Uzay yolculuğunun insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştırmak için çalışmalarını sürdüren NASA, yeni bir adım atmaya hazırlanıyor. Axiom Space ile yapılan Uzay Yasası Anlaşması kapsamında, meyve sinekleri (Drosophila melanogaster) yakında Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderilecek. Bu deneysel görevde sinekler, uzun süreli uzay uçuşlarının DNA onarım mekanizmaları üzerindeki etkilerini ortaya koymak amacıyla kullanılacak.
GENETİK YAKINLIK AVANTAJI
Meyve sinekleri, genetik olarak insanlara büyük ölçüde benzeyen organizmalardır. Vücutları küçük, yaşam döngüleri kısa ve genetik yapıları incelenebilir olduğundan, yıllardır biyolojik deneylerin vazgeçilmez bir parçası olarak görülüyorlar. NASA, bu özellikler sayesinde meyve sineklerini “ağırlıksızlığın ağır topları” olarak değerlendiriyor.
UZAY YOLCULUĞUNDA SİNEKLER
NASA’nın Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nden fırlatılacak olan SpaceX Dragon uzay aracıyla gerçekleştirilecek görevde, “Havalandırmalı Sinek Kutusu” adı verilen özel bir yaşam alanı kullanılacak. Bu kutu, sinekleri güvenli şekilde taşıyacak ve ISS’ye ulaşmalarının ardından Axiom Mission 4 ekibiyle birlikte deneylerin merkezinde yer alacak.
YILLARA DAYANAN DENEYİM
NASA, onlarca yıldır meyve sineklerini uzay görevlerine dahil ediyor ve bu süreçte özel habitatları sürekli geliştiriyor. Bu organizmaların uzaya taşınması, orada çoğalması ve geri getirilmesi gibi tüm aşamalar büyük bir titizlikle yürütülüyor. Edinilen bilgiler, yalnızca sineklerle sınırlı kalmayıp, astronotların uzaydaki biyolojik koşullara nasıl adapte olduklarına dair daha geniş çıkarımlara olanak sağlıyor.
GELECEK NESİLLERE YÖN
Bu görevle birlikte, uzun süreli uzay görevlerinde insan sağlığını korumaya yönelik yeni stratejilerin geliştirilmesi hedefleniyor. DNA hasarı ve onarım süreçlerinin uzay koşullarında nasıl çalıştığını anlamak, gelecekte Ay, Mars ve ötesine yapılacak görevlerin güvenliği açısından kritik öneme sahip.
NASA ve Axiom’un bu ortak çalışması, canlı organizmaların uzaydaki davranışlarını analiz etmede meyve sineklerinin ne kadar stratejik bir rol oynayabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor.