tatil-sepeti

Bitcoin dahil küresel kripto para piyasasının değeri, Demokrat aday Kamala Harris’in Cumhuriyetçi aday Donald Trump’la yaptığı münazarada daha iyi bir performans sergilediğine yönelik değerlendirmeler nedeniyle düştü.


 

Analiz şirketi Coinmarketcap'in verilerine göre, küresel kripto para piyasasının değeri 24 saatte yüzde 1 gerileyerek 1 trilyon 990 milyar dolara geriledi.

 

Amerikan medya kuruluşu CNN'in anketine göre, münazarayı izleyen kayıtlı seçmenlerden yüzde 63'ü Harris'in daha iyi performans sergilediğini düşünüyor.

 

Trump, 28 Temmuz’da yaptığı açıklamada, ABD'nin, "gezegenin kripto başkenti ve dünyanın Bitcoin süper gücü" olmasını sağlamayı planladığını söylemişti.

 

Öte yandan, küresel piyasalarda devam eden resesyon endişelerinin de kripto para piyasası üzerinde olumsuz yönde baskı yarattığı ifade ediliyor.

 

Saat 13.00 itibarıyla son 24 saatte fiyatında yüzde 0,75 düşüş yaşayan Bitcoin, 56 bin 684 dolar seviyesine geriledi.

 

Piyasa değeri bakımından ikinci sırada yer alan Ethereum ise son 24 saatte yüzde 0,85 değer kaybederek 2 bin 329 dolar seviyesine düştü.

11 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : #Trump #Harris ABD seçim Kripto

ORSAM Akademi Direktörü ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Kadir Temiz, ABD’nin onayladığı Nükleer Görevlendirme Kılavuzu'nu ve belgenin Çin-ABD gerilimi için ne ifade ettiğini kaleme aldı.


 

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Akademi Direktörü ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Kadir Temiz, ABD’nin onayladığı gizli Nükleer Görevlendirme Kılavuzu'nun basına sızdırılmasını ve bu belgenin Çin-ABD gerilimi için ne ifade ettiğini kaleme aldı.

 

Geçtiğimiz günlerde The New York Times'da yayınlanan bir haberde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden'ın mart ayında "Nükleer Görevlendirme Kılavuzu" adı verilen son derece gizli bir nükleer strateji planını onayladığı ortaya çıktı. Bu plan, ABD'nin nükleer stratejisini ilk kez Çin'in nükleer cephaneliğindeki genişlemenin oluşturduğu tehdide odaklanacak şekilde yeniden düzenlemeyi vaat ediyor. Bu stratejinin ortaya çıkmasının bir sebebi Pentagon'un Çin'in nükleer stoklarının önümüzdeki 10 yılda ABD ve Rusya'nın stoklarının büyüklüğü ve çeşitliliğiyle rekabet edebileceğini düşünmesi olabilir. 

 

ABD-ÇİN ARASINDA ASKERİ REKABETİN GELECEĞİ

 

ABD ve Çin arasındaki rekabetin en önemli boyutlarından biri askeri rekabet. Çin’in her yıl Gayri Safi Milli Hasılası’nın (GSMH) yaklaşık yüzde 7’sini askeri bütçeye ayırdığı ve daha sofistike, operasyonel silahlar, askeri ekipmanlar ve altyapı geliştirdiği artık büyük bir sır değil.

 

Çin, her ne kadar ABD’nin askeri büyüklüğü, tek taraflı saldırganlığı ve askeri ittifaklarını öne sürerek silahlanma yarışında ABD’yi suçlasa da son 20 yılda Çin’in GSMH’si yaklaşık olarak 1 trilyon dolardan 17 trilyon dolara çıktı. Dolayısıyla, askeri harcamalara ayrılan bütçe de aynı oranda arttı. Kısaca Çin’in caydırıcı gücünde çok önemli bir artış yaşanırken ABD’nin de bu durumu pazarlığa açması ve bir tehdit unsuru olarak görmesi anormal bir durum değil.

 

Son günlerde de Çin’in yükselişinin ortaya çıkardığı yeni bir gerilimle daha karşı karşıyayız.

 

Halihazırda Ukrayna ve Gazze’deki sıcak çatışma ve savaş ortamı düşünüldüğünde dünyanın en büyük iki ekonomisinin askeri rekabette silahlanma konusunu ön plana çıkarmaları küresel ve bölgesel riskleri de beraberinde getiriyor.

 

Çin’in yakın coğrafyasındaki silahlı çatışma ve siyasi istikrarsızlık alanları da gün geçtikçe artıyor. Rusya-Ukrayna savaşının gidişatı aynı zamanda Orta Asya gibi Rusya’nın nüfuz alanını içeren bölgelerde ciddi güvenlik riskini artırıyor. Güney Çin Denizi ve Tayvan gibi güncel kriz alanlarına Myanmar’ın kuzeyinde ekim 2023'ten beri devam eden çatışmalar, Bangladeş’teki siyasi istikrarsızlık ve Hindistan ile sınır sorunları eklendiğinde Çin’in ilk defa ciddi bir askeri güvenlik tehdidi hissettiği söylenebilir.

 

Tüm bunlar göz önüne alındığında, ABD’nin bu nükleer istihdam rehberiyle bir yandan caydırıcılık gücünü göstermek diğer yandan da Çin’e mevcut güvenlik sorunlarını tek başına çözemeyeceği mesajı vermek istediği söylenebilir.

 

ABD’DE BAŞKANLIK SEÇİMLERİ VE ÇİN STRATEJİSİ

 

Martta yazılan "Nükleer Görevlendirme Kılavuzu" belgesinin ağustosta sızdırılmasının önemli bir sebebi de kasımda yapılacak ABD başkanlık seçimleridir. Zira, Çin meselesi ABD’de hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler açısından seçim sürecinin en kullanışlı araçlarından biri olmaya devam ediyor. Sızdırılan "Nükleer Görevlendirme Kılavuzu" Biden hükümetinin görev süresi içinde hem Çin hem Rusya tehdidiyle başarıyla uğraştığı ve bunu bir sonraki hükümete miras olarak bırakmak istediği mesajını verdi.

 

Aslında uzun zamandır ABD’de Çin meselesi ufak ayrıntılar dışında gittikçe Cumhuriyetçi ve Demokratların ortak kanaatlerinin oluştuğu bir mesele haline geldi. Nükleer Görevlendirme Kılavuzu'yla Biden hükümetinin muhtemel bir Donald Trump dönemi için dış politikaya belirli bir vizyon bırakmak istediği söylenebilir.

 

ÇİN’İN TEPKİSİ

 

Belge’nin sızdırılmasının ardından Çin Dışişleri Bakan Sözcüsü Mao Ning yaptığı açıklamada Amerikan tarafını açıkça suçladı.

 

Mao Ning yaptığı açıklamada ''Çin'in nükleer cephaneliğinin büyüklüğü hiçbir şekilde ABD ile aynı seviyede değildir. Çin, nükleer silahları "ilk kullanmama" politikasını ve kendini savunmaya odaklanan bir nükleer stratejiyi takip eder ve nükleer yeteneklerini her zaman ulusal güvenliğin gerektirdiği asgari düzeyde tutar. Diğer ülkelerle herhangi bir silahlanma yarışına girme niyetimiz yoktur.'' açıklamasında bulundu. Çin tarafı suçlamalara somut bir karşılık vermekten ziyade bu süreci söylem düzeyinde yönetmeye çalışıyor.

 

Diğer yandan ABD ve Çin arasında üst düzey güvenlik diplomasisi trafiği devam ediyor. Her ne kadar taraflar öncelikli çıkarlarını merkeze alan bir rekabet içerisinde olsalar da ikili ilişkilerin sürdürülebilir yönetilmesi ve yeni işbirliği mekanizmaları oluşturulması hem Çin'in hem de ABD'nin önceliğinde. Bu durum Çin’in küresel belirsizliklerin arttığı bir dönemde dünyanın en büyük ekonomisi ve askeri gücüyle ilişkilerini germek istemediğini gösteriyor.

 

NÜKLEER SAVAŞ İHTİMALİ VAR MI?

 

20. yüzyılda nükleer silahların ortaya çıkmasıyla kitle imha silahlarının sınırlandırılması ve kontrolüne dair uluslararası anlaşmaların sayısında da ciddi bir artış yaşandı. Soğuk Savaş’ın sonundaki genel doktrin nükleer silahların en etkili ''caydırıcı'' silahlar olarak kontrollü şekilde varlığını sürdürmesi ve denetim mekanizmalarının uluslararası kurumlarca gerçekleştirilmesiydi. Ancak dünyanın siyasi ve askeri olarak gittikçe daha istikrarsız hale gelmesi ve küresel güç denklemindeki gözle görülür değişim sebebi ile bu doktriner yaklaşım ciddi şekilde eleştiriliyor.

 

Çin ve Rusya gibi nükleer silaha sahip ülkeler başta nükleer silahların ''yayılması'' olmak üzere ''ilk kullanmama'' ve ''barışı teşvik'' gibi normlarla desteklenmesi gerektiğini öne sürüyor. Soğuk Savaş’ın ardından değişen büyük güçler denklemi içinde nükleer silahların ve teknolojinin yeniden masaya yatırılması acil bir ihtiyaç olarak ortada duruyor. Kısa vadede bir nükleer savaş imkansız gibi görünse de doktriner boşluk nükleer silahların yayıldığı, caydırıcılık dengesinin değiştiği ve mevcut küresel güç rekabetinde ciddi bir kırılma ve çatışma durumunun oluştuğu bir ortam yaratabilir.

28 Ağustos 2024 Çarşamba

Etiketler : nükleer ABD Çin savaş seçim