tatil-sepeti

Mastercard tarafından, ödemeler ekosisteminin salgın ile dönüşümünü ve hayatı kolaylaştıran teknolojileri ele alan online basın toplantısı düzenlendi.

Mastercard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Yiğit Çağlayan,toplantıda yaptığı konuşmada, 2020'de yaşanan küresel salgının en önemli çıktılarından birisinin hem tüketici hem de işletmeler bakımından hızlanan dijitalleşme çalışmaları olduğunu belirterek, "Ödeme sistemleri açısından da dijitalleşmeyi çok yoğun olarak yaşadık hatta son 5 yılı değerlendirdiğimizde 2020 en fazla dijitalleştiğimiz yıl oldu. Online alışveriş alışkanlıkları kazanıldı, temassız alışveriş ciddi anlamda yükseldi, finansal hizmetleri mobil yöntemlerle almaya başladık, diğer bir ifadeyle ekosistem 2020'de dijitalleşti" ifadelerini kullandı.

İşletmeler açısından bakıldığında; e-ticaretin hem işletmelerin katılımı hem de tüketicilerin kullanımı açısından ciddi büyüme gösterdiğine dikkati çeken Çağlayan, "Pandemi, dijitalleşmeden çekinen binlerce KOBİ'ye e-ticarete uygun maliyetlerle, sadece birkaç günde başlanabileceğini gösterdi. 2020 yılının ilk altı ayında 4 bin yeni şirket e-ticarete adım attı. Yılın ilk çeyreğinde dijitalle tanışan 1.500 şirkete karşın, Kovid-19'a ilişkin tedbir ve önlemlerin uygulandığı ikinci çeyrekte bu rakam 2 bin 500'ün de üzerine çıktı. Buna göre bu yılın ilk yarısında dijitalle tanışan şirketlerin sayısı, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 50 artarak toplamda 4 bini aştı. Bu artışta en önemli rolü KOBİ'ler üstlendi" değerlendirmesinde bulundu.

5 MİLYON 600 BİN KİŞİ ONLİNE ALIŞVERİŞLE TANIŞTI

Çağlayan, daha önce tüketicilerin yarıya yakınının (yüzde 45) kartlı alışveriş tercih ederken, salgın döneminde bu oranın yüzde 65'e çıktığını aktararak, Türkiye'de bu yıl sadece Kovid-19 döneminde 5 milyon 600 bin kişinin online alışverişle tanıştığını söyledi.

Geçen yıl harcamaların sadece yüzde 17'si online yöntemlerle yapılırken, bu oranın 2020'de yüzde 29'a yükseldiğini anlatan Çağlayan, "3 yıl içinde harcamaların yüzde 38'ini online yöntemlerle yapacağız. Dünyada genel trende baktığımızda online alışverişle tanışanların yüzde 65'i daha sonra da kullanmaya devam ediyor. Biz online ticaretle ilk kez tanışan bu kitlenin yüzde 75'inin online alışveriş yöntemlerini kullanmaya devam edeceğini öngörüyoruz" diye konuştu.

Çağlayan, market alışverişlerinin online alışveriş payının geçen yıla oranla yüzde 200 artış gösterdiğini aktararak, şunları kaydetti: "Evde daha çok zaman geçirildiği için elektronik eşya alımında da bir yükseliş var ve geçen yıla oranla yüzde 100 büyümüş. Mobilya ve dekorasyon da geçen yıla göre yüzde 100 büyüme kaydetmiş. Fatura ödemeleri, kontör yüklemeleri, vergi ve belediye ödemeleri de geçen yıla oranla yüzde 100 artmış. Evde geçirilen vakit arttıkça film izleme ve online fitness üyeliklerinde de artışlar oldu ve Netflix, Blutv gibi dijital platformlarda geçen yıla kıyasla yüzde 80 yükseliş büyüme yaşandı. Sanal oyunlar da yüzde 60'lık bir yükseliş görülüyor. Öte yandan, MasterKOBİ platformu ile dijital dünyanın bir parçası olmayı hedefleyen KOBİ'lere ihtiyaç duyabilecekleri çözümleri sunuyoruz. Kovid-19 döneminde ofislerini eve taşıyan KOBİ'lerin hayatını kolaylaştırmak için oluşturduğumuz MasterKOBİ destek paketini de genişlettik. Masterpass'ın 1 yıl boyunca ücretsiz olarak sunulduğu MasterKOBİ Paketi'ne ek olarak KOBİ'leri e-ticaretten proje yazma ve danışmanlık hizmetlerine, temizlikten baskı hizmetlerine kadar birçok alanda yeni avantajlar sunduk. Ayrıca, yıl içerisinde PayCore'un akıllı Android telefonların ve tabletlerin herhangi bir ek cihaza gerek kalmadan POS terminali olarak kullanılabilmesini sağlayan PIN destekli SoftPOS teknolojisini sertifikalandırarak onayladık."

KREDİ KARTI İLE ÖDEME TOPLAM OTOPARK ÖDEMELERİNİN YÜZDE 14'ÜNÜ OLUŞTURUYOR

Mastercard olarak tüm dünyada akıllı şehirlere yönelik çözümler üzerinde çalıştıklarını belirten Yiğit Çağlayan, "İSPARK ile yaptığımız iş birliği sayesinde İstanbullular otopark ödemelerini çok hızlı ve güvenli bir biçimde yapabilecekler. Araç plakasını ve kart bilgilerini İSPARK Mobil uygulamasına kaydeden sürücüler ödemelerini Masterpass'ın hızlı ve güvenli altyapısı sayesinde, otopark görevlisini ya da gişede sıra beklemeden, bozuk para aramadan tek tıkla tamamlıyor" dedi.

Çağlayan, İstanbul'daki otoparklarda ödeme alışkanlıklarına dair bir araştırma yaptıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mevcut ödeme alışkanlığının aksine insanlara nasıl ödemek istediklerini sorduğumuzda mobil uygulama üzerinden veya plaka tanıma yöntemiyle ödemek isteyenlerin yüzde 63 olduğunu istediklerini görüyoruz. Mobil uygulama üzerinden tek tıkla ödemek isteyenlerin oranı yüzde 35, plaka tanıma ile otomatik ödeme yüzde 28, nakit veya fark etmez diyenler yüzde 22, kredi kartı veya şehir kartı diyenlerin oranı ise yüzde 14 olarak öne çıkıyor. Otopark ödemelerinde en sık kullanılan ödeme yöntemleri yüzde 54 ile nakit oluyor. Yüzde 29'u yanında nakit bulunmadığında kredi kartı kullandıklarını belirtiyor. Yalnızca kredi kartı ile ödeme ise toplam otopark ödemelerinin yüzde 14'ünü oluşturuyor. İnsanların yüzde 86 gibi önemli bir kısmı gişede beklemekten rahatsız. Bunu yüzde 65 ile otopark görevlisini beklemek izliyor. Fiş kaybetme endişesi yüzde 58, hijyen kaygısı ise yüzde 50 oranı ile diğer rahatsız olunan unsurlar. Mobil ödemenin zaman kazandıracağını söyleyenlerin oranı yüzde 71, hijyen sağlar diyenler yüzde 55, kuyruk olmaz diyenlerin oranı ise yüzde 53. Diğer yandan İstanbul’da yaşayan sürücülerin yüzde 78'i tek tıkla otopark ödemelerini gerçekleştirebilecekleri bir uygulama olması durumunda o uygulamayı kesinlikle kullanacağını söylerken, yüzde 21'i ise 'Belki Kullanırım' demektedir."

YETİŞKİN NÜFUSUN YÜZDE 45'İNDE KREDİ KARTI BULUNUYOR

Türkiye'deki temassız ödemelerin toplam ödemeler arasındaki payının yüzde 44'e çıktığını aktaran Çağlayan, "Geçen yıl aralıkta bu veri sadece yüzde 14 seviyesindeydi. Diğer bir ifadeyle temassız ödeme adedinin geçen yılın dört katına çıktığını görüyoruz. Artan POS terminal sayısı ve yükselen temassız ödeme limitleriyle birlikte böyle bir artış olduğunu söyleyebiliriz. 2021'de temassız kullanım oranının yüzde 70'leri geçip yüzde 80 civarına yükselmesini bekliyoruz" ifadesini kullandı.

Çağlayan, Türkiye'de 1,9 milyon POS terminali olduğunu ve bunların yüzde 76'sının temassız özelliği taşıdığını hatırlatarak, şunlara vurgu yaptı: "Temassız ödeme denince akla tek bir ürün olarak kredi kartı geliyor. Fakat Türkiye'de yetişkin nüfusun yüzde 45'inde kredi kartı bulunuyor. Temassız ödeme yaygınlaşsın, nakit yerine elektronik yöntemlerle alışveriş yapılsın diyorsak sadece kredi kartı buna yeterli olmayacak. 2020'de alışverişlerin yüzde 35-38 arasındaki bandı debit ve ön ödemeli kartlardan gelmiş. Bu da bize çok önemli bir gösterge. Kredi kartı olmayan tüketiciler online ve temassız ödeme yapmak istiyor bu nedenle onların alternatif bir ürüne ihtiyacı var ve burada debit kartlar önemli kazandı. Ancak yeni dünyada debit kartlar tek başına yeterli olmayacak ve ön ödemeli kartlar daha fazla yaygınlaşacak. Diğer bir ifadeyle 2021'in Türkiye'de 'fintech' yılı olacağını düşünüyoruz. Bu yıl Mastercard olarak 7 fintech ile iş birliği yaptık. Önümüzdeki yıl bu fintech kuruluşlarının yeni ürünlerini tüketicilerin hizmetine sunmasıyla fintech uygulamalarının payının daha da artacağını söyleyebiliriz. Ayrıca, NFC teknolojisinde de bir yaygınlaşma gözlemliyoruz. Bugün Türkiye'de ayda 1,3 milyon NFC işlemi gerçekleşiyor bu geçen yıla oranla 4 katlık büyüme anlamına geliyor."

Yiğit Çağlayan, 2021 ve sonrasında finansal erişimin bundan sonra daha fazla dijital yöntemlerle olacağını öngördüklerini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: "Finansal ürünleri biz eskiden banka şubesine giderek alırdık. Pandemiden önce kredi kartı satışlarının yüzde 5-10'u online yöntemlerle olurdu. Pandemiden sürecinde bunun yüzde 38'e çıktığını gördük. Sadece ürünleri dijital olarak almaya devam etmeyeceğiz harcama alışkanlıklarımız da online olarak gerçekleşecek. Online ve tek tıkla alışveriş ile beraber yüz yüze alışverişlerimizde de mobil cihazlarımızı daha çok kullanacağız.
Bugün Türkiye'de bu kullanım alışkanlığı çok az ama pandeminin kazandırdığı bu temassız alışveriş alışkanlığı ile birlikte bunun hızla artacağını düşünüyoruz. Özellikle açık bankacılık da hayata geçtikçe finansal hizmetlerin sadece bankalar tarafından değil farklı kuruların da verdiği bir dünyaya doğru gelişeceğiz. Kartlı ödeme sistemleri kartlı olmaktan çıkacak. Kişiden kişiye para transferleri, yeni 'fast' ödeme yöntemlerinin kullanılması gibi daha çok çözümün ve alternatifin hızla hayatımıza gireceğini göreceğiz."

23 Aralık 2020 Çarşamba

Etiketler : Gündem

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), salgın ve sonrasında gelen enflasyonist dönemde işletmeler ve bireylerin üzerindeki vergilerin azaltılması eğiliminin, artık yavaşlama ve tersine dönme belirtileri gösterdiğini açıkladı.


 

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) ülkelerdeki vergi politikalarının incelendiği Vergi Politikası Reformları 2024 raporuna göre, hane halklarını ve işletmeleri etkileyen hayat pahalılığı krizini hafifletecek tedbirlerle hükümetler ek kaynak ihtiyacını dengelemeye çalışırken, vergi politikalarında da değişikliğe gidiyor.

 

Kovid-19 salgını ve sonrasında yaşanan yüksek enflasyon döneminde uygulamaya konulan vergi azaltıcı reformlardan, vergi artışı ve tabanı genişletme girişimlerini içeren "daha dengeli yaklaşımlara" doğru bir kayma olduğu görülüyor.

 

Bu kapsamda hükümetlerin işletmeler ve bireyler üzerindeki vergilerin azaltılması eğilimi, artık yavaşlama ve tersine dönme belirtileri gösterirken, vergi politikası uzun vadeli mali önceliğe doğru evriliyor.

 

OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, rapora ilişkin değerlendirmesinde, vergi reformlarının, hane halklarını ve işletmeleri 10 yılın en yüksek enflasyon seviyelerinden ve Kovid-19 salgınının ekonomik etkilerinden korumak için hükümetler tarafından kullanılan temel politika araçlarından biri olduğunu belirtti.

 

Cormann, "Şu anda politika odağının gelecekteki şoklara yanıt vermek ve ekonomilerimizin ve toplumlarımızın karşı karşıya olduğu dijitalleşme, yapay zeka, değişen ticaret modelleri, iklim değişikliği, nüfusun yaşlanması gibi uzun vadeli yapısal dönüşümleri desteklemek için gereken mali alanı yaratmaya doğru kaydığını görüyoruz ve bu kayma devam etmelidir." ifadelerini kullandı.

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : vergi enflasyon OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

Yüzde 30 Kulübü Türkiye'nin liderliğinde, 7 öncü kurum "Şirketlerin Yönetim Kurullarında ve Üst Düzey Pozisyonlarında Kadınların Temsilinin Artırılmasını Önemsiyoruz" bildirgesine imza attı.


 

İş hayatının her seviyesinde toplumsal cinsiyet dengesini iyileştirmeyi amaçlayan Yüzde 30 Kulübü Türkiye, kadınların yönetim kurullarındaki temsilini artırmak amacıyla piyasa etkinliği yüksek yatırım kurumlarıyla işbirliği gerçekleştirdi.

 

Bu kapsamda, Yüzde 30 Kulübü Türkiye ve 7 şirket temsilcisinin yer aldığı çalışma grubu tarafından hazırlanan "Şirketlerin Yönetim Kurullarında ve Üst Düzey Pozisyonlarında Kadınların Temsilinin Artırılmasını Önemsiyoruz" başlıklı bildirge için imza töreni Borsa İstanbul'da düzenlendi.

 

Bildirge, Ak Yatırım, Garanti BBVA Yatırım, İş Yatırım, QNB Finans Yatırım, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, ÜNLÜ Menkul Değerler ve Yapı Kredi Yatırım'ın yöneticileri tarafından imzalandı.

 

Törende konuşan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Yönetim Kurulu Başkanı Pamir Karagöz, Birliğin ilk kadın yönetim kurulu başkanı olarak bu inisiyatifin hayata geçirilmesinde rol almaktan ve böylesine anlamlı bir sürecin parçası olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.

 

Ortak bir vizyon etrafında birleştiklerini vurgulayan Karagöz, şunları kaydetti: "Kadınların yeteneklerinin, bakış açılarının ve liderliklerinin sadece tanınmakla kalmayıp aktif bir şekilde teşvik edildiği, daha eşitlikçi ve kapsayıcı bir kurumsal dünya vizyonu etrafında birleştik. Nitekim, uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalar, kadınların liderlik ekiplerinde yüksek oranlarla temsil edildiği şirketlerin, riskleri daha etkin yönettiğini, daha güçlü paydaş ilişkilerini teşvik ettiğini ve nihayetinde şirketlerin uzun vadeli piyasa değerlerini artırdığını tutarlı bir şekilde gösteriyor."

 

Karagöz, Türkiye'de halka açık şirketlerin, Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda tavsiye ettiği yönetim kurullarında en az yüzde 25 kadın üye oranına ulaşmada yavaş ilerlediğini belirterek, şöyle devam etti: "2022'de yüzde 17,5 olan kadın temsil oranı, 2023'te sadece yarım puan artarak yüzde 18'e yükseldi. İlkelerin yayımlandığı 2014 yılında bu oran yüzde 12 idi. Gönüllülük esasına dayanan bu süreçteki yavaş ilerleme nedeniyle Avrupa Birliği (AB) direktifinde belirlenen icracı olmayan pozisyonlarda yüzde 40, tüm yönetim kurulunda yüzde 33 hedeflerinin gerisinde kalıyoruz. Bu noktada yatırım kuruluşlarımızın, müşterisi olan şirketlere vereceği danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra bilinçlendirme ve farkındalık yaratma adına yapacakları katkıları çok değerli buluyorum."

 

Pamir Karagöz, TSPB'nin bu süreci desteklediğini vurgulayarak, birlik üyelerinden 24 aracı kurum ve 3 yatırım bankasının bildirgeye imza attığını aktardı.

 

İlerleyen dönemde bu sayının artacağını ifade eden Karagöz, "Tüm halka açık şirketlerimize, en üst karar organı olan yönetim kurullarında ve liderlik ekiplerinde cinsiyet eşitliğini gözeterek kadın çalışan ve yönetici oranlarını artırmaları için yeniden çağrıda bulunuyorum." diye konuştu.

 

"Gelişmiş piyasalarda kadınların yönetim kurullarındaki ortalama oranı yüzde 30'u çoktan aştı"

Yüzde 30 Kulübü Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Melsa Ararat, SPK'nin, 2012 yılından beri şirketlere, yönetim kurullarında en az yüzde 25 kadın üye bulundurma hedefini ve bu çabaların düzenli olarak raporlanmasını önerdiğini hatırlattı.

 

2017'den bu yana gerçekleşen değişimlere değinen Ararat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gelişmiş piyasalarda kadınların yönetim kurullarındaki ortalama oranı yüzde 30'u çoktan aştı. AB ülkelerinde ve Suudi Arabistan Krallığı da dahil olmak üzere birçok ülkede kadınların karar organlarındaki temsili yasal kotalarla desteklendi. Bu yıl sonuna kadar AB ülkeleri, yönetim kurullarına cinsiyet kotasını ülke yasalarına entegre etmiş olacak. Diğer yandan, ABD ve Birleşik Krallık gibi sermaye piyasalarının daha geniş ve derin olduğu ülkelerde bu değişim, yasal kotalardan ziyade piyasa ve yatırımcı baskısıyla gerçekleşti."

 

Ararat, Türkiye'deki yavaş ilerlemenin 2019'da iş dünyası ve düzenleyici otoriteleri bir araya getirdiğini belirtti.

 

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın (EBRD) desteğiyle yapılan çalışma kapsamında, Yüzde 30 Kulübü ve Borsa İstanbul'un yönlendirme komitesinde yer aldıklarını söyleyen Ararat, şu bilgileri paylaştı: "EBRD destekli projenin sonuç raporu, düzenleyici otoritelere bir dizi yasal reform önerisi sunarken, özel sektörü de düzenlemeleri beklemeden en iyi uygulamaları hayata geçirmeye davet etti. Rapordaki önemli bir tespit, Türkiye'de finans sektörünün, kadınların karar organlarında yer alması konusunda henüz bir aktör olmadığıydı. Bugün, sermaye piyasalarının önde gelen şirketleri, 2017'de gelişmiş piyasalarda başlayan stratejik değişimi Türkiye'de de ateşlemek üzere burada. Yatırım danışmanlığı hizmeti sunan 7 lider kurum ve bildirgeyi imzalamayı kabul eden ek 13 kurum, şirketlerin karar organlarında kadınların temsiline önem verdiklerini ve bu konuda ilerleme kaydetmek için birlikte çalışmaya devam edeceklerini beyan ediyor."

 

Melsa Ararat, imzalanan bildirgenin Türkiye'deki şirketleri, AB cinsiyet eşitliği direktifi ve sürdürülebilirlik raporlama direktifine uygun en iyi uygulama örneklerini dikkate almaya teşvik edeceğini vurguladı.

 

20 Kasım'da gerçekleşecek yıllık kadın direktörler konferansına değinen Ararat, şunları ekledi: "Borsa İstanbul'da yönetim kurullarındaki kadın oranının bugünden itibaren ivme kazanacağını ve yönetim kurulları tamamen erkeklerden oluşan 200'e yakın Borsa İstanbul şirketinin sayısının 2025 genel kurullarında hızla azalacağını umuyorum. Ayrıca, son iki yıldır kadınları büyük ölçüde dışlayan yeni halka arzlarda, 2025 yılında farklı bir resim görmeyi umuyorum."

 

Yüzde 30 Kulübü Türkiye'nin Eş Başkanı Ebru Dildar Edin de bildirgenin, imzacı kurumların katılımıyla finans sektöründe anlamlı bir değişimin mümkün olduğunu ortaya koyduğunu anlattı.

 

Yakın gelecekte, finans sektöründeki diğer kurumların da benzer girişimlere ve inisiyatiflere imza atacağına inandığını ifade eden Edin, şunları dile getirdi: "Finansman sağlayıcıları, danışmanlık ve aracılık hizmeti sunanlar olarak, kadınların iş hayatında hedeflenen yüzde 50 eşitliğe ulaşması için büyük bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğun bilinciyle hareket ederek ve bu vizyonu müşterilerimize yansıtarak iş dünyasında kalıcı bir değişim yaratabiliriz. Ülkemizde iş dünyasında kadınların hedeflenen eşitliğe ulaşmasını sağlamak ve bu süreci hızlandırmak adına finans sektöründeki her paydaşın önemli görevler üstlenmesi gerekiyor. Şu anda kadınların yönetim kurullarındaki oranı yüzde 17,9 seviyesinde. Bu oranı en kısa sürede Avrupa Birliği ortalaması olan yüzde 34'e, hatta sonrasında Finlandiya'nın yüzde 40 oranına ve inşallah Fransa'nın yüzde 46 oranına çıkarmak için hep birlikte çalışmalıyız. Bu süreci hızlandıracak en önemli gelişmelerden biri de yapılacak yasal düzenlemeler olacaktır. Umarız bu bildirge, bu tür düzenlemelere de öncü bir başlangıç sağlar."

 

İmza töreninin ardından gerçekleşen gong töreni, Yüzde 30 Kulübü Türkiye yöneticileri ile imzacı şirketlerin yöneticilerinin katılımıyla yapıldı.

30 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Yönetim Kurulu kadın yönetici