tatil-sepeti

UHK Yönetim Kurulu Başkanı Taşpınar, ilkbahar aylarının yağışlı geçiyor olmasının rekolte beklentisine olumlu yansıdığını belirterek "Bu üretim sezonundaki rekoltenin yüzde 3,75 artarak 20 milyon 750 bin ton gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz" dedi.


Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) tarafından düzenlenen 17. Uluslararası Kongre ve Sergisi'nde, Türkiye Buğday Piyasaları ve Geleceğe Dönük Beklentiler konulu oturumda yaptığı konuşmada, küresel buğday üretiminin bu sene önceki yıla göre 1,5 milyon artışla 789,8 milyon tona ulaşacağının tahmin edildiğini vurguladı.


Türkiye'de ise buğday ekiminden sonra 6 ay boyunca yağışların az seyrettiğine işaret eden Taşpınar, mart ayından sonra yağışların artarak devam ettiğini hatırlattı.


Taşpınar, ilkbahar aylarının ülke genelinde yağışlı geçiyor olmasının rekolte beklentisine olumlu yansıdığının altını çizerek, şunları söyledi:


"Bölgesel değerlendirmeler ışığında bu üretim sezonundaki rekoltenin, uzun yıllar ortalaması olan 20 milyon tona göre yüzde 3,75 artarak 20 milyon 750 bin ton olarak gerçekleşebileceğini tahmin ediyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday alım fiyatlarının hem üreticiyi hem sanayiciyi hem de tüketiciyi gözeteceğinden bir şüphemiz yok. Daha önce açıklanan fiyatlar bu şekilde olmuştu. Hasat dönemi öncesinde çeşitli maliyet ve fiyat değerlendirmeleriyle üreticilerimizin kafalarını karıştırmanın bir faydası yoktur."


Sürdürülebilir buğday üretimi için su yetersizliği olan havzalara dış havzalardan su getirme projelerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine dikkati çeken Taşpınar, buğdayda gelir koruma sigortasının ülke çapında uygulanmasının üreticiye fayda sağlayacağını anlattı.


Türkiye Ürün İhtisas Borsası Genel Müdürü Ali Kırali de geçen seneye oranla buğday üretiminde rahat bir sezona girildiğini belirtti.


Buğdayın dünyada giderek daha kıymetli bir ürün haline geldiğine işaret eden Kırali, "Bu kadar kıymetli bir ürünün saklanması için lisanslı depoların kullanılması gerekli. Şu an depo kapasitelerimiz giderek artıyor." dedi.

24 Mayıs 2023 Çarşamba

Küresel finans dünyasından yerli ve yabancı konuşmacılarını sektör profesyonelleriyle buluşturan İstanbul Fintech Week başladı.


Finansal İnovasyon ve Teknoloji Derneği'nin (FINTR) desteğiyle KOOP Ventures tarafından bu yıl beşincisi gerçekleştirilen İstanbul Fintech Week, "Yakınsama: Web2 ve Web3 Dünyaları Bir Araya Geliyor" temasıyla düzenleniyor.

 

Finans ekosisteminin önemli isimlerinin deneyim ve bilgilerini katılımcılarla paylaşacağı etkinlik kapsamında, 6 zirve ve 35 oturum yapılacak.

 

Etkinlikte, artan popülaritesiyle ön plana çıkan dijital paralar, yapay zeka, işletmelerde finansal teknolojilerin kullanımı, dijital bankacılık, tokenlaştırma gibi konular uzmanlarca tartışılacak.

 

Gate US Üst Yöneticisi (CEO) Russell Shen, açılış oturumunda, kripto dünyasının gelişim sürecini özetledi.

 

Shen, gelişen yatırımcı erişimi, kurumsal yatırımcılarla sisteme katılım süreçleri, gelişen ve değişen pazar dinamikleriyle yasal düzenleme konularına dikkati çekerek, "Kripto paraların geleceği kesinlikle çok parlak ve bugün buradaki kalabalık da bunu gösteriyor." diye konuştu.

 

DİJİTAL KİMLİKLERDE DEVRİM NİTELİĞİNDE GELİŞMELER YAŞANACAK

 

Web3 Zirvesi'nde konuşan FirstBatch'in kurucularından Efe Bulduk da kripto para piyasasıyla ilgili uyarılarda bulunurken, "Umutlu olun ancak heyecan ve coşkuyla değil, bilgiyle hareket edin." görüşünü kaydetti.

 

UCL Blockchain Merkezi'nden Christina Frankopan da finansal teknoloji alanında merkeziyetsizleşme konusuna dikkati çekerek, tek bir kaynağa bağlı olmamanın önemine vurgu yaptı.

 

Dijital kimliklerde 5 ila 10 yıl içinde devrim niteliğinde gelişmeler yaşanacağını aktaran Frankopan, maddi veya maddi olmayan varlıkların dijital bir tokena dönüştürülmesi sürecinin daha fazla likidite, kısmi sahiplik ve şeffaflık gibi özellikleri mümkün kıldığını söyledi.

 

Frankopan, tamamen tokenize olmuş bir pazarın 2030'a kadar dünya GSYH'sinin yüzde 10'unu oluşturmasının öngörüldüğünü belirtti.

 

Zirve, yarın yapılacak oturumların ardından sona erecek.

16 Nisan 2024 Salı

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) tarafından Turizm Haftası kapsamında gençlerin sektördeki rolünü güçlendirmek ve genç istihdamı artırmak amacıyla Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde "Turizm Buluşması" etkinliği düzenlendi.

 

Etkinliğe TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Sülün ile tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı katıldı.

 

Bağlıkaya, etkinlikteki konuşmasında, turizmin ülke ekonomisi için ne kadar önemli olduğunu vurgulanması açısından Turizm Haftası'nın önemli bir fırsat sunduğunu belirterek, "Hizmet sektörü içerisinde yer alan turizm günümüzde artık çok büyük bir endüstri haline geldi. Tarımdan inşaata, yiyecek içecek sektöründen temizlik sektörüne kadar onlarca sektöre iş üretiyor ve sağladığı döviz girdisiyle dış ticaret açığının kapatılmasında önemli rol oynuyor." dedi.

 

Turizmin oluşturduğu ekonomik hacmiyle hem istihdam yarattığını hem de yerel kalkınmaya katkı sağladığını dile getiren Bağlıkaya, şunları kaydetti:

 

"Rekabette başarılı olmanın yolu verdiğimiz hizmetin niteliğini yükseltmekten ve sunduğumuz ürünleri çeşitlendirmekten geçiyor. Artık ülkemizde ekonominin yol haritası çizilirken en büyük görev turizm sektörünün omuzlarına yükleniyor. Devletimizin geleceğe ilişkin tüm projeksiyonlarında turizmin önemine, ülkemize sağlayacağı döviz girdisine, oluşturacağı istihdama vurgu yapılıyor. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında ülkemiz için en önemli gelişim alanının turizm olması bekleniyor."

 

TÜRSAB OLARAK SEKTÖRÜMÜZÜ GELECEĞE TAŞIMAK ÜZERE 'TURİZM YÜZYILI PROJEMİZİ' HAYATA GEÇİRDİK

 

TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, Türkiye'nin turizm potansiyeli olarak coğrafi konumu, doğal güzellikleri, tarihi mirası ile rakiplerinden çok daha avantajlı durumda olduğuna dikkati çekerek, "Ancak maalesef turizmimiz hem mevsimsel hem de bölgesel olarak dar bir alana sıkışmış durumda. Bir an önce kültür turizmi, yayla turizmi, gastronomi turizmi, sağlık turizmi gibi rekabette üstün olduğumuzu bildiğimiz alanlara daha fazla ağırlık vermek zorundayız. Biz de bu tespitten hareketle TÜRSAB olarak sektörümüzü geleceğe taşımak üzere 'Turizm Yüzyılı Projemizi' hayata geçirdik. Turizmi 12 aya yaymak, turizmin tüm ülkeye dengeli biçimde dağılmasını sağlamak, yüksek gelirli turist oranını artırmak ana hedeflerimizi oluşturuyor." şeklinde konuştu.

 

Turizmde hizmet kalitesinin yükselmesi ve nitelikli personel sayısının artırılmasının çok büyük bir zorunluluk olduğuna vurgu yapan Bağlıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Artık alaylı yerine okullu nesillerin bu işi üstlenmesi, turizm konusunda eğitim almış kalifiye personelinin istihdam edilmesiyle turizmin yeni bir atılım dönemine gireceğine inanıyorum. Sevgili gençler sizlere turizm sektöründe fırsatlar oluşturmak için elimizden geleni yapmaya kararlıyız. Şu anda ülkemizde turizm alanında istihdam edilen kişi sayısı yaklaşık 1,5 milyon düzeyinde bulunuyor. Türkiye'nin çok da uzak olmayan bir gelecekte 100 milyon ziyaretçi sayısına ulaşması hedefini düşündüğümüzde mevcut istihdam sayısının en az ikiye katlanacağını rahatlıkla ifade edebiliriz. Önünüzde açılacak çok yol ve kazanılacak büyük başarılar var. Sizlere güveniyoruz."

 

SEKTÖRDEKİ YENİLİKLERİN GENÇ TURİZMCİLERLE BULUŞMASI HAYATİ BİR ÖNEME SAHİP

 

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür de Türkiye'nin binlerce yıllık tarihe, kültüre, medeniyete ev sahipliği yapmış farklı zenginlikleri ve değerleri barındıran bir coğrafyaya sahip olduğunu kaydederek, "Bunun bilgiyle, tecrübeyle, hizmetle profesyonel sektörle buluşup hizmete sunulması çok kıymetli ve değerli. O yüzden lise kısmında seksen bir okulumuzda yiyecek içecek hizmetleri ve konaklama seyahat bölümümüz bulunmakta. Toplamda öğrenci sayımız bu alanda yaklaşık 13 bin." ifadelerini kullandı.

 

Gerek fiziki gerekse insan kaynağı beşeri sermaye yatırımıyla sektörle her türlü iş birliğine açık olduklarını ve beraber hareket etmenin çok elzem olduğunu belirten Yentür, "Çünkü bizim sınıflarda ve okullarda öğrettiğimiz bilginin sahada bir karşılık, anlam bulması, çok önemli. Sektördeki yeniliklerin ortaöğretim kurumlarındaki aday genç turizmcilerle buluşması hayati bir öneme sahip. Bu sebeple gerek Avrupa Birliği projelerimiz, Erasmus projelerimiz gerekse sektörel işbirliğiyle yapmış olduğumuz çalışmaların daha da artırılması gerekiyor. Bu anlamda böyle güzel bir programı tertip ettiği için başta TÜRSAB başkanımıza ve değerli ekibine teşekkür ediyorum." açıklamasında bulundu.

 


ÖZELLİKLE TELAFFUZ KONUSU ÇOK ÖNEMLİ

 

Tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı ise gençlerin imkan buldukça dil öğrenmek için yurt dışına çıkmaları gerektiğini belirterek, "Hangi dili istiyorsanız, gider orada kurs görürsünüz. İtalyanca mı? İspanyolca mı? Arapçanızı mı geliştireceksiniz veya Rusça mı? İngilizce kadar değerli ve lazım dillerdir Türkiye için. Özellikle telaffuz konusu çok önemli. Telaffuz konusunda Yunanca, Latince isimler bizim için çok önemli. Alman ya da İngiliz telaffuzuyla yapmanızı hiç tavsiye etmem. Orijinal okunuşuyla vereceksiniz." değerlendirmelerinde bulundu.

 

Her mesleğin kendine göre zorlukları olduğunu kaydeden Ortaylı, sözlerini şöyle tamamladı:

 

"Herkes şarkı söyleyemez. Herkes demircilik yapamaz. Herkes de turizm sahasında çalışamaz. Bu ayrı bir kültür meselesi. Sertifikasyon şarttır, o sertifikasyon olana kadar çok şeylerin öğrenilmesi lazımdır. İran, Mısır ve Orta Asya'ya gideceksiniz. Mısır'a bakacaksınız. O medeniyeti anlamanız lazım. Avrupa'nın en çok adım atılacak, ezberlenecek yeri İtalya'dır. Bunu lütfen yapın, çok önemli bir şey bu. Bizim için bilinmesi gereken ülke Balkanlar, Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır. Bunlara fırsat buldukça gidin. İtalya'sız Avrupa medeniyetini de kavrayamazsınız. İtalya'nın medeniyete katkı tarihi milattan öncelere gider, tıpkı Anadolu gibi."

16 Nisan 2024 Salı