tatil-sepeti
Elektrik fiyatları tüm dünyada artıyor

Salgın dönemindeki ekonomik daralma sonrası küresel toparlanma enerjide talebin hızla artmasına neden oldu. Bu süreçte doğal gaz, petrol, kömür gibi fosil yakıt fiyatlarındaki ani yükseliş elektrik fiyatlarını da tetikledi. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, 2020'de ticaret ve sanayi üretimindeki aksaklıklar nedeniyle küresel elektrik talebi yaklaşık yüzde 1 geriledi. Gelişmiş ülkelerin bir kısmı 2020'nin ikinci yarısında kısmi olarak toparlanmaya başlasa da ekonomilerin salgın öncesindeki seviyelerine ulaşması 2021 yılı sonunu buldu. Bununla birlikte, ekonomik toparlanmayla beraber küresel elektrik talebinin geçen yıl yüzde 4,5 arttığı hesaplanıyor. SPOT PİYASADA ELEKTRİK FİYATLARI REKOR SEVİYEDE ARTTI Avrupa merkezli enerji borsaları verilerine göre, spot piyasalarda bir megavatsaat elektriğin fiyatı geçen yıl rekor seviyede arttı. Almanya'da spot piyasada ocakta ortalama 53,6 avro olan bir megavatsaat elektriğin ortalama fiyatı, aralıkta 3 kattan fazla artarak 221 avroya ulaştı. Söz konusu dönemde, Fransa'da fiyatlar 59,5 avrodan 274,7 avroya, İngiltere'de 90 avrodan 287,70 avroya, Hollanda'da 53,6 avrodan 221 avroya çıktı. Belçika, Avusturya, İspanya, Danimarka gibi Avrupa ülkelerinde de spot elektrik fiyatları son bir yılda yaklaşık 4 kat artış gösterdi. ELEKTRİĞİN EN PAHALI OLDUĞU ÜLKE ALMANYA Güncel enerji fiyatlarının yer aldığı ElectricRate platformu verilerine göre, geçen yıl haziranda 13,7 dolar sent olarak ölçülen konutlarda bir kilovatsaat elektriğin fiyatı mevcut durumda 14,2 dolar sente yükseldi. Söz konusu dönemde, elektrik fiyatları Portekiz'de yüzde 23, Japonya'da yüzde 14, Almanya'da yüzde 9, Avustralya'da yüzde 7, Belçika'da yüzde 6 ve İngiltere'de yüzde 4 arttı. Ülkelerin bir birim elektrik için ödediği fiyatlara bakıldığında, 39 sent ile Almanya ilk sırada yer alıyor. Almanya'yı 37 sentle Bermuda Adaları, 34 sentle Danimarka, 32 sentle Portekiz ve Belçika izliyor. Elektrik fiyatları İrlanda ve Japonya'da 29 sent, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde 28 sent, İngiltere ve İtalya'da 27 sent, Avustralya ve Lüksemburg'da 26 sent seviyesinde seyrediyor. ABD'de her eyalette farklılık göstermekle birlikte elektrik fiyatları kilovatsaat başına ortalama 14,11 sent seviyesinde seyrediyor. Elektriğin kilovatsaati Sudan, Venezuela ve İran'da 1 sentin altında fiyatlandırılırken, bu tutar Etiyopya, Kırgızistan, Küba, Libya ve Zimbabve'de 1 sent, Irak, Kuveyt ve Katar'da 3 sent olarak hesaplanıyor. ELEKTRİK ÜRETİMİNDE KÖMÜR İLK SIRADA Küresel elektrik üretiminde kömürün payı yüzde 33,8, doğal gazın payı yüzde 22,8, hidroelektrik santrallerin (HES) payı yüzde 16,9 seviyesinde bulunuyor. Üretimin, yüzde 10,1'i nükleer enerji santrallerinden, yüzde 6,1'i rüzgar enerjisi santrallerinden (RES), yüzde 4,3'ü petrolden, yüzde 3,3'ü güneş enerjisi santrallerinden ve yüzde 2,7'si diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanıyor. Elektrik üretiminde yüzde 60'ı aşan fosil yakıtların fiyatlarındaki değişiklik maliyetlerde belirleyici rol oynuyor. Öte yandan, Avrupa'daki doğal gaz arz sıkıntısı, yenilenebilir kaynaklardan üretimin azalması, Çin ile Avustralya arasındaki gerilim nedeniyle kömür ticaretinin son bulması gibi etkenler kömür fiyatlarının artmasında rol oynadı. Geçen yılın başında 85 dolar seviyelerinde seyreden kömürün tonu, ekimde 271 dolara kadar çıkarak zirve yaptı ve 2021 yılını 170 dolar seviyesinde kapattı. Çin'in enerji talebindeki yükselişle birlikte kömürden elektrik üretimini azaltması ve bunun yerine sıvılaştırılmış doğal gazı (LNG) tercih etmesi fiyatları daha da yukarı taşıdı. AVRUPA'DA FİYATLAR GEÇEN YIL 6 KAT ARTTI Avrupa ülkelerinin elektrik üretiminde yüzde 20 paya sahip olan doğal gazda fiyatlar, salgının başladığı dönemde makul seviyelerde seyrederken, son dönemde artış trendine geçti. Doğal gaz ihtiyacının yüzde 90'ını ithal eden Avrupa'da fiyatlar geçen yıl yaklaşık yüzde 600 artış kaydetti. Ocak vadeli doğal gaz kontratlarının fiyatı aralıkta megavatsaat başına 187,7 avro seviyelerine tırmanarak rekor kırdı. Doğal gaz ihtiyacının yarısını Rusya'dan ve kalanını büyük ölçüde Norveç ve Cezayir'den temin eden Avrupa'da 2020-2021 dönemindeki kışın mevsim normallerinden daha soğuk geçmesi nedeniyle doğal gaz rezervleri normal seviyelerinin çok altına geriledi. Bu dönemde, Norveç gaz hattında bakım nedeniyle sevkiyat kısıtlanırken, Rusya Avrupa'ya gaz tedarikini artırmadı. Geçen yıl, Avrupa'da özellikle yenilenebilir kaynaklardan sağlanan elektrik üretimi de iklim koşulları nedeniyle düşüş gösterdi. RES'lerden enerji üretimi beklentileri karşılamadı, barajlardaki su miktarının azalması HES üretimini de düşürdü. Bazı Avrupa ülkelerinde nükleer reaktörlerin tamire alınması, süreci daha karmaşık bir hale getirirken, AB emisyon ticaret sistemindeki karbon fiyatlarının artışı da enerji fiyatlarının yükselişinde etkili oldu. Geçen yılın başında 32 avro olan karbon emisyon ücreti, yıl sonunda 88 avroya kadar çıkarak rekor kırdı. ENERJİ FİYATLARI ENFLASYONU KÖRÜKLÜYOR Enerji fiyatlarının artışı Avrupa'da enflasyonu son 25 yılın en yüksek seviyeye taşıdı. Avro Bölgesi'nde, aralıkta yıllık enflasyon yüzde 5 ile kayıtlardaki en yüksek seviyesine ulaşırken, enerji sektöründeki fiyat artışının yüzde 26 olması dikkati çekti. Almanya Federal İstatistik Ofisi verilerine göre, Almanya'da yıllık enflasyon, enerji fiyatları ve salgının etkisiyle Aralık 2021'de yüzde 5,3'e çıkarak, yaklaşık son 30 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Almanya'nın toplam enerji maliyeti bir yılda yüzde 18'den fazla arttı. Avrupa ülkelerinde spot piyasalarda oluşan yüksek fiyatların gelecek aylarda kademeli biçimde tüketici faturalarına yansıması bekleniyor.

12 Ocak 2022 Çarşamba

İklim krizi en büyük küresel risk

Merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan ve her yıl ocak ayında Davos kasabasında düzenlenen yıllık toplantısı ile tanınan Dünya Ekonomi Forumu (WEF),“Küresel Riskler 2022” raporunu yayımladı. Bu yıl 17'ncisi yayımlanan raporda, uzun vadeli başlıca risklerin ilk sırasında iklim krizinin olduğu belirtilirken, büyüyen sosyal gelir uçurumu, artan siber tehditler, salgın devam ederken eşit olmayan bir küresel toparlanma olasılığının da uzun vadeli riskler arasında görüldüğü belirtildi. WEF Küresel Riskler raporunda, gelecek 10 yıl içerisinde en büyük üç risk arasında olarak, iklim eylem planında başarısız olunması, iklim koşullarının aşırı sertleşmesi, biyolojik çeşitliliğin yok olması olasılıkları sayıldı. Raporda, sırasıyla sosyal bütünlüğün aşınması, geçim sıkıntısının artması ve bulaşıcı hastalıkların etkisini artırmasının da küresel riskler arasında yer aldığı kaydedildi. İnsanın doğaya verdiği zararın giderek artması, doğal kaynaklara erişimde zorluk yaşanması, borç krizlerinin oluşması ve dünyada jeo-ekonomik zıtlıkların gün yüzüne çıkmasının da ilk 10 küresel risk arasında yer aldığı belirtilen raporda ayrıca çoğu uzmanın küresel bir ekonomik toparlanmanın önümüzdeki üç yıl içinde değişken ve dengesiz olacağına inandığı kaydedildi. "TOPLUMSAL BÖLÜNMELERİN ARTIŞI GERİLİME NEDEN OLUYOR" Rapora ilişkin yapılan basın açıklamasında değerlendirmelerine yer verilen Dünya Ekonomik Forumu Genel Müdürü Saadia Zahidi, sağlık sorunları ve ekonomik istikrarsızlıkların toplumsal bölünmeleri artırdığını belirterek, "Bu durum ise toplumlar arasında ve uluslararası topluluklar arasında iş birliğinin daha eşit ve hızlı bir küresel iyileşme sağlaması için temel oluşturacak bir zamanda gerilim yaratıyor.“ ifadesini kullandı. Zahidi, “Küresel liderler bir araya gelmeli, amansız küresel zorluklarla mücadele etmek ve bir sonraki krizin öncesinde direnç oluşturabilmek için koordineli ve çok paydaşlı bir yaklaşım benimsemeli.” değerlendirmesinde bulundu. Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan Zurich Sigorta Grubu Risk Yetkilisi Peter Giger de iklim krizinin, insanlığın karşı karşıya olduğu uzun vadeli en büyük tehdit olmaya devam ettiğini kaydederek, iklim değişikliği konusunda harekete geçilmemesinin, küresel GSYH'yi altıda bir oranında küçültebileceği öngörüsünü paylaştı. Giger ayrıca 31 Ekim-12 Kasım 2021 tarihleri arasında İskoçya'nın Glasgow şehrinde düzenlenen COP26 kapsamında verilen taahhütlerin halihazırdaki küresel ısınmanın 1,5 santigrat derecenin altında tutulması hedefi için yeterli olmadığını söyledi. Sigorta şirketi Marsh’ın Kıta Avrupası Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint ise, “Siber tehditler, onları kalıcı olarak ortadan kaldırma yeteneğimizden daha hızlı büyürken, güvenilir ve sofistike siber risk yönetimi planları olmadan (risklere karşı) direnç de yönetim de mümkün görünmüyor.” değerlendirmesinde bulundu.

11 Ocak 2022 Salı

Enerji krizi Avrupa'yı LNG'ye yönlendirdi

Rusya'dan gelen doğal gaz arzının düşüklüğü, depolama tesislerindeki gaz miktarının normalden daha düşük seyretmesi, Avrupa'da kış sezonunun başlaması kıtada enerji kriziyle ilgili endişeleri tazelerken, son dönemde Asya için yola çıkan LNG gemileri de Avrupa'ya yönlendiriliyor. Avrupa enerji piyasalarına ilişkin veri ve içerik sağlayan Montel'in VesselsValue verilerinden derlediği bilgilere göre, geçen hafta yaklaşık 5,2 milyar metreküp doğal gaz taşıyan 50'yi aşkın LNG gemisi Avrupa'ya yönlendirildi. Bu dönemde, Avrupa'ya yönlendirilen LNG gemilerinde önceki haftaya göre yüzde 77 artış olurken, düşük stoklar ve boru hatlarıyla ithalatın düşmesi nedeniyle bu sayının daha da artması bekleniyor. Avrupa Politikaları Çalışmaları Merkezi (CEPS) Araştırma Görevlisi İrina Kustova, mevcut doğal gaz açığının azaltılmasında ek LNG kapasitesinin etkili olabileceğini belirterek, "Küçük miktarlardaki LNG, fiyatlar üzerinde çok ciddi bir değişiklik yaratmayacaktır. Ayrıca, piyasanın Gazprom tedarikine olan bağımlılığı, hub fiyatlama dinamiklerinin çok önemli bir parçası olmayı sürdürüyor." diye konuştu. "AVRUPA'YA YETERLİ GAZ AKIŞI SAĞLANMADIKÇA FİYATLAR DÜŞMEYECEK" Gaz fiyatlarında düşüşü tetikleyecek yeterli LNG veya boru gazının Avrupa'ya akışının önemine işaret eden Kustova, "Bu olmadığı sürece, fiyatlar yüksek seyretmeye devam edecek. Tüketiciler de pahalı spot piyasasından gaz satın almak yerine beklemeyi tercih edecekler. Yüksek gaz fiyatlarının, yeni uzun vadeli LNG sözleşmeleri de dahil olmak üzere LNG tedarikini bölgeye çekmesi mümkün. Örneğin, İtalya ve Polonya bu yönde bazı adımlar attılar. Bu durumda, LNG ithalatı da artacaktır." ifadelerini kullandı. Kustova, bu gelişmelerin büyük ölçüde Avrupa Komisyonunun "Fit for 55" teklif paketinin bir parçası olan denizcilik sektörüne ilişkin AB mevzuatına bağlı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Teklif, denizcilik sektöründe LNG'nin bir dönüşüm yakıtı olarak kabul ediyor. Öneri üye ülkeler tarafından kabul edilirse, LNG ithalatını da olumlu etkileyebilir. Ancak, kabul edilip edilmeyeceğini ve nihai kararın LNG ithalatını ne kadar etkileyeceğini tahmin etmek zor. Pratikte, çok olumlu bir senaryoda bile, AB'nin toplam gaz ithalatında LNG'nin payının yakın gelecekte yüzde 35’i geçmesi pek mümkün değil."

11 Ocak 2022 Salı

Enerji krizi dünyayı derinden etkilemeye devam edecek

Enerji talebinde tarihi düşüşe neden olan Kovid-19 salgını, kapanmaların ardından tekrar açılan ekonomilerin hızla artan petrol, doğal gaz ve kömür talepleri karşısında fosil yakıt piyasalarında şiddetli dalgalanmalara yol açtı. Enerji talebinin düşmesiyle yatırımlar durma noktasına geldi, çok sayıda işçi işini kaybetti ve tedarik zincirlerinde dalgalanmalar başladı. Salgın döneminde düşen enerji üretimi henüz ivme kazanmadan talebin hızla artması, enerji fiyatlarını Avrupa ve ABD gibi bölgelerde rekor seviyelere çıkararak piyasalarda aksaklıklara neden oluyor. Söz konusu enerji krizi, salgın döneminde istihdam kaybıyla mücadele eden ülkelerin yüksek fiyatlar nedeniyle daha da zarar görmesine yol açıyor. PETROLDE DENGE YILIN İKİNCİ YARISINDA GELEBİLİR Dünyanın en yaygın fosil kaynaklarından petrolde fiyatlar, 2020'de son zamanların en dalgalı seyrini göstererek küresel piyasaları olumsuz etkiledi. Salgın nedeniyle uygulanan kısıtlamalar sonrası 20 Nisan 2020'de WTI tipi ham petrolün varil fiyatı yüzde 300'ün üzerinde değer kaybederek eksi 37,63 seviyesine kadar indi. 2020 sonu itibarıyla Brent tipi ham petrolün fiyatı ise varil başına 2015'ten bu yana en düşük seviye olan 42 dolara geriledi. Normalleşme sürecinde petrol talebinin hızla artmasına rağmen Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve Rusya önderliğindeki OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu üretimlerini aynı hızda artırmak konusunda temkinli davranmayı tercih etti. Brent türü ham petrolün varil fiyatı 2021'de ortalama yüzde 53, WTI türü ham petrolün varil fiyatı ise yüzde 57 ile 2009'dan bu yana en yüksek artışını gerçekleştirdi. Fiyatların varil başına 85 dolar seviyesini aşmasının ardından ABD, Çin, Hindistan, Güney Kore ve Birleşik Krallık, stratejik petrol rezervlerinden bir kısmını piyasaya sürmeye karar verdiklerini duyurdu. Ancak söz konusu kararın etkisi sınırlı kaldı ve Brent petrol 2021'i 77 dolar bandında kapattı. ABD Enerji Enformasyon İdaresi tarafından Aralık 2021'de yayımlanan raporda, geçen yıl boyunca petrol talebinin, arzı günlük 1,7 milyon varil aştığı ifade edildi. Bu durumun 2022'nin ilk yarısında da devam edeceğine işaret edilen raporda, arz-talep dengesinin ancak yılın ikinci yarısında sağlanabileceği ve bunun petrol fiyatlarında yukarı yönlü baskı yaratacağı kaydedildi. JP Morgan'ın Aralık 2021'de yayımladığı raporda ise petrol fiyatlarının OPEC+'in üretim kısıntıları nedeniyle bu yıl varil başına 125 dolar seviyesine kadar çıkabileceği tahminine yer verildi. Petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle, ABD'de benzin fiyatları geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 61 artışla 2014'ten bu yana en yüksek seviye olan galon başına 3 dolara ulaştı. Aynı dönemde, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden Rusya'da benzinin fiyatı yüzde 8,7, İngiltere'de yüzde 23, Japonya’da yüzde 20, İtalya'da da yüzde 15 artış gösterdi. AVRUPA'DA DOĞAL GAZ FİYATLARI TARİHİ REKOR KIRDI Avrupa'nın enerji üretiminde kömürden doğal gaz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi, kıtada derin bir enerji krizinin başlangıcı oldu. Yeşil enerji dönüşümü nedeniyle uygulanan politikalar, Avrupa'nın özellikle doğal gaza bağımlılığını son 10 yılda önemli oranda artırdı. Doğal gaz tüketimindeki artış ise ağırlıklı olarak Rusya'dan ithalat, Norveç'in üretimi ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikiyle sağlandı. Ekonomilerin açılmasıyla oluşan güçlü talep, LNG piyasalarında Asya ülkeleriyle yaşanan rekabet ve Rusya'nın sevkiyatları artırmaması nedeniyle doğal gaz fiyatlarında rekor artışlar yaşandı. Avrupa'da ocak vadeli doğal gaz kontratları geçen ayın sonunda megavatsaat başına 180 avro seviyesini aşarak rekor kırdı. Avrupa Birliği (AB) Enerji Regülatörleri İşbirliği Ajansı raporunda, kıtada doğal gaz fiyatlarının geçen yıl ekimde nisana göre yüzde 400 arttığı, buna bağlı olarak elektrik fiyatlarının da yüzde 200 arttığı kaydedildi. Yetkililer, kış sezonunun soğuk geçmesi halinde kıtadaki enerji krizinin daha da derinleşebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Öte yandan, Çin ve Japonya'nın başını çektiği dünyanın en çok LNG tüketilen bölgesi Asya'da spot fiyatlar geçen yıl yüzde 230 artış gösterdi. KÖMÜR TALEBİ REKOR FİYATLARA RAĞMEN SÜRECEK Dünyanın en büyük enerji tüketicisi konumunda bulunan Çin'de de arz talep dengesizliğinden kaynaklanan enerji krizi nedeniyle sert tasarruf tedbirleri alınırken, Pekin ve Şangay gibi nüfusu yoğun şehirler dahil olmak üzere ülkede planlanmış elektrik kesintileri uygulandı. Ülke çapında uygulanan kesintiler çok sayıda fabrikanın kapanmasına neden oldu. Bu durum, bazı şehirlerdeki internet erişimi ve trafik ışıklarını da etkileyerek hayatın her alanına yansıyan olumsuzlukları beraberinde getirdi. Elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 60,8'ini kömürden sağlayan Çin'in enerji sektöründeki sorunlarda, özellikle kömür arzındaki yetersizlik ve rekor seviyeye ulaşan fiyatlar önemli rol oynadı. Uluslararası Enerji Ajansı raporunda Çin'deki enerji krizine işaret edilerek, kömür talebinin 2021'in ilk yarısında hızla arttığı ve bu nedenle fiyatlarda sert yükselişler yaşandığı belirtildi. Raporda, kömür fiyatlarının ton başına 298 dolarla Ekim 2021'de tarihin en yüksek seviyesine ulaştığının ancak küresel doğal gaz ve LNG talepleri nedeniyle talebin bu yıl da devam edeceğinin altı çizildi.

10 Ocak 2022 Pazartesi

Türkiye ve Azerbaycan ortak filmler üretecek

Azerbaycan Kültür Bakanı Anar Kerimov, düzenlediği yılsonu değerlendirme toplantısında, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Toplantıda, Azerbaycan’ın diğer ülkelerle kültürel ilişkilerini de değerlendiren Kerimov, kardeş ülke Türkiye ile çok iyi ilişkilere sahip olduklarını kaydetti. MÜZAKERE EDİLDİ Bakan Kerimov, göreve geldikten sonra ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdiğini hatırlatarak “Birçok konuyu müzakere ettik. Sinema alanına da büyük yer ayırdık. Ortak film üretimi planlıyoruz. Türkiye’nin tecrübesini göz önünde bulundurmalıyız. Türkiye, sinema sektöründe kısa sürede büyük atılım ve başarı elde etmiştir. Bu tecrübeyi onlardan öğrenmek istiyoruz. Bizim yönetmen ve oyuncularımız da onlardan geri kalmıyor. Ortak iş yapmak ve tecrübe paylaşımı gibi bir işbirliği planlıyoruz. Yeni yılda Türkiye ile ortak filmlerin yapımı gündemde” dedi. Şimdilik somut projelerden bahsetmenin erken olduğunu belirten Kerimov, “Türkiye ile ortak filmlerin yapılmasını çok istiyoruz. Bu aynı zamanda o filmlerin Netflix’te yayımlanmasına da hizmet edecektir” diye konuştu. ‘ŞUŞA, 2023’TE TURİSTLERİ KABUL ETMEYE HAZIR OLACAK’ Bakan Anar Kerimov, Karabağ’ın sembol şehri Şuşa’da yapılan imar ve restorasyon çalışmalarına ilişkin ise “Şimdi 3 cami ve 2 kilise restore ediliyor. Şuşa, 2023’te ‘Türk dünyasının kültür başkenti’ ilan edilecek. Şuşa, 2023’te turistleri kabul etmeye tam hazır olacak” dedi.

10 Ocak 2022 Pazartesi