Türkiye sürece, Avrupa Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği, Düşük Karbonlu Yol Haritaları Projesi, Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi ve Türkiye Yeşil Sanayi Projesi ile dört koldan hazırlık yapıyor.
ŞEREF KILIÇLI
Avrupa Birliği (AB), 2019 yılı sonunda açıkladığı Yeşil Mutabakat programı ile iklim sorunuyla mücadele konusunda sektörlere de önemli sorumluluklar getiriyor. Mutabakat kapsamında 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 55 oranında azaltmayı, 2050’de ise karbon nötr olmayı hedefliyor. Yine bu çerçevede tüm ekonomi politikasını yeniden şekillendirirken Yeşil Mutabakat ile Sınırda Karbon Vergisi Mekanizması’nı da 2026’da devreye alacak. Sınırda Karbon Vergisi Mekanizması’nın ilk aşamasında belirlenen 6 sektöre, AB tarafından ithal edilen ürünlerde üretim süreçlerindeki karbonla ilgili kriterlere uyulmaması durumunda sınırda ilave bir mali yük getirilecek. Söz konusu 6 sektör arasında demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen yer alıyor.
DEMİR-ÇELİK ÖNDE
Uygulama kapsamındaki 6 sektörde, Türkiye’den AB’ye 2023 yılında yaklaşık 10 milyar dolarlık ihracat yapıldı ve söz konusu ürünlerde AB’ye ihracatın toplam ihracattaki payı yüzde 42 oldu. Bu da söz konusu miktar ve orandaki ihracatın sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasından etkileneceği anlamına geliyor. Türkiye, uygulama kapsamındaki sektörler arasında AB’ye en çok demir-çelik ihracatı yaparken, geçen yıl 6 milyar 255 milyon 273 bin dolarlık ürün AB ülkelerine gönderildi. Bu sektörde AB’nin, Türkiye’nin ihracatı içindeki payı yüzde 39 oldu. AB’ye alüminyum ihracatı ise geçen yıl 3 milyar 16 milyon 722 bin dolar olarak belirlenirken bu rakamın, Türkiye’nin alüminyum ihracatındaki payı yüzde 59 olarak kayıtlara geçti. Söz konusu dönemde 232 milyon 996 bin dolarlık gübre, 149 milyon 41 dolarlık elektrik, 116 milyon 901 bin dolarlık çimento ve 8 bin dolarlık hidrojen ürünü AB’ye ihraç edildi. Uygulama kapsamındaki sektörlerin sayısının da gelecek dönemde artması bekleniyor.
İNGİLTERE DE UYGULAYACAK
AB üyeliğinden ayrılan İngiltere ise alüminyum, seramik, gübre, cam, hidrojen, demir ve çelik sektörlerinde ithal edilen ürünlere 2027’den itibaren sınırda karbon düzenlemesi mekanizması kapsamında karbon vergisi uygulayacak. Sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasıyla gelecekte ülkeye yönelik karbon kaçağı riskinin azaltılması ve ekonominin karbonsuz-laşmasına katkı sağlanmasının hedeflendiği belirtiliyor. Uygulanacak vergi, ithal edilen malın üretimi sürecindeki karbon emisyonu miktarına ve varsa menşe ülkede uygulanan karbon fiyatıyla İngiltere’deki üreticilere uygulanan arasındaki farka göre belirlenecek. Sınırda karbon düzenlemesi mekaniz-masını uygulayacak İngiltere de Türkiye’nin dış ticaretinde önemli bir ihracat pazarı. Geçtiğimiz yıl 12 milyar 468 milyon dolarlık ihracatla, Türkiye’nin ihracat pazarlarında dördüncü sırada yer aldı.
UYUM PROJESİ DESTEĞİ
Türkiye’nin ihracatının bu dönüşüm sürecinden olumsuz etkilenmemesi ve yol haritasının oluşturulmasına yönelik kapsamlı bir destek sağlanması hayati önem taşıyor. Bu çerçevede, Ticaret Bakanlığı tarafından ilgili paydaşlarla yoğun bir çalışma sonrası hazırlanan Avrupa Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği, şubat ayında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu destekle, ihracatçı firmaların, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında kurumsal sürdürülebilirlik odaklı dönüşümlerini sağlayabilmeleri için farkındalığın oluşturulması, mevcut durum analizinin yapılması, bu durumun iyileştirilmesine yönelik yol haritasının belirlenmesi, şirketlerin ulusal ve uluslararası fonlara erişimlerinin kolaylaştırılması hedefleniyor.
Oluşturulan bütüncül destek modeliyle herhangi bir firma için zorunluluk ve belirsizlik olan bu süreç, kriterleri ve parametreleriyle tanımlanacak, nerede durduğu ve nereye varması gerektiği belirlenecek, altyapının dönüştürülmesi konusunda yol gösterilecek. Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği’nin bu hedefleri doğrultusunda, şirketlerce alınan danışmanlık hizmeti giderleri, 5 yıl süresince, yüzde 50 oranında ve toplamda 10 milyon liraya kadar Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenecek.
YEŞİL OSB’LERE DÖNÜŞÜM HIZLANACAK
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın destekleri ve ilgili paydaşlarla söz konusu 6 sektör arasındaki ihracatta ağırlığı fazla olan 4 öncelikli sektör için ‘Düşük Karbonlu Yol Haritaları’nı hazırladı. 2053 emisyon hedefleri doğrultusunda alüminyumda yüzde 75, çelikte yüzde 99, çimentoda yüzde 93 oranında emisyon azaltımı, gübre sektöründe ise sıfır emisyon hedefleniyor. Sanayiciler ve yatırımcılar için destek mekanizmaları oluşturulması kapsamında, Organize Sanayi Bölgelerinin (OSB), Yeşil OSB’lere dönüşümünü hızlandırmak amacıyla Dünya Bankası destekli Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi de hayata geçirildi. OSB’lerde yeşil ve teknolojik çözümler içeren altyapı, ileri atık su arıtma tesisi, su geri kazanımı, güneş enerjisi santralleri, sıfır atık, biyogaz tesisleri gibi projeler için çalışmalar başlatıldı. Dünya Bankası işbirliğinde, yeşil dönüşümde şimdiye kadarki en kapsamlı ve en yüksek bütçeli program olan Türkiye Yeşil Sanayi Projesi de geçtiğimiz aylarda uygulamaya alındı.
KARBON AYAK İZLERİNİ HESAPLAYAN PLATFORM DA DEVREYE ALINDI
Firmaların, AB’ye ticaret yaparken vergi yüküyle karşılaşmaması için karbon ayak izlerini azaltması önem taşıyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) de işletmelere karbon ayak izlerini hesaplayabilme konusunda rehberlik etmek ve bu konudaki işlerini kolaylaştırmak amacıyla ‘TOBB Karbon Platformu’nu kurdu. ‘Karbon.org.tr’ adresinden hizmet vermeye başlayan platform, herhangi bir teknik bilgi gerekmeden ISO 14064 (Sera Gazı ve Emisyonları Yönetim Sistemi Belgesi) ve GHG Protokolü (Sera Gazı Raporlama Standardı) ile uyumlu karbon ayak izlerini hesaplıyor. Sistemle, işletmelerin ayak izlerine ilişkin rapor da oluşturması sağlanıyor. Karbon Platformu, şirketlerin kendi tüketim verileriyle karbon emisyonlarını hesaplamalarına olanak sağlıyor. Platform, belli bir periyot ve lokasyondaki işletme için ayrı ayrı veri girişi imkanı tanıyor. Örneğin bir işletme, farklı şehirlerdeki fabrikaları için ayrı ayrı hesaplama yapabiliyor. İşletmeler, platformla aylık ya da yıllık olarak oluşturdukları emisyon miktarlarını ve karbon ayak izlerini de görebiliyor. Uygulamadan yararlanacak bir işletme, belirli bir şehir ya da bölgedeki lokasyonunu oluşturduktan sonra bu işletmeye ilişkin her türlü tüketim verisini sisteme girebiliyor. Bu kapsamda, işletmenin üretim aşamasındaki doğalgaz, elektrik ve su tüketimleri ile nakliye sürecindeki akaryakıt verileri kullanılabiliyor. İşletmelerin satın aldıkları ürünlerle oluşturdukları atık miktarı da yine hesaplamalarda dikkate alınabiliyor.