-Ge yatırımlarına ayırıyor. Bu da daha fazla tüketiciye hitap etmelerini sağlıyor.

08 Kasım 2017 Çarşamba

Prototip 2019’da satış 4 yıl sonra

* “İlk otomobilin bedelini ödemek şartıyla taliplisi de benim” diyen Erdoğan, “Doğrudan hibrit ve elektrikli otomobile yönelmek isterlerse daha da memnun oluruz” mesajıyla yatırımcılara hedef gösterdi. Tecrübelerini birleştirecek beş firma, Türkiye’nin otomobilini üretecek şirketi kuracak. Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişim Grubu Tanıtım Toplantısı’na Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Binali Yıldırım, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile projenin imzacıları Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça, BMC Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişim Grubu Tanıtım Toplantısı’na katıldı. Erdoğan, “Ülke ve millet olarak, işte burada iddiamızı ortaya koyuyor ve diyoruz ki, Türkiye’nin otomobilini yapacağız. Hiç şüpheniz olmasın” dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişim Grubu Tanıtım Toplantısı’na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına, Hakkari ve Tunceli’de teröristlerle çıkan çatışmalar neticesinde verdiğimiz 8 şehide Allah’tan rahmet dileyerek başladı. Teröristlerden 17’sinin Hakkari’de, 5’inin ise Tunceli’de olmak üzere 22’sinin etkisiz hale getirildiğini bildiren Erdoğan, “Hep söylediğimiz gibi biz, şehidimizin kanını yerde bırakmayacağız. Bunlarla da sonuna kadar, bu teröristleri tüketinceye, bitirinceye kadar mücadelemizi devam ettireceğiz. Zira bu ülkede terörün egemen olmadığını, bu zihniyetlere göstereceğiz. Onun için de ben şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum” diye konuştu. Girişim grubunun oluşturulması safhasına gelene kadar projede emeği geçen herkese teşekkür eden Erdoğan, “Merhum Muhammed Ali, ‘hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur’ diyor. Bizim de bugün ortak girişim grubunun tanıtımı için bir araya geldiğimiz markası Türk, tasarımı Türk, mühendisliği Türk, teknolojisi Türk, üretimi Türk, pazarlaması Türk bir otomobile sahip olma hayalimiz vardı. Aslında bu bizimle birlikte milletimizin de hayalidir” dedi. EN KÜÇÜK GECİKME İSTEMİYORUZ Erdoğan, “Ortak girişim grubumuzdan beklentimiz, hazırlık sürecini hızla tamamlayarak, en geç 2019’da otomobilimizin prototipini tamamlaması, 2021’de de ticari satışına başlaması. Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında özel bir yere sahip olduğuna inandığım bu projede en küçük bir gecikme istemiyoruz” dedi. Erdoğan, TÜBİTAK bünyesinde üzerinde çalışan platformun girişim grubunun emrine amade olduğunun altını çizdi. ORTAK GİRİŞİM GRUBU Anadolu Grubu BMC Kıraça Holding Turkcell Zorlu Holding KENDİ AKIL TERİMİZ BİR OTOMOBİL OLACAK Başbakan Binali Yıldırım, “Yerli otomobil projesinin resmen başlangıcını yapmış oluyoruz. Böylece yurtiçinde ve dünya pazarında tercih edilebilen kendi ürünümüz, kendi akıl terimiz, alın terimiz bir otomobili üretmeyi inşallah kısa sürede başarmış olacağız. Bu doğrultuda otomotivde güncel teknolojiyi yakalamak için her adımı atacağız, atmaya kararlıyız” dedi. Yıldırım, “Türkiye’de esasen yerli, milli otomotiv yapacak mühendis de teknisyen de işçi de babayiğitler de var. Arkasında kapı gibi devlet var, hükümet var” diye konuştu. ÇITAMIZ YÜKSEK Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, şunları söyledi: “Yerli marka otomobilimiz; otomotiv sanayindeki bütün yeniliklere, dijitalleşmeye, dönüşüme, yazılımlara, taleplere ve trendlere cevap verecek, Türkiye’nin otomobilinin fazlası olacak, eksiği olmayacak. Çıtamız yüksek, hedefimiz büyük. Sadece iç pazarda değil, dış pazarlarda da göz dolduran, farkındalık oluşturan bir marka ve küresel bir başarı hedefliyoruz.” 2018’İN İLK AYLARINDA ŞİRKETİMİZİ KURACAĞIZ Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “100 yıllık otomotiv devleri yeni nesil otomobil teknolojilerini yakalayabilmek için birbirleriyle yarışıyor. Projeye ilişkin devlet desteklerimizi Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda hükümetimizle, bakanlığımızla tasarlayacağız ve 2018’in ilk aylarında inşallah şirketimizi de kuracağız” diye konuştu.

07 Kasım 2017 Salı

Yabancı yatırımcıya ‘tek ofiste’ destek

Türkiye’de istihdamın yüzde 75’ini karşılayan KOBİ’ler, ihracatın da yüzde 56’sını gerçekleştiriyor. Küçük işletmelerin bu başarısında, verilen devlet desteklerinin de büyük önemi bulunuyor. İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de yürüten İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) desteğiyle KOBİ’lere yönelik yürütülen projeler hakkında bilgi verdi. 130 ÜLKEDEN DAHA BÜYÜK İstanbul’un, 349 milyar dolarlık ekonomisi ile Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 40’ına denk bir büyüklüğü temsil ettiğini belirten Vali Şahin, “Şehrimiz tek başına ürettiği gelir ile 25 Avrupa ülkesini geride bırakıyor ve 130 ülkeden daha büyük bir ekonomik gücü elinde bulunduruyor” dedi. TEK ELDEN İŞLEM Şahin, yabancı yatırımcılara yönelik önemli hizmetleri olduğunu da anlattı. Şahin, “Her kalkınma ajansının bünyesinde yatırım destek ofisleri bulunuyor. İSTKA, bu yıl yatırım destek ofisi bünyesinde ‘Invest in Istanbul’u kurdu. Türkiye’de ilk defa, Invest in İstanbul’dan hizmet alan yabancı yatırımcı; ikamet izni, çalışma izni, işyeri tescili, vergi kaydı, SGK işlemleri, işyeri açma ruhsatı, imar izni ve yapı ruhsatı işlemlerini tek elden yürütebiliyor” diye konuştu. ENGELLERİ KALDIRALIM Invest in Istanbul ile 1 ay süren işlemleri 1 haftaya indirmeyi hedeflediklerini aktaran Şahin, “Bu model Türkiye’deki diğer kalkınma ajansları için örnek uygulama olacak” dedi. Özel sektörün dinamizminin kendilerini 10 yılda 3 kat büyüttüğüne işaret eden Şahin, görevlerinin yatırımcının önündeki engelleri kaldırmak olduğunu belirtti. İKİ ARAŞTIRMA MERKEZİ İstanbul’un, ekonomik lokomotif özelliği ile dönüşümde başı çekebileceğine dikkat çeken Şahin, KOBİ’lerin bu alanda kilit rol oynayacağını ifade etti. Birinci merkezlerinin kısaca ÇETAM adını verdikleri Çelik Test ve Araştırma Merkezi olduğunu belirten Şahin, “Kurduğumuz bu merkez, sektöre küresel rekabet gücü kazandıracak” diye konuştu. Pilot ölçekli üretim simülasyon laboratuvarları ile üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesinin yanında firmalara kendi Ar-Ge projeleri için altyapı imkânı da sağlandığını aktaran Şahin, “İkinci merkez ise Alüminyum Test Eğitim ve Araştırma Merkezi (ALUTEAM)” dedi. KÜRESEL TRENDLER DÖNÜŞÜME ZORLUYOR Vali Vasip Şahin, 2009’da kurulan İSTKA’nın ilk desteğini 2010’da vermeye başladığını hatırlattı. Şahin, “Kuruluşumuzdan bu yana 710 projeyi destekledik. Şimdiye kadar 407 milyon liralık bütçe kullandık” dedi. Gelişmiş ülkeler grubunda yer almanın ancak yüksek katma değerli ürünler ile olacağına inandıklarını kaydeden Şahin, küresel trendlerin böyle bir dönüşümü zorunlu kıldığını söyledi. İHA İÇİN 300’DEN FAZLA PARÇA ÜRETİYOR Vali Şahin, “ALUTEAM, alüminyum ve ilgili tüm sektörlerin ortak kullanımına ve işbirliğine açık uluslararası ölçekte bir araştırma merkezi olma hedefi ile çalışmalarını sürdürüyor” dedi. Şahin, “ALUTEAM, prototip çalışmaları, 3D yazıcılarla özel nitelikli ürün üretimi gibi projeler içinde yer alıyor. Şirketlere teknoloji transferi yapma noktasına geldi. ALUTEAM, insansız hava araçlarının 300’den fazla fonksiyonel parçasını üretiyor” diye konuştu. HAVACILIK ALANINDA FARKINDALIK OLUŞTURACAK MERKEZ İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de yürüten Vali Şahin, İkitelli OSB’nin bünyesinde barındırdığı 37 sanayi kooperatifi ile sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin KOBİ’lerinin üretim çeşitliliği için çok güzel bir örnek oluşturduğunu kaydetti. Şahin, “İkitelli’de Havacılık Uzay Farkındalık ve Bilgi Merkezi (HUFBM) projesi ile KOBİ’lerin yüksek katma değerli ürünler üretebilir hale gelmesinin önünü açtık” diye konuştu. Şahin, böylece havacılık ve uzay konularında farkındalık oluşturacak bir merkez kurulduğunu söyledi.

07 Kasım 2017 Salı