Enerjide ve madencilikte yerli kaynakların azami düzeyde kullanılması yönünde politika takip eden Türkiye, maden arama faaliyetlerini hızlandırıyor. Madencilik Kanunu’nda yapılan değişiklikle 3. Grup ve 4. Grup olarak tanımlanan madenler için arama ruhsatında ihale şartı kaldırıldı. Yeni düzenleme kesin rezerv tespitinden uç ürüne birçok süreci hızlandıracak.
Taslak aşamasındayken ‘süper izin’ olarak nitelendirilen düzenlemeyle ilgili madenler için daha hızlı arama ruhsatı verilebilecek. Bu da sektördeki faaliyetleri kolaylaştırırken, rezerv tespitine ve uç ürün çalışmalarına hız kazandıracak. Yeni kanunla kademeli bürokratik süreçler, idari masraflar ve geçen süre sebebiyle oluşan kayıp da önlenecek.

RUHSAT KOLAYLIĞI SAĞLANAN MADENLER
Yeni düzenleme, sanayide ve enerjide hammadde olarak kullanılan madenleri kapsıyor. ihale şartı olmaksızın arama ruhsatı verilebilecek madenler arasında şunlar yer alıyor:
4. Grup Madenler: Altın, gümüş, bakır, çinko, platin, uranyum, toryum, radyum vb.
3. Grup Madenler: deniz ve göllerde eriyik halde bulunan tuzlar, karbondioksit, hidrojen sülfür.
Sağlıktan havacılığa, enerjiden savunmaya kadar birçok sektör için kaynak teminini hızlandıracak bu düzenlemenin, stratejik sektörlerdeki yatırımları teşvik edici etkisi olacak. Bu kapsamda oluşturulacak ‘kurul’, bürokratik süreçlerin hızla sonuçlandırılmasını sağlayacak. Sürecin hızlanmasıyla yatırımcı için öngörülebilirlik de artacak. Öngörülebilirlik arttıkça yeni yatırımlar hayata geçirilecek.
24 Temmuz 2025 tarihli resmi Gazete’de yayımlanan 7554 Sayılı Kanun’a göre, arama ruhsatının düzenlenmesinden sonraki ilk bir yıl ön arama dönemi olacak. Bu dönemi takip eden genel arama dönemi; 4. Grup madenlerde iki yıl, diğer grup madenlerde bir yıl olarak uygulanacak. Ayrıca arama döneminin sonuna kadar ‘üç boyutlu’ ve miktarlı olarak ‘rezerv’ belirtilerek ‘işletme ruhsat talebi’nde bulunulması gerekiyor.
KRİTİK MADENLER TANIMLANDI
Kanundaki değişiklikle stratejik ve kritik madenler tanımlandı. Buna göre kritik madenler, arz kesintisi veya yüksek fiyat artışı halinde ciddi ekonomik sorunlar veya güvenlik zafiyeti doğurabilecek, sanayi üretiminin temel girdilerinden olan ve yüksek arz riski taşıyan madenler olarak kaydedildi. Stratejik madenler ise ulusal güvenlik ve ekonomik refah için yüksek öneme sahip olan ve iç veya dış etkenler nedeniyle arzı kısıtlanabilecek madenler olarak tanımlandı.
Bu madenler, Milli Savunma Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından tespit edilecek. Stratejik veya kritik madenlere ilişkin madencilik faaliyetleri için acele kamulaştırma yapılabilecek. Bu uygulamanın, sanayide ve yüksek teknolojili üretimde tedarik güvenliğini de destekleyeceği belirtildi.
NADİR ELEMENTLER DEVLETTE
Yerli kaynaklar hakkında soruları cevaplayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Eskişehir Beylikova’daki ‘nadir toprak elementleri’ sahasının devlet eliyle işletildiğini söyledi. Bayraktar, “Beylikova’daki saha, MTA tarafından çok yıllar önce toryum amaçlı keşfedilmiş bir saha. Bu sahada toryum var. Toryum sahası daha sonra 1990’larda Eti Maden’e devredildi, yine devletimizin şirketi” dedi. Bakan Bayraktar konuşmasında, “Bir madende uranyum varsa, toryum varsa, burası devlet eliyle işletilir. dolayısıyla bu sahada da toryum olduğu için zaten burası devlet eliyle olacak” diye konuştu.
ENDÜSTRİYEL TESİS KURULUYOR
Beylikova’da 2023 yılında pilot tesis kurulduğunu belirten Bayraktar, şunları söyledi: “Pilot tesiste üretim devam ediyor. Şimdi ikinci fazda daha büyük ölçekli, endüstriyel tesis kuracağız. Hedefimiz, Beylikova’daki endüstriyel tesisin temelini önümüzdeki yıl atmak ve 2 yıl içerisinde faaliyete başlatmak.”

TEKNOLOJİ ÜRETMEK İÇİN ÖNEMLİ
TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu Başkanı Fatih Dönmez ise teknolojiyi sadece kullanan değil, üreten bir ülke olma vizyonu dahilinde enerji ve maden kaynaklarına çok önem verdiklerini söyledi.
Beylikova’daki tesisin yerli mühendislik imkanlarıyla geliştirildiğini vurgulayan Dönmez, şöyle konuştu: “Tesis, 1200 ton cevher işleme kapasitesine ulaştı. Bu aşamadan sonra endüstriyel ölçekte bir üretime geçmemiz gerekiyor. Bunun da çalışmaları devam ediyor. Planlanan endüstriyel tesis yapıldığında yıllık 570 bin ton cevher ve 10 bin ton da nadir toprak oksidini işleyecek. Ayrıca bu bölgede bulunan baret, florit ve toryum oksit gibi elementleri de burada üretmiş olacağız. Bu tesis hayata geçtiğinde, dünyada ilk 5’e gireceğiz.”

Stratejik Plan’daki hedefler
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün 2024-2028 Stratejik Planı’na göre hem madencilik hem sanayinin gelişmesi için gerekli adımlar atılıyor. Plandaki hedeflere göre şu faydaların elde edilmesi bekleniyor:
Tabii kaynaklar alanında yenilikçi mevzuat ve teknolojik altyapı geliştikçe, arama ve üretim faaliyetleri hızlanacak. Böylece hem madencilik hem de sanayinin üretim gücü gelişecek.
Sanayide yüksek katma değerli üretim artarken ithal hammadde kaynaklı maliyetler azalacak.
Tabii kaynaklar alanında dijital dönüşüme yönelik güvenli altyapı oluşturulacak.
Stratejik ve kritik madenler belirlenerek ‘uç ürün’e dönüştürülmesi ve katma değeri yüksek tabii kaynaklar olarak ekonomiye kazandırılması desteklenecek.
Metalik madenlerin maksimum düzeyde yarı mamul ve mamul ürün olarak ekonomiye kazandırılması için gerekli altyapı oluşturulacak ve yerlileşmeye katkı sağlanacak.
Bölgesel çatışma ve istikrarsızlığın arz güvenliğini tehlikeye sokması önlenecek.
Farklı sektörlerde yatırımlar için ihtiyaç duyulan mali kaynaklar artırılacak.

Stratejik maden tanımı genişletildi
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlgin Kurşun, Maden Kanunu’ndaki değişikliği İstanbul Ticaret Gazetesi’ne şu şekilde değerlendirdi: “Kanunla maden ruhsatlarının verilmesi, iptali ve izlenmesine ilişkin süreçler ile yetki dağılımında da değişiklikler yapıldı. Cumhurbaşkanı yardımcısının başkanlığında, ilgili bakanlardan bir ‘kurul’ oluşturularak, söz konusu kurul stratejik veya kritik madenlerle ilgili izinlerde nihai karar mercii olarak belirlendi. Ayrıca, stratejik maden tanımı genişletilerek, arz güvenliği riski taşıyan madenlerin üretimi ve stoklanması Cumhurbaşkanlığı kararına bağlandı. Orman, sit alanı, turizm bölgesi ve kıyı gibi hassas alanlarda ruhsat verilmesi süreçlerinin netleştirildiği, kurumlar arası görüş süreleri kısaltılarak izin süreçlerinin hızlandırılmasının, ayrıca ruhsatlandırma süreçlerinde mali disiplinin ve idari denetimin güçlendirilmesinin amaçlandığı görülüyor.”