tatil-sepeti
tatil-sepeti

Orta Koridor: Yeni dönemin stratejik öncüsü mü?

Jeopolitik riskler ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki çatışmalar, yeni ticaret rotalarını da gündeme getiriyor. Bütün rotalar arasında potansiyeli en yüksek rotanın ise Türkiye’nin de üzerinde durduğu Orta Koridor olduğu görülüyor. Güzergah; Çin'i Orta Asya, Kafkaslar ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlıyor.

Giriş: 27.12.2024 - 09:03
Güncelleme: 27.12.2024 - 09:03

Koridorun stratejik önemi, Ukrayna ve İsrail’deki savaşlar sırasında daha da arttı.  Koridor üzerinden taşıma hacmi 2024'ün ilk 10 ayında yüzde 68 artarak 3,8 milyon tona ulaşırken, konteyner trafiği 2,7 kat arttı. Orta Koridor, yıllık 20 milyon tona çıkma potansiyeliyle küresel ticaret rotalarının değiştiği bir ortamda giderek daha fazla önem kazanıyor.

 

Bağımsız Araştırmacı Dr. Hüseyin Korkmaz, geçtiğimiz yıllarda jeopolitik krizlerin artmasıyla ortaya çıkan yeni ticaret rotalarını ve yeni dönemde Orta Koridor'un stratejik önemini kaleme aldı. Korkmaz, 2025’te ticaret rotalarında bir canlanma görülebilir mi? Alternatif rotalar işlerlik kazanabilir mi? gibi sorulara yanıt aradı.

 

Dünya geçtiğimiz yıllarda küresel jeopolitiğin değiştiği ve belirsizliğin hızlıca yayıldığı bir döneme şahit oldu. Yaşanan jeopolitik gerilimler, ekonomik krizler ve bununla beraber ortaya çıkan bir dizi yeni girişim derinleşen çatışmalar nedeniyle giderek daha kaotik bir küresel görünüme neden oluyor. Bu noktada, akıllara ''2025 yılında ticaret rotalarında bir canlanma görülebilir mi? Alternatif rotalar işlerlik kazanabilir mi?'' gibi sorular geliyor.

 

GELENEKSEL ROTALARIN JEOPOLİTİK KRİZİ VE YENİ ARAYIŞLAR

 

2023 ve 2024 yılları küresel ticaret yollarının yeniden şekillendiği bir dönem oldu. Rusya-Ukrayna savaşının etkileri, Kızıldeniz’deki güvensizlik ortamı ve Asya-Pasifik’teki gerilim geleneksel deniz ticaret yollarında yoğun bir türbülansa dönüştü. Bu durum, küresel istikrarsızlığı genişletti.

 

Süveyş Kanalı rotasında yapılan saldırılar ve Orta Doğu’daki gerilimler bahse konu rotada ciddi bir güvensizlik ortaya çıkardı. Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasındaki rekabet küresel tedarik zincirlerini etkilemeye devam ediyor. Hindistan, Vietnam ve Endonezya alternatif üretim merkezleri olarak öne çıkarken; Çin ise Kuşak ve Yol Girişimi ile genişlemeye devam ediyor.

 

Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında son olarak Peru’da inşa edilen Chancay Limanı Çin’in küresel lojistik ağında stratejik bir düğüm noktası olarak öne çıkıyor. Chancay Limanı tamamlandığı zaman, Çin ve Güney Amerika arasındaki konteyner ulaşım süresini 35 günden 23 güne indirerek maliyetleri yüzde 20 azaltacak. Liman, Güney Amerika’yı Asya pazarına daha hızlı ve düşük maliyetle bağlayarak ekonomik işbirliğini güçlendirecek gibi görünüyor.

 

Ancak Kuşak ve Yol Girişimi Asya ve Afrika’da yeni altyapı inşaatlarıyla öne çıksa da son dönemde çeşitli faktörlerin etkisiyle profilini düşürdü ve temposunu yavaşlattı.

 

2024’ÜN SÜRPRİZ ROTALARI VE GERÇEKLEŞME İHTİMALLERİ

 

Ukrayna’da savaş ve Filistin’de yaşanan soykırım sonrasında artan istikrarsızlık ticaret rotalarında alternatifleri de gündeme getirdi. Buna ek olarak, Suriye’de yaşanan son gelişmeler de bölgedeki dinamikleri yeniden şekillendirecek gibi görünüyor.

 

2023'te ABD ve Hindistan tarafından gündeme getirilen Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) yaşanan gelişmelerden sonra etkisini kaybederken Türkiye’nin üzerinde titizlikle durduğu Orta Koridor ise daha fazla gündeme gelmeye başladı.

 

Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ve Hazar Denizi üzerinden geçen bu rota Avrupa ile Asya arasındaki alternatif bir hattı temsil ediyor. Bu koridorda altyapı eksiklikleri ve lojistik maliyetler halen tam anlamıyla optimize edilemedi. Ancak derinleşen jeopolitik çatışmalar Orta Koridor’u daha fazla öne çıkarıyor.

 

Öte yandan, yeni dönemde Kızıldeniz’de güvenlik sorunlarının azalması Süveyş Kanalı’nın tekrar ticaretin merkezi konumuna dönmesini sağlayabilir. Ancak bu kısa vadede mümkün görünmüyor. Yemen’deki çatışmaların devam etmesi halinde bu rota üzerindeki riskler sürecektir.

 

Hindistan’ın IMEC gibi projelerle Orta Doğu ülkeleriyle işbirliğini artırması, enerji ve lojistik açısından yeni fırsatlar yaratabilir görünüyor. Burada da özellikle İsrail’de yaşanan savaş ve Orta Doğu’da devam eden kesif istikrarsızlık projenin hayata geçmesine izin vermeyecektir.

 

Kuzey Kutbu’ndaki erimenin devam etmesiyle ortaya çıkan bir diğer alternatif rota ise özellikle enerji ve maden kaynaklarının taşınmasında yeni fırsatlar sunabilir. Ancak çevresel endişeler ve bölgedeki hattın sorunsuz işleyebilmesi için gerekli altyapı henüz sağlanamadı. Çin’in de arktik rotasına yoğun bir ilgisi var. Ancak diğer alternatifler gibi bu rota da henüz anlamlı bir alternatif olabilmiş değil.

 

Son olarak, mevcut krizlerin devam etmesi Rusya ve İran gibi ülkelerin Batı yaptırımları nedeniyle alternatif ticaret yollarına odaklanmasına neden oluyor. Rusya, İran ve Hindistan'ı birbirine bağlayan Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru bu tür alternatif rotalara örnek gösterilebilir. Bu koridorun da işlerlik kazanabilmesi için aşılması gereken birçok sorun var. Rusya ve İran’ın var olan çatışmalar nedeniyle yıpranması en büyük engellerden birisi olarak öne çıkıyor.

 

Mevcut çatışmaların çözümü, özellikle Orta Doğu veya Doğu Avrupa gibi çatışma bölgelerinde kilit ticaret yollarının yeniden işlerlik kazanmasına veya istikrara kavuşmasına neden olabilir. Bu istikrarı özellikle petrol, gaz ve tahıl gibi emtialar için söylemek mümkün.

 

POTANSİYELİ EN YÜKSEK ROTA

 

Bütün bu rotalar arasında potansiyeli en yüksek rotanın Orta Koridor olduğu görülüyor. Çin'i Orta Asya, Kafkaslar ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlayan bu güzergah, Ukrayna ve İsrail’deki savaşlar sırasında stratejik bir önem kazandı. Ocak-Ağustos 2023 döneminde, Orta Koridor boyunca Çin'den Avrupa'ya taşınan yük hacmi 2022'nin aynı dönemine kıyasla yüzde 84 artarak 1,6 milyon tonu aştı.

 

Orta Koridor üzerinden taşıma hacmi 2024'ün ilk 10 ayında yüzde 68 artarak 3,8 milyon tona ulaşırken, konteyner trafiği 2,7 kat arttı. Bu noktada, Çin'den yapılan sevkiyatların da 25 kat arttığını not etmek gerekiyor. Orta Koridor, yıllık 20 milyon tona çıkma potansiyeliyle küresel ticaret rotalarının değiştiği bir ortamda giderek daha fazla önem kazanıyor.

 

Sonuç olarak, küresel jeopolitik paradigmatik bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Deniz yolu hala büyük taşıma kapasitesi sunsa da yüksek süre ve maliyetler ülkeleri alternatif güzergahlar aramaya itiyor. Ancak mevcut konjonktürde bu projelerin jeopolitik konumları ve ölçekleri nedeniyle küresel hegemonya rekabetinin bir parçası haline geldiğini görüyoruz. Bu durum önümüzdeki yıllarda koridor savaşlarının yoğunlaşmasına ve akışkan jeopolitik içerisinde yeniden şekillenmesine neden olacaktır.