Salacak’ta nadide bir yalı

Giriş: 25.10.2018 - 00:00
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35

İstanbul Köşe Bucak’ın bu haftaki konuğu Üsküdar’dan bir yalı…
Üsküdar’ın ve aslında İstanbul’un en güzel semtlerinden biri olan Salacak’taki tarihi Çürüksulu Yalısı. Mimar Turgut Cansever’in 1968-1971 yılları arasında restore ettiği yapı İstanbul sivil mimarisinin nadide örneklerinden biri.

EN GÜZEL GÜNBATIMI

Üsküdar’ın güneyindeki burunda küçük bir semt olan Salacak, bir rüyaya benzer. Sessiz sedasız yemyeşil sokakları, huzurlu yaşantısı kadar ömre bedel manzarasıyla İstanbul’un nadir güzelliklerine ev sahipliği yapar. İstanbul’a, tarihi yarımadaya Kız Kulesi’nin ardından bakan Salacak, şehirde günbatımının en güzel izlendiği yerdir. Eğer bir defa dahi olsun Salacak’tan günbatımını izlemediyseniz, Ayasofya’ya, Sultanahmet’e, Haliç’e, Galata Kulesi’ne, Salacak sırtlarından bakmadıysanız İstanbul’un tadına tam manasıyla vardığınız söylenemez.

İSTİSNAİ SİVİL MİMARİ

Çürüksulu, Salacak’a deniz cihetinden baktığınızda hemen dikkatinizi çeker. Setin üzerine, sanki doğal bir yükseltiymişçesine büyük bir uyumla inşa edilmiş aşı boyalı ahşap bir yapıdır. Salacak’ta sahil yolu yapılmadan evvel, bulunduğu yamacın bitimi deniz olduğu için yapıya yalı denmesi doğaldır. Bir zamanlar Çürüksulu alışık olduklarımıza benzemese de ait olduğu topografyayla son derece uyumlu istisnai bir yalıdır.

TURGUT CANSEVER’İN RESTORASYONU

Cumhuriyet döneminde Büyükelçi Muharrem Nuri Birgi’ye geçen yalı, 1968-1971 arasında Turgut Cansever tarafından restore edilmiş.

Cansever, özgün ve itinalı bir restorasyon ile yalıyı kusursuzca ayağa kaldırmış. İşte bu restorasyon sırasında ortaya çıkarılan kimi unsurların 16-17. yüzyıllardan izler taşıdığı görülmüş. Bu yenileme çalışması sırasında binanın asli unsuru olmayan ve sanat değeri bulunmayan birçok ekleme de kaldırılmış. Yalı bu restorasyondan sonra Muharrem Nuri Birgi tarafından konut olarak kullanılmış. Bu dönemde evde düzenlenen davetlerde dönemin NATO Genel Sekreteri de dahil dünyaca ünlü simalar, politikacı ve sanatçılar ağırlanmış. İstanbul’un sivil mimarisinin bu nadide örneği böylelikle dünya sahnesine çıkarılmış. Birgi’nin vefatının ardından yalı Bayazıt Ailesi’ne geçmiş.

SAKIZ AĞAÇLARI

687 metrekarelik kullanım alanına sahip iki katlı yalının dört dönümlük bakımlı bir bahçesi var.

Muhteşem sakız ağaçlarıyla süslü bahçeyi doğal bir sınır oluşturan servi ağaçları çevreler. İki havuzlu bahçenin, eskiden denize kadar inen arsasının deniz kıyısındaki şeridi, 1990’ların başında Üsküdar-Harem sahil yolu inşaatı esnasında kamulaştırılmış ve yalının deniz ile bağı kopmuş.

KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ

Yalının sakinlerine dair geçmişini bugünden iki yüzyıl kadar öncesine, Tırnakçızadeler ailesine kadar sürebiliyoruz. Yalı bu ailenin mülkü iken bugün mevcut olmayan ikinci bir bölüm ile beraber haremlik ve selamlık olarak kullanılıyormuş. Miras olarak ailenin genç üyelerine paylaştırıldığında haremlik-selamlık bölümleri iki ayrı konuta dönüştürülürken yalıya eklemeler yapılmış ve orijinal dokusu bozulmuş. 19. yüzyılın sonlarına kadar Tırnakçızade ailesinde kalan yalı ve bitişiğindeki ikinci yapı daha sonra Çürüksulu Ahmed Paşa ve ailesine geçmiş. Yapı bugün yaygın olarak bilinen ismini de Ahmed Paşa’dan almış. Ahmed Paşa vefat edince yalı kızı Belkıs Hanımefendi’ye kalmış. Onun yalıya sahip olduğu dönemde, muhtemelen 1910-1930 yılları arasında yalı iki büyük onarım geçirmiş.

ÇÜRÜKSULU’NUN TARİHİ

Yalının inşa tarihi kesin olarak bilinmiyor ancak restorasyon sırasında keşfedilen bazı mimari unsurlarının geçmişi 16-17 yüzyıllara kadar uzanıyor.

Binanın kuzey-güney aksının hemen altında bulunan tonozlu bölüm burada daha evvelden başka bir yapının bulunduğunu işaret ediyor.

ERKEN OSMANLI DÖNEMİ

Bir erken Osmanlı yapısı ya da belki bir Bizans yapısı. Hatta kimi kaynaklara bakılırsa yalının inşaasında Bizans yapılarından parçalar kullanılmış olabilir. Basit bir akıl yürütmeyle bu kadar özel bir konumda bulunan yapının yerinde evvelden başka yapılar olması ve yapıda bunlardan kalan malzemelerin kullanılması gayet doğaldır diyebiliriz.

Önümüzdeki hafta bu köşede görüşünceye dek iyi gezmeler, iyi seyirler.