tatil-sepeti
Sağlık uygulamaları tebliğinde iyileştirme

Sağlık Uygulama Tebliği ile ilgili yapılan iyileştirme çalışmaları sonuç verdi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk,Türkiye’nin sağlık sistemi ve hizmetlerinde gurur verici bir başarı hikayesi olduğuna dikkati çekti. Birçok gelişmiş ülkede dahi olmayan hizmet kalitesini ve güvencesini sağlık alanında yaşattıklarını ve sosyal güvenlik sisteminde yapılan iyileştirmelerde, hiçbir vatandaşı dışarıda bırakmayan bir sağlık sigortası sistemine sahip olduklarını söyledi. 8 MİLYAR TL İYİLEŞTİRME Hazine ve Maliye Bakanı’nın destekleriyle yeni Sağlık Uygulama Tebliği ile tüm sağlık işlemlerinin fiyatlarında 2008’den beri ilk kez kapsamlı bir artış sağladıklarını anımsatan Bakan Selçuk, tedavi giderlerinde 8 milyar liralık bir iyileştirme olduğunu belirtti. Bakan, ayrıca 20 Şubat’tailaçlara 3 milyar liralık iyileştirmeyle beraber tıbbi malzemede yüzde 5 ile 200 arasında değişen oranlarda 1663 işlem koduna yapılan 731 milyon liralık iyileştirme olmak üzere toplamda son 6 ayda yaklaşık 12 milyarlık iyileştirme sağlandığını bildirdi. İSTANBUL TİCARET ODASI GİRİŞİMLERİ SONUÇ VERDİ Sağlık Uygulamaları Tebliğ (SUT) ile ilgili fiyat artışı olması yönünde İstanbul Ticaret Odası girişimde bulunmuştu. İTO Yönetim Kurulu Üyesi Burhan Polat ile İTO Sağlık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Mustafa Cantürk, ilgili Komite Üyeleri ile 10 Eylül 2019 tarihinde Sağlık Bakanlığı’na, ardından da Hazine ve Maliye Bakanlığı’na SUT’da güncelleme taleplerini dile getirmişlerdi.

02 Nisan 2020 Perşembe

127 yıl önceki salgın günlerinde İstanbul

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL İstanbul halkı son günlerde koronavirüs salgını nedeniyle evlerine çekildi. Bazı sosyal faaliyetlerini de ertelemek zorunda kalan İstanbul için bu yaşananlar, en zor günler değil. Zira bundan 127 yıl önce iki sene aralıklı olarak İstanbul halkına zorlu günler yaşatan kolera salgını nedeniyle toplam bin 731 kişi hayatını kaybetmişti. Salgının önüne geçilemeyince okullar yaklaşık 3 ay süre ile tatil edilmiş, kente giriş ve çıkışlar ertelenmişti. İşte İstanbul’un kolera günleri… HABİBE SÜNBÜL HANIM İlki 8 ay, ikincisi ise 3.5 ay sürüp İstanbul halkına zorlu günler yaşatan kolera, 1893 yılı 24 Ağustos günü Hasköy’de ortaya çıktı. Koleranın ilk kurbanı Feshane-i Amire’de memur Ahmet Efendi’nin eşi Habibe Sünbül Hanım oldu. Osmanlı’nın tüm sınır komşularında ve diğer vilayetlerinde görülen kolera, İstanbul’a Batum’dan hareket eden George Fisher adlı bir İngiliz gemisi ile gelmişti. Kolera, İstanbul’da hastalanarak karaya çıkartılan ve İngiliz Hastanesi’nde hayatını kaybeden bir tayfa vesilesiyle tüm İstanbul’a yayılmıştı. KORDON UYGULAMASI İstanbul’da verilen ilk kurbanın ardından sayılar peş peşe artınca önlemler de acil olarak hayata geçirilmeye başlandı. Zaten aylardır İstanbul sınırlarını zorlayan kolera için ön hazırlıklar mevcuttu. İlk iş olarak İstanbul’a 11 kolera hastanesi kuruldu. Kolera hastası bulunan evler kordon uygulamasıyla karantinaya alındı. O yıllarda kordon uygulaması o kadar sıkı uygulanıyordu ki, evlerin başına bir polis dikiliyor ve ev halkının ihtiyaçları da dışardaki görevliler tarafından karşılanıyordu. O yıllarda yaşayan Sadri Sema, kolerayı anılarında, “Hayat, asit fenik, kireç, cenaze ve açlıktan ibaret bir hiç oldu” diye anlatmıştı. YİYECEK SINIRLAMASI Kolera salgınında en büyük sınırlama yiyeceklerde olmuştu. Salgından bir süre sonra çıkarılan ilanname ile her türlü alkollü içki ve buzlu su içilmesinden kaçınılması, yiyeceklerin temiz olması, et ve nişastalı gıdaların yeterince tüketilmesiyle bunların iyice pişirilmeden yenmemesi, içilecek suların itinayla korunması, İstanbul’daki doğal memba sularının Terkos ve Bent sularına tercih edilip, bunların da kaynatılıp soğutulduktan sonra ve temiz kaplarda saklanarak içilmesi, kaynak sularının yemek yerken içilmesinin daha faydalı olduğuna dair ikazlarda bulunuldu. Ayrıca eylül ayından itibaren yaş incir, mısır, şeftali, salatalık, muşmula, patlıcan, domates, kavun ve karpuzun İstanbul’da satılması yasaklandı. Buna göre, bu tür ürünler İstanbul’a da sokulmayıp, gümrüklere kadar gelmişse geldiği yerlere geri gönderilecekti. CAMİLERDE DUA İstanbul’un kolera günlerinde maddi önlemler alınırken buna manevi tedbirler de ekleniyordu. Padişah II. Abdülhamid’in emriyle kolera günlerinde bütün cami, mescit ve tekkelerde beş vakit namazdan sonra Ahkaf Suresi okunuyordu. Ayrıca bu illetten kurtulmak için her vakit namazın farzından sonra tevbe-i istiğfar edilmesi ve salât-ı selam getirilmesi de kararlaştırılmıştı. İSTANBUL’A GİRİŞ YOK İstanbul’da koleranın hız kesmesini temin etmek amacıyla kente giriş ve çıkışlarda da karantina uygulaması gerçekleştiriliyordu. Avrupa treniyle İstanbul’a gelen yolcular, kente girişte 5 gün karantinada bekletiliyordu. İstanbul’dan çıkanlar da karantina altında kalıyordu. Hatta İstanbul’dan Anadolu’ya karantina beklemeksizin meydana gelebilecek geçişleri engellemek için Şile’den Tuzla’ya kadar tüm yarımadayı kuzey-güney istikametinde kesen bir kordon oluşturuldu. OKULLAR TATİL Salgının eylül ayında şiddetlenmesi üzerine bütün okullar tatil edildi. Kasım ayında tekrar açıldı, ancak salgının yayılması üzerine kapatılmak zorunda kaldı. Mekteb-i Mülkiye ve Mekteb-i Sultani haricindeki okullar ocak ayına kadar tatil edildikten sonra normal eğitime devam edildi. Bu dönemlerde tatil edilmeyen okullar için de ciddi önlemler alınmıştı. Sürekli dezenfekte çalışmaları yapıldı ve olası bir vakada alınması gereken tedbirler hazır bulunduruldu. 110 DERECEDE TEMİZLİK Kolera yangınının sönmesinde en önemli önlemlerden biri de tebhirhaneler yani buhar odalarıydı. İstanbul’da kurulan üç tesis, kolera bulunan evlerdeki eşyaları 110 derece sıcaklıkta dezenfekte ediyordu. 1 MİLYON KURUŞLUK MÜCADELE İstanbul’da kolera ile mücadele boyunca 1 milyon 174 bin 833 kuruş para harcandı. 1893 yılı yazında gemilerin İstanbul’un herhangi bir yerine yolcu çıkarması yasaklandı. Koleralı hastaların hastalıklarını gizleyerek topluma yaymalarını engellemek adına, eczanelerden kolera ilacı alanların belediyeye ihbar edilmesi için düzenleme yapıldı. Kasapların dükkanların sokak tarafına açık olarak et asmaları yasaklandı. Berber dükkanlarında kesilen saçların yerlere atılması men edilerek bir tenekede toplanması sağlandı. Mahallelere geceleri erimiş kireç dökülmeye başlandı. Esnafın kahvehanelerin önüne iskemle atarak oturması ve nargile sularını sokağa dökmesi yasaklandı. Cami tuvaletlerinin alafranga tarzda yapılması için karar alındı. Hristiyanların perhiz gününde yedikleri yemeklerin kolerayı tetiklediğinden hareketle midye, tarak, salyangoz, istiridye, yengeç ve ıstakoz gibi deniz mahsullerinin avlanması ve satılması yasaklandı. Bekar odalarında kalan işçiler karantina kuralına uyarak kafileler halinde memleketlerine gönderildi. YALNIZCA KOLERA DEĞİL İstanbul yalnızca kolera günlerinde değil, veba günlerinde de zor zamanlar geçirmişti. 1803-1813, 1901 ve 1919 vebaları, 1915 tifüsü, 1924 sıtması da İstanbul halkının korkulu rüyası olmuştu.

02 Nisan 2020 Perşembe

Demiryolları yatırımlarla 2023’e hazırlanıyor

Anadolu toprakları, buharlı lokomotifin dünyada ilk defa kullanılmasından 33 yıl sonra 23 Eylül 1856'da İzmir-Aydın hattının inşasıyla demiryoluyla tanıştı. Sultan 2. Abdülhamid'in çok önem verdiği ve hayata geçirdiği Hicaz Demiryolu Projesi ile sosyal, kültürel ve ekonomik olarak şekillenmesinde de bir milat yaşayan Osmanlı topraklarında, 1923 yılına kadar toplam 4 bin 136 kilometre demiryolu ağı örüldü. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün çok büyük önem verdiği projeler arasında yer alan demiryolu ağı, Atatürk döneminde yapılan büyük yatırımlarla genişledi ve 1950'ye gelindiğinde 7 bin 900 kilometreye ulaştı. Daha sonraki süreçte yılda ortalama sadece 18 kilometre demiryolu yapılabilen Türkiye'de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023 hedefleri doğrultusunda başlattığı çalışmalarla 2003-2019 yıllarında bu rakam yılda ortalama 135 kilometreye çıktı. Yapılan yatırımlar sonucu 12 bin 803 kilometre demiryolu ağına ulaşıldı. HEDEF 18 BİN KİLOMETRE Yapılan büyük yatırımlarla yüksek hızlı trenle (YHT) tanışan Türkiye, dünyada 8'inci, Avrupa'da ise 6'ncı YHT teknolojisi kullanan ülke konumuna yükseldi. Planlanan çalışmalar tamamlandıkça demiryolu sektöründe uluslararası ve bölgesel çapta önemi büyük oranda artan, demiryolu taşımacılığının kalbi olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye'de, 2023'e kadar 5 bin 509 kilometre daha yeni demiryolu hattının tamamlanmasıyla toplam hat uzunluğu 18 bin kilometreye ulaşacak. YERLİ ÜRETİM KATKISI Türkiye, ülkenin ilk ağır sanayisi Karabük Demir ve Çelik Fabrikalarının (Kardemir) demiryolu alanında yaptığı yatırımlarla ray ve tren tekeri üretiminde bölgesinde tek, dünyada ise söz sahibi ülkelerden oldu. Kardemir Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yolbulan, dünyada tren tekeri üretebilen 16 fabrikadan biri olduklarını belirterek, yakın bölge ülkeleri arasında da hem ray hem de tren tekerinin tek üreticisi konumunda bulunduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde yola çıktıklarını ve demiryolu alanında büyük yatırımlar yaptıklarını vurgulayan Yolbulan, “Uluslararası standartlarda tren rayını yerli imkânlarımızla üretiyoruz. Yılda 450 bin ton ray, 200 bin adet demiryolu tekeri üretme kapasitemiz var. Ürettiğimiz 770 bin ton ray TCDD tarafından hızlı ve konvansiyonel hatlarımızda kullanıldı. Kalite konusunda dünyanın yetkili bütün kurumlarından testler yapılarak sertifikalar alındı” diye konuştu. TEKER İTHALATI BİTECEK Türkiye'nin kısa sürede demiryolu tekeri ithalatını bırakacağını ve Kardemir'in bu boşluğu dolduracağını belirten Mustafa Yolbulan, “Önümüzdeki 2 yıl içinde 150 bin adet demiryolu tekerini de ihraç eder hale geleceğiz. Kardemir'de yapılan üretimler sayesinde 100 milyonlarca dolar ülkede kaldı. Çankırı Hızlı Tren Makas Fabrikası’nın ortaklarındanız. Bu alanda da katkımız sürüyor. Mantarı sertleştirilmiş ray üretmeye yönelik tesisimizi devreye aldık. Anadolu'nun demiryolu ağının daha da gelişmesiyle daha çok kalkınacağını biliyoruz. Bunda ne kadar çok katkımız olursa biz o kadar gurur duyuyoruz” diye konuştu.

02 Nisan 2020 Perşembe

Eğitim sektörü ‘e-vden’ büyüyecek

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Uluslararası araştırma şirketi Global Market Insigts’ın 2018 tarihli raporuna göre dünyada e-öğrenme pazarının büyüklüğü 190 milyar dolara ulaştı. Raporun 2025 öngörüsü ise sektörün 2025’e kadar yüzde 7’lik bir büyüme ile 300 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması. Ancak öngörüler, son günlerde dünya genelinde yaşanan Covid-19 salgını nedeniyle e-öğrenme sektöründe daha fazla büyüyeceği yönünde. Türkiye’de faaliyet gösteren sektör temsilcileri, salgın sonrası çevrimiçi öğrenme sektörünün yüzde 30 büyüyeceğini düşünüyor. ÜÇ KAT ARTTI Milli Eğitim Bakanlığı’nın uzaktan eğitim uygulamasının yanı sıra şirketler de evde kalan personelinin eğitimlerini uzaktan vermeyi tercih ediyor. Ayrıca evden kısıtlı zamanlarda dışarı çıkabilen insanlar, dil ve çeşitli mesleki konulardaki öğrenimleri için de uzaktan eğitime öncelik tanıyor. Bu dönemde e-öğrenme için yapılan başvuruların üç kat arttığını ifade eden sektör temsilcileri, uzaktan eğitimin Covid-19 salgınından sonra da ilk tercih olacağını ifade ediyor. ROBOTİK KODLAMA Uzaktan eğitim, salgından önce de daha az zaman, daha düşük maliyet ve daha çok öğrenciye ulaşma gibi nedenlerle tercih ediliyordu. Sektör temsilcileri, evde kalma mecburiyeti sonrası bir haftalık süreçte en çok çeşitli eğitim kurumlarından gelen taleplerin arttığını belirtiyor. Bu süreçte çocuklarıyla verimli vakit geçirmek isteyen aileler ise bireysel olarak robotik kodlama için uzaktan eğitime başvuruyor. FIRSAT EŞİTLİĞİ Son günlerde artan taleplerle büyümesini sürdüren çevrimiçi eğitim sektöründe kimi kurumlar ücretsiz eğitim de veriyor. Harvard,Cornell, Princeton, Dartmouth, Yale, Columbia, Brown ve Pensilvanya üniversitelerinin hocaları tarafından oluşturulan 450 ders https://www.freecodecamp.orgadresinden ücretsiz olarak öğrencilerle buluşturuluyor. Türkiye’de de TÜBİTAK arşivlerine ücretsiz olarak ulaşım imkânı bulunuyor. Ayrıca Yüksek Öğrenim Kurumu da üniversiteler tarafından üretilen dijital ders içeriklerini üniversite öğrencilerinin erişimine sundu. Uzaktan eğitim sektöründe faaliyet gösteren şirketler de bazı derslere artık ücretsiz erişim sağlanması yönünde adım attı. İLK UZAKTAN EĞİTİM MEKTUPLA Dünyada ilk uzaktan eğitim mektupla eğitim şeklinde başladı. İngiltere’de 1840 yılında başlayan uzaktan eğitim metodu, Türkiye’de de 1950’li yılların başında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Bankacılık ve Ticaret Hukuku Bölümü ile hayata geçti. Daha sonra Mektupla Öğrenim Merkezi Müdürlüğü bünyesinde devam eden uzaktan eğitim uygulamaları, 1990’lı yıllarda e-öğrenme şeklini aldı. BAĞLANTILI SEKTÖRLER Covid-19’la beraber uzaktan eğitime ilk adımı Milli Eğitim Bakanlığı attı. Öğrencilerin evlerde olması, ailelerin çocuklarının eğitim modelinde de yeni bir arayışa girmelerine neden oldu. Sektör temsilcileri, bu süreçte özellikle Milli Eğitim Bakanlığı ile bağlantılı iş yapan yayıncılık firmalarının e-öğrenme sistemine geçeceğini ifade ediyor. BİLİŞİM VE SANAT EĞİTİMLERİ ÜCRETSİZ GaziÜniversitesi Teknopark bünyesinde hizmet sunan çevrimiçi eğitim platformlarından Bilişim Garajı ve Sanat Garajı da uzaktan eğitim veren şirketlerle işbirliği yaparak içeriklerini ücretsiz olarak internet üzerinden kullanıcı ile buluşturuyor. Koronavirüs salgınına karşı alınan önlemler doğrultusunda eğitime ara verilmesi kararının ardından bir sosyal sorumluluk projesi başlatan Bilişim Garajı, ‘Vazgeçme: Bilim ve Sanat’ ilkesiyle hareket ederek, online bilim ve sanat eğitimlerini vazgecme.org sitesi üzerinden ücretsiz erişime açtı. MEKTUPLA İNGİLİZCE EĞİTİMİ VERDİ Türkiye’de uzaktan eğitimin başladığı ilk yıllarda mektupla eğitim söz konusuydu. Hatta insanlar uzaktan dil eğitimlerini mektupla gerçekleştiriyordu. Naci Limosollu 1954 yılında ders üniteleri ve fasikülleri her hafta öğrenciye postalayarak öğrencilerin İngilizce öğrenmelerini sağlıyordu. İlk yıllarda 5-10 aboneyle başlayan mektupla uzaktan öğrenim sistemi sonraki yıllarda 10 binleri bulmuştu.

01 Nisan 2020 Çarşamba

Reel sektör bu teşviklerle ‘NEFES’ alacak

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç; hükümetin ekonomik hayatın aksamadan devamlılığı için iş dünyasına yönelik bir biri ardına sunduğu destek paketlerini değerlendirdi. İTO Başkanı Avdagiç, “TOBB, yaptığı çalışmalar sonucu odalarımızdan gelen birçok talebin hayata geçmesini sağlarken, bu sürece destek veren Cumhurbaşkanımıza, Hazine ve Maliye Bakanımıza, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımıza, Ticaret Bakanımıza, Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza ve TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu'na teşekkür ediyoruz” dedi. İŞTE İŞ DÜNYASINA NEFES ALDIRACAK DESTEKLER ✅ Belirlenen sektörler için Nisan, Mayıs ve Haziran’daki Muhtasar, KDV, SGK ödemeleri 6’şar ay ertelenecek, bu destek tüm şahış işletmelerini de kapsamaktadır. (Kapsamın tüm sektörleri içermesi için çalışmalarımız devam etmektedir) ✅ KGF desteği 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkarıldı, böylece 350 milyar TL’nin üzerinde ilave kefalet limiti sağlanacak. Kullandırımlarda likidite ve teminat açığı bulunan firmalar ile KOBİ'lere öncelik verilecek. ✅ Kısa Çalışma Ödeneği’nden yararlanma şartları iyileştirildi. 600 gün sigorta primi şartı 450 güne, son 120 günlük prim ödeme şartı 60 güne indirildi. Kapatılan işletmeler için başvuru belgeleri 10’dan 2’ye düşürüldü. ✅ Kamu bankaları öncülüğünde “İş’e Devam Kredi Desteği” açıklandı. 6 ay anapara ve faiz ödemesiz, toplam 36 ay vadeli ve yıllık %7,5 faiz oranlı kredi başvuruları 26 Mart 2020 tarihi itibariyle başlayacak. ✅ İşletmelerin çeklerini ödeyebilmeleri için, tüm sektörlerde Kredi Garanti Fonu destekli 3 ay anapara ve faiz ödemesiz “Çek Ödeme Destek Kredisi” 30 Mart 2020’de uygulamaya alınacak. ✅ Kamu bankaları tarafından açıklanan “İşe Devam Kredi Desteği” yanında özel bankaların da katılabileceği %9,5 faizli, 3 ay ödemesiz 12 ay vadeli “Ekonomik İstikrar Kalkanı Kredi Desteği” paketi Türkiye Bankalar Birliği tarafından açıklandı. Dünden itibaren müracaat başladı. ✅ Mikro ve küçük ölçekli işletmeler için geçerli olan “Ticari Alacak Sigortası” kapsamında orta ölçekli (cirosu 125 Milyon TL’ye kadar olan) işletmeler de dahil edildi. ✅ Turizm sektöründe 1 Nisan 2020 tarihi ile 30 Haziran 2020 tarihi arasında kamuya ödenecek tüm kira, hasılat, ecrimisil ödemeleri 6 ay ertelendi. Konaklama Vergisi, 1 Ocak 2021 tarihine ertelendi. ✅ KOSGEB’in 30 Haziran’a tahakkuk edecek alacakları 2021 yılına ertelenecek. Teknoparklardaki kuluçka firmalarından ve ticari işletmelerden 2 ay süreyle kira alınmayacak. ✅ Geri kazanım payı (GEKAP) beyannameleri altı ayda bir verilecek. İlk beyan ödemi Haziran 2020 sonuna ertelendi. ✅ Mart ayı KDV ve BA/BS beyannameleri ve ödemeleri 1 ay ertelendi. İcra ve iflas takipleri 30 Nisan'a kadar durdurulacak. ✅ Faaliyetleri zorunlu olarak durdurulan iş yerleri için kamu idarelerince kira bedeli tahakkuk ettirilmeyecek. 1 Mart 2020 ile 30 Haziran 2020’ye kadar işyeri kira bedelinin ödenememesi, kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmayacak. ✅ 24 Mart 2020 öncesine ait ödenmeyen kredi/çek/senet/kredi kartı borçları, 31 Aralık 2020 tarihine kadar ödenir veya yeniden yapılandırılırsa, sicile işlenmeyecek. ✅ Esnek ve uzaktan çalışma modelleri daha etkin hale getirilecek. Telafi çalışma süresi 2 aydan 4 aya çıkartıldı. ✅ Otopark Yönetmeliği’nin yürürlük tarihi 30 Haziran’a ertelendi.

01 Nisan 2020 Çarşamba