tatil-sepeti
İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim ve Medya Eğitimi etkinliği düzenleyecek

İstanbul Ticaret Üniversitesi’ndenyapılan açıklamaya göre, İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi, medya profesyonellerini öğrencileriyle buluşturmaya devam ediyor. TRT iş birliğiyle düzenlenecek etkinlikte, 12 farklı konuda eğitim verilecek ve TRT’de staj ve iş imkanları tanıtılacak. Araştırmacı Nurten Erdem, spiker Fulin Arıkan, prodüktör Zeynep Keçeciler, muhabirler Mehmet Kancı ve Abdullah Koltuk ile başkameraman Sabri Avcı’nın vereceği eğitimlerde televizyon yayıncılığı tüm safhalarıyla anlatılacak. İnternet üzerinden kayıtların alınacağı eğitimler, dijital ortamda gerçekleştirilecek.

18 Şubat 2021 Perşembe

IMF, Türkiye'nin ekonomik politika değişimini memnuniyetle karşılıyor

Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Masası Şefi Donal McGettigan ve IMF Türkiye Kıdemli Daimi Temsilcisi Ben Kelmanson, Türkiye ekonomisine ilişkin 4. Madde konsültasyonu kapsamında yetkililerle yapılan görüşmelerin öncü bulgularına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Röportajın başında kısa bir değerlendirmede bulunan McGettigan, Türkiye'nin ekonomide yaşanan sıkıntılarailavetendiğer ülkeler gibi yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının neden olduğu insani ve sağlık trajedisiyle mücadele ettiğinisöyledi. Salgının ikinci yılına girdiğini anımsatan McGettigan, Türk ekonomisinin özünde esnek, girişimci ve dirençli olmasına rağmen iki geniş alanda sürdürülmesi gerekençalışmalara ihtiyaç olduğunu dile getirdi. McGettigan, bunlardan ilkinin, belirsizliklerle doluşoklara karşı tamponları yeniden inşa etmek olduğunu belirterek, ikincisinin ise gelecek yıllarda güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme ile istihdam elde etmek için ülkenin ekonomik potansiyel büyümesinidaha da güçlendirmesiolduğunu vurguladı. Ekonomi politikasındaki son değişimin zamanında yapıldığınıve memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden McGettigan, "Sıkı ve sürdürülebilir para politikası uygulaması, fiyat istikrarının sağlanması vehem Türkiye'de hem de yurt dışındaki yatırımcılarda güvenin artırılması için hayati önem taşıyor." dedi. Maliye politikasının da salgına yanıt olarak hedefe odaklıve geçici destek sağlayarak bunu tamamlaması gerektiğini belirten McGettigan, bu destekle birliktesalgının hafiflemesi sonrası Türkiye'nin tarihsel olarak güçlü maliye politikası çapasını güçlendirmeye yönelik bir mali konsolidasyonu da içermesi gerektiğini kaydetti.McGettigan,daha önce bahsedilen reformlara ilaveten ekonomik olarak en kırılgan kesimlerin desteklenmesini hedefleyen önlemlere, finansal ve finansal olmayan şirketler kesimi ile iş gücü piyasasınaodaklı reformların teşvik edilmeside dahil olmak üzerebu aşamada salgının uzun vadeliolumsuz etki riskini azaltmaya odaklanılmasının önem taşıdığını vurguladı. Türkiye ekonomisini yakından takip eden IMF yetkililerine yöneltilen sorular ve cevapları şöyle: SORU: Kovid-19 salgını devam ederken küresel ekonomik görünüm hakkında değerlendirmeniz nedir? Küresel bağlamda Türkiye için riskler ve fırsatlar neler? McGettigan: IMF'nin Dünya Ekonomik Görünüm raporunun son güncellemesi, geçen yılın ardından küresel büyümenin toparlanmasını öngörüyor. Yeni enfeksiyon dalgalarına ilişkin endişelere karşı artan aşılamalarla birlikte istisnai belirsizliklerle dolu bir arka plan eşliğinde küresel ekonominin 2021'de yüzde 5,5 büyüyeceği tahmin edilirken, gelişmekte olan ülkeler büyümesinin az da olsa daha yüksek oranda gerçekleşmesi tahmin ediliyor. Türkiye, virüsün yayılmasını engellemek için aşıların yaygınlaştırılması için çalışıyor. Bu çabaların başarısı, yıl boyunca ekonomik gelişmeler içinkritik bir itici güç olacaktır. Memnuniyetle karşıladığımız ekonomik politika değişikliğine para politikasının sıkılaştırılması ve sadeleştirilmesi, daha önce alınmış anlıkdüzenleyici tedbirlerin ele alınması, kamu bankalarının kredilerinin yavaşlatılması ve Türkiye'nin mali çapasını koruma kararlılığı da dahil olmak üzere bağlı kalmakönemli olacaktır. EKONOMİK POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİNİN SÜREKLİ VE TUTARLI UYGULANMASI, HEDEFLERE ULAŞMANIN ANAHTARI SORU: Türkiye'nin Kovid-19 salgınına karşı müdahalesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye'nin politika tepkisi ve ekonomik etkilerine ilişkin düşünceleriniz neler? McGettigan: Salgın, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de ağır ekonomik ve insani zararlara neden oldu. Salgına karşı ilk politika tepkisi, diğer ülkelerde kullanılan araçlarla benzerdi. Parasal genişleme, likidite sağlanması, mali destek geçen yılın 3'üncü ve 4'üncü çeyreğinde ekonomide keskin bir toparlanmaya yol açtı. NitekimTürkiye, 2020'de pozitif büyüme kaydettiği tahmin edilen ülkeler arasında yer alıyor. Başka ülkelerdekine benzer araçlar kullanılsa da Türkiye'deki politika tepkisi çokdaha hızlı para ve kredi büyümesine, daha az doğrudan mali desteğe dayandı ve bunun sonucu olarak daTürkiye'nin salgına yanıtı önceden olan kırılganlıkları şiddetlendirdi. Enflasyon, hedefin oldukça üzerinde seyrediyor ve artan dolarizasyon, nispeten yüksek ithalat ve finansal sermayeçıkışları Türk lirasındaki değer kaybını sınırlamak amacıyla yapılanbüyük ölçekli döviz müdahalesini tetikledi. Para politikasının sıkılaştırılması ve sadeleştirilmesi, kredi büyümesinin dizginlenmesi, idari tedbirlerin ele alınması ile tamamlayıcı maliye politikası memnuniyetle karşılanıyor. Liranın değer kazanmasını, kredibilitenin iyileşmesini, risk priminin düşmesini sağlayan bu politika değişikliğinin enflasyonu da kademeli olarak düşürmesi bekleniyor.Düşük döviz rezervleri, yüksek dış finansman ihtiyacı ve yüksek yurt içi döviz mevduatı, ekonominin hala gerek yurt içi gerek yurt dışışoklara ve hassasiyetlere karşı kırılganolduğu anlamına geliyor. Dolayısıyla kırılganlıklar, tamponlar yeniden oluşturulana kadar yüksek seviyelerde kalacaktır. Ekonomik politika değişikliğinin sürekli ve tutarlı bir şekilde uygulanması, hedeflere ulaşmanın anahtarı olacaktır. SORU: G20 ülkelerinin 2020'deki ekonomik büyüme performanslarına baktığımızda Türkiye ve Çin, büyüme gösteren ülkeler olarak öne çıkıyor. Sağlıkta ve ekonomide yaşanan krize rağmen büyüme kaydeden Türkiye ile ilgili "yanlış" olan neydi? McGettigan: Güçlü büyümenin iyi olduğunu düşünüyorum. Ancak ortaya çıkış şekli önemlidir. Daha önce bahsettiğim gibi Türkiye, salgına diğer ülkelerdekine benzer araçları kullanarak yanıt verdiancak bu hızlı para ve kredi büyümesine diğer ülkelerdekinden daha fazla dayanıyordu. Bu 3'üncü çeyrekte çok güçlü bir ekonomik toparlanmaya yol açtı ve 4'üncü çeyrekte de bununla ilgili daha fazla kanıt görebiliriz. Fakat bu aynı zamanda ithalat, finansman, dolarizasyon ve para birimi üzerinde baskıya, döviz rezervlerinin kullanımına yol açtı. Bu güçlü büyümeyle sonuçlandı ancak rezervler yeniden inşa edilene kadar kırılganlıklar olacak. Bu rezervleri yeniden inşa etmek önemli olacak. İyi haber; oldukça memnuniyetle karşılanan politika değişikliği... Bu sürdürülürse tamponların yeniden inşası için zamanla zemin hazırlanacak. 2022'DEN İTİBAREN BÜYÜME BEKLENTİSİ SORU: 4. Madde konsültasyonu kapsamındaki görüşmelerin öncü bulgularının paylaşıldığı son açıklamada IMF, Türkiye ekonomisine ilişkin 2021 yılı büyüme beklentisinin yüzde 6'ya yükseltildiğini duyurdu. Bu yukarı yönlü revizyonun arkasındaki temel motivasyon neler? Ben Kelmanson: 2021 için büyüme tahminleri yüzde 5'ten yüzde 6'ya yükseltildi. Bu yıla ilişkin büyüme tahmininin büyük bir kısmı, geçen yılın ikinci yarısındaekonomik faaliyette yaşanan güçlü toparlanmanın bu yılbaşındaki GSYH seviyesini kısmen artırarak mekanik olarak 2021'e taşınmasıile açıklanabilir. Bu mekanik geçişe ek olarak,aşının yaygınlaşması ve küresel büyümede beklenen toparlanma da Türkiye'deki ekonomik faaliyeti bu yıl destekleyecektir. 2022'den itibaren büyümenin yüzde 3,5 civarındaki potansiyel büyüme eğilimine geri döneceğini tahmin ediyoruz. SORU: Son yapılan 4. Madde görüşmelerinin tamamlanmasının ardından yayımladığınız açıklamada,Türkiye'nin ilk politika müdahalesinin ekonomide keskin bir toparlanmaya yol açtığını belirttiniz. Ekonomik toparlanmanın sürmesi için neler yapılmalı? Kelmanson: İlk politika yanıtı, ekonomide çok keskin bir toparlanmaya yol açmakla birliktedaha önce bahsettiğimiz gibi aynı zamanda önceden var olan kırılganlıkları da artırdı. Bu danihayetinde gerekli ve memnuniyetle karşılanan bir ekonomik politika değişikliğine yol açtı. Bu politika değişikliğinin gerektiği sürece sürdürülmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Özellikle sıkı para politikası duruşunu ve buna eşlik edecek salgın odaklı geçici ve hedefe yönelik ilave mali destekleri sürdürmek önemli olacak. Bu tedbirlere orta vadeli bir mali konsolidasyon planının da eşlik etmesi gerekir. Bu plan da 2022 yılından itibaren uygulanmak üzere şu anda yasalaştırılabilir. Bu tür politikalar, kredibilitenin ve ekonomideki tamponların yeniden inşa edilmesine yardımcı olurken, Kovid-19 salgınından kaynaklanan insani ve ekonomik ihtiyaçlara da yanıt olacaktır.Ayrıca, maliye, finans,iş gücü piyasası ve şirketler kesimine yönelik sıraladığımız hedef odaklı yapısal reformlar salgının olası uzun vadelietkilerini hafifletmeye yardımcı olacaktır. YAPISAL REFORM VURGUSU SORU: Küresel tedarik zincirinin Çin'den özellikle Türkiye, Vietnam ve Endonezya gibi diğer gelişmekte olan ülkelere kaydığını görüyoruz. Türkiye'nin bundan faydalanacağını düşünüyor musunuz? McGettigan: Türkiye, coğrafi olarak çok iyi bir konumda bulunuyor. Bazı başka özellikleri de var. Oldukça girişimci, dinamik, genç bir ekonomisi var. Ayrıca, küresel tedarik zincirinin bir parçası olmak ve yabancı yatırımı teşvik etmek için son politika değişiminin iyi olacağını düşünüyorum. Bence iki şey kesinlikle çok önemli. Biri, makroekonomik istikrar, ikincisi ise yapısal reformlar. Makroekonomik istikrar tarafında şu anda kesinlikle doğru hamleler yapılıyor. Yapısal tarafta ise bu aşamada odak noktasının salgınla ilgili ihtiyaçları ele alma olması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak orta vadede bunun ötesine geçildiğinde başka konular var. Ancak coğrafi konumunun girişimci genç nüfusla, gerekli reformlarla birleştiğinde Türkiye'yi küresel tedarik zincirindeki kaymadan yararlanacağı şekilde konumlandıracağını düşünüyorum. SORU: IMF, her daim Türkiye'nin büyümesi için yapısal reformlara ihtiyacı olduğunu söylüyor. Bu yapısal reformları biraz detaylandırabilir misiniz? McGettigan: Ele aldığımız her ülkede yapısal reformlardan bahsediyoruz, burada Türkiye'yi ayrı tuttuğumuzu düşünmüyorum. 4. Madde görüşmeleri, her yıl her üye ülke için gerçekleştiriliyor. Şunu söyleyebilirim ki şu anda Türkiye için görüştüğümüz temel konular son görüşmelerin ardından ocak ayındaki açıklamada ortaya koyduğumuz konulardır. İş gücü piyasasının hem esnek olduğundan hem de salgındanetkilenenler için destek sağlandığından emin olmak önemli. Örneğin, Türkiye'de kadınların iş gücüne katılımına yönelik her türlü adımın ilerleme için iyi olacağını düşünüyorum. Dikkate alınması gereken bir diğer alan genç işsizliği. Burada eğitim politikaları oldukça önemli. Bunları ele almanın zamanı olmadığının farkındayızancak bir süredir gündeme getirdiğimiz sorunlar var. Kıdem tazminatı konusu da zamanla incelenebilecek bir başka alan. Salgının uzunvadeli etkilerinden kaçınılması gerektiğini düşünüyoruz. Diğer bir deyişle, olumsuz bir şok olduğundaşoklar geçici olur ve zamanla her şey düzelir. Yani iş gücü piyasası tarafında eğitime odaklanmanın kadınların iş gücüne katılımına ve genç işsizliğine yardımcı olacağını düşünüyorum. Yapısal reformlar tarafında odaklandığımız bir diğer alan ise finansal olmayan şirketler kesimi. Bu diğer üye ülkelerde de karşılaştığımız bir sorun.Bazı şirketlerin açıkça zorluklarla karşı karşıya olduğunu düşünüyorum. Salgın ortadan kalktıkça finansal olmayan şirketleri sağlıklı ve yaşayabilir olanlar ve sağlıklı olmayanlar olarak sınıflandırmanın, sermayenin sağlıklı olmayan firmadan sağlıklı olan firmaya aktarılmasının yolları olduğundan emin olunmalı. Bir diğer alan, mahkemeler tarafında daha fazla kapasiteye yönelik reformları içerir. Açıkça yardımcı olacak başka reformlar da var. Ancak salgında salgının kendisi üzerine odaklanılması gerektiğini düşünüyoruz. Kelmanson: 4. Madde görüşmeleri, her yıl tüm üye ülkeler için gerçekleştiriliyor. Salgın nedeniyle bu yıl salgının ülkelerde yarattığı zorluklara özel olarak odaklanıldı. Az önce bahsettiğimiz reformlar daha çok orta vadeli konular. Ancak bu yıl daha çok salgına odaklanmış bir gündem var. Bu bağlamda temel soru, salgının ekonomi üzerindekiuzun vadeli etkilerinin nasıl engelleneceği. Burada odağımız iki konu üzerinde yoğunlaşıyor. Birincisi, iş gücü piyasası ve dolayısıyla istihdam büyümesinin nasıl sürdürüleceği. İkincisi ise salgın sonrasında şirketler kesiminin güçlülüğünün nasıl muhafaza edileceği. TÜRKİYE, IMF'NİN ÖNEMLİ BİR ÜYESİ SORU: Dünyada birçok ülke salgının etkilerine karşı gevşek bir para politikası izlerken Türkiye sıkı para politikası uyguluyor. Türkiye'nin yeni politika yaklaşımını memnuniyetle karşıladığınızı belirttiniz. Bunun nedeni nedir? Türkiye'de yeni ekonomi yönetiminin yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kelmanson: Para politikasını sıkılaştırmaya ve kredi büyümesini ele almaya yönelik son ekonomi politikası değişikliğini memnuniyetle karşılıyoruz. Tek bir politika faiziyle likidite sağlamaya geçiş de dahil olmak üzere para politikası çerçevesininsadeleştirilmesini de takdir ediyoruz. Bu adımlar kredibiliteninyeniden inşasına, risk priminin düşmesine, Türk lirası üzerindeki baskının sınırlanmasına verezervlerin güçlendirilmesine yardımcı oldu. Enflasyon beklentilerinin istikrara kavuşmaması durumunda ilave ölçülü sıkılaşma yapılmasını ve ayrıca sıkı parasal duruşun sürdürülmesinitavsiye ediyoruz.Ayrıca, kredi tahsisinin daha çok piyasada belirlenmesine imkan verecek politikalar izlenmeli. İlaveten mali tarafta, Hazine ve Maliye BakanlığınınTürkiye'nin tarihsel olarak güçlü mali çapasını desteklemek için gösterdiği çabaların yeniden doğrulanmasını da memnuniyetle karşılıyoruz. Birmiktar daha mali alan olduğuna inanıyoruz. Bu alan, salgınla ilgili destek sağlama amacıyla hedefe yönelik ve geçici bir şekilde kullanılabilir. Aynı zamanda mali konsolidasyon planı, 2022 yılından itibaren uygulamaya başlanmak üzere şu anda yasalaştırılabilir. SORU: IMF, Türkiye'de özellikle siyasi olarak hassas bir konu. Türk yetkililer ve Hazine Bakanlığı ile iletişiminiz nasıl? McGettigan: Bildiğiniz gibi Ankara'da bulunan Kıdemli Daimi Temsilcimiz Sayın Kelmanson, Türkiye'deki meslektaşlarımızla devamlı etkileşim halinde. 4. Madde görüşmeleri içinbütün toplantıları yetkililerorganize ediyor. Bu yıl salgın sebebiyleilk kez Türkiye'ye sanal ziyaret düzenlemek zorunda kaldık ve sorunsuz geçti. Yetkililer, toplantılarıson derece iyi organize etti. Çok misafirperverlerdi ve uzun, çok iyi toplantılar düzenledik. Çok yapıcı toplantılardı. Diğer birçok ülkede olduğu gibi hassasiyetler olmasına rağmen çalışma ilişkisinin çok samimi, yapıcı ve yardımcı olduğunu söylemek isterim. Kelmanson: Bence, yetkililerleteknik düzeyde iyi ilişkilerimiz var. IMF üye bazlı bir kurumdur ve Türkiye, bu örgütün önemli bir üyesidir. İcra Direktörleri Kurulumuzdadiğer tüm direktörlerle birlikte oturan,tümülke ve politika tartışmalarında yer alan bir temsilcimiz var. Türkiye, tüm bu tartışmalarda her zaman çok yapıcı bir rol oynamıştır. Türk yetkililerin IMF İcra Direktörleri Kurulu'nda katkıda bulundukları yapıcı diyalogların benzerini biz de burada Türkiye'de sürdürmekteyiz. TÜRKİYE, GELİŞMEK İÇİN İYİ BİR KONUMDA BULUNUYOR SORU: Türkiye ekonomisinin kısa ve uzun vadeli geleceği hakkındaki beklentileriniz neler? McGettigan: Daha önce de bahsettiğim gibi Türkiye, esnek, girişimci ve dayanıklı bir ekonomiye sahip.Ayrıca, oldukça genç bir nüfusu var ve Türkiye,küresel ticaretinkavşak noktasında yer alıyor.Bu arka plan doğrultusundaTürkiye, küresel ekonomi salgından toparlanmaya başladığında gelişmek için iyi bir konumda bulunuyor. Bu fırsatlardanen iyi şekilde yararlanmak için Türkiye'nin kısa ve uzun vadeli zorlukları ele alması gerekiyor. Birincisi, belirsizliklerle dolu bir dünyada şoklara karşı korunma sağlamaya yöneliktamponları güçlendirmekiçin son ekonomik politika değişikliğine devam edilmesi gerekiyor.İkincisi, salgının kalıcı olumsuz etkilerini en aza indirmek ve Türkiye'nin ekonomik potansiyelini daha da güçlendirmek için hedefe yönelik reformlar yapılmalıdır. Böylece gelecek yıllarda güçlü,sürdürülebilir büyüme ve istihdama ulaşılabilir. SORU: Türkiye ekonomisini 5 yıl içerisinde nerede görüyorsunuz? McGettigan: Türkiye'yi 5 yıl içinde gücünü toplamış görmek istiyorum. Bu nedenle politika değişikliğine devam edilmesi vegerekli yapısal reformların gerçekleştirilmesi hayati önem taşıyor. Türkiye'nin bu reformlardanyararlanmak için iyi bir şekilde konumlandığını düşünüyorum.

18 Şubat 2021 Perşembe

Capital Economics, 2021 sonunda dolar/TL için 6,25 öngörüsünde bulundu

CapitalEconomics,Türkiye ekonomisindeki politika değişiminin etkilerine ilişkinGelişmekte Olan Piyasalar Kıdemli Ekonomisti Jason Tuvey tarafından kaleme alınan bir değerlendirme yayımladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) politikasındaki değişimin yurt içifinans piyasalarındaki toparlanmayı desteklediğine işaret edilen değerlendirmede, bunun daha da ilerlemesi gerektiği kaydedildi. EN İYİ PERFORMANS GÖSTEREN GELİŞMEKTE OLAN ÜLKE PARA BİRİMİ Değerlendirmede, dolar/TL'nin bu yılın sonunda 6,25 seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiği bildirildi. TCMB'nin parasal koşulları sıkılaştırarak sadeleşmeye gittiği anımsatılan değerlendirmede, bankanın iletişimini iyileştirmek için çaba sarf ettiği ve enflasyonla mücadelenin daha ciddiye alındığı aktarıldı. Değerlendirmede, yatırımcıların,ortodoks politikaya geçişin kalıcı olacağından emin göründüğüne işaret edilerek, Türk lirasının geçen yıl kasım ayında en düşük noktaya ulaşmasının ardından dolar karşısında yüzde 20'nin üzerinde değer kazandığı ve 2021'in başından bu yana en iyi performans gösteren gelişmekte olan ülke para birimi olduğu ifade edildi. RİSK PRİMİNDE DÜŞÜŞ BEKLENTİSİ Türk lirasının değer kazanmasınınrisk primindeki düşüşle desteklendiğine dikkat çekilen değerlendirmede, genel olarak yatırımcıların Türkiye'ye yönelik görüşlerinin, daha önce öngörülenden hızlı iyileştiği vurgulandı. Değerlendirmede, hükümetin jeopolitik gerilimleri hafifletmeye yönelik adımlarının cesaret verici olduğu belirtilerek, Türkiye'nin risk priminin düşmeye devam edebileceği aktarıldı. TCMB'nin parasal koşulları tahmin edilenden daha sıkı tutmasının beklendiğine işaret edilen değerlendirmede, bunun enflasyonun düşürülmesine ve zamanla yerel para cinsinden tahvilgetirilerinin lirayı desteklemesine yardımcı olacağı kaydedildi. Capital Economics, 13 Ocak'ta yayımladığı raporda, 2021 sonunda dolar/TL için 7 öngörüsünde bulunmuştu.

18 Şubat 2021 Perşembe

Türkiye ve Portekiz'den karşılıklı yatırımların artırılması çağrısı

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) EUTalks kapsamında çevrim içi olarak "Türkiye-Portekiz İş Birliği Fırsatları"webinarıdüzenlendi. Etkinlikte konuşan Türkiye'nin Lizbon Büyükelçisi Lale Ülker, Türkiye'nin AB ile gündeminin oldukça yoğun olduğu bir süreçtePortekiz'in 1Ocak'ta AB dönem başkanlığını devraldığını anımsatarak,bunubir fırsat penceresi olarakgördüklerini söyledi. Ülker, iki ülke arasında bir süredir yapılamayan Ekonomik ve Ticari Ortak Komitesi Toplantısı'nın(JETCO) yılın ikinci yarısında Türkiye'de gerçekleştirilmesinin karara bağlandığını anımsatarak, bunun çok önemli bir gelişme olduğunu vurguladı. Portekiz'in Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği desteği anımsatan ve iki ülkearasındasiyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda çok güzel ilişkiler bulunduğunu anlatan Ülker, "2019'da 2 milyar doları aşanülkeler arası ticaret hacmigeçen yıl salgın nedeniyle bir miktar geriledi. Bu düşüşün 2021'de tekrar eski seviyesine kolayca geleceğine, hattaüzerine çıkacağına inanıyoruz." diye konuştu. Ülker, iki ülke arasındaki ticaret hacmi hedefinin 5 milyar dolar olduğunu belirterek, "Önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalaren kısa sürede bu potansiyelihayata geçirmeye imkan tanıyacak. Hem Türk şirketlerinPortekiz'de, hem de Portekizli şirketlerin Türkiye'de yeni yatırım yapmalarıiçin kuvvetli bir siyasi irade mevcut." ifadelerini kullandı. Türk şirketlerin bu ülkedeki yatırımlarından bahseden Ülker, Portekiz hükümetinin yatırım süreçlerini hızlandıran ve kolaylaştıran çabalarının bulunduğunu söyledi. İKİ TARAFLI TİCARET VE YATIRIMLARIMIZI ARTIRMALIYIZ Portekiz'in Ankara Büyükelçisi Jaime Van Zeller Leitao da Portekiz'in uluslararası alanda başarılı bir yatırım destinasyonu olarak tanındığınıaktararak, son 10 yıldır ticaret dengeleri değişiyor olsa da hala büyüyecek bir kapasiteye sahip olduklarını ifade etti. Türk şirketlerine ve kurumlarınadaha kuvvetli bir şekilde iş birliği yapmayı öneren Leitao, şu açıklamalarda bulundu: "Türkiye ve Portekiz her biri Avrupa'nın iki kenarındaki ülke. Bu lokasyondan faydalanabiliriz. Üçüncü ülkeler tarafından bu lokasyonbir 'hub'olarak kullanılabilir. Her ülkede seçilmiş iş fırsatlarına odaklanmalı. Örneğin, inşaat ve turizm sektörleri Portekiz ve Türk şirketlerinin iş birliği yapabileceği konular. Çokbenzerliklerimiz ve bağlarımız var. Politik, kültürel ve ticari düzeydeki ilişkimiz her zaman çok iyi olmuştur. Bu mükemmel ortamdan daha fazla faydalanmalı, iki taraflı ticaret ve yatırımlarımızı artırmalıyız." PORTEKİZ HÜKÜMETİNİN YATIRIM PROGRAMI TÜRK İŞ ADAMLARINA FIRSATLAR SUNUYOR DEİK Türkiye-Portekiz İş Konseyi Başkanı Özer Öz, 10 milyon nüfusluPortekiz'inkültürel hinterlandı,sosyal ve siyasal etki alanıyla birlikte250 milyon nüfusluk bir pazar olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Öz, "Bu açıdan bakıldığında mevcut yaklaşık 2 milyar dolarlıkticaret hacmimizin ötesinde bir iş potansiyelisöz konusu. Mart 2018'de Lizbon'da gerçekleşen JETCO toplantısı kapsamında iki ülke arasındaki ticaret hacminin ilk olarak 5 milyar dolarseviyesine çıkartılması hedefi belirlenmişti." dedi. Portekiz'de yatırım yapmayı düşünen Türk iş insanlarının, burada diğer Batı Avrupa ülkelerinden daha düşük bir maliyetle yetenekli ve çok dilli işgücü bulacağını dile getiren Öz, güneş enerjisi, dalga enerjisinin artırılması ve hidrojen gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi konusundaki yatırım imkanlarına dikkati çekti. Öz, Portekiz hükümetinin salgındanetkilenen ekonomiyi kamu yatırımları ile canlandırmayı hedeflediğine değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Dolayısıyla önümüzdekidönemde Portekiz'de kamu ihalelerin artması bekleniyor. 2021-2030 yılları için hükümetin açıkladığı ulusal yatırım programının toplam değeri 43 milyar avroya çıkarıldı. Planlanan yatırımlar arasında en çok ulaşım sektörü ve özellikle demir yolu öne çıkıyor. Diğer ana başlıklar ise çevre, enerji ve sulama projelerinden oluşuyor. Gündeme alınan bu kamu projeleriyakın ve orta vadede Türk iş dünyası için ürün ve servis ihracatı imkanı ile yatırım fırsatları sunacak." Özer Öz,Portekiz'in 1 Ocak'ta başlayanAB dönem başkanlığı sürecindeGümrük Birliğinin modernize edilmesi konusundaki çalışmaların artırılması çağrısında bulunan Öz, bu sayede dostane ilişkilerin perçinleneceğini veticaret hacminin artacağını anlattı. PORTEKİZLİ FİRMALARIN TÜRKİYE'DEKİ YATIRIM FIRSATLARINI ARAŞTIRMAK İSTİYORUZ Portekiz İş Dünyası Yöneticiler Birliği (FAE)BaşkanıPaulo Carmonada Türkiye ve Portekiz'in keşfedebileceği fırsatlara ilişkin çok güçlü bir inançlarının olduğunu söyledi. İki ülke arasında boyut anlamında farklılıklar olduğunu ancak benzerliklerin de bulunduğunu dile getiren Carmona, şu ifadeleri kullandı: "Kültür, diyalog anlamında Portekiz, Türk insanlarının evinde hissettiği bir ülke. Uzun dostane ilişkilerimiz var. Birlikte yapılabilecek şeyler göz önünde bulundurulduğunda Türkiyeiyi bir ortak. Portekizli firmalar Türkiye'de nasıl fırsatlar keşfedebilirler bunlara bakmak istiyoruz. Bu iş birliğini artırmak ve güçlendirmek istiyoruz."

18 Şubat 2021 Perşembe

Küresel borçlar 2020'de 281 trilyon doları aşarak rekor kırdı

UluslararasıFinansEnstitüsü(IIF),"KüreselBorçMonitörü" raporunu yayımladı. Rapora göre,küreselborçtutarı, geçen yılın sonu itibarıyla 2019'akıyasla 24,1trilyon dolar artarak 281,5 trilyon dolara yükseldi.Küreselborçtutarı, 2019'da 257,4trilyon dolar olarak kaydedilmişti. Kovid-19 salgını nedeniyle kamu ve şirket gelirlerinde keskin bir düşüş yaşanırken, geçen yıl 61 ülkenin borcunda yaşanan 24,1 trilyon dolarlık artış son 10 yılda 88 trilyon dolar olarak hesaplanan borç artışının dörtte birindenfazlasını oluşturdu. KÜRESEL BORCUN GSYH'YEORANINDAKİ ARTIŞ 2008 KRİZİNİN ÇOK ÖTESİNDE Küreselborcun ülkelerin toplam GSYH'sine oranı ise geçen yıl 35 puan artarak yüzde 355'in üzerine çıktı. Söz konusu oranda kaydedilen artışın, 2008'deki küresel mali krizde görülen yükselişin çok ötesinde olduğu belirtildi. Küresel borç oranlarındaki artışın bu yıl nispeten ılımlıolması beklenirken,GSYH'deöngörülen toparlanmanın buna yardımcı olacağına işaret edildi. Borcun dağılımına bakıldığında, hanehalkına aitborçlar 2020 sonu itibarıyla 51,1trilyon dolar,finansal olmayan şirketlere aitborçlar 80,6 trilyon dolar, kamuya aitborçlar 82,3trilyon dolar ve banka gibi finansal şirketlere aitborçlar 67,5 trilyon dolar oldu. Toplam GSYH'ye oranları dikkate alındığında, geçen yıl hanehalkına aitborçlar yüzde 60,4'ten yüzde 64,4'e vefinansal olmayan şirketlere aitborçlar yüzde 91,9'dan yüzde100,1'e yükseldi. Aynı dönemdekamuya aitborçlar yüzde 88,3'ten yüzde 105,4'e ve finansal şirketlere aitborçlar da yüzde 80,8'den yüzde 85,9'a çıktı. EN ÇOK GELİŞMİŞ EKONOMİLERİN BORCU ARTTI Kamuya ait borçlardakien büyük artış gelişmiş ülkelerde görülürken, küresel kamu borcunun bu yıl 10 trilyon dolar daha artarak 2021 sonunda 92 trilyon doları aşmasının beklendiği kaydedildi. Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu 2020'de203,7 trilyon dolar olurken, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin toplamborçları ise 77,7trilyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Gelişmiş ülkelerin toplam borcu 2019'da 182,8 trilyon dolar ve gelişmekte olan ülkelerin toplam borcu74,6 trilyon dolar olarak hesaplanmıştı. Borç oranlarındaki en büyük artış, Fransa, İspanya ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde kaydedildi. Gelişmekte olan ülkeler arasında ise borç oranıen fazla artan ülke Çin oldu. Çin'i, Türkiye, Güney Kore ve Birleşik Arap Emirlikleri izledi. Raporda, "Krizin üstesinden gelmek için büyük bütçe açıkları gerekli olsa dadoğru çıkış stratejisini bulmak 2008-2009 finansal krizinden sonra olduğundan daha da zor olabilir. Siyasi ve sosyal baskı, hükümetlerin açıkları ve borçları azaltma çabalarını sınırlayabilir ve gelecekteki krizlerle başa çıkma yeteneklerini tehlikeye atabilir." değerlendirmesine yer verildi.

18 Şubat 2021 Perşembe