HÜSEYİN ÖZTÜRK


Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır,

Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedadır,

Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında,

Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezadır.

 

İstanbul’u anlatmak için sadece şair Nedim’in bu mısralarını alsak yeter de artar. Tabii Nedim’in yaşadığı yıllarda gördüğü İstanbul ile bugünkü İstanbul arasında elbette nüfus ve coğrafi bakımdan büyük farklar var.

 

Yalnız yine de İstanbul’un böylesine içten ve tarihe mal olacak şekilde anlatılmasının emsali az bulunur. 

Nedim’in (1681-730) yukarıdaki dörtlüğünü günümüz Türkçesiyle de okuyalım. 

 

Bu şehri İstanbul ki, paha biçilmez ona

Bütün İran mülkü feda olsun tek bir taşına

Öyle bir tek incidir iki deniz arasında

Yeridir dünyanın güneşi ile tartılsa…

 

Yerkürede üzerine en fazla eser yazılan-görülen-gezilen ikinci bir şehir yoktur. Nedim’in de dediği gibi; “Öyle bir tek incidir ki, dünyanın güneşiyle tartılsa yeridir.”

 

Efendim, gelelim yazının başlığına, ‘Hıdırellez erguvan ve İstanbul’. 8 bin 500 yıldır ekonomik-kültürel-sosyal ve siyasal hayata ev sahipliği yapan İstanbul’un bayramlarından biri de ‘Hıdırellez ve Erguvan Bayramı’dır.

 

*           *           *

 

Tarihe yolculuk ederek önce ‘Hıdırellez’, ardından erguvan bayramına bakalım: “Hıdırellez, Hızır ve İlyâs isimlerinin halk ağzında aldığı şekilden ibaret olan ‘Hıdrellez’, kökü İslâm öncesi eski Orta Asya, Ortadoğu ve Anadolu yaz bayramlarına dayanan, Hızır yahut Hızır ve İlyâs kavramları etrafında dini bir muhtevaya bürünmüş halk bayramının adıdır.

 

Bu bayram, merkezini özellikle Anadolu ve Balkanlar’ın, Kırım, Irak ve Suriye’nin teşkil ettiği Batı Türkleri arasında, bugün kullanılmakta olan Gregoryen takvimine göre 6 Mayıs (eski Jülyen takvimine göre 23 Nisan) günü kutlanır.

 

OSMANLI DEVLETİ’NDE 6 MAYIS 

 

(23 Nisan) halk arasında yaz mevsiminin başlangıç tarihi sayılıyordu. Nitekim eski takvimde yıl ikiye ayrılmış olup, 23 Nisan’dan (6 Mayıs) 26 Ekim’e (8 Kasım) kadar süren 186 gün ‘Hızır günleri’ adıyla yaz mevsimini, 23 Nisan’a kadar devam eden 179 gün de ‘Kasım günleri’ adıyla kış mevsimini oluşturuyordu.

 

6 Mayıs’a rastlayan Hıdrellez günü de gerçek anlamda yazın başlangıç tarihini oluşturuyor. Pek çok arşiv belgesi, Osmanlılar döneminde devlet nezdinde bile işlerin yılın bu iki mevsimine, yani ‘rûz-i Hızır’dan (Hızır-İlyâs’tan) rûz-i Kasım’a’ veya ‘rûz-i Kasım’dan, rûz-i Hızır’a’ kadar olan iki döneme göre planlandığını gösteriyor.

 

“Öte yandan 6 Mayıs, Türklerin Anadolu’ya yahut daha genel bir ifadeyle Ortadoğu’ya geldikten sonra tanıdıkları bir tarihtir”. 

Ahmet Yaşar Ocak. DİA

 

*           *           *

 

Erguvan bayramına ise Attila İlhan’ın ‘Geceye Karşı’ şiiriyle konuk olalım.

 

Büyük bir rüzgâr dinledik dünya bahçesinde

Erguvanî çiçekler açmıştı erguvanlar

Tebessümler vardı toprağın yeşermesinde

Ve gökler de çiçeklenmişti erguvanlar gibi

Biz insan selamları duyduk havada kanat kanat

Yola çıkmış yedi iklim dört bucaktan turnalar gibi.         

 

İstanbul bugünlerde ve mayıs ayının ortalarına kadar erguvan renkleriyle gözlere-zihinlere-duygulara-düşüncelere ve dizelere ilham vermeye devam edecek.

 

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Beş Şehir’ adlı eserinden şu ifadesini de derç edelim: “Gülden sonra bayramı yapılacak bir çiçek varsa o da erguvandır.”     

 

Erguvana dair bir bilgi İzmir Tire’den! Tireli araştırmacı Yılmaz Göçmen; morumsu, pembe çiçekleriyle yüzyıllardır olduğu gibi baharı müjdeleyen erguvan ağaçlarının ilk fidanlarının, 1453’te Fatih Sultan Mehmet Han tarafından Tire’den göç ettirilen yaklaşık 200 aile tarafından Güme Dağı’ndan toplanarak İstanbul’a getirildiğini kaydeder.

22 Nisan 2024 Pazartesi

HÜSEYİN ÖZTÜRK


 

“Yolcu yolunda gerek” derler. Bu sözün çerçevesi sınırsızdır. İnsan ve iş hayatının bütününde yolun da yolcunun da bir ölçüsü yoktur.

 

“Yolcu yolunda gerek” yalnızca insana dair de değildir. Güneş, ay, dünya yolcudur ve sürekli hareket halindedir. Bu sebeple yolu ve yolcuyu sınırlamamalı.

 

Bu hali en güzel anlatan şehirlerden biri de ilçeleriyle birlikte Tokat ilimizdir. “Rızkın onda dokuzu ticarettedir” tavsiyesinin neşvünema bulduğu yerdir. Topraklarının altı da üstü de bereket yüklü Tokat’ı gezmek, görmek, incelemek, ticari tarihimiz açısından öğretmenlik mesabesindedir.

 

Biz de bu nedenle Tokat’ı ikinci kez görmeye gittik. İlk ziyaretimiz bundan 15 yıl önceydi. ‘Tarihin ve Medeniyetin Beşiği Çarşılar’ projesi kapsamında gezmiş, görmüş ve yazmıştık. Bu sefer ise şehrin yerel tarihçisi Hasan Erdem ile detaylı gezip gördük.


Ticaretin tepe noktasında kültür gelmeli. Ticari seyahatler bu minvalde olmalı ve kültürel anlamda seyahat etmek, öğrenmenin mihenk taşıdır. Bunun için Anadolu’da, “Çok yaşayan değil, çok gezen bilir” denilir. Bu ifadeye ilavede bulunmalı.

 

Gezmeye, görmeye, ‘araştırmayı, okumayı, emeği’ katmalı. Geçen hafta yaptığımız seyahatimizde Tokat’ın tarihiyle birlikte ekonomisinin geçmişine ve günümüze işte bu zaviyeden baktık.

 

*           *           *

 

Tokat, ‘kendini kuran şehirlerdendir’ ve en büyük kaynağı, dayanağı; toprağının altının da üstünün de bereketli olmasının yanı sıra esas insanının çalışkan olmasıdır.

 

Gerçi sadece bizde değil, bütün dünyada teknik ve teknolojinin gelişmesiyle devletler ve toplumlar daralan bir ekonomiye gönüllü razı olsalar da teknik ve teknolojiye fazla bağımlı kalmadan; insan gücüyle, tarımla, hayvancılıkla ve toprakla daha çok hemhal olma vaktidir.

 

Bu manada Tokat ve civarının toprakları yeterli derecede işlense de daha çok emek verilmesi ve üretimin artırılması noktasında, Tokat Valisi Numan Hatipoğlu öncülüğünde, ilgili kurum ve kuruluşlar çalışmalar yapıyor; devlet ve millet işbirliği memnuniyet verici şekilde devam ediyor. 

 

Sevindirici bir durum olmakla birlikte sadece Tokat özelinde değil, bütün ülkemiz nezdinde ünlü Kızılderili şefin sözünü hatırdan çıkarmamalıyız:

 

“Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde ve son balık öldüğünde, o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız.” 

 

Tokat, ağaç ve nehir bakımından son derece bereketli bir coğrafyaya sahip. Şehrin içinden geçen Yeşil Irmak ve beslendiği diğer akarsular, bütün bir coğrafyayı adeta; “Buyurun nimet emanettir, benden faydalanın, sizler için akıyorum” diyor.

 

*           *           *

 

Tokat, Asya’dan Avrupa’ya kesintisiz bağlanan ticari yollar üzerinde bulunması hasebiyle yaklaşık 5 bin yıllık tarihindeki önemini koruyor.

 

Şehrin tarihi boyunca büyüdüğü zaman dilimi, Selçuklular devridir. Kervansaraylar, hanlar, ipek ve baharat yolları, özellikle tacirlerin can ve mal güvenlikleri bakımından altıncı büyük Selçuklu kenti olmuştur.

 

Selçuklular’dan sonra -Selçuklu eserlerini korumak şartı ve kaydıyla 14. yüzyılın sonunda Devleti Aliye’nin hüküm sürdüğü Tokat, eğitimden sanata, sanattan ticarete yeniden geçmiş dönemdeki parlak devrine kavuştu.

 

Şehrin bugünkü ekonomi yapısında ise sanayi, tarım ve hayvancılık sektörü başarılı bir performans sergiliyor. Başta gıda sanayi olmak üzere; taş-toprak-orman ürünleriyle tekstil, dokuma ve konfeksiyon sektörü, ticaretin odak noktasını oluşturuyor.

 

Şeker pancarı, tütün, yaş sebze ve meyve ile endüstriyel tarım ürünleri, buğday ve diğer tahıl ürünleri, özel ve kamu kuruluşları tarafından değerlendiriliyor. Gıda sektöründe ise ülke genelinde 8. sırada yer alıyor.

 

Hâsılı kelam, gözlem ve izlenimlerimizden çıkardığımız sonuç şudur:

 

Ekonomi olmadan kültürel hayat, kültürel hayat olmadan ekonominin olmayacağıdır. Tokat, bunu başarma yolunda ilerleyen bir şehrimizdir.

06 Mayıs 2024 Pazartesi

AV. MUHAMMET AKSAN


İşyerlerinde İşveren Veya İşveren Vekili Tarafından Yürütülecek İş Sağlığı Ve Güvenliği Hizmetlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 4 Şubat 2024 tarihli 32450 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.

 

Söz konusu yönetmelikle 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, işveren tarafından işçilere iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verilebilmesi için işveren tarafından alınması gereken eğitimlerin kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları, işçi ve işveren kuruluşları tarafından da Bakanlıkla protokol yapmak suretiyle verilebileceği yönünde değişiklik yapıldı.

 

Sonuç olarak, düzenleme öncesi eğitimlerin belirli şartları sağlayan üniversitelerce Bakanlıkla protokol yapmak suretiyle verileceği düzenlenmişken, yönetmelikle getirilen düzenlemeyle kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları, işçi ve işveren kuruluşları tarafından da verilebileceği yönünde değişikliğe gidildi.

 

ASGARİ ÜCRET DESTEĞİ 

 

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 29 Şubat 2024 tarihli ve 2024/3 sayılı Genelge ile 2024 yılı boyunca uygulanmak üzere asgari ücret desteği miktarı belirlendi.

 

Buna göre 2024 yılında asgari ücret desteği aylık 700 TL olarak (günlük 23.33 TL) belirlendi. Söz konusu destekten, 2023 yılının aynı ayında prime esas günlük kazancı 671 TL ve altında, toplu iş sözleşmesi uygulanan işyerlerinde 1.341 TL ve altında, linyit ve taşkömürü işyerlerinde 1.789 TL ve altında olan sigortalılar için yararlanılabilecek. 2024 yılında yeni açılacak işyerlerinde ise çalışan sigortalıların tamamı için ücret sınırı olmaksızın destek ödemesinden faydalanılabilecek.

 

BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ

 

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 21 Mart 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle 26 Eylül 2023 tarihli ve 32321 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan bireysel emeklilik sisteminde kısmen ödeme hakkında yönetmeliğin yürürlük tarihi değiştirildi. Daha önce 26 Mart 2024 tarihinde yürürlüğe gireceği belirlenen yönetmelik, bu değişiklik doğrultusunda 1 Temmuz 2024 tarihinde yürürlüğe girecek.

 

Yürürlük tarihi değişen yönetmelik, bireysel emeklilik sistemindeki katılımcıların emekliliklerini beklemeksizin devlet katkı payı dahil şekilde bireysel emeklilik birikimlerinin bir kısmını almak adına kısmen ödeme hakkını kullanmak üzere yapacakları başvuruyu, başvurunun değerlendirilmesini, kısmen ödeme alınabilecek halleri, kısmen ödeme ile ödenecek devlet katkısının hesaplanmasını ve ödenmesini, uygulanacak yaptırımları, emeklilik gözetim merkezi ve emeklilik şirketlerinin kısmen ödeme sürecindeki görev ve sorumluluklarını ve kısmen ödemeyle ilgili diğer hususları kapsar şekilde düzenlendi. 

 

İlgili yönetmeliğin 1 Temmuz 2024 tarihinde yürürlüğe girmesini takiben bireysel emeklilik sistemi katılımcıları sistemden ayrılmaksızın eğitim, konut alımı, doğal afet, evlenme gibi hallerde ilgili kategorilerdeki şartları sağlamaları halinde devlet katkısının bir kısmı dahil birikimlerinin yarısına kadar olan kısmını toplu olarak alabilecek.

06 Mayıs 2024 Pazartesi