Cumartesi, 23 Kasım, 2024
ŞEREF KILIÇLI
Temiz enerji teknoloji yatırımlarındaki hızlı büyüme lityum, kobalt, nikel ve bakır gibi kritik minerallere talebi de artırıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Kritik Mineraller Piyasa Değerlendirmesi raporuna göre, talep ve yatırımların artmasına rağmen kritik minerallerde arz çeşitliliği endişe kaynağı olmaya devam ediyor. IEA’nın açıklanmış politikalar senaryosuna göre, temiz enerji dönüşümünde öngörülen hıza paralel olarak, kritik minerallere yönelik talebin 2030 itibarıyla iki kattan fazla artacağı ve 2050 itibarıyla da 3.5 kat olacağı öngörülüyor. Talepteki bu hızlı büyümeyle kritik mineraller, küresel madencilik sektörünün merkezine yerleşecek.
İKLİM ANLAŞMASI
Madencilik sektörünü doğrudan etkileyecek Paris İklim Anlaşması’ndaki temel hedef; taraf ülkelerin ulusal katkı beyanlarında yer alan emisyon azaltım adımlarıyla küresel sıcaklık artışını 2 derecenin kayda değer şekilde altında tutmayı başarmak, mümkünse 1.5 derecede sınırlamak ve 2050 itibariyle sera gazı emisyonlarının sıfır olması.
Bu süreçte yeşil enerji dönüşümüne yapılacak yatırımlar ise hedeflerin başarılmasında belirleyici bir rol oynayacak. IEA’nın verilerine göre, elektrikli bir aracın üretimi için benzinli araca kıyasla 5 kat, rüzgar türbini için ise doğalgaza dayalı elektrik santrallerinden 8 kat fazla madene ihtiyaç duyuluyor ve bakır, bu madenler arasında öne çıkıyor.
BAKIR İHTİYACI
Bakır; enerji üretimi, iletim altyapısı ve enerji depolamada en yaygın kullanılan metal olmasının yanında inşaat, telekomünikasyon, ulaşım ve otomobil imalat sektörlerinde alüminyum ve çelikten sonra en çok kullanılan metal olarak biliniyor. Temiz enerji sistemleri açısından ise stratejik önemi daha da artıyor. Bakır oldukça verimli bir iletken özelliği taşıması sebebiyle güneş, hidro, termal ve rüzgar enerjisinden güç üretmek için yoğun kullanılıyor. Temiz enerji sistemlerinin çoğunluğunda geleneksel sistemlere göre 12 kat daha fazla bakır bulunuyor. Dünya Bankası’nın araştırmasına göre; İklim Anlaşması’nda belirlenen 2 derecelik sıcaklık artış limitinin altında kalmak için elektrikli otomobillerin ve düşük karbonlu elektrik üretiminde 3 milyar tondan fazla mineral ve metale ihtiyaç duyulacak. Ayrıca önümüzdeki 25 yıl boyunca rüzgar türbinleri, güneş panelleri, elektrikli otomotiv için 550 milyon ton bakıra ihtiyaç duyulacağı da öngörülüyor.
ARZ AÇIĞI UYARISI
Enerjideki dönüşüm sürecinde bakır bu kadar önemliyken, önümüzdeki süreçte küresel bakır piyasasında son derece büyük açıkların yaşanabileceğine yönelik uyarıları içeren araştırmalar da yayınlanıyor. Uluslararası danışmanlık firması McKinsey’e göre, küresel elektrifikasyon sürecinin 2031 yılına kadar yıllık bakır talebini mevcut yaklaşık 25 milyon tondan 36.6 milyon tona çıkarması bekleniyor. McKinsey, 2030 yılı sonunda bakır arzının 30.1 milyon ton civarında olacağını ve 6.5 milyon tonluk bir boşluk kalacağını da tahmin ediyor.
JEOPOLİTİĞİ DEĞİŞTİRECEK
S&P Global Market Intelligence ise yıllık küresel bakır talebinin 2035 yılına kadar neredeyse ikiye katlanarak 50 milyon tona çıkacağını öngörüyor. Enerji geçişinde bakıra mevcut enerji sisteminden çok daha fazla bağımlı olunacağını belirten S&P Global Başkan Yardımcısı Daniel Yergin, “Bakır gibi madenler etrafında yeni bir jeopolitik düzen oluşacak. Mesela, elektrikli bir otomobilde, içten yanmalı motorlu bir otomobilden 2.5 kat daha fazla bakır kullanılıyor. Yani daha fazla bakırın çıkarılması gerekiyor. Paris Anlaşması 2050 hedeflerine ulaşmak için bakır arzının 2030’ların ortasına kadar ikiye katlanması gerekiyor. Ancak arzdaki mevcut büyüme bu hıza yaklaşmıyor” analizini yapıyor. Öte yandan, yeni bir maden sahası açmanın da önemli bir süreç olduğu, Uluslararası Enerji Ajansı’na göre yeni bir bakır madeninin faaliyete geçmesinin ortalama 16 yıl sürdüğü kaydediliyor.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Uluslararası Enerji Forumu (IEF) tarafından hazırlanan Bakır Madenciliği ve Araç Elektrifikasyonu raporunda ise halihazırdaki bakır madenciliği düzenlemeleri nedeniyle 2035’e kadar tamamen elektrikli araca geçiş için yeni maden sahalarının açılmasının mümkün olmayabileceğine dikkat çekiliyor.
Söz konusu zorluğun üstesinden gelmek için bakır madenciliğinin koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini belirten Uluslararası Bakır Birliği Başkanı (ICA) Juan Ignacio Diaz, “Yeryüzünde ve yerin altında, elektrikli araçlardan kaynaklanan da dahil olmak üzere keskin bir şekilde artan küresel talebi karşılamaya yetecek kadar bakır rezervi var. Bu zorluğun üstesinden gelmek; sorumlu madenciliğin daha iyi anlaşılmasını, yeni yatırımları, daha verimli izin süreçlerini, yeni maden işleme teknolojilerinin piyasaya sürülmesini, daha fazla bakır geri dönüşümünü ve bakıra bağımlı sistemlerde artırılmış döngüselliği gerektirir” değerlendirmesinde bulunuyor.
TALEBİN YAKLAŞIK YÜZDE 30’U GERİ DÖNÜŞÜMLE KARŞILANIYOR
Gelecekte bakır talebini karşılamak için birincil ve ikincil üretim yöntemlerinin birlikte kullanılmasının gerekeceğinin altını çizen Uluslararası Bakır Birliği Başkanı (ICA) Juan Ignacio Diaz’ın geri dönüşümle ilgili analizi ise şöyle: “Günümüzde bakır talebinin yaklaşık yüzde 30’u geri dönüştürülmüş malzemelerden karşılanıyor. Bakır, özelliklerinin hiçbirini kaybetmeden tamamen geri dönüştürülebilir olması açısından benzersiz bir maden. Bakır istatistiklerinde çoğunlukla tüketime odaklanılıyor. Ancak bu doğru bir yaklaşım değil.
Bakır kullanılır, tüketilmez. Hatta tekrar ve tekrar kullanılabilir. 1900’den beri üretilen bakırın yaklaşık üçte ikisi bugün hâlâ verimli şekilde kullanılıyor.”
ÜRETİMİN YÜZDE 40’I LATİN AMERİKA’DA
Dünya bakır üretiminde ilk 10 ülke sıralamasında; Şili, Peru, Kongo, Çin, ABD, Rusya, Avustralya, Endonezya, Zambiya ve Meksika yer alıyor. Uluslararası Bakır Çalışma Grubu (ICSG) verilerine göre; 2023 yılında küresel bazda toplam 22.40 milyon ton bakır madeni üretimi gerçekleşti. Bu miktarın 2024 yılında 22.51 milyon tona, 2025 yılında ise 23.40 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. Bölgesel bazda bakır madeni üretiminde Latin Amerika ülkeleri 2023 yılında yaklaşık 8.86 milyon ton üretim ile ilk sırada yer aldı. Yani küresel bakır madeni üretiminin yaklaşık yüzde 40’ı Latin Amerika ülkelerinde gerçekleştirildi.
01 Temmuz 2024 Pazartesi
23 Kasım 2024 Cumartesi
23 Kasım 2024 Cumartesi
23 Kasım 2024 Cumartesi
23 Kasım 2024 Cumartesi
22 Kasım 2024 Cuma