Suriye’nin yeniden inşası için Türkiye, hem tecrübesi hem de teknolojisiyle kilit rol oynuyor. Türkiye-Suriye arasında imzalanan mutabakat zaptlarıyla ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin yeniden canlandırılması ve kurumsal bir zemine oturtulması amaçlanıyor. Ayrıca, özel sektör öncülüğünde iki ülke iş dünyasının sistemli ve sürdürülebilir şekilde işbirliğinin artması hedefleniyor. Bu süreçte işbirliğinin geliştirilebileceği sektörler olarak tekstil, tarım, inşaat ve lojistik gösteriliyor. DEİK Türkiye-Suriye İş Konseyi Başkanı İbrahim Fuat Özçörekçi, yeni dönemde Suriye ile ticaretin canlanmasının Türkiye’nin sınır illerinde de ekonomik hareketliliği artıracağını söyledi. Bu gelişmenin istihdam, üretim ve ihracat rakamlarına da olumlu yansıyacağına işaret eden Özçörekçi, “Türkiye’den giden kaliteli ürün ve hizmetler, Suriye’nin sürdürülebilir kalkınmasında kritik rol oynayacak. 2024’te Türkiye’den Suriye’ye yapılan ihracat yaklaşık 2.2 milyar dolar oldu. Türkiye, Suriye’yle orta vadede ticaret hacmini 10 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyor” dedi.
KAMU-ÖZEL İŞBİRLİĞİ
Özçörekçi, Türkiye’nin özellikle inşaat, altyapı, enerji ve lojistik alanlarında hem teknik bilgi birikimi hem de tecrübe açısından önemli bir avantaja sahip olduğunun altını çizerek, “Suriye’nin yeniden imarında Türk firmalarının aktif rol oynaması, sadece altyapı inşasını değil, aynı zamanda şehircilik, enerji dağıtımı, liman ve ulaştırma sistemlerinin entegrasyonunu da geliştirecek. Bu süreçte iki ülke iş dünyası, kamu-özel sektör işbirliklerini ve uluslararası finansman modelleriyle işbirliğini daha da ileriye taşımalı” diye konuştu.
İbrahim Fuat Özçörekçi, iki ülke arasında güvenin yeniden tesisi için altyapı ve sınır geçişlerinin düzenlenmesi gerektiğine değinerek, şöyle konuştu: “Ticari ilişkilerin daha da derinleşmesi için serbest ticaret anlaşmaları, ortak serbest bölge kurulması, tercihli ticaret düzenlemeleri veya geçici kolaylıklar masaya yatırılabilir. Bu bağlamda, ilgili bakanlıklarımız teknik çalışmaları yürütmeye hazır. Suriye’nin yeniden yapılandırılması sürecinde Türkiye, gerek teknik altyapısıyla gerekse insan kaynağıyla yatırımcılar için bir köprü görevi görebilir. Bu da Türkiye ekonomisi için önemli bir katma değer oluşturur. Ekonomik entegrasyon, sadece iki ülke için değil, bölge geneli için bir istikrar faktörü. Ekonomik ilişkilerin güçlenmesi, karşılıklı bağımlılığı artırır ve barışçıl çözümleri teşvik eder. Türkiye-Suriye arasındaki entegrasyon; Irak, Lübnan ve Ürdün gibi ülkeleri de içine alan daha geniş bir bölgesel ekonomik işbirliğine kapı aralayabilir. Bu da hem güvenlik hem de refah açısından bölge halklarının lehine.”
TARIMDA ORTAK PROJELER
Özçörekçi, Suriye’nin tarım açısından oldukça verimli topraklara sahip olduğunu, ancak mevcut durumda üretim altyapısının ciddi oranda zarar gördüğünü hatırlattı. Türkiye’nin ise modern tarım teknikleri, sulama sistemleri ve gıda işleme teknolojilerinde ileri seviyede olduğunu belirten Özçörekçi, şöyle devam etti: “Bu bilgi ve teknoloji transferi sayesinde Suriye’de tarımsal üretim yeniden ivme kazanabilir. Sanayi tarafında ise özellikle tekstil, gıda, yapı malzemeleri ve kimya sektörlerinde ortak üretim ve sanayi bölgeleri kurulması değerlendirilebilir. Ekonomik işbirlikleri, sadece ticari değil, toplumsal düzeyde de karşılıklı güveni pekiştirir. Ortak projeler, halklar arasında kültürel etkileşimi artırır, sosyal uyumu güçlendirir. Özellikle eğitim, kadın girişimciliği, gençlik programları ve kültürel değişim projeleri, toplumlar arası bağları yeniden kurmak için önemli birer araç. Bu açıdan bakıldığında, ekonomik entegrasyon aynı zamanda sosyal barışın da anahtarı.”
İŞ KONSEYİ GÜNDEMDE
DEİK Suriye-Türkiye İş Konseyi Başkanı Hüsameddin Muhammed Zakaria Tatari, mutabakatlarla Suriyeli ve Türk iş insanlarını, bir sistem içerisinde bir araya getirmeyi amaçladıklarını söyledi. Tatari, DEİK olarak yakın zamanda Suriye ile ilgili atacakları adımları şöyle anlattı: “Türkiye ile Suriye arasında ekonomi açısından önemli rol oynamasını beklediğimiz iş konseyi kurma vizyonumuz var. Bu konsey, her iki taraftaki iş insanlarına gerekli bilgileri sağlayacak, iki hükümetle işbirliği yaparak işin gelişmesi için gerekli yasal ve lojistik ortamın inşasına katkıda bulunacak. Konsey için öncü bir uygulama planı oluşturuyoruz ve bu planın diğer tüm iş konseylerine örnek olacak başarılı bir model olmasını umuyoruz.”
Tatari, tekstil, tarım, inşaat ve lojistik sektörlerinde işbirliğinin öne çıkmasını ve önümüzdeki 3 yıl içerisinde iki ülke ticaret hacminin yıllık 5 milyar dolar artırılmasını beklediklerini söyledi.
Tatari, Suriye’nin yeniden canlanma sürecinde karşılaşılabilecek engellerin aşılması için Türkiye’nin bilgi birikiminin çok önemli olacağını vurgulayarak, önerilerini şöyle sıraladı:
l İş insanlarının işbirliği için konseyler farklı sektörler temelinde organize edilmeli.
l Her sektör için ayrı atölye çalışmaları düzenlenerek iki ülkenin karşılıklı çıkarları ve iş hacmi belirlenmeli.
l Şirketlerin kurulmasından üretim desteğine kadar iş insanlarının haklarını koruyacak, yasal destek sunacak uzman bir hukuk ofisi kurulmalı.