tatil-sepeti

Gayrimenkul hukuku uzmanları ve sektör temsilcileri, son dönemde arsa ve tarla satışlarının artması üzerine bu alanda yatırım yapmayı düşünen vatandaşların dikkat etmesi gerekenler konusunda değerlendirmelerde bulundu.


 

Kovid-19 ve depremlerin ardından arsa ve tarlalara talep artarken, bu alanda satış rekorları görülmeye başlandı.

 

Geçen yıl Türkiye genelinde toplam gayrimenkul satış adedi 2 milyon 949 bine ulaşırken, bu rakamın 1 milyon 723 binini arsa, tarla, iş yeri ve diğer taşınmazlar oluşturdu. Konut dışı gayrimenkul satışlarının en az yüzde 90'ının arsa ve tarlalardan oluştuğu değerlendirildiğinde bu alanda tüm zamanların yıllık rekoru kırılmış oldu. Konut dışı gayrimenkulün toplam satış içerisindeki payı da yüzde 58,44 ile en yüksek orana yükseldi.

 

Yüksek satış adetleri bu yıl kısmen düşse de arsa ve tarlalara güçlü talebin sürdüğünü belirten uzmanlar, salgın ve depremlerin etkisinin yanı sıra konut alamayan yatırımcıların arsa ve tarlaya yönelmesinin bu durumda etkili olduğunu anlattı.

 

DOLANDIRICILIK HADİSELERİ DE ARTTI

 

Gayrimenkul Pazarlama ve Satış Profesyonelleri Derneği (GAPAS) Başkanı İsmail Özcan, son birkaç yılda konuta erişimin zorlaşmasının daha makul bütçelerle yapılabilen arsa ve arazi yatırımlarını artırdığını belirterek, yüksek meblağların konuşulduğu bu alanın kötü niyetlilerin de ilgisinden kaçmadığını söyledi.

 

Son dönemde toplam gayrimenkul satışları içerisinde konut dışı yatırımların daha yüksek pay aldığını dile getiren Özcan, "Görece daha makul bütçelerle alınabilen araziler ve hızlı değer artışı eğilimine sahip arsalar yatırımcıların gözdesi haline geldi." dedi.

 

Özcan, özellikle kırsal yörelerdeki tarlalara da ilginin artmasıyla bu alanda bazı dolandırıcılık hadiselerinin de yaşanmaya başlandığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bazı yatırımcıların satın alınacak araziyi görmeden, yerinde ve resmi kurumlarda inceleme yapmadan, sadece fiyatının cazip olduğu algısı ve öngörüsüyle satın almalar yaptığını ve parasal kayıplar yaşadığını, gerçekte öyle bir yerin olmadığını ya da satış yapmak isteyenlere verilen kaporaların buharlaştığı yönünde duyumlar alıyoruz. Satın alınan araziye imarın geleceği, son zamanların popüler konaklama üniteleri olan mobil evlerin (tiny house) koyulabileceği, ürün hasadıyla 3-5 yılda yatırımın geri alınacağı gibi satış argümanlarının gerçekte geçerliliğinin olmadığı durumlarda vatandaşımızın yatırımı heba oluyor.”

 

RESMİ KURUMLARDAN BİLGİLER DOĞRULATILMALI

 

İsmail Özcan, arsa ve tarla yatırımlarının daha fazla incelemeye konu olması gerektiğini belirterek, "Yatırımcılarımız almayı düşündüğü araziyi dikkatlice incelemeli; mimar, inşaat mühendisi, gayrimenkul danışmanı veya şehir plancısı gibi ilgili meslek mensuplarından ve resmi kurumlardan bilgileri doğrulatmalı; satıcıdan tapu kayıt örneğini ya da takyidat belgesini istemelidir." diye konuştu.

 

Arsanın ne kadarına hangi bina türünün yapılabileceğinin, arsanın emsalinin ve çekme mesafelerinin öğrenilmesi gerektiğini vurgulayan Özcan, "Bölgede imar planı yapılması sonrasında kamuya bırakılması gereken parsel bölümlerinden gerekli terklerin yapılıp yapılmadığı bilinmelidir." açıklamasında bulundu.

 

ÜZERİNE ŞERH OLUP OLMADIĞI ÖĞRENİLMELİ

 

GAPAS Başkanı Özcan, arsa üzerinde herhangi bir kamu kuruluşunun şerhinin olup olmadığının, arazinin çeşitli koruma alanı içinde bulunup bulunmadığının da önemli olduğunun altını çizdi.

 

Özcan, "Ayrıca arsanın kadastrol yola cephesinin bulunup bulunmadığı öğrenilmeli. Çünkü kadastrol yola cephesi olmayan araziler için diğer parsellerden geçiş hakkı talep edilmesi gerekiyor. Arazi üzerinde devletin ve ilgili belediyenin öngördüğü bir proje çalışmasının olup olmadığı araştırılmalıdır." ifadelerini kullandı.

 

ARAZİNİN BÖLÜNEBİLİR OLMASI YAPI YAPILABİLECEĞİ ANLAMINA GELMEZ

 

Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü Başkanı Avukat Ali Yüksel de Kovid-19 sonrası vatandaşların şehirlerden uzaklaşmak istemesiyle kırsal alanlarda yapılaşma furyası başladığını anımsatarak, emlak sitelerinde dahi "üzerine konteyner koymaya uygun, villa yapmaya uygun, yazlık yapmaya uygun" şeklinde teşvik edici ifadelerle yayınlanan ilanların arttığını anlattı.

 

Bazı arazilerin de "ileride ev yapmaya uygun" söylemleriyle satıldığını, yoğun taleple birlikte tarım alanlarının dahi satılmaya başlandığını dile getiren Yüksel, tarım alanlarının ve zeytinliklerin imara açılamadığını, tarlaların parsellenmesinin veya bölünmesinin sıkı kurallara bağlı olduğunu, arazinin bölünebilir olmasının yapı yapılabileceği anlamına gelmediğini vurguladı.

 

BUNGALOVLAR ANCAK TURİZM AMAÇLI KULLANILABİLİR

 

Ali Yüksel, sit alanlarında yapılaşmanın yasak veya sınırlı olduğunu, deniz kıyısına yakın alanların ve su havzalarının yapılaşma yasağı içinde bulunduğunu belirterek, 2B arazilerinde imar planı olması halinde yapılaşmanın olabildiğini söyledi.

 

Bungalovların ancak turizm amaçlı ve verilen ruhsata göre çalışabildiğini, konut olarak kullanılamadığını vurgulayan Yüksel, yatırım yaparken dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:

 

"Bir arazide yapılaşmanın nasıl olabileceği belediyelerden, belediye dışındaki alanlarda il özel idarelerinden sorulmalıdır. 'İleride imara açılacak' gibi ifadelerle satışa sunulan tarlaların gelecekte yapılaşmaya açılması ancak imar planı yapılmasına bağlıdır. İmar planları tarım, zeytinlik, sit alanı, orman ve su havzası gibi alanlar korunarak yapılır. Bu alanların imara açılması çok zordur. Tarla vasıflı yerlerin bölünemeyeceği, parsellenemeyeceği, bu şekilde satışının resmi yoldan olamayacağı ise yasanın açık kuralıdır. İmara açık yerlerde ise planların izin verdiği ölçüde bölünmesi mümkündür."

 

Yüksel, satışı yapanların malik olup olmadığının tapu dairelerinden sorulması, gayrimenkulün üzerinde ipotek veya başka bir sınırlama olup olmadığının incelenmesi gerektiğini vurguladı.

 

Ali Yüksel, "Arsa ve tarla satışlarında sakıncalı durumlar çıkmaması için tarla veya arsaların çok sayıda kişiye satıldığı kampanyalarda yasal düzenlemeye gidilmeli, Tüketici Kanunu ve ilgili diğer mevzuatta var olan boşlukların doldurulmalı." şeklinde konuştu.

 

VADEDİLENLER BELEDİYEYE SORULMALI

 

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Gayrimenkul Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Hakan Akdoğan ise arsa yatırımının konuttan daha zor ve karmaşık olduğunu belirterek, kendi içinde birçok dinamikleri barındırdığını söyledi.

 

Son dönemde arsa ve tarlaya talebin artmasıyla şirketlerin de arsa satışına başladığını dile getiren Akdoğan, şu uyarılarda bulundu: "Şirketler, bir yeri alıp parselasyon yaparak ve proje geliştirerek 'markalı arsa' ismiyle satıyorlar. Bu konuda çeşitli vaatlerde bulunuyorlar. Öte yandan satışların büyük kısmı ise bireysel gerçekleşiyor. Arsa ve tarlaya talebin artmasıyla bazı mağduriyetler de yaşanabiliyor. Tüketicilerimiz, mağduriyet yaşamamak için arsa veya tarla alırken mutlaka ilgili belediyeden bilgi almalı, imar durumunu sormalı. Markalı arsa dediğimiz gayrimenkul satışlarında vadedilen projenin yapılıp yapılamayacağı ve konuyla ilgili ruhsat çalışması olup olmadığı belediyeden öğrenilmeli. Arsa ve tarla alırken taşınmaz ticareti yetki belgesi olan emlakçılardan destek alınmalı."

 

Hakan Akdoğan, "Arsa en iyi getirisi olan yatırımdır ancak çok risk de barındırır. İmarlı yer bir anda imarsız yere dönüşebilir. Kendi içinde imar uygulamaları hızlı bir şekilde değişebilir. Bu konulara dikkat edilmelidir." diye konuştu.

 

MAKET ÜZERİNDEN ALMAYIN

 

Silivri Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Mustafa Altınkök de son yıllarda arsalara ve tarlalara yüksek talepten yararlanmak isteyen bazı fırsatçıların vatandaşlara maket üstünden satış yapmak istediğini söyledi.

 

Altınkök, "Yapılan reklam ve maket çalışmalarında verilen vaatler, sıralanan bir sürü özellik genellikle bir pazarlama taktiği olarak sözde kalıyor. Yatırımcılarımız bu gibi durumlara kanmamalı, maket üzerinden arsa veya tarla almamalı." şeklinde konuştu.

11 Temmuz 2024 Perşembe

Türk savunma ve havacılık sanayisinin lider şirketlerinden TUSAŞ, yürüttüğü projelerle güvenlik güçlerine güç katıp, bu alandaki dışa bağımlılığı azaltıyor. 1973'te kurulan TUSAŞ, tasarım, üretim ve modernizasyonunun yanı sıra ihracat faaliyetleri de yürütüyor.

Ankara'nın Kahramankazan ilçesindeki yerleşkesi terör saldırısının hedefi olan Türk savunma ve havacılık sanayisinin lider şirketlerinden Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ), başta Türkiye'yi 5. nesil uçak üretebilen az sayıda ülke arasına sokacak Milli Muharip Uçak KAAN olmak üzere birçok önemli proje yürütüyor.

1973'te kurulan TUSAŞ, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu hava araçlarının tasarım, üretim ve modernizasyonunun yanı sıra ihracat faaliyetleri yürütüyor.

Şirket bugüne kadar hayata geçirdiği önemli projelerle Türk savunma sanayisinin güçlenmesine büyük katkı sağladı. Şirketin koordinasyonunda üretilen T129 ATAK Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri, T70 Genel Maksat Helikopteri, ANKA ve AKSUNGUR insansız hava araçları gibi hava platformları güvenlik güçlerine hizmet veriyor.

HÜRKUŞ Temel Eğitim Uçağı, HÜRJET Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağı ve GÖKBEY Genel Maksat Helikopteri gibi ürünler envantere girmek için gün sayıyor, insansız savaş uçağı ANKA III'ün testleri de yoğun şekilde sürüyor.

 

TUSAŞ KAAN'IN DA MİMARI

Şirketin en önemli projelerinden biri de yapım süreci devam eden Milli Muharip Uçak KAAN, ülkenin havacılık tarihi açısından önemli bir dönüm noktasını oluşturuyor.

KAAN projesi sayesinde Türkiye, savaş uçağı tasarımı ve üretimi konusunda dünyanın sayılı ülkeleri arasına girme yolunda önemli bir adım atıyor. KAAN, Türkiye'yi, dünyada 5. nesil uçak üretebilen az sayıdaki ülke arasına sokacak.

Proje, Türkiye'nin savunma sanayisindeki bağımsızlığını güçlendirerek, dışa bağımlılığını azaltacak. KAAN'ın 2028 yılında Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi hedefleniyor.

TUSAŞ, dünya çapında da dikkati çeken başarılara imza attı. Şirket, son olarak Azerbaycan'ın envanterinde yer alan Su-25 uçaklarının modernizasyonunu yaparak bu ülkeye teslim etti.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Türkiye, gelecek yıl "bilgi ve iletişim", "demir yolu ulaşımı", "deniz yolu ulaşımı", "kara yolu ulaşımı" ve "kombine taşımacılık, lojistik ve tehlikeli mal taşımacılığı" programları için 662,6 milyar liralık bütçe ayırdı.

2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'ne göre, teknolojik gelişmelerin sağladığı hızlı ilerleme, ulaşım sektörünü de etkisi altına alarak hızla değişirken bu sürece ayak uydurmak için ulaştırma programlarının gideri için kaynak aktarılacak.


Bu kapsamda, ulaştırma sektöründe en fazla pay 329 milyar 853 milyon 395 bin lira ile kara yolu ulaşımı için kullanılacak. Bu yıl 253 milyar 191 milyon 328 bin lira olan söz konusu bütçe, 2025 için yüzde 30,2 artırılmış oldu.

İkinci sıradaki demir yolu ulaşımına bu yıl 215 milyar 182 milyon 334 bin lira olarak ayrılan bütçe, gelecek yıl yüzde 41,8 artışla 305 milyar 228 milyon 361 bin liraya yükseltildi.

Bilgi ve iletişim programının bütçesi de yüzde 62 artırılarak 17 milyar 427 milyon 562 bin liraya çıkarıldı.


Deniz yolu ulaşım programında bu yıl 4,3 milyar lirayı geçen bütçe, gelecek yıl için yüzde 30,9 artışla 5 milyar 659 milyon 988 bin liraya ulaştı.


Kombine taşımacılık, lojistik ve tehlikeli mal taşımacılığı programında ise gelecek yıl bütçesi, bu yıla kıyasla yüzde 239 artarak 4 milyar 421 milyon 813 bin lira oldu.

Böylece, bu yıl 484 milyar 756 milyon 198 bin lira olan ulaştırma programlarındaki toplam bütçe, gelecek yıl yüzde 36,7 artışla 662 milyar 591 milyon 119 bin lirayı bulacak.

Ulaştırma programlarına bu yıl ve 2025 için ayrılan ödenekler şöyle:

 

Programlar         2024 Bütçesi (TL)             2025 Bütçesi Teklifi (TL)

Bilgi ve iletişim  10.757.267.000  17.427.562.000

Demir yolu ulaşımı          215.182.334.000               305.228.361.000

Deniz yolu ulaşımı            4.321.176.000    5.659.988.000

Kara yolu ulaşımı              253.191.328.000               329.853.395.000

Kombine taşımacılık, lojistik ve tehlikeli mal taşımacılığı 1.304.093.000    4.421.813.000

Toplam 484.756.198.000               662.591.119.000

23 Ekim 2024 Çarşamba