tatil-sepeti
Çok yatırım ve ‘makul tüketim’

“Makul tüketim ile ‘israfa sebep olmayan, yatırımı destekleyecek tüketimi’ kastettiğini belirten Avdagiç, “Yatırım ortamını iyileştirmiş, ekonomik istikrara odaklanmış bir Türkiye, ticaret savaşlarından kazançlı çıkabilir. AB pazarında belirli ürünlerde yeniden Çin’e alternatif tedarikçi haline gelebiliriz” dedi. HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL / ŞEREF KILIÇLI İstanbul iş dünyası olarak seçimlerin huzur ve sükûn içinde geçmesini dilediklerini belirten İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, İstanbul’un daha çok projeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Kentin son 20 yılda önemli bir değişim geçirdiğini hatırlatan Avdagiç, “İstanbul’u daha ileriye götürmeyi başaracak bir başkanın yönetmesini arzu ediyoruz” diye konuştu. İstanbul seçimlerinin yanı sıra dünyadaki ticaret savaşlarının ve son üç haftada açıklanan iki destek paketinin önemli olduğunu vurgulayan Başkan Avdagiç, yeni bir model önerisi getirdi. Avdagiç, “Yapısal reformlarla, Türkiye ekonomisi ‘çok yatırım ve yatırımı destekleyecek makul tüketim’ büyüme modeline geçebilir” diye konuştu. DAHA ÇOK PROJE Avdagiç, İTO’nun haziran ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbulluların 10 gün sonra büyükşehir belediye başkanlığı seçimleri için sandık başına gideceğini kaydederek, böylece tekrarlanmasına karar verilen seçimin tamamlanacağını söyledi. İş dünyası olarak seçimlerin huzur içinde geçmesini dilediklerini aktaran Avdagiç, “İstanbul gibi büyük bir metropolün gerçekten daha çok projeye ihtiyacı var. Bugüne kadar ortaya konulan hizmetleri tamamlayacak, bir adım daha ileri taşıyacak projelere ihtiyacı var” diye konuştu. İSTANBUL’U TANIYORUZ Avdagiç, İstanbul’u tüccarların iyi tanıdığını ifade ederek, onların şehrin her köşesinde yaşadığını, tüm ilçelerdeki ve caddelerdeki gelişmeleri gördüğünü anlattı. Bu gözle bakıldığında İstanbul’un son 20 yılda çok değiştiğini aktaran Avdagiç, “İstanbul çok büyük projelerle tanıştı. Avrasya ve Marmaray tünelleriyle, metro ağlarıyla ulaşımda çağ atladı. Metrobüs hizmetiyle otobüs taşımacılığında yeni bir dönem başladı. Ve son olarak yüz akımız büyük bir havalimanı devreye girdi” dedi. DAİMA İLERİ GİDİYOR Avdagiç, çöpten itfaiye hizmetlerine, büyük parklardan iş dünyasının temel talebi olan alt yapıya kadar önemli aşamaların kat edildiğini belirterek, İstanbul’un bir ticaret başkenti, ekonomi cazibe merkezi, turizm şehri olarak daima ileriye gitmeyi hak ettiğini vurguladı. İstanbul’u, bunu başaracak bir başkanın yönetmesini arzu ettiklerini dile getiren Avdagiç, İstanbul’u yönetecek başkandan böylesi bir anlayışı hayata geçirmesini beklediklerini bildirdi. Avdagiç, küresel ekonominin gündeminde ‘ticaret savaşlarının’ olduğunu belirterek, ayrıca teknoloji ve kur savaşları gibi alt cephelerin bulunduğunu söyledi. Son gelişmelerin ABD ile Çin arasındaki görüşmelerden kısa sürede olumlu bir sonuç çıkmayacağına işaret ettiğini dile getiren Avdagiç, bu durumun küresel büyüme ve ticaretin önünde ciddi bir engel gibi göründüğünü aktardı. 29 HAZİRAN KRİTİK Avdagiç, küresel ekonomik savaşta kritik tarihin 29 Haziran olduğunu, ABD ve Çin devlet başkanlarının Osaka’daki G20 zirvesi sırasında bu konuyu kapsamlı olarak ele alacağını, bir anlamda ya ‘tamam’ ya da ‘devam’ diyeceklerini kaydetti. ABD ile Çin ticaret savaşının küresel ekonomi üzerindeki etkilerinin büyüdüğünü dile getiren Avdagiç, Asya ve Avrupa’da üretim faaliyetlerinin mayısta önemli oranda azalmasının endişeleri artırdığını bildirdi. YENİDEN SICAK PARA Avdagiç, beklenen ekonomik yavaşlama ve gerilemeyle gelişmiş ekonomilerde yeniden bir parasal genişleme sürecine girilebileceğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Yine kur savaşları ile birlikte faizlerdeki düşüş, gelişen ülke piyasalarına yeniden sıcak para girişine neden olabilir. Bu süreçte, ABD Merkez Bankası Fed’in de faiz indirimine gitmesi bekleniyor. Bütün dünya bu beklenti içinde. Ayrıca, gelişmiş ülke piyasalarında işgücü maliyetinin görece pahalı hale gelmesi, gelişmekte olan ekonomilerin rekabet gücüne olumlu katkı verebilir.” TİCARET SAVAŞLARININ KAZANANI OLABİLİRİZ İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye’nin Çin ve ABD’nin tedarikçileri arasında bulunmamasının ülkeye konjonktürel anlamda büyük avantaj sağladığını belirterek, “Dolayısıyla Türkiye ticaret savaşlarının ilk dalgasından olumsuz etkilenecek ülkeler arasında yer almayacak. Yatırım ortamını iyileştirmiş, ekonomik istikrara odaklanmış bir Türkiye, ticaret savaşlarından kazançlı çıkabilecek birkaç ülkeden biri olabilir” dedi. Bu kapsamda AB ülkelerinin ekonomilerindeki yavaşlamanın ve petrol ihraç eden ülkelerdeki pazarların daralmasının Türkiye’yi olumsuz etkileyeceğini aktaran Avdagiç, şöyle devam etti: “Fed’in faizleri düşüreceğini bekliyoruz. Böylece, gelişmiş ekonomilerde yaşanacak yeni parasal genişleme, Türkiye’ye sermaye girişi olarak yansıyabilir. Dolayısıyla TL’deki değer kaybı durabilir. İç ve dış borçlanma maliyeti düşebilir, faiz oranları aşağı çekilebilir. Girdi maliyetlerindeki göreli iyileşme, enflasyonun dizginlenmesine katkı sağlayabilir. AB pazarında belirli ürünlerde yeniden Çin’e alternatif tedarikçi haline gelebiliriz.” TAKSİTİN ARTIRILMASI İÇ TALEBİ ARTIRACAK Başkan Avdagiç, hükümet tarafından hayata geçirilen İvme Finansman Paketi ve Ekonomi Değer Kredi Paketi’ni özellikle reel sektörün finansman ihtiyacının karşılanması bakımından önemli bulduklarını söyledi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından taksit sayısının artırılmasına değinen Avdagiç, bu sayede iç talebin canlanacağını bildirdi. Avdagiç, “Bunlar, piyasayı hareketlendirecek çok değerli kararlar. İnşallah, finansman sağlayan paketlerle birleşince, ekonomi için önemli bir sinerji oluşturacaklar” diye konuştu. İKİNCİ ÇEYREKTEN İTİBAREN YENİDEN BÜYÜME SÜRECİNE GİRECEĞİZ Şekib Avdagiç, son dönemde açıklanan yapısal reformların hızla hayata geçirilmesinin faydasını göreceklerini kaydederek, “Böylece Türkiye yerli sermaye yatırımları ile birlikte daha güçlü bir biçimde doğrudan yabancı yatırımların yeni adreslerinden biri haline gelecek” dedi. Avdagiç, ülke ekonomisinin ikinci çeyrekte itibaren yeniden sürdürülebilir makul bir büyüme sürecine girebileceğini belirterek, “Yeter ki biz, ülke, kamu, özel sektör olarak hep birlikte ekonomiye odaklanalım. Türkiye’de büyüme rüzgarlarını hep birlikte güçlü bir şekilde estirelim. Sahip olduğumuz gücü, ekonomiye yoğunlaştıralım” dedi. BİZE ÖZGÜVEN KAZANDIRDI Prof. Dr. Fuat Sezgin’in, 30 Haziran 2018’de 94 yaşında hayatını kaybettiğini hatırlatan İTO Başkanı Avdagiç, şunları söyledi: “Fuat Sezgin, Almanya üniversitelerinde uzun süre kaldı. Oralardaki emsalsiz araştırmalarıyla Müslüman bilim adamlarının ilim ve teknolojiye yaptığı katkıları ortaya çıkardı. İhtiyaç duyduğumuz özgüveni kazandırdı. Geçmişte yaptıklarımızı, bugün de yapacak kudret ve güçte olduğumuzu gösterdi. Onun adına kurulan İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı’nda görev alıyorum. Hocanın yaptıklarının, yeni nesiller tarafından devam ettirilmesi için gayret gösteriyoruz. Hocamızı, ölümünün birinci yıldönümünde rahmetle anıyorum. Mekânı cennet olsun.” İSTANBUL SEÇİMİNDEN SONRA SIRA EKONOMİDE İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı Öztürk Oran, Oda’nın haziran meclisini açarken yaptığı konuşmada, 23 Haziran’daki İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimini hatırlatarak, “İnanıyorum ki seçimlerin hemen ardından ekonomik meseleler hakkında daha fazla konuşabileceğiz” dedi. “2019’un ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.3 büyüdük” diyen Oran, “Ekonomide toparlanma başladı” dedi. Oran, “Şu temel eşikleri geçmemiz gerektiğine inanıyorum” diyerek, şöyle devam etti: “Birincisi; katma değeri yüksek ürün. Bugün Türkiye’nin en değerli 100 markasının toplam değeri yaklaşık 20 milyar dolar. Tabloyu değiştirecek şey, yükte hafif pahada ağır ürünleri artırmak. İkinci önemli başlık, dış pazarlarda çeşitlenme. Hem ihracat hem de turizmde farklı bölge ve ülkelere yelken açtığımızda büyük fırsatların olduğunu anlıyoruz. Üçüncü konu, tasarrufların artırılması… Dünyada likidite bolluğu dönemi kapandı. Yatırımlarımıza hız vermek için milli sermayeye ihtiyacımız var. Dördüncüsü, finansman kaynaklarına erişimin kolaylaşması. Fed’in faiz indirme ihtimali kuvvetleniyor. Bu, gelişen ülkelere sermaye girişinin artacağı ve fon maliyetlerinin de düşeceği anlamına geliyor.” Oran, bu adımların sürekliliğinin sağlanmasının önemli olduğunu belirterek, “Bunların yanında KDV iadeleri, işçi-işveren uyuşmazlıkları ve kıdem tazminatı, vergi kanunlarında köklü revizyon ve bürokrasinin sadeleşmesi gibi meselelerin de çözüme kavuşturulması önemli” dedi. MECLİS KÜRSÜSÜNDEN YANSIMALAR TESKOOP ÖNEMLİ BİR KARAR Sait Kılıç / Kargo, Posta ve Depolama Meslek Komitesi: Teknoloji ve Sanayi Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi (TESKOOP), 10 yıl önce Hasan Büyükdede ile başladığımız bir süreçti. Kendi imkanlarımızla, üyelerimizden bedel almaksızın, altyapısının yüzde 98’ini tamamlandık. Bugün itibariyle 600-650 milyon dolar yatırım yapıldı. Tamamen üyelerin gayretleriyle bu noktaya geldi. Bir sene önce Türkiye’de özel endüstri bölgeleri meselesi gündeme geldi. Hasan Büyükdede ile ilgili bakanlığa o zaman başvurmuştuk. 10 Mayıs 2019’da, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, TESKOOP’un özel endüstri bölgesi olması için karar verdi. Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. TESKOOP’un özel endüstri bölgesi olması, ülkemiz ve İstanbul için önemli bir karar. Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza da teşekkür ediyoruz. 14 Haziran’da açılışımız var, tüm Meclisi davet ediyoruz. ASKIDA EKMEK KAMPANYASI Sultan Selim Şimşek / Ekmek, Un ve Unlu Mamüller Meslek Komitesi: Yüzyıllar öncesinden gelen ‘yardım sepeti’ hizmeti devam ediyor. Komite olarak fırınlarda askıda ekmek kampanyasını başlattık. İTO yönetimine maddi ve manevi destekleri için teşekkür ediyorum. Anadolu Yakası’nda, 1031 fırından 328’inde, Avrupa Yakası’nda 1876 fırından 485’inde uygulanıyor. İstanbul genelinde yaklaşık 3 bin fırında uygulanması için çaba göstereceğiz. Askıda ekmek ile sosyal sorumluluk projesi örneği veriyoruz. Uygulamaya katılan fırıncılarımız, bağışçı ile ihtiyaç sahibi arasında köprü oluyor. Hayırseverler, istediği kadar ekmeğin parasını vererek askıda ekmek bırakabiliyor. İhtiyaç sahibi de ücret ödemeden alabiliyor. Ekmeğin azami satış fiyatı ile ilgili komite kararımızı yönetim kuruluna iletmiştik. İl fiyat heyeti geçen ay toplandı, 1 kg ekmek için 6.25 lira, 200 gram ekmek için 1.25, 250 gram ekmek için 1.50 TL kabul edildi. Bizlere verdiği destek için İTO yönetimine ve meclise teşekkür ediyoruz. Ekmek azami satış fiyatımızla ilgili talebimiz, enflasyon oranında güncellenmesi. Ruhsatsız fırınlar hem ekmek israfına sebep oluyor hem sektöre ve halk sağlığına zarar veriyor. Fırınlar ile satış bayileri arasında ‘mesafe kuralı’ olmalı. Belirlenen kâr oranlarının dışına çıkılmamalı. Bayi kâr oranlarının sağlıklı işlemesi için tedbir alınmalı. Tarım Bakanlığı’nın belirlediği, ekmek iadesi oranı yüzde 5. Bu sıfıra çekilmeli. Ekmek ile ilgili hijyen eğitimi isteniyor. Emek yoğun olduğumuz için çalışanlarımızı gönderemiyoruz, uzaktan eğitim yoluyla işyerlerinde yapılmalı. Diğer bir problemimiz, sektörde nitelikli eleman ihtiyacı var. Meslek liselerimizde ekmekçilikle ilgili bölüm açılmalı. Yabancı uyruklu eleman çalıştırılması da kolaylaştırılmalı. SİGORTALANMA ORANIMIZ DÜŞÜK Eyyup Çelik / Sigortacılık Meslek Komitesi: Mayısın son haftası, Sigortacılık Haftası olarak kutlanıyor. Biz sigortacılar, birbirimizin arasında kutluyoruz. İstiyorum ki, diğer sektörler de bizim kutlamalarımıza katılsın ve sektörümüzü tanısın. Türkiye’de 62 sigorta şirketi var. Bankacılıktan sonra en önemli ikinci finans kapasitesine sahip sektörüz. Yılda toplam 178 milyar TL katma değer sağlıyoruz ve 54 milyar TL prim üretiyoruz. Sektörümüz BES fonlarına yılda 92.5 milyar TL para sağlıyor. Sigortacılık, sekiz yıldır yüzde 18 büyüyor. Avrupa’da sigortacılık sektörü GSYİH’nin yüzde 6.45’i iken, bu rakam Türkiye’de yüzde 1.42. Avrupa’da özel emeklilik fon büyüklüğü GSMH’nin yüzde 133’üne tekabül ederken, bu oran Türkiye’de yüzde 2.6. Sigortacılık sektöründe geçtiğimiz yıl 148 milyar TL bireysel emeklilik fonlarından dolayı bir birikim oluştu. Bu fonlar, bankacılık sektörüne ve yatırımlara aktarılıyor. Bu fonlar, bir takım finansal hizmetler için kaynak oluşturuyor. Devletin BES’e önem vermesi de bu nedenle. DASK poliçesi yaptırıyoruz. Ancak 7.8 milyar TL fon birikmiş. Artırmamız lazım ki, gelecek risklere karşı bunu kullanalım. Sigortacılık sektörü yılda 36 milyar TL hasar ödüyor, trafik ve kaskoda zarar ediyor. Ancak biz olaya kâr gözüyle bakmıyoruz. Bu bir yardım fonu, dağıtılarak kullanılır. Türkiye’de KOBİ’lerin 3’te 1’i sigorta yaptırıyor. Yeni kurulan şirketlerin yüzde 24’ü, 6-10 yıllık şirketlerin yüzde 25’i, 31 yıllık ve üzeri firmaların yüzde 45’i sigortalı. Yani firma eskidikçe sigortalılık oranı artıyor. Sigorta, beklenmeyen felakette birikimlerin bir anda yok olmaması, markaların itibar kaybetmemesi için önemli. Sonradan alınamayacak tek şey sigorta poliçesi. 1999 depremi oldu, GSMH’nin yüzde 35’ini oluşturan 7 ilin o dönem yaklaşık 18 milyar dolarlık ihracatı vardı. Bu da toplam ihracatta yüzde 62’lik bir orana tekabül ediyordu. Zararımız 17 milyar TL oldu. O zaman sigortada biriken fonlarla 2.2 milyar TL gelmişti. Sigortalanma oranımız düşük. Önemli sanayi tesisleri sigortasız olsa yerine ikame edeceğimiz bir güç yok. Devlet, kendi tesislerine sigorta yaptırmıyor. 2050’ye kadar gerçekleşme riski yüzde 50 olan depremde 100 milyar dolara yakın zarara uğranması bekleniyor. Her 4 evden 3’ünün sigortasız olduğu bir Türkiye’nin geleceğinde sigortacılık çok önemli. YABANCI SERMAYEYİ ÇEKMEK ZOR Noman Sağ / Mali Müşavirlik Meslek Komitesi: Ocak ve nisan sonu itibarıyla 18 bin 402 firma açılıp, 7 bin 500 firma kapanmış. Bu, ekonominin geldiği noktayı gösteren bir işaret. Türkiye’ye yabancı sermayenin çekilmesi zor. Türkiye dünya iş yapma kolaylığı endeksinde 43’üncü sırada bulunuyor. Şirketlerin kuruluşu, devamı, üretim ilişkisinde kâr payı, sermaye payı gibi konularda risklerin yaşandığını görüyoruz. Çıkan kanunlar iyi niyetli ancak bunların bürokraside kaybolduğunu görüyoruz. Odamız sicil işlemlerini çok iyi yürütüyor. Ama ellerini bağlayan genelgeler var. Bunlar elden geçirilmeli. Bir ay önce yabancı sermaye izni alan bir firma, parasını Türkiye’ye getiremiyor. Alman bankalar buna izin vermiyor, ‘paranı kurtaramazsın’ diyor. O zaman burada bir yanlışlık var. Vergi affı ile üç ayrı düzenleme geldi. Bu, karışıklık oluşturuyor. Bunların yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Öte yandan sigorta teşvikleri de sadeleştirilmeli. Odamız acilen sigorta teşvik kılavuzu hazırlamalı. HURDA İHRAÇ EDİLMESİN Ali Bakaner / Demir Dışı Metaller Meslek Komitesi: Komite olarak üretimlerimizde, hurda bakır, hurda çinko ve hurda alüminyum kullanıyoruz. Katma değeri yüksek ürünler üreterek, ihraç ediyoruz. Hurdanın ülkemiz dışına ihraç edilmemesini talep ediyoruz. Ancak Avrupa Birliği ile yaptığımız anlaşma gereği hurda ihracatını yasaklayamıyoruz. Dünyada gelişmemiş ülkeler dahil, ‘katma değeri yüksek ürünler üretilsin’ diye hurda ihracatını yasaklıyor. Hurda ihracatını yasaklayamayız ama zorlaştırabiliriz. Bununla ilgili kriterleri içeren bir çalışmayı ortaya koyduk. Bu kriterleri, komite olarak yönetime sunacağız. Alüminyum, bakır ve çinko hurdalarının ülkemizde değerlendirilmesini, katma değeri yüksek ürünler üretilip ihraç edilmesini istiyoruz. İşçi ve işveren arasındaki davalar için istenen ücret görüşleri, işverenin aleyhinde değerlendiriyor. Komiteler, görüşünü, ‘rutin ücret’ olarak vermesin, hangi sektörde ne kadarsa, sektöre göre rayiç ücret bildirilsin. İstanbul Sanayi Odası, en büyük 500 firmayı açıkladı. Firmalarda, kârın yüzde 87’si finans maliyetine gitmiş, yüzde 13 kasaya gitmiş. Böyle bir ortamda yatırım zor. En çok kazanan 10 firmanın 10’u da finans sektöründen. Böyle bir adaletsizlik istihdama engel olur. İstihdamın ve üretimin artması, ihracatın büyümesi için kredi faiz oranları düşmeli. Yüksek teknolojili ve katma değeri yüksek ürünler üretmeliyiz. Bugün her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.

17 Haziran 2019 Pazartesi

10 soruda Doğu Akdeniz’de enerji denklemi

- Akdeniz'e komşu ülkelerle uluslararası aktörlerin bölgede yürüttüğü hidrokarbon arama faaliyetleri, Doğu Akdeniz enerji denkleminde yeni dengelerin ortaya çıkmasına neden oluyor. - Doğu Akdeniz'de TPAO, ABD'li Exxon Mobil ve Nobel, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner gibi dev enerji şirketleri çalışma yürütüyor. - Doğu Akdeniz'de ülkeler arasında münhasır ekonomik bölge sorunu tartışması devam ediyor. Buna karşın GKRY, bölgeyi sözde 13 parsele bölerek uluslararası hukuka aykırı şekilde şirketlere ihale ediyor. - Türkiye bölgede aktif olarak Fatih sondaj gemisiyle KKTC’nin ruhsat verdiği A,B,C,D,E,F,G olarak adlandırılan alanlarda sondaj ve arama faaliyetlerini yürütüyor. Akdeniz'e komşu ülkeler ile uluslararası aktörlerin son yıllarda Doğu Akdeniz'de yürüttüğü hidrokarbon arama faaliyetleri, bölgede suların yeniden ısınmasına yol açıyor. Doğu Akdeniz'de ve özellikle Kıbrıs adası çevresinde yürütülen petrol ve doğal gaz aramalarıyla belirli bölgelerdeki kaynak keşifleri, Akdeniz'e komşu ülkelerin enerji arz güvenliğini yakından ilgilendiriyor. Türkiye'nin son dönemde Doğu Akdeniz'de yürüttüğü petrol ve gaz arama faaliyetleri ise bölgenin aktörleri arasındaki dengelerin yeniden belirlenmesini gündeme getirdi. Bu kapsamda dünyanın en büyük enerji şirketleri bölgeye gelerek buradaki enerji arama ve iletim projelerinde birbirleriyle pay alma yarışına girdi. Çok değişkenli bir denkleme benzetilebilecek Doğu Akdeniz bölgesinde, birçok problem, kriz ve iş birliği fırsatları bir arada bulunuyor. Bu kapsamda yapılan derlemeye göre, Doğu Akdeniz'de enerji denkleminde ilişkin10 soru ve yanıtları şöyle: 1- Akdeniz'de hangi ülkeler aktif politika yürütüyor ve bölgenin enerji kaynaklarından faylanmak istiyor? Coğrafi açıdan da bölgeye sınırı olan Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya Doğu Akdeniz'de aktif politika yürütüyor. Öte yandan, bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkeler de Akdeniz'deki enerji denkleminde ağırlığını korumak istiyor. 2- Bölgedeki doğal gaz ve petrol rezervinin tahmini büyüklüğü toplam ne kadar? ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi verilerine göre, Doğu Akdeniz’in Levant adı verilen ve Suriye kıyılarını da içinde barındıran bölgesinde yaklaşık 3,5 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil civarında petrol rezervi bulunuyor. 3- Doğu Akdeniz'de hangi enerji şirketleri faaliyet gösteriyor? Doğu Akdeniz'de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ABD'li Exxon Mobil ve Noble, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner firmaları yer alıyor. 4- Doğal gaz ve petrol arama faaliyetlerinin gerçekleştirildiği bölge kaç parselden oluşuyor? Bölge, GKRY tarafından tek taraflı olarak ilan edilen sözde 13 parselden oluşuyor. Kuzeyde sırasıyla 1. 2. ve 3. parsel, ortada 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve 13. parsel ve güneyde ise 10. 11. ve 12. parsel yer alıyor. 5- Doğu Akdeniz'de hangi parsellerde münhasır ekonomik bölge sorunu yaşanıyor? Türkiye ve KKTC'nin hak iddia ettiği bölgede yalnızca sözde 10. ve 11. persellerde çakışma bulunmuyor, diğer parsellerin hepsinde münhasır ekonomik bölge tartışmaları devam ediyor. 6- Söz konusu 13 parselde hangi şirketler faaliyet yürütüyor? Bölgede sözde 2. 3. ve 9. parsellerde İtalyan Eni ve Güney Koreli Kogas şirketlerinin müşterek lisansı bulunuyor. Ortaklığın payları ise yüzde 80 Eni, yüzde 20 Kogas olarak dağılım gösteriyor. Fransız Total ve İtalyan Eni 6. ve 11. parsellerde eşit pay sahibiyken, 8. parselde Eni tek başına ruhsat sahibi konumunda yer alıyor. 12. parsel ise yüzde 35 ABD'li Noble, yüzde 35 İngiliz BG ve yüzde 30 da İsrailli Delek Drilling Group şirketlerinin hisselerinden oluşuyor. 10. parselde ABD'li Exxon Mobil ve Katar Petroleum ortaklığı sözde ruhsatları elinde bulunduruyor. Geriye kalan sözde 1'inci, 4'üncü, 5'inci, 7'inci ve 13'üncü parseller için görüşmeler devam ediyor. 7- Türkiye, Doğu Akdeniz'de nasıl bir politika izliyor? Türkiye Kıbrıs'ta, Türklerin Rumlarla eşit haklara sahip olduğunu ve adanın zenginliklerinden ortak faydalanılması gerektiğini savunuyor. Türkiye her fırsatta bölgede faaliyet yürüten enerji şirketleri ile ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkelere GKRY'nin tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeyi tanımadığını ve Türkiye'nin deniz yetki alanlarıyla çakışan bölgelerde arama ve üretim çalışmalarına izin vermeyeceğini belirtiyor. Ayrıca Türkiye, GKRY'nin adanın tamamını temsil eden bir devlet olmadığı için münhasır ekonomik bölge oluşturma ve ihale etme hakkı da bulunmadığını muhataplarına iletiyor. Öte yandan, adanın çakışma olmayan kuzey, doğu ve güney kısımlarında Rum tarafının fiili durum yaratma olasılığına karşı, KKTC tarafından TPAO'ya ruhsat sahaları verildi. Böylece GKRY'nin adanın tamamını temsil etmemesine rağmen bloklar oluşturarak münhasır ekonomik bölge ilan etmesine karşılık verilmiş oldu. 8- Türkiye bölgede arama faliyetleri yürütüyor mu? Türkiye bölgede aktif olarak Fatih sondaj gemisiyle KKTC’nin ruhsat verdiği A,B,C,D,E,F,G olarak adlandırılan alanlarda sondaj ve arama faaliyetlerini yürütüyor. Söz konusu alanlar KKTC'nin kendi münhasır ekonomik sınırları içinde yer alıyor. Ayrıca Fatih'in yanı sıra Türkiye'nin ikinci sondaj gemisi Yavuz'un da temmuz ayında bölgeye gönderilmesi bekleniyor. 9- GKRY bölgede nasıl bir politika izliyor? Doğu Akdeniz'deki kaynaklardan azami pay alma arayışına giren enerji şirketleri ve bu şirketlerin direkt veya dolaylı yoldan sahibi olan ABD, Fransa ve İtalya gibi ülkeler GKRY'yi adanın tamamında egemen gibi görüyor ve ihalelerle aldıkları lisansların hukuki olduğunu iddia ediyor. GKRY de enerji arama ve çıkarma faaliyetlerinde ABD, İtalya ve Fransa gibi bölge dışındaki aktörlerle, enerji iletimi için ise İsrail, Mısır ve Yunanistan gibi bölgedeki aktörlerle iş birliği çalışmaları yapıyor. 10- East-Med boru hattı projesi nedir? Bu projeyle Türkiye devreden çıkarılabilir mi? East-Med boru hattı projesiyle Akdeniz gazının İsrail, GKRY ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya gönderilmesi hedefleniyor. Bölgenin jeolojik yapısının kırılganlığı ve hat uzunluğu göz önünde bulundurulduğunda inşa edilmesi planlanan boru hattının teknik ve ekonomik açıdan fizıbıl olmadığı kabul ediliyor. Ayrıca Avrupa Birliğinin de desteklediği projenin öngörülen güzergahı Türkiye'nin deniz sahalarından geçiyor. Sonuç olarak aktörlerin Türkiye'yi de hesaba katarak hareket etmesi gerekiyor.

14 Haziran 2019 Cuma

Girişimcilikte batmaktan korkmayın!

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) ev sahipliğinde düzenlenen programda, yatırım almış BTM girişimcileriyle bir araya geldi. Avdagiç, Türkiye gibi genç bir nesile sahip ve girişimcilik potansiyeli yüksek olan bir ülkeden çok daha fazla girişimci çıkması gerektiğini söyledi. Avdagiç, İTO ve BTM olarak yenilikçi iş fikirlerini hayata geçirmek isteyen gençlere bu imkanı sunmanın kendileri için son derece önemli olduğunu vurguladı. Girişimcilere asla pes etmemeleri gerektiği mesajını veren Avdagiç, sözlerine şöyle devam etti: “Son zamanlarda Silikon Vadisi’nde gerçekleşen sohbetlerde kişilerin kaç girişim batırdıkları konuşuluyor. Girişimciler kaç girişimde başarısızlık yaşamışlarsa, bu başarısızlıklar onların omuzlarında girişimcilik anlamında çok kıymetli bir rütbe haline geliyor ve artı bir değer olarak dikkate alınıyor. Girişimciler yeni denemelerinde önceki başarısızlıkları sebebiyle somut çıktılar alıp, başarıya ulaşabiliyorlar. İstatistiklere göre, çok büyük başarıya ulaşan girişimciler mutlaka daha önce başarısızlığı yaşamış oluyorlar.” HEDEF UNICORN Bundan iki yıl önce Türkiye’de girişimcilik kültürünün yaygınlaşması ve girişimciliği teşvik etmek amacıyla kurdukları Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin çalışmalarına dikkati çeken Şekib Avdagiç, ilerleyen günlerde başlatacakları “BTM 1000” projesi ile startup’lara daha fazla yatırım yapılmasını hedeflediklerinin altını çizdi. Türkiye’den çıkacak ilk unicorn’ların adresi olmayı amaçladıklarını yineleyen Avdagiç, “BTM 1000 projesi ile yalnızca girişimcilik ekosistemine katkıda bulunmayacağız. Aynı zamanda 1000 startup’ın da şirketleşmesinin yolunu açarak, Türk ekonomisinin daha da güçlenmesine katkı sağlayacağız” dedi.

14 Haziran 2019 Cuma

İş ve sosyal güvenlikte gelişmeler İTO’da anlatılacak

İş ve çalışma hayatına dair hukuki gelişmeler, İstanbul Ticaret Odası’nda düzenlenecek bir seminerde paylaşılacak. Bu amaçla İTO’da “İşverenler açısından son değişikliklerle iş ve sosyal güvenlik hukuku” konulu seminer düzenlenecek. 18 Haziran Salı günü 14.00-17.00 saatleri arasında İTO’nun Eminönü’ndeki merkez binasında düzenlenecek seminerde Doç. Dr. Resul Kurt, güncel gelişmeleri ve işveren yükümlülüklerini, Prof. Dr. Nurşen Caniklioğlu da iş sözleşmesinin feshinde Yargıtay uygulamalarını anlatacak. Katılımın ücretsiz olduğu seminere kayıt için bit.ly/2wPqmf2 adresine başvurulabilir.

12 Haziran 2019 Çarşamba

Malezya’daki yatırım fırsatları anlatılacak

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ile Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) işbirliğinde ‘Malezya’da İş ve Yatırım Fırsatları Semineri’ organize edilecek. MÜSİAD’ın İstanbul’daki genel merkezinde düzenlenecek seminer, 20 Haziran 2019 Perşembe günü, 10.00-12.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Programa katılmak isteyenlerin en geç 19 Haziran’a kadar başvuru yapmaları gerekiyor. Ayrıntılı bilgi için 0212 395 33 41

12 Haziran 2019 Çarşamba