tatil-sepeti

Türk firmalarını imalat sanayinde ‘akıllı çözüm’ yarışında görmekten mutluluk duyduğunu belirten İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Hannover Fuarı, Türkiye’nin üretim gücünü ortaya koyabileceği, ufkunu genişletebileceği eşsiz bir vitrin” dedi.

HABER: DOĞAN ERDOĞAN / HANNOVER

Dünyanın en büyük sanayi fuarı olan Hannover Messe, bu yıl yeniden fiziki katılımla Almanya’nın Hannover kentinde 30 Mayıs-2 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi. Türkiye, 2019’dan sonra iki yıl sadece online ortamda düzenlenen ve bu yıl ziyaretçilerine kapılarını yeniden açan fuarda, toplam 94 firma ile ev sahibi Almanya’dan sonra 4’üncü büyük yabancı katılımcı oldu.

Fuarda,İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) düzenlediği ve 4 ayrı salona yayılan milli katılım alanında 49 firma ürün ve teknolojilerini tanıttı, 45 firma da bireysel stantlarıyla yerini aldı.

Bu yıl 73’üncüsü düzenlenen Hannover Fuarı’nda yan sanayi, Endüstri 4.0, enerji, yazılım, lojistik, hidrolik, pnomatik ve akışkan gücü gibi alanlar öne çıktı.

EŞSİZ BİR VİTRİN

Fuarı ziyaret eden İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Türk firmalarını imalat sanayinde ‘akıllı çözüm’ yarışında görmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi. Hannover Fuarı’nın Türkiye’nin üretim gücünü ortaya koyabileceği, ufkunu genişletebileceği eşsiz bir vitrin olduğuna dikkat çeken Avdagiç, İstanbul Ticaret Odası olarak ‘üreten Türkiye’ mottoları doğrultusunda Hannover Messe’ye her zaman çok önem verdiklerini söyledi.

DÖNÜŞÜMÜN ANAHTARI

Fuarın bu yıl dijitalleşme ve sürdürülebilirlik üzerine odaklandığına dikkat çeken Avdagiç, “Yarının endüstrisini yaratalım sloganı, fuarın iddiasını gösteriyor. Gerçekten de dijitalleşme ve sürdürülebilirlik, şirketleri ve endüstriyi dönüştürmek için anahtar konumunda. Dijitalleşmiş, iklim-zararsız ve sürdürülebilir değer zinciri Türkiye’de de tüm işletmelerimizin önem vermesi gereken bir alan” diye konuştu.

Avdagiç, ‘iklim-nötr’ olmanın yolunun dijitalleşme, otomasyon ve yeşil enerjiden geçtiğini belirterek, dünyada karbondioksit emisyonunu düşürmek için çok rekabetçi bir sürecin başladığını ifade etti.

HİDROJEN RÜYASI

Sanayide hidrojen enerjisinin konuşulmaya başlandığını aktaran Avdagiç, “Gerçeğe dönüşmeye aday rüyalardan biri de bu. Demir-çelik, petro-kimya, çimento gibi ağır endüstrilerde bu dönüşümün gerçekleşmesiyle enerji kaynaklı karbondioksit üretiminin yüzde 20’ye yakın aşağı çekilmesi sağlanabilir. Hannover Fuarı’nın, sanayi ülkesi Türkiye’nin gelişimi ve dönüşümü yolunda yeni kapılar açmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

İSTANBUL’U TEŞVİK ETMEK, TÜRKİYE’Yİ TEŞVİK ETMEKTİR

İTOBaşkanı Şekib Avdagiç, İstanbul iş dünyasının Türkiye’nin milli hasılasının 3’te 1’ini, toplam vergi gelirlerinin yüzde 46’sını, toplam dış ticaretin yüzde 50’sini tek başına ürettiğine dikkat çekti. Türkiye’nin 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmesinin ancak katma değerli üretimin ihracat içindeki payının artırılması ile mümkün olacağını belirten Avdagiç, şunları söyledi: “Türkiye’nin yüksek katma değerli ihracatının yaklaşık yüzde 70’inin İstanbul’dan yapıldığını unutmamak gerekir. İstanbul’un aynı zamanda Türkiye’nin en çok yatırım çeken şehri olduğunu, yatırım teşvik belgelerinden aldığı payın yüzde 14.3’e ulaştığını, 82 adet stratejik yatırımın 13’ünün İstanbul’da bulunduğunu da dikkatinize sunuyorum. Dolayısıyla kısa ve orta vadede yüksek teknolojiye dayalı ihracatı artırabilecek yegane altyapı İstanbul’da. Türkiye’de yüksek katma değerli üretime dönük yeni bir hub oluşturmak için en kritik faktörün insan kaynağı olduğu da unutulmamalı. Bu anlamda İstanbul, Türkiye’nin en nitelikli insan kaynağına sahip şehir.”

Halihazırda en gelişmiş bölge kategorisindeki 1’inci bölgede yer alan İstanbul’da teşvik edilen sektörlerin son derece sınırlı olduğunu belirten Avdagiç, şöyle konuştu: “En son Ocak 2022’de açıklanan İmalata Dayalı İthal İkamesi Destek Programı’nda dahi tüm Türkiye kapsama dahil edilirken, yalnızca İstanbul kapsam dışında bırakıldı. İstanbul’da var olan ve ihracata büyük katkı sağlayan, katma değeri yüksek sanayi yatırımlarını teşvik sisteminin dışında bırakmak, var olan kaynakların kullanılamamasına, kapasitenin artırılamamasına, teknolojik dönüşümün sekteye uğramasına sebebiyet veriyor. Dolayısıyla bizim talebimiz; İstanbul’da, ekonominin denkleminden sanayiyi çıkarmak yerine bilakis, sanayinin finansmanını güçlendirecek yenilikçi uygulamaların hayata geçirilmesi. Çünkü, İstanbul’u teşvik etmek, Türkiye’yi teşvik etmektir. İstanbul’daki sanayi tesislerinin teknoloji geliştirme, katma değer artırma, kapasite büyütme, Yeşil Mutabakat’a uyum temalı yatırımlarının yoğun şekilde desteklenmesi için İstanbul’a özel bir teşvik paketi hazırlanması yönünde talebimiz var.”

ÜRETEN TÜRKİYE, BEKLENTİLERİ DE İYİLEŞTİRECEK

Şekib Avdagiç, 2021’de Türkiye’de 14 bin firmanın ilk defa ihracat yaptığını söyledi. Salgının ilk günlerinden itibaren Türkiye’nin lojistik imkanlarının ön plana çıktığını vurgulayan Avdagiç, “Bu noktada avantajımızı devam ettiriyoruz. İhracatımız arttıkça sanayimiz büyüyor, sanayimiz büyüdükçe ihracatımız artıyor. Üç aylık ihracatımız 60.2 milyar dolar. Son iki ayda sanayimizdeki büyüme yüzde 10.5. Kapasite kullanımı son 12 aylık dönemde yüzde 76-78 aralığında seyrediyor. Önümüzdeki süreçte Avrupa’da ve dünyada oluşabilecek bir resesyon, buradaki ivmelenmeyi kesintiye uğratabilir. Ancak her halükarda Türkiye’nin pandemi sürecindeki tedarikçi ülke kazanımlarını koruyacağını ve ibrenin hep yukarı yönlü olacağını düşünüyoruz” dedi.

Enflasyonist baskının, üretim imkân ve kabiliyetlerini artıracak tedbirlerle aşılacağına işaret eden Avdagiç, “Üreten Türkiye tablosu, para ve maliye politikalarının etkilerini artıracak, beklentileri iyileştirecek, dalgalanmaları dindirecek ve fiyatlama davranışlarını doğru yöne sevk edecektir” diye konuştu.

Avdagiç, bu kapsamda iki ayaklı bir strateji izlenmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: “Birincisi, var olan kapasitemizi yeni yatırımlarla büyütmek. Zira kapasite kullanım oranlarında yüzde 80’lere yaklaştık. İkincisi ise üretimde ve ihracatta, ileri teknoloji ürün gruplarının payını hızla artırmaya odaklanmalıyız. Türkiye’nin cari açık yerine sürdürülebilir boyutta cari fazlaya ulaşabilmesi için ihracat kaleminde hem menzil hem de ürün bazında bir değişim yaşanmalı. Yakından tedarik sürecinin avantajını pandemi sürecinde deneyimledik. Önümüzdeki dönemde artık çok daha uzak menzillere ulaşabilmeliyiz. Türkiye’nin 2022 yılı stratejisi de menzili ve ürün gamını genişletme yönünde olmalı. Bu doğrultuda atılacak her adım, cari fazlalı büyüme dönemine uzanan köprüye sağlam bir tuğla ekleyecektir.”

06 Haziran 2022 Pazartesi

Etiketler : Sektörel