Kanserle mücadelede devrim: Nanopartikül sistemi

Çinli araştırmacılar, ilaç taşıma kapasitesi yüksek ve uzun süre stabil kalabilen yeni bir nanopartikül sistemi geliştirdi. Bu sistem, mevcut tedavilere kıyasla hem daha etkili hem de daha az yan etkiye neden olabilecek bir alternatif sunuyor.

Giriş: 23.06.2025 - 17:15
Güncelleme: 23.06.2025 - 17:15
Kanserle mücadelede devrim: Nanopartikül sistemi

Çin’deki Xi'an Jiaotong-Liverpool Üniversitesi (XJTLU) ile Nanjing Üniversitesi’nde görevli bilim insanları, kanser ve benzeri hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere, ilaç taşıma kabiliyeti gelişmiş yeni bir nanopartikül sistemi geliştirdi. ACS Applied Materials & Interfaces dergisinde yayımlanan çalışma, tıbbi sınıf plastik ile doğal bir kan proteininin birleşimiyle oluşturulan bu yenilikçi yapıyı bilim dünyasına tanıttı.


İKİ SORUNA TEK ÇÖZÜM

Çalışma, yaygın olarak kullanılan biyolojik olarak parçalanabilir plastik olan PLGA ile insan kanında bulunan albumin proteinini birleştirerek, hem taşıyıcı partiküllerin bir araya toplanma sorununu çözüyor hem de daha yüksek ilaç yükleme kapasitesi sunuyor. Araştırmacılara göre bu birleşim, her iki materyalin tek başına kullanılmasıyla elde edilemeyecek düzeyde kararlı ve küçük parçacıkların oluşmasını sağlıyor.


YÜKSEK YÜKLEME ORANI

Geliştirilen yeni parçacıklar, kemoterapi ilaçlarından biri olan doksorubisinin ağırlıkça %40’ına kadarını taşıyabiliyor. Bu oran, mevcut bazı tedavi yöntemlerinde yalnızca %11 seviyelerinde bulunuyor. Bu durum, daha az taşıyıcı maddeyle daha fazla ilaç yüklenmesini mümkün kılarak, hastalarda oluşabilecek yan etkilerin azaltılmasına katkı sağlayabilir.


ÇİFT YÖNTEMLİ UYGULAMA

Araştırma ekibi, ilacın nanoparçacıklara iki yöntemle entegre edilmesini test etti: Parçacıkların üretimi sırasında ilaç eklenmesi ve sonradan difüzyon yoluyla yüklenmesi. Sonuçlar, bu iki yöntemin birlikte kullanılmasının, her birinin ayrı ayrı kullanılmasından daha verimli olduğunu gösterdi.

Kanserle mücadelede devrim: Nanopartikül sistemi


UZUN SÜRELİ STABİLİTE

Yeni parçacıkların dikkat çeken diğer bir özelliği de uzun vadeli stabiliteleri oldu. Laboratuvar koşullarında yapılan testlerde bu yapıların altı aydan uzun süre bozulmadan kaldığı gözlemlendi. Ayrıca, ön ölçekleme çalışmaları, bu nanopartiküllerin daha büyük hacimlerde de kalite kaybı olmadan üretilebileceğini ortaya koydu.


GELECEK TEDAVİLER İÇİN UMUT

Laboratuvar ortamında yapılan hücre ve hayvan deneyleri, bu yeni sistemin ilaçları sağlıklı dokulara zarar vermeden etkin biçimde iletebildiğini gösterdi. Araştırma ekibi şimdi, bu nanopartiküllerin diğer ilaç türleri için de uyarlanmasını hedefliyor. Böylece sistemin, yalnızca kanser değil, diyabet ve kalp hastalıkları gibi kronik rahatsızlıkların tedavisinde de kullanılması mümkün olabilecek.