Küresel savunma sanayiinde ‘görünmezlik’ teknolojileri üzerine rekabet kızışırken, Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) ve Çin Havacılık ve Uzay Bilim ve Sanayi Şirketi (CASIC) araştırmacılarından dikkat çeken bir buluş geldi. Ekip, binlerce yıldır temizlik malzemesi olarak bilinen lif kabağını ileri teknoloji ürünü bir radar emiciye dönüştürdü.
High Power Laser and Particle Beams dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, geliştirilen ultra ince mikrodalga emici kaplama, özellikle 12 ila 18 GHz arasındaki frekanslarda çalışan ve uzay tabanlı radarların kullandığı kritik Ku bandındaki elektromanyetik dalgaların yüzde 99,99'undan fazlasını emme kapasitesine sahip.
RADAR İZİNİ 700 KAT AZALTIYOR
Araştırmacılar, kurutulmuş lif kabağını yüksek sıcaklıklarda karbonize ederek iletken bir iskele haline getirdi ve yapısına nikel kobalt oksit (NiCo₂O₄) manyetik nanopartikülleri yerleştirdi. ‘NCO-2’ adı verilen ve sadece 4 milimetre (0,14 inç) kalınlığındaki bu kompozit malzemenin, yansıyan radar sinyallerinin yoğunluğunu yaklaşık 700 kat azaltabildiği bildirildi.
Yapılan testler, malzemenin radar ışınları tam tepeden gelse bile performansını koruduğunu gösteriyor. Bu teknoloji sayesinde, 50 metrekarelik dikey radar kesit alanına (RCS) sahip bir gizli uçağın izinin, etkili bir şekilde 1 metrekarenin altına düşürülebileceği, bunun da uzay tabanlı tespit sistemlerini işlevsiz kılabileceği belirtiliyor.
DOĞAL MİMARİDEN YÜKSEK TEKNOLOJİYE
Teknolojinin sırrı, lif kabağının doğal, süngerimsi mimarisinde yatıyor. Karbonizasyon işlemi sonrası mikroskobik bir ormanı andıran 3 boyutlu ağ yapısı, elektromanyetik dalgaların labirent benzeri gözenekler içinde hapsolarak defalarca yansımasına neden oluyor. Bu süreç, malzemenin enerjiyi emmesi için gereken süreyi uzatırken, iletken ağ yapısı sayesinde mikrodalga enerjisi ısıya dönüştürülüyor.
SİMÜLASYONLARLA DOĞRULANDI
Araştırma ekibi, gerçek dalga emici performansın COMSOL simülasyon yazılımı aracılığıyla doğrulandığını açıkladı. Yapılan açıklamada, ‘NiCo₂O₄ parçacıklarının kullanımı, kompozitlerin manyetik kayıp özelliklerini artırmakla kalmadı, aynı zamanda dielektrik özelliklerini düzenledi ve empedans uyumunu optimize etti’ ifadelerine yer verildi.
Bilim insanları, bu çalışmanın sadece askeri bir uygulama olmadığını, aynı zamanda yeşil ve sürdürülebilir yüksek performanslı biyokütle kaynaklı karbon bazlı kompozitlerin geliştirilmesi için teorik ve deneysel bir temel oluşturduğunu savunuyor. Tarihte Mısır Kraliçesi Kleopatra döneminden beri kullanılan bir bitkinin, bugün en gelişmiş askeri teknolojilerin merkezine oturması ise inovasyon dünyasında şaşırtıcı bir faktör olarak değerlendiriliyor.