istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Hidrojen Türkiye-AB ilişkilerinde yeni işbirliği fırsatları sunuyor

Avrupa Hidrojen Piyasası Birliği (Hydrogen Europe) Üst Yöneticisi Jorgo Chatzimarkakis, hidrojen enerjisinin Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki siyasi engellerin aşılmasında güçlü bir işbirliği alanı oluşturabileceğini söyledi. Chatzimarkakis’e göre hidrojen, iki taraf arasında “pragmatik bir köprü” işlevi görebilir.

Giriş: 22.11.2025 - 12:24
Güncelleme: 22.11.2025 - 12:24
Hidrojen Türkiye-AB ilişkilerinde yeni işbirliği fırsatları sunuyor

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 30. Taraflar Konferansı (COP30) kapsamında değerlendirmelerde bulunan Chatzimarkakis, küresel ölçekte hidrojen projelerinde önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirtti. Hidrojen pazarının büyümeye devam ettiğini ifade eden Chatzimarkakis, altyapı yatırımlarının hızlanması ve finansman mekanizmalarının güçlendirilmesiyle büyümenin ivme kazanacağını söyledi. Chatzimarkakis’e göre hidrojen, hem enerji geçişinde hem de Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralayabilecek en stratejik alanlardan biri olarak öne çıkıyor.


TÜRKİYE HİDROJENDE STRATEJİK AVANTAJA SAHİP

Chatzimarkakis, Türkiye’nin hidrojen üretimi ve dağıtımı açısından güçlü bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. “Türkiye’nin hidrojen üretimi için mükemmel yenilenebilir enerji kaynakları, Avrupa ile Orta Doğu arasında stratejik bir konumu ve güçlü sanayi altyapısı var. Türkiye, mevcut gaz boru hatlarına dayanan AB enerji çeşitlendirmesi için önemli bir ortak haline gelebilir.” ifadelerini kullandı.


Türkiye’nin iki aşamalı bir hidrojen stratejisi bulunduğunu belirten Chatzimarkakis, bu stratejinin sanayi, teknoloji, sertifikasyon ve tedarik zincirleri gibi alanlarda Avrupa ile ortak projelere olanak sunduğunu kaydetti.


“HİDROJEN, TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNDE PRAGMATİK BİR KÖPRÜ”

Chatzimarkakis, “Tam da hidrojen bu kadar güçlü ve geleceğe dönük bir iş birliği alanı sunduğu için, Türkiye ile AB ilişkilerindeki bazı çözülmemiş konuların aşılmasına da yardımcı olabilir. Mevcut siyasi hassasiyetler nedeniyle geride kalmak yerine, her iki taraf da hidrojeni pragmatik bir köprü olarak kullanabilir.” dedi.


Hidrojenin, Türkiye ile AB arasında yeni bir güven ve ortaklık dönemini başlatabileceğini vurgulayan Chatzimarkakis, “Projeler iyi tasarlanırsa bu sadece iklim ve enerji güvenliği açısından değil, aynı zamanda güven inşa eden yeni alışkanlıklar, ortak planlama ve ortak standartlar yaratılması açısından da önemli olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.


HİDROJENDE 110 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM TAAHHÜDÜ

Chatzimarkakis, dünya genelinde 500’den fazla hidrojen projesi kapsamında 110 milyar doların üzerinde yatırım taahhüdü bulunduğunu açıkladı. Bu rakamın, geçen yıla göre 35 milyar dolarlık bir artış anlamına geldiğini belirtti.


Sektörün 2020’den bu yana yıllık ortalama yüzde 50 oranında büyüdüğünü ifade eden Chatzimarkakis, Avrupa’da 2030 yılına kadar 2,3 milyon ton temiz hidrojen arzı hedeflendiğini ancak ulusal düzenlemelerdeki yavaş ilerlemenin büyüme hızını sınırladığını sözlerine ekledi.