tatil-sepeti
Salgın, Euro Bölgesi'nde uzun vadeli duraklama riskini artırabilir

Moody's'ten yapılan açıklamada, salgın nedeniyle Avro Bölgesi'nde ekonomik büyümenin mevcut düşük faiz ortamında daha uzun yavaş ve uzun süreli olabileceği belirtildi. Avro Bölgesi'ndeki düşük büyüme, düşük enflasyon ve düşük faizin 1990'lı yılların Japonya'sı ile benzerlik taşıdığı kaydedilen açıklamada, "Avro Bölgesi'nde Japonya'dakine benzer bir senaryonun gerçekleşmesi durumundabunun bütün sektörlerdeki krediye ilişkin sonuçları negatif olur" denildi. Uzun vadeli düşük büyüme ve düşük enflasyonun yaşandığıAvro Bölgesi'nde üye ülkelerin kamu borçlarını azaltmalarının son derece zor olacağı vurgulanan açıklamada, kamu borcu açısından en yüksek riske Yunanistan, İtalya, Portekiz ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY)sahip olduğu bildirildi. Açıklamada, Avro Bölgesi'ndeki bankaların gelecek dönemde karlarını koruyabilmesinin zorlaşabileceği, bununbankaların varlık kalitelerinin zayıflamasına neden olabileceği kaydedildi.

21 Ocak 2021 Perşembe

Türkiye'nin 2019 yılı gelir ve kurumlar vergisi rekortmenleri belli oldu

Gelir İdaresi Başkanlığı, 2019 vergilendirme dönemine ilişkin yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannamelerinin değerlendirilmesi sonucunda Türkiye genelinde en fazla vergi beyan eden 100 mükellef listesini açıkladı. Buna göre, 2019 yılı vergilendirme dönemi gelir vergisi beyanlarında bir önceki yıla (Mart 2018) göre, beyan edilen matrah toplamında yüzde 13,27, tahakkuk eden vergi toplamında yüzde 17,67 artış gerçekleşti. Kurumlar vergisi beyanlarında bir önceki yıla (Nisan 2018) göre, beyan edilen matrah toplamında yüzde 15,9, tahakkuk eden vergi toplamında yüzde 15,31 yükseliş dikkati çekti. Türkiye genelinde 2019 vergilendirme dönemi yıllık gelir vergisi beyanlarına ilişkin olarak, 3 milyon 475 bin 38 mükellef tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi verildi. Yıllık gelir vergisi beyannameleri ile 99 milyar 579 milyon 102 bin 329 lira matrah beyan edilirken, bu tutar üzerinden 27 milyar 791 milyon 50 bin 939 lira gelir vergisi tahakkuk ettirildi. Türkiye genelinde 2019 yılı vergilendirme dönemi kurumlar vergisi beyanlarına ilişkin olarak 825 bin 139 mükellef tarafından kurumlar vergisi beyannamesi verildi. Kurumlar vergisi beyannameleri ile 499 milyar 391 milyon 945 bin 291 lira matrah beyan edildi ve bu tutar üzerinden 98 milyar 314 milyon 879 bin 354 lira kurumlar vergisi tahakkuk etti. En fazla gelir vergisi beyan eden mükellef listesinin ilk sırasındaki rekortmen, isminin açıklanmasını istemedi. Listenin ikinci sırası ise tahakkuk eden 70 milyon 510 bin 854 liralık vergiyle Mehmet Sinan Tara'nın oldu. Listenin 3'üncü sırasında 70 milyon 456 bin 319 liralık vergiyle Mustafa Rahmi Koç yer aldı. KURUMSAL VERGİ REKORTMENİ Kurumlar vergisi beyan eden mükellef listesinde ise ilk sıranın sahibi tahakkuk ettirilen 11 milyar 51 milyon 920 bin 642 lira vergiyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası oldu. 2019'un kurumlar vergisi rekortmeni Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasını, Ziraat Bankası, Garanti Bankası, Akbank, Türkiye İş Bankası, Türkiye Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası izledi. Listenin 8 ve 10'uncu sırasındakiler isminin açıklanmasını istemezken, 9'uncu sırada İskenderun Demir ve Çelik AŞ yer aldı. Listede bankacılığın yanı sıra demir ve çelik, madencilik, elektik enerjisi iletimi, giyim perakende, bakkal ve marketlerde yapılan perakende ticaret, inşaat, sigortacılık gibi sektörlerde faaliyet gösteren kurum ve şirketler ön plana çıktı. En fazla kurumlar vergisi ödeyenler listedeki 83 kuruluşun 100 milyon liranın üzerinde kurumlar vergisi ödediği anlaşılırken, ilk 100'deki en düşük vergi tutarı 83 milyon 969 bin 391 lira oldu. Rekortmenler listesinde ilk 100'e giren kurum ve şirketlerden 20'si ise isminin açıklanmasını istemedi. 84 REKORTMENLE İSTANBUL İLK SIRADA Türkiye genelinde 2019 vergilendirme dönemi için her bir mükellef ortalama 28 bin 656 lira matrah beyanında bulunurken bu matrah üzerinden ortalama 7 bin 997 lira gelir vergisi tahakkuk ettirildi. Türkiye geneli gelir vergisi mükelleflerinden en fazla vergi tahakkuk edilen ilk 100 mükellefin illere göre dağılımında, 84 rekortmenle İstanbul ilk sırayı aldı. İstanbul'u Ankara (10), Eskişehir (2), Antalya (1), İzmir (1), Bursa (1) ve Trabzon (1) izledi. 67 REKORTMEN İSMİNİN AÇIKLANMASINI İSTEMEDİ Türkiye'nin 2019 yılı vergi rekortmenleri listesinde ilk sırada, isminin açıklanmasını istemeyen bir mükellef yer aldı. Enka İnşaat ve Sanayi AŞ'nin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sinan Tara menkul kıymet yatırım ortaklığı faaliyetleri alanında tahakkuk ettirilen 70 milyon 510 bin 854 lira ile listede ikinci oldu. Koç Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Mustafa Rahmi Koç, kendi adına menkul sermaye iradı faaliyetleri alanında tahakkuk ettirilen 70 milyon 456 bin 319 lira vergiyle üçüncü sırada yer aldı. Erman Ilıcak ise kendi adına menkul sermaye iradı faaliyetleri alanında tahakkuk ettirilen 43 milyon 461 bin 9 lira vergiyle 5'inci sırada, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ömer Koç da 36 milyon 249 bin 202 liralık vergi tahakkuku ile 6'ncı sırada yer aldı. Bazı yabancı teknoloji şirketlerinin Türkiye'de avukatlığını üstlenen Gönenç Gürkaynak, 30 milyon 930 bin 417 liralık vergiyle 9'uncu sıradaki yerini korudu. İlk 100 listesinde 67 rekortmen isminin açıklanmasını istemedi.

21 Ocak 2021 Perşembe

İngiltere ve Türkiye arasındaki ilişkiler çevrimiçi seminerde ele alındı

Merkezi Londra’da bulunan düşünce kuruluşu Circle Foundation tarafından “Brexitin ardından Türkiye-İngiltere ilişkileri: Ticaretin ötesinde yeni dönem” başlıklı çevrimiçi seminer düzenlendi. Seminere, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi Nihat Zeybekçi, Muhafazakar Partili milletvekili Daniel Kawczynski, Lord Mark Mcinness, İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Sir Dominic Chilcott ve Aston Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Görevlisi Yaprak Gürsoy konuşmacı olarak katıldı. İngiltere’nin Avrupa Birliği (AB) ile yaptığı ticaret anlaşmasının hemen ardından ilk serbest ticaret anlaşmasını Türkiye ile imzaladığını belirten Zeybekçi, “İngiltere şu anda birliğe ilişkin bütün bağlarından kurtulmuş durumda. Artık birlikte çok şey yapabiliriz” ifadelerini kullandı. İki ülkenin Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika’da ortak ekonomik faaliyetlerde bulunabileceğini belirten Zeybekçi, “Üçüncü ülkelerde iş birliği yapabiliriz. Türk inşaat şirketleri, Çin’in ardından dünyada ikinci sırada” dedi. TÜRKİYE’NİN SIĞINMACILARA YARDIMLARINA ÖVGÜ Muhafazakar Partili milletvekili Daniel Kawczynski ise İngiltere’nin AB’den ayrılmasının ardından çok hızlı şekilde serbest ticaret anlaşmalarını tamamladığını ifade etti. Türkiye’nin sığınmacılara kucak açmasından övgüyle bahseden Kawczynski, “Dünyadaki hiçbir ülke Suriye’deki sığınmacı krizinde yardım etmek konusunda Türkiye’den fazlasını yapmadı.” ifadesini kullandı. Türkiye’nin Avrupa’nın güvenliği açısından önemine işaret eden Kawczynski, NATO’nun Avrupa’daki üstünlüğünün korunması gerektiğini, Avrupa ordusu kurma önerilerinin birliği zayıflatacağını dile getirdi. Kawczynski, NATO üyesi olan fakat AB üyesi olmayan İngiltere, İzlanda, Norveç ve İsviçre gibi ülkelerin AB’ye alternatif bir platform oluşturması gerektiğine işaret ederek, Türkiye’nin de böyle bir oluşumda yer almasını beklediğini aktardı. Karşılıklı ticaret yapmak ve ortak bir savunma yapısının içerisinde yer almak isteyen, fakat egemenliğinden ve kimliğinden vazgeçmek istemeyen ülkelerin AB’ye alternatif bir platform oluşturabileceğinin altını çizenKawczynski, “Her zaman bir alternatif olmalıki ülkelerin halkları kendileri adına karar verebilsinler” şeklinde konuştu. STA’NIN KAPSAMINI GENİŞLETME HEDEFİ Seminerde konuşan İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Sir Dominic Chilcott, İngiltere ve Türkiye arasındaki ticaret hacminin son 10 yılda yüzde 70 artış kaydettiğini anlattı. İngiltere ve Türkiye arasında imzalanan serbest ticaret anlaşmasının ileride kapsamının genişletilebileceğini, tarafların üzerinde uzlaşması durumunda taze tarım ürünleri, hizmetler, dijital faaliyetler ve kamu ihaleleri başlıklarını da içerebileceğini söyledi. Chilcott, “Eğer aramızda kapsamlı ticaret anlaşmasının sağlanmasını başarabilirsek, karşılıklı ticaretin son birkaç senede yakaladığımız trendinde ötesine geçerek hızlı bir şekilde artma potansiyeli var” ifadesini kullandı. İngiltere’nin AB’den ayrılmasının ardından Avustralya benzeri vasıfların puanlandığı bir göçmenlik sistemine geçiş yapma kararı aldığını belirten Chilcott, şunları kaydetti: “Bundan sonra nereden geldiğiniz değil, beraberinizde istihdam piyasasına ne gibi beceri ve deneyimleri getirebileceğiniz önemli olacak. Bence bu Türk halkı için iyi bir haber. İleride bir Türk vatandaşı iş vizesi için bir Alman, Amerikalı, Avusturyalı ya da Fransız ileaynı esaslara göre değerlendirilecek. Bu, Türkiye için tamamen eşit şartlar oluşturacak.” Seminer, Aston Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Görevlisi Yaprak Gürsoy'un İngiltere ve Türkiye arasında ilişkileri özetleyen sunumu ile sona erdi.

21 Ocak 2021 Perşembe

Kültür ve sanat, sürdürülebilir ve alternatif bir ekonomi için giriş kapısı

"İstanbul'un Kültürel Yüzü Cağaloğlu, Sultanahmet, Beyazıt" adlı kitabın tanıtımı, video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda yapıldı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, kitabın tanıtımında yaptığı konuşmada, İTO'nun, yayımcılıkta 136'ncı yılını kutladığını ve Resmi Gazete'den sonra Türkiye'nin en eski yayımcısı olduğunu söyledi. Ekonomik kalkınmada kültür ve sanatın önemine işaret eden Avdagiç, "Kültürel hafızası olanların ve ancak kitapla, sanatla iç içe olanların iktisadi kalkınma için gerekli vasfı oluşturduklarını görebiliyoruz. Gerçekten kültür ve sanat, sürdürülebilir ve alternatif bir ekonomi için giriş kapısı" dedi. KALKINMA İÇİN GEREKLİ YENİ FİKİRLERİ SAĞLAYACAK OLAN GENİŞ ÖLÇEKLİ KÜLTÜREL VE SANATSAL ORTAMIN TESİSİDİR Şekib Avdagiç, kültür ve sanatın ekonomiyi teşvik ettiğini belirterek, sözlerini şunları kaydetti: "Biz İTO camiası olarak, kültür ve sanat ile ekonomiyi adeta 'bir kuşun iki kanadı' gibi görüyoruz. Kültür ve sanatın ekonomiyi teşvik ettiğine inanıyoruz. Elbette kültür-sanat, tek başına hiçbir ekonomik sorunu çözmez ama gerekli yakıtı sağlar ve en önemlisi vizyonu ortaya koyar. Hep milli ve yerli bir teknolojiden bahsediyoruz ya işte, onu da sağlayacak olan kültürdür, sanattır, edebiyattır. Bunlar bir şeyi nasıl yapacağımızı adeta öğretir. Bununla yetinmez, bunun için gerekli olan ruhu da bize verir. Nietzsche olmasaydı Alman kalkınmasından söz edebilir miydik? İngilizler gerekli sosyal ve kültürel ortama sahip olmasalardı sanayi devrimini gerçekten hayata geçirebilirler miydi? Özetle, ekonomik kalkınma için gerekli yeni fikirleri sağlayacak olanın geniş ölçekli kültürel ve sanatsal ortamın tesisi olduğunu düşünüyoruz. İçinde bulunduğumuz Tarihi Yarımada, dün 3 kıtaya hükmeden bir imparatorluğun, bugün ise Türkiye ekonomisinin kalbi olmuşsa bunu kültürle, sanatla, edebiyatla iç içe yaşamasına borçlu olduğunu düşünüyoruz. Kapalıçarşı'nın yanında Süleymaniye ve Fatih külliyeleri yükseldi. Ticaretin kalbi Sultanhamam'ın yanında gazeteler ve yayınevleri hep var oldu. Eğitim ve kültür-sanat, Tarihi Yarımada'da ticaretle, üretimle, ekonomiyle yan yana bulundu ve birbirini besledi." İTO, KURULUŞUNDAN SADECE 3 YIL SONRA KENDİ MATBAASINI KURDU 2021'in İTO'nun kuruluşunun 139'uncu yıl dönümü olduğunu hatırlatan Avdagiç, "Birçoğunuzun bildiği gibi İstanbul Ticaret Odası, Sultan 2. Abdülhamid'in iradesiyle 1882 yılında fiilen göreve başlamıştır. O dönemde İTO, sadece İstanbul'un odası değildi. Dersaadet Ticaret Odası olarak imparatorluğun tamamına hizmet veren bir yapıdaydı. İTO, kuruluşundan sadece 3 yıl sonra kendi matbaasını kurdu, ilk kitabını ve dergisini neşretti. Dolayısıyla İTO, yayımcılıkta 136'ncı yılını kutluyor. Aralıksız yayıncılık faaliyetinde bulunmamız sebebiyle Resmi Gazete'yi bir kenara bırakacak olursak Türkiye'nin en eski yayımcısı İTO" ifadelerini kullandı. Kültür ve sanat, sürdürülebilir ve alternatif bir ekonomi için giriş kapısı İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, "Kültürel hafızası olanların ve ancak kitapla, sanatla iç içe olanların iktisadi kalkınma için gerekli vasfı oluşturduklarını görebiliyoruz. Gerçekten kültür ve sanat, sürdürülebilir ve alternatif bir ekonomi için giriş kapısı" dedi. "İstanbul'un Kültürel Yüzü Cağaloğlu, Sultanahmet, Beyazıt" adlı kitabın tanıtımı, video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda yapıldı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, kitabın tanıtımında yaptığı konuşmada, İTO'nun, yayımcılıkta 136'ncı yılını kutladığını ve Resmi Gazete'den sonra Türkiye'nin en eski yayımcısı olduğunu söyledi. Ekonomik kalkınmada kültür ve sanatın önemine işaret eden Avdagiç, "Kültürel hafızası olanların ve ancak kitapla, sanatla iç içe olanların iktisadi kalkınma için gerekli vasfı oluşturduklarını görebiliyoruz. Gerçekten kültür ve sanat, sürdürülebilir ve alternatif bir ekonomi için giriş kapısı" dedi. KALKINMA İÇİN GEREKLİ YENİ FİKİRLERİ SAĞLAYACAK OLAN GENİŞ ÖLÇEKLİ KÜLTÜREL VE SANATSAL ORTAMIN TESİSİDİR Şekib Avdagiç, kültür ve sanatın ekonomiyi teşvik ettiğini belirterek, sözlerini şunları kaydetti: "Biz İTO camiası olarak, kültür ve sanat ile ekonomiyi adeta 'bir kuşun iki kanadı' gibi görüyoruz. Kültür ve sanatın ekonomiyi teşvik ettiğine inanıyoruz. Elbette kültür-sanat, tek başına hiçbir ekonomik sorunu çözmez ama gerekli yakıtı sağlar ve en önemlisi vizyonu ortaya koyar. Hep milli ve yerli bir teknolojiden bahsediyoruz ya işte, onu da sağlayacak olan kültürdür, sanattır, edebiyattır. Bunlar bir şeyi nasıl yapacağımızı adeta öğretir. Bununla yetinmez, bunun için gerekli olan ruhu da bize verir. Nietzsche olmasaydı Alman kalkınmasından söz edebilir miydik? İngilizler gerekli sosyal ve kültürel ortama sahip olmasalardı sanayi devrimini gerçekten hayata geçirebilirler miydi? Özetle, ekonomik kalkınma için gerekli yeni fikirleri sağlayacak olanın geniş ölçekli kültürel ve sanatsal ortamın tesisi olduğunu düşünüyoruz. İçinde bulunduğumuz Tarihi Yarımada, dün 3 kıtaya hükmeden bir imparatorluğun, bugün ise Türkiye ekonomisinin kalbi olmuşsa bunu kültürle, sanatla, edebiyatla iç içe yaşamasına borçlu olduğunu düşünüyoruz. Kapalıçarşı'nın yanında Süleymaniye ve Fatih külliyeleri yükseldi. Ticaretin kalbi Sultanhamam'ın yanında gazeteler ve yayınevleri hep var oldu. Eğitim ve kültür-sanat, Tarihi Yarımada'da ticaretle, üretimle, ekonomiyle yan yana bulundu ve birbirini besledi." İTO, KURULUŞUNDAN SADECE 3 YIL SONRA KENDİ MATBAASINI KURDU 2021'in İTO'nun kuruluşunun 139'uncu yıl dönümü olduğunu hatırlatan Avdagiç, "Birçoğunuzun bildiği gibi İstanbul Ticaret Odası, Sultan 2. Abdülhamid'in iradesiyle 1882 yılında fiilen göreve başlamıştır. O dönemde İTO, sadece İstanbul'un odası değildi. Dersaadet Ticaret Odası olarak imparatorluğun tamamına hizmet veren bir yapıdaydı. İTO, kuruluşundan sadece 3 yıl sonra kendi matbaasını kurdu, ilk kitabını ve dergisini neşretti. Dolayısıyla İTO, yayımcılıkta 136'ncı yılını kutluyor. Aralıksız yayıncılık faaliyetinde bulunmamız sebebiyle Resmi Gazete'yi bir kenara bırakacak olursak Türkiye'nin en eski yayımcısı İTO" ifadelerini kullandı.

20 Ocak 2021 Çarşamba

Türkiye'nin bisiklet ihracatı 50 milyon Euro’yu aştı

Bisiklet Endüstrisi Derneği (BİSED) Yönetim Kurulu Başkanı Esat Emanet, "2020 yılını 50 milyon avro üzerinde net bir ihracat ile kapattığımızı söyleyebiliriz. İhracat hamlelerimiz, özellikle ithal ara mamul İlave Gümrük Vergisi (İGV) ve Gözetim oranlarında sektörümüz lehine yapılan ve yapılacak düzenlemeler ile daha da kuvvetlenecektir" ifadesini kullandı Emanet, salgın süreciyle birlikte bisikletin, bisikletli yaşamın ve yeşil mobilitenin ne kadar değerli olduğunun yeniden hatırlandığını söyledi. Sosyal ve ticari hayatta eğilim, tercih ve önceliklerin bir yıl öncesinden farklı olduğunu belirten Emanet, "Pandemiyi bitirecek aşı çalışmaları ile dünyaya umut olan Dr. Şahin ve eşinin, hatırı sayılır varlıklarına karşılık bisikletten vazgeçmediklerini paylaşıyor olmaları sanayici kimliğimiz yanında bizlere bisiklet kültürünün günlük yaşama olumlu katkılarını anlatıp gösterebilmemiz için farklı mecralarda da aktif olmamız gerektiğini düşündürmektedir" şeklinde konuştu. Emanet, salgının bütün olumsuzluklarına rağmen, bisiklet sektörü açısından 2020 yılının son derece heyecanlı geçtiğine dikkati çekerek sözlerini şu şekilde sürdürdü: "İlk günlerin 'virüs' etkisini atlatmak kolay olmadı, kapanan fabrikalar ve duran satışlar ile oluşan karamsarlıklar önce ihracat pazarlarındaki hızlı hareketlenme ve akabinde kendi insanımızın bisiklet farkındalığındaki dinamik cevaplar bizler için enteresan bir yılı geride bırakmamıza vesile oldu. Hükümetimiz de bu reflekslere son derece olumlu cevaplar verdi. Bisiklet kullanıcıları için devreye alınan esnek kredi imkanları. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın bisiklet yolları konusundaki hassasiyeti ve yerel yönetimlerin olumlu girişimleri, BİSED işbirliğinde Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bisiklet dostu otel ve konaklama merkezleri konusundaki yeni düzenlemeleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın derneğimizin yerinde bilgilendirmeleri ile standart dışı üretim ve modellere karşı denetleyici yaptırımları, sektörümüz adına BİSED tarafından gündeme taşınan yeni yatırımların 5. Bölge desteklerinden faydalanabilmesi olumlu gelişmelerdi. Son olarak Ticaret Bakanlığımızın ara mamul olarak kullandığımız ve ülkemizde yerli imkanlar ile temin edilemeyen bisiklette tamamlayıcı parçalar olarak bilinen ithal ürünlerdeki yeni İGV uygulamaları bisiklet endüstrimizin kılcal damarlarına dokunan önemli nüanslar olarak 2020 yılında hayata geçirildi." İhracat hamlelerinin, özellikle ithal ara mamul İGV ve gözetim oranlarında sektörün lehine yapılan düzenlemelerle daha da kuvvetleneceğine vurgu yapan Emanet, şu ifadeleri kullandı: "2020 yılını 50 milyon avro üzerinde net bir ihracat ile kapattığımızı söyleyebiliriz. AB Ülkeleri yine en önemli pazarlarımız, Birleşik Krallık ile imzalanan serbest ticaret anlaşmasını da bu bakımdan çok yerinde ve faydalı bir hamle olarak değerlendiriyoruz. Birim ve kg anlamında bisiklet fiyatlarının çok düşük olduğu ve uluslararası rakiplerimizin sahip olduğu avantajlar düşünüldüğünde bu rakam bizler için önemlidir.Girdi tedarikinde bizlere sağlanacak imkanlar ülkemize sektörümüz adına ihracat artışı olarak yansımaya devam edecektir. Ülkemizde üretimi mevcut bulunmayan ve önemli bir katma değeri temsil etmeyen ithal ürünlerde ithalatın mümkün olduğunca kolaylaştırılması sanayimizin rekabet gücünü arttıracaktır." YERLİ ÜRETİMİN, İHRAÇ KABİLİYETİNDE VE SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMASI ANLAMINDA SON DERECE KARARLIYIZ Emanet, Avrupa Birliği'ne (AB) gerçekleştirilen bisiklet ihracatının sürdürülebilir olmasının gerekliliğine ve önemine dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:"Yerli üretimin, ihraç kabiliyetinde ve sürdürülebilir olması anlamında son derece kararlıyız. Başta AB merkezli rakiplerimiz aynı zamanda müşterimiz de olan çevreler bisiklette 'Türk Malı' algısına karşı taviz vermeyen inceleme ve eleştirilerini her zaman sürdürmektedirler. Israrla belirtmek isteriz ki; zor mücadeleler ile kazandığımız safları küçük ve geçici faydalara değişmemeliyiz. İhracat bakımından BİSED olarak gördüğümüz en büyük çıkmaz farklı boşluklardan faydalanarak AB ülkelerine gerçekleştirilen standart dışı elektrikli bisiklet ticaretidir. Sürekli gündem de tutmaya çalıştığımız bu husus bizler 2030’lu yılların planlarını yaparken 2020'lerin başında ve maalesef 'harakiri' gibidir. Avrupa Bisiklet ve Elektrikli Bisiklet Endüstrisi Konfederasyonu elektrikli bisikletin geleceğine dair öngörülerini 2021 yılının hemen başında yukarı yönlü revize etti. Altını çizmeye çalıştığımız gibi 'Türk Menşeli' elektrikli bisikletlerde AB organlarında herhangi bir araştırma ve denetime maruz kalmamamız çok ama çok önemlidir aksi takdirde yakın gelecekteki avantajlarımızı göz göre göre rakiplerimize kaptırmamız gayet mümkündür." Emanet, Türk bisiklet sektörünün yerli elektrikli bisiklet markası için çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek şunları kaydetti: "Yerli elektrikli bisiklet markamız için inanç ve sabır ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Milli elektrikli otomobil projesi bizlere doğrudan ilham ve destek oluyor. Bilindiği üzere yerli ve milli pil üretiminde gelinen nokta yerli ve milli elektrikli bisiklet projemizde bizlerin elini kuvvetlendirdi. Hayal aşamasından planlama fazına geçtik diyebiliriz. İnovatif, özgün ve milli bir elektrikli bisiklet planlıyoruz. Sanayicimiz geçmişin 'arakla – gel' yaklaşımını aşalı ve unutalı çok oldu artık 'araştırıp – geliştirip geliyoruz' bu anlamda, Ticaret ve Sanayi Bakanlıklarımız beraberinde TÜBİTAK ile temas ve girişimlerimiz 2021 yılında çok daha fazla olacak. Özel Sektör, kamu ve üniversite iş birliğinde sevindirici haberleri bu yılın ilk yarısından sonra sektörümüz ile paylaşmayı ümit ediyoruz.Yıllardır Türkiye'mizin cari açığı olduğu söyleniyor, biz cari açığın inovasyon açığı olduğuna inanıyoruz.Bu yüzdendir ki; bizim düşlediğimiz 'Türk Malı' elektrikli bisiklet ilk bakışta diğerlerinden farklı görünmemekle birlikte otonom özellikleri, güvenlik, konfor ve yeni nesil tasarımı ile farkını hissettirecek nitelikte olmak zorunda."

20 Ocak 2021 Çarşamba