tatil-sepeti
Dövizde spekülasyona SWAP önlemi

Swap’taki stratejinin ikinci boyutunda ise ülkelerin ve merkez bankalarının işbirliği yapması hedefi var. Koronavirüs pandemi döneminde dolarda bir likitide sorununun yaşanmaması için özellikle Fed’in parasal genişleme politikası değerlendirilmek isteniyor. HABER: ŞEREF KILIÇLI Swap konusu, Türkiye’de özellikle döviz kurlarında dalgalanma olduğunda ve TL hızlı bir şekilde değer kaybettiğinde gündeme geliyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDKK), TL’ye yapılan spekülatif atakları bertaraf etme gerekçesiyle swap işlemlerine sınırlamalar getirebiliyor. Peki nedir bu swap? TAKAS İŞLEMİ Takas işlemi olarak da adlandırılan swap, finansal terim olarak bakıldığında varlıkların, faizlerin, dövizlerin değiş tokuş edilmesi anlamına geliyor. Döviz swap’ı özelinde mercek altına alındığında ise iki kurumun farklı para birimlerinden varlıklarını belirli bir süre için değiş tokuş etmeleri olarak ifade edilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken bir başka nokta; swap yapılan varlıklar bilançodan çıkmıyor, sadece belirli bir süreliğine devrediliyor. NEDEN KISITLANDI? Koronavirüs salgını nedeniyle dövizdeki hareketlik ve TL’nin hızlı değer kaybetmesine karşı BDDK, 12 Nisan’da yeni bir swap düzenlemesi yaptı. Bu kapsamda, Türkiye’deki bankaların yabancılara TL verip karşılığında döviz alma limitlerini özkaynağın yüzde 10'undan yüzde 1’ine çekti. Swap sınırlamasıyla yurtdışı bankaların Türkiye’deki bankalarla yaptıkları swap işlemlerinden aldıkları TL’yi kullanarak yurtiçinde dolar almalarının önüne geçilmesi hedefleniyor. BDDK, Ağustos 2018’deki büyük döviz dalgalanmasından başlayarak bu yöntemi kullanmaya başladı. Nitekim swap’taki sınır, kademeli olarak özkaynağın yüzde 50’si ile başladı ve en son düzenlemeden önce 9 Şubat’ta yüzde 10’a kadar indirildi. SPK DA DÜZENLEDİ Peki, bankalar neden yurtdışıyla swap işlemlerine ihtiyaç duyuyor? Kısaca açıklamak gerekirse, bankalar bilançolarındaki döviz ve TL’deki alacak ve borç miktarlarını dengelemek zorunda. Swap ile bunu çok hızlı bir şekilde yapabiliyorlar. Bu yüzden swap’ı aktif bir şekilde kullanıyorlar. Ancak dışardaki muhatapları bu işlemleri bazı dönemlerde döviz kurlarına spekülatif atak aracı olarak da kullanabiliyor. BDDK’nın ardından 13 Nisan’da Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) da swap düzenlemesi yaptı. SPK, sermaye piyasası kurumlarının yurtdışı yerleşiklerle yaptıkları swap işlemlerini aynen BDDK gibi özsermaye tutarlarının yüzde 1’i ile sınırlandırdı. SPK da döviz karşılığı TL ya da tersi swap işlemlerinin yurtiçinde yapılmasını ve kurdaki dalgalanmayı engellemeyi hedefliyor. STRATEJİNİN İKİNCİ BOYUTU ABD Merkez Bankası (Fed), küresel piyasaların artan dolar likiditesi ihtiyacını karşılamak üzere beş ülkenin merkez bankasıyla başlattığı swap uygulamasına, 19 Mart’ta 9 ülkeyi daha ekledi fakat Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nı (TCMB) dahil etmedi. Konu, G20 Olağanüstü Liderler Zirvesi’nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirildi. Erdoğan, “Küresel finans krizi döneminde yaptığımız gibi bir an önce harekete geçmeli ve küresel güveni tesis etmek için ortak çaba sarf etmeliyiz. Merkez bankaları arasındaki swap anlaşmalarının G20’nin tüm üyelerini kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekiyor. Şayet küresel ekonomide güveni artırmak istiyorsak bunu bir an önce hayata geçirmeliyiz. Eğer her türlü tek taraflı adımlarla yola devam edersek küresel ticaretin tamamını olumsuz etkileyecek yeni bir sürece girmemiz kaçınılmaz” diyerek, Türkiye’nin swap talebini aktardı. SPEKÜLATÖRLERE ‘TL’DEN ELİNİ ÇEK’ MESAJI İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun bankaların swap işlemlerine sınırlama getiren kararını değerlendirdi. Avdagiç, “BDDK spekülatörlere 'TL'den elini çek' mesajı verdi. Bu kararın küresel ölçekte koronavirüsün (Covid-19) oluşturacağı tahribatla ilgili olduğunu da unutmamak gerek. Bu mekanizmanın daha sağlıklı biçimde işleyeceği günlere de yakında kavuşacağımıza inanıyoruz” dedi. Bankaların piyasa koşullarında swap imkanlarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), üzerinden sağlayabilmesinin mümkün olduğunu da belirten Avdagiç, “Maksadı ihtiyaç değil de spekülasyon olana yurtdışı swap imkanı kapandı. Ekonomi yönetimimiz bu fırsatı değerlendirmelerine müsaade etmeyecektir. BDDK, finansal kuruluşlara 'TL'yi KOBİ'ye ver, yurtdışına verip dolar alma' diyor” şeklinde konuştu. MERKEZ BANKALARI ARASINDA DA KULLANILIYOR Swap döviz likiditesi sağlamak için merkez bankaları arasında da kullanılan önemli bir finansal enstrüman. ABD Merkez Bankası Fed, koronavirüs pandemi ile mücadele kapsamında mart ayında parasal genişleme kararı aldı. Fed’in aldığı diğer önlem ise 2008 krizi sırasında kullandığı merkez bankaları arası kullanılan takas (swap) mekanizmasının yeniden devreye sokulması oldu. Bu adımın amacı, rezerv para olarak işlev gören doların küresel likiditesini artırmaktı. Swap mekanizması; Avrupa Merkez Bankası (ECB), Kanada, İngiltere, Japonya ve İsviçre merkez bankalarıyla başladı. Ardından Avustralya, Brezilya, Danimarka, Kore, Meksika, Norveç, Yeni Zelanda, Singapur ve İsveç merkez bankalarıyla da geçici swap hatları oluşturuldu. Söz konusu swap hatlarıyla Avustralya, Brezilya, Kore, Meksika, Singapur ve İsveç merkez bankalarının her biri için 60 milyar dolara yakın, Danimarka, Norveç ve Yeni Zelanda merkez bankalarının her biri için de 30 milyar dolarlık likidite sağlanacağı aktarıldı. FED İLE SWAP YERİNE REPO MÜMKÜN MÜ? Fed, 31 Mart’ta swap anlaşması yapmadığı ülkelere repo imkanı tanıdı. Uygulama ile swap anlaşması olmayan ülkelere de ABD Hazine tahvili karşılığında dolar likiditesi sağlamış oldu. Ancak Türkiye sahip olduğu ABD tahvillerinin çok büyük bir kısmını 2018 yılında elinden çıkardığı için bu imkandan kapsamlı bir şekilde yararlanamıyor. ABD Hazine Bakanlığı’nın verilerine göre, ocak itibariyle Türkiye’de yerleşik kişi ve kuruluşların elinde yaklaşık 2.8 milyar dolar değerinde ABD Hazine tahvili bulunuyor. Bazı ekonomistlere göre, Fed’in ABD tahvili şartı esnekliğe sahip ve Fed isterse bu esnekliği kullanabiliyor. Endonezya örneğine dikkat çeken ekonomistler, 30 milyar dolarlık ABD tahvili bulunmasına rağmen 60 milyar dolarlık repo anlaşması tesis edildiğini belirtiyorlar. Ekonominin siyasetten bağımsız olmadığını söyleyen ekonomistler ise ABD’nin S-400 meselesini swap konusunda da gündeme getirdiğini iddia ediyorlar.

21 Nisan 2020 Salı

Bayraklarımızla balkonlardayız

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 1920’de açılışından 7 yıl sonra, ilk defa 1927’de ‘Çocuk Bayramı’ olarak kutlanmaya başlayan 23 Nisan tarihinde bu yıl bir ilk yaşanacak. Çocuklara armağan edildiğinden bu yana kesintisiz olarak sokaklarda coşkuyla kutlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu yıl evlerde ve balkonlarda karşılanacak.Milli bayram tarihinde bu yaşanan bir ilk olarak kayıtlara geçecek olsa da II. Dünya Savaşı yılları ve 1953’teki Gönen depremi nedeniyle de 23 Nisan’ın buruk kutlandığı yıllar olmuş. MİLLİ MESELE ÇOCUK TBMM’nin açılışının resmi olarak Çocuk Bayramı olarak kutlanması ilk olarak 1927 yılına rastlar. Onun öncesinde de 23 Nisan, başkanlığında Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın olduğu Himaye-i Etfal Derneği tarafından ‘Çocuk Günü’ olarak kutlanıyordu. Savaş yıllarında annesiz ve babasız kalan çocukları himaye etmek, zor koşullar altındaki çocukların yaşam şartlarını iyileştirmek amacıyla hizmet veren bu dernek için çocuk milli bir mesele olarak ele alınıyordu. Kutlamaların resmi hüviyet kazanmadığı dönemde de bu günde çocuklar adına rozet satılıyor ve gelirleri Himaye-i Etfal Derneği’ne aktarılıyordu. 10 BİN LİRA YARDIM Kutlamaların resmi nitelik kazanması 1927 yılında gerçekleşti. Ancak yine de 1981 yılına kadar resmi bir adı olmaksızın çocuklar adına kutlandı. Milli bayramın çocuklar adına kutlandığı ilk yıl karşılama son derece coşkulu oldu. İlk defa o yıl çocuk alayı düzenlendi ve Mustafa Kemal Atatürk, çocukların gezdirilmesi için özel aracını tahsis etti. Atatürk, ilk kutlama gününde bayram dolayısıyla resmi kabul düzenlenmeyeceğini, arzu edenlerin tebriklerini TBMM’deki makamında özel olarak kabul edeceğini bildirdi. O yıl Ankara Evkaf Oteli’nde verilen senelik Himaye-i Etfal balosuna Mustafa Kemal Atatürk de katıldı ve söz konusu gecenin ardından yardıma muhtaç çocuklar için 10 bin lira yardım toplandı. NÜFUS AZLIĞI Savaş sonrası Türkiye’sinde çocuklar geleceğin kurtarıcısı olarak görülüyor ve onların iyi yetişmesi için her türlü çaba gösteriliyordu. Savaşın enkazını içinde barındıran Türkiye’nin nüfusu o yıllarda çocuk ölümleri dolayısıyla da oldukça azdı. 14 milyon gibi bir nüfus yeni kurulmuş bir ülkenin güvenliği için tehdit olarak algılanıyordu. O dönemlerde 23 Nisan kutlamalarında bu tema da ön plana çıkıyordu. Hatta Himaye-i Etfal Derneği’nin 1929 tarihli bir ilanında “Vatandaş! Bugünkü 14 milyonluk Türk nüfusunun pek az zamanda 30 milyon olmasını, boş ve kimsesiz ovaların çalışan çiftçilerle, gürbüz bir nesille dolmasını istiyor musun? Himaye-i Etfal’e günde 10 para vererek yardım et… Bu küçük yardım ummadığın büyük eserler doğuracak” şeklinde bir ifade yer almıştı. ÇOCUK HAFTASI Her yıl coşkusu artarak kutlanmaya devam eden milli bayram için 1929 yılı zirve oldu. Zira 1929’da milli bayram bir hafta olarak kutlanmaya başlandı. O yıl kutlamanın organizasyonuna Türk Ocakları dahil oldu ve bir hafta boyunca okullar tatil edildi. Çocukların istekleri TBMM’ye yazılı olarak sunuldu. Bunların arasında çocukların dilendirilmesinin, onlara dayak atılmasının engellenmesi, okul sayısının artırılması gibi istekler de vardı. BURUK KUTLAMALAR 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tarihinde bu yılki kadar buruk bir kutlama olmasa da bayramın dönem dönem zor şartlar altında kutlandığı olur.Bunlardan biri II. Dünya Savaşı’dır. O yıllarda kutlamalar, dünya genelinde yaşanan ekonomik ve siyasi buhran gölgesinde gerçekleşir. Bir diğer zor zaman da 1953 yılındaki kutlamalar döneminde olur. Zira 18 Mart 1953’te Gönen’de 7.2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelir. Deprem sonrası 265 kişi yaşamını yitirirken önemli ölçüde de maddi hasar gerçekleşir. Tam 23 Nisan arifesinde meydana gelen bu deprem kutlamalarda bir aksamaya neden olmasa da törende depremzedeler unutulmaz. Yapılan açık artırmalardan elde edilen gelirler depremzedelere aktarılır. Bir diğer buruk kutlama da 6-7 Eylül olayları sonrası gerçekleşen ilk 23 Nisan’da olur. 1957 yılında istenmeyen bir durum yaşanmaması için kutlamalar yalnızca okullarla sınırlı tutulur. 23 NİSAN KRONOLOJİSİ * 1927: Milli bayram resmi olarak kutlanmaya başlandı. * 1929: Kutlamalar bir haftaya çıkarılarak çocuk haftası olarak gerçekleşmeye başladı. * 1933: Resmi makamların temsili olarak bir günlüğüne bir çocuğa bırakılması geleneği başlatıldı. * 1975: Kutlamalara TRT de katıldı. * 1980: TRT’nin dünyanın çeşitli ülkelerinden davet ettiği çocuklarla beraber 23 Nisan ilk olarak uluslararası boyutta kutlandı. * 1981: Milli Güvenlik Konseyi sonrası 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ismi resmileşti ve günümüze kadar geldi. * 1985: TRT’nin davetine 34 ülkeden katılım sağlandı. EBA ÜZERİNDEN KUTLAMA 23 Nisan kutlama tarihinin belki de en farklı dönemi bu yıl gerçekleşecek. Çocuklar bayram coşkusunu TRT EBA televizyonu üzerinden hissedecek. O gün, TRT EBA TV’nin tüm içeriği 23 Nisan kutlamalarına ayrılacak. Yine TRT’nin 23 Nisan kutlama arşivinden derlemelerde bayram heyecanını evlerinde yaşayanların istifadesine sunulacak. 100 BİN ADET HAZIRLANDI Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bu sene evlerimizin balkonlarında kutlayacağız. Aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kuruluşunun 100. yılı kutlamaları için İstanbul Valiliği ile İstanbul Ticaret Odası işbirliği’nde 100 bin bayrak hazırlandı.

21 Nisan 2020 Salı

İmkanları kullanalım, üretimi-istihdamı koruyalım

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Covid-19’a yönelik hükümetin aldığı en güncel tedbirlerin ve Kısa Çalışma Ödeneği’nin tüm detaylarının www.ito.org.tr adresinden üyelerin istifadesine sunulduğunu söyledi. Avdagiç, “Bu tedbirleri ne kadar duyurursak, istihdamı ve üretimi o kadar çok koruruz” dedi. EN GÜNCEL GELİŞMELER Şekib Avdagiç, İstanbul Ticaret Odası üyelerini de Covid-19 tedbirlerinin en güncel gelişmelerini öğrenmek için ito.org.tr adresindeki bilgi notları ve raporları incelemeye davet etti. Avdagiç, “Değerli İTO Üyelerimiz, hükümetin aldığı Covid-19 tedbirlerinin en güncel gelişmelerini ve Kısa Çalışma Ödeneği’nin tüm detaylarını Odamızın www.ito.org.tr kurumsal adresinden öğrenebilirsiniz. Bu tedbirlerden ne kadar çok bilgi sahibi olursak, istihdamı ve üretimi o kadar çok koruruz” ifadesini kullandı. TEDBİRLERİ İTO PORTALDAN TAKİP EDİN İTO’nun web portalında Covid-19 ile ilgili bilgi notlarına aşağıdaki linklerden, güncel tüm duyurulara ise https://www.ito.org.tr/tr/duyurular adresinden ulaşılabilir: * İş dünyasına yönelik ekonomik tedbirler https://www.ito.org.tr/tr/duyurular/is-dunyasina-yonelik-corona-virus-icin-alinan-ekonomik-tedbirler * Kısa çalışma ödeneği https://www.ito.org.tr/tr/duyurular/detay/kisa-calisma-odenegi-bilgi-notu * Mücbir sebep https://www.ito.org.tr/tr/duyurular/detay/mukelleflerin-mucbir-sebep-kapsamina-alinmasi-hakkinda-bilgi-notu

21 Nisan 2020 Salı

Mücbir sebep için kolay sorgulama

Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı, (GİB) yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele kapsamında birçok tedbir aldı. Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar, bu tedbirler hakkında bilgi verdi. Bayrakdar, sektörlerin mücbir sebep kapsamında olup olmadığını nasıl öğreneceğine dair bir açıklama yaptı. Bayrakdar, “Mücbir sebep kapsamındaki mükellefleri sisteme tanımladık. Gelir vergisi mükellefleri, 65 yaş üstü vatandaşlar ile faaliyetlerine ara verilenlerin durumları net. Kronik hastalığı olan vatandaşlarımız ise İnteraktif Vergi Dairesi (İVD) üzerinden elektronik başvuru yapabilirler. Mükelleflerimiz ‘ivd.gib.gov.tr’ adresindeki ‘Mücbir Sebep Durum Sorgusu’ menüsünden mücbir sebep kapsamında olup olmadıklarını öğrenebilir. İVD’ye e-Devlet şifresi ile de giriş yapılabilir” diye konuştu. ANA FAALİYET KONUSUNA GÖRE Mükelleflerin vergi dairesi kayıtlarında yer alan ve faaliyet alanını gösteren NACE kodu olduğunu aktaran Bayrakdar, şu değerlendirmede bulundu: “Vergi kayıtlarındaki ana faaliyet kodları belirtilen sektörler içinde olan mükelleflerimiz başka bir işlem yapmadan sistemimiz tarafından yapılan tanımlamayla beyan ve ödeme erteleme imkanından yararlanabilecek” FAİZSİZ ERTELEME Mücbir sebep kapsamında olup borçları ertelenen mükelleflerden herhangi bir faiz alınmayacağını da vurgulayan Bayrakdar, şöyle devam etti: “Bizim ertelemelerimizde kesinlikle hiçbir faiz ve komisyon uygulanmayacak, ekstra maliyet olmayacak. Mükellef nisanda hangi vergiyi ödeyecekse 6 ay sonra da onu ödeyecek, ilave bir yük olmayacak. Her şeyi takip ediyoruz. Dinamik bir süreç var ve gerekli yerde müdahalede bulunuluyor.” DÜZELTME İSTENEBİLİYOR Fiilen mücbir sebep kapsamında yer alan sektörde faaliyet gösteren bir işletme, sistemde kayıtlı ana meslek kodunun farklı olması nedeniyle mücbir sebep kapsamında değil gibi görünebiliyor. Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar, bu durumdakiler için şunları söyledi: Kayıtların düzeltilmesi imkanını tanıyoruz. Kayıtlarda yer alan ana faaliyet kodu fiilen esas faaliyet alanıyla uyumlu olmayan mükelleflerimiz, İVD aracılığıyla ana faaliyet konusunun değiştirilmesine yönelik tevsik edici bilgi ve belgelerle başvuru yapabilecek. Bu başvuru bir komisyon tarafından kontrol edilecek. Şu ana kadar 7 binden fazla başvuru geldi.” VEZNEYE GELENLER YÜZDE 90 AZALDI Gelir İdaresi Başkanlığı, salgın sebebiyle mükellefleri vergi dairesine gitmeden, interaktif vergi dairesi (İVD) ve Hazır Beyan Sistemi gibi elektronik uygulamalara yönlendiriyor. Konu hakkında bilgi veren Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar “Bu uygulamalarla beyan, ödeme ve başvuru gibi hemen hemen tüm işlemler elektronik ortamda gerçekleştirilebilir. Vergi ve harç ödemesi başta olmak üzere 148 farklı işlem elektronik ortamda yapılabiliyor. Bu dönemde vezne işlemleri adet olarak yüzde 90 azaldı” dedi. KARTLA ÖDEME Mükelleflerin, İVD üzerinden banka ya da kredi kartları ile vergilerini de kolayca ödeyebileceğine işaret eden Bayrakdar, “Yakın zamana kadar harç, MTV ya da kira vergisi gibi sınırlı sayıdaki vergi kredi kartıyla ödenebiliyordu ancak kısa süre önce yaptığımız bir değişiklikle 50 bin liraya kadar olan gelir ve kurumlar vergisi, muhtasar, katma değer vergisi gibi temel vergilerin de kredi kartıyla ödenebilmesini sağladık” diye konuştu. ONLİNE ERTELEME Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar, Kovid-19 tedbirleri kapsamında yapılan yasal düzenlemeyle 30 Nisan’a kadar tüm icra takiplerinin durdurulduğunu hatırlattı. Bayrakdar “Bu kapsamda vergi dairelerince de bu süreçte icra takibi yapılmayacak. Bunun dışında borcunu ödemeye gayret gösteren fakat bu dönemde borçlarını ödemede zorlanan mükelleflerimizin taksit talebinde bulunmaları mümkündür. Bu taleplerini elektronik olarak yapabilirler. Biz de bu talepleri kısa süre içinde değerlendirerek yine elektronik ortamda mükelleflerimize dönmekteyiz” şeklinde konuştu.

21 Nisan 2020 Salı

KOSGEB'den Kovid-19'a karşı üretim yapacak sektörlere 6 milyon lira destek

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi (KOSGEB) Başkanı Cevahir Uzkurt, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde üretim yapacak sektörlere destek sağlayacaklarını belirterek, "Bu dönemde ihtiyaç duyulan maske, koruyucu gözlük, elbise, dezenfektan ve temizlik ürünlerin yerli üretimine 6 milyon liraya kadar destek sağlıyoruz" dedi. Uzkurt, Kovid-19 salgınına karşı Türkiye'nin birçok alanda tedbir aldığını söyledi. Türkiye'nin, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri içinde salgına karşı aldığı tedbirler bakımında en üst düzeyde olduğuna dikkati çeken Uzkurt, "Alınan tedbirleri değerlendirdiğimizde çok stratejik kararlar verildi. Bu süreçte arz ve talep sıkıntısı bir arada olduğu için ülke olarak aldığımız tedbirler iki tarafı da ayakta tutacak şekilde alındı. Tedbirler salgın sürecini en az hasarla atlatmamız için önemli. Salgının kısa sürmesi durumunda bu süreçten en avantajlı çıkacak ülkelerden olacağımızı düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Devletin bu konuda son derece hassas hareket ettiğini belirten Uzkurt, her gün yeni politikaları devreye aldığını vurguladı. PROJELERE 4 AY EK SÜRE Uzkurt, bu süreçte devam eden projelere 4 ay süre verdiklerini anlatarak, KOBİ'lerin taleplerine cevap vermeye çalıştıklarını ve onların yanında olacaklarını bildirdi. KOSGEB olarak Kovid-19 sürecinde üretim yapacak sektörlere de destek sağlayacaklarını belirten Uzkurt, şu değerlendirmelerde bulundu: "Kovid-19 kapsamında ihtiyaç duyulan maske, koruyucu gözlük, elbise, dezenfektan ve temizlik ürünlerin yerli üretimine 6 milyon liraya kadar bir destek sağlıyoruz. Bunun yüzde 70'i geri ödemeli, yüzde 30'u geri ödemesiz. 4 milyon 200 bin lirasını ilerleyen dönemlerde geri ödemeli olarak kullanacaklar, geriye kalan 1 milyon 800 bin liralık kısmını da geri ödemesiz hibe şeklinde kullanacaklar. Müracaatları kısa sürede değerlendirip, sonuçlandırıp firmalarımıza desteği sağlayarak bunların üretimini de başlatmak istiyoruz. Burada önemli bir fırsatın olduğunu görüyoruz. Bu anlamda ciddi müracaatlar var." İşletmelerin personel çıkarmama konusunun hem firma hem de sosyal açıdan önemli olduğunu vurgulayan Uzkurt, "Salgın var diye nitelikli bir personeli işten çıkardığı zaman yarın süreç sonunda işler açıldığında ihtiyaç duyacağınız o nitelikteki personeli tekrar bulamayabilirsiniz." uyarısında bulundu. Uzkurt, dijitalleşmenin bundan sonra çok önemli olacağını ifade ederek, "KOSGEB olarak süreç öncesinde KOBİ'lerimizin dijitalleşmesini artırmak için bu alanda bir destek çağrısına çıkmıştık. Bundan sonraki süreçte elektronik ticaret, online satış ve dijitalleşme konusunda yeni programlarımız olacak, bunları çalışıyoruz" dedi. KOBİ'lerin salgın sürecinde uzun vadeli finansman bulmalarının önemli olduğuna dikkati çeken Uzkurt, KOBİ'lerin iş birliği yaparak bu süreci idare etmelerinin önemli olduğunu belirtti. Uzkurt, imalat sanayi, sağlık, gıda, tekstil gibi alanlarda KOBİ'leri çok ciddi fırsatlar beklediğini ifade ederek, bugün farklı ülkelerden bu sektörlerden ciddi talepler alan firmalar olduğunu ve yeni taleplere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini vurguladı. KOVİD-19 SÜRECİNİN ETKİLERİNİ GÖRMEK İÇİN ANKET ÇALIŞMASI YAPILDI KOBİ'lerin bu salgın sürecinden etkilendiğini anlatan Uzkurt, şunları kaydetti: "KOSGEB olarak bir piyasa araştırması yaptık. Kovid-19 sürecinin KOBİ'lerimize olan yansımalarının ne olduğu üzerine yaklaşık 17 bin 500'e yakın KOBİ ile anket çalışması yaptık. Veri toplama süreci tamamlandı, bunların analizlerini yapıyoruz. Bu kapsamlı bir rapor olacak. Burada öne çıkanlara baktığımızda KOBİ'lerimizin talep daralmasından etkilendiklerini görüyoruz. Alacakları temin konusunda birtakım sıkıntılar yaşıyorlar. İşletmelerin günlük çalışma sermayelerini temininde birtakım finansmana erişim sorunlarını yaşadığını da görüyoruz." İşten çıkarma konusunda KOBİ'lerin bu süreçte çok hassas davrandığını gördüklerini aktaran Uzkurt, şöyle devam etti: "KOBİ'lerimizin yüzde 87,9'u hiçbir işçisini çıkarmadığını bize söylüyor. Yüzde 4'ü de işçi çıkarmak yerine işçisine ücretsiz izin ve evden çalışma gibi seçenekler sağladığını görüyoruz. Yüzde 91 oranında KOBİ'lerimizin işçi çıkarmadığını görüyoruz. Bu sevindirici bir durum. Ankete katılan KOBİ'lerin bu süreçte algılarını da ölçmeye yönelik birtakım sorularımız vardı. Bazı sektörler ümitvar iken bazıları karamsar. İmalatçı KOBİ'lerin bu sürecin sonunda piyasaların açılacağı ve ülkemizdeki KOBİ'leri ciddi fırsatların beklediği yönünde bir algısı var. Turizm sektöründeki KOBİ'ler imalatçılara göre karamsar."

20 Nisan 2020 Pazartesi