istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Genç sinemacılar İstanbul'da kısa filmleriyle savaşa, göçe ve umuda ışık tuttu

YTB'nin desteğiyle İstanbul’da bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Öğrenciler Kısa Film Festivali'ne dünyanın dört bir yanından katılan genç yönetmenler, kısa filmleriyle savaşın yıkıcılığı, göçün gerçekliği ve umudun evrenselliğine dikkat çekti.

Giriş: 08.06.2025 - 14:17
Güncelleme: 08.06.2025 - 14:17
Genç sinemacılar İstanbul'da kısa filmleriyle savaşa, göçe ve umuda ışık tuttu

Beyoğlu'ndaki Tarihi Atlas Sineması'nda Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB)'nin desteğiyle çoğunlukla Türkiye'de öğrenim gören uluslararası öğrencilerin katıldığı 2. Uluslararası Öğrenciler Kısa Film Festivali, dünyanın dört bir yanından gelen genç sinemacıları bir araya getirdi.


Gala ve ödül töreniyle sona eren festivalde ödül alan genç yönetmenler, sinemayla verdikleri evrensel mesajları ve kişisel yolculuklarını anlattı. Festivalin en prestijli En İyi Film Ödülü’nü Suriyeli yönetmen Balqees Altala, “Romantic Date” isimli kısa filmiyle kazandı.

Altala, ilk kez İstanbul’a geldiğini ve hayran kaldığını belirterek, “İlk kez İstanbul’dayım. Şehir beni çok etkiledi. Mimari, atmosfer, sinema binası ve öğrenciler. Her şey çok heyecan vericiydi.” ifadelerini kullandı.

Genç sinemacılar İstanbul'da kısa filmleriyle savaşa, göçe ve umuda ışık tuttu

Filminin hikayesini paylaşan Altala, “Filmim genç bir Suriyeli kızın günlük mücadelesini anlatıyor. Sevgilisiyle romantik bir buluşmaya gitmeye çalışıyor ama yaşadığı ülkenin koşulları buna engel oluyor.” dedi.

Suriye’deki sinema ortamına da değinen Altala, “Beşşar Esed'in düşüşünden sonra daha özgürce film yapabileceğimizi hissettik. Önceden sokakta çekim yapmak için izin almak zorundaydık. Şimdi daha özgürüz.” diye konuştu.

Geleceğe dair umutlu olduğunu söyleyen genç yönetmen, “İlk uzun metraj filmimi çekmeyi planlıyorum ama henüz kesin değil.” dedi.

Türkiye’nin Suriye’ye yakınlığına da değinen Altala, “Türkiye ile Suriye çok ortak noktaya sahip. Yemekler, görünüşümüz. İstanbul’da bunu yeniden keşfettim.” ifadelerini kullandı.

Altala, Türkiye’nin kendisi için dost bir ülke olduğunu vurguladı.


“THREE NİGHTS İN HAİFA”YA JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ 

Filistinli yönetmen Hadil Alramli de “Three Nights in Haifa” belgeseliyle Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.

Genç sinemacılar İstanbul'da kısa filmleriyle savaşa, göçe ve umuda ışık tuttu

Gazze doğumlu Alramli, gazetecilikten sanat yönetmenliğine ve sinemaya uzanan kariyer yolculuğunu Belçika’da tamamladığı yüksek lisans programıyla taçlandırdı.

Film, diasporada doğup büyüyen genç Filistinlinin kendi köklerini ve ülkesini tanıma çabasını konu alıyor.

Alramli, “Filistin, güzel bir ülkeydi ve sonra bugün gördüğümüz şeye dönüştü.” şeklinde konuştu.

Festivalin organizasyonundan duyduğu memnuniyeti dile getiren Alramli, “Bu festivalin organizasyonuna hayran kaldım. Her şey çok iyi düzenlenmişti. Aynı zamanda Filistin davasını destekleyen insanlarla tanışmak çok güzel bir duyguydu.” ifadelerini kullandı.

Alramli, gelecekte uzun metrajlı Filistin filmi çekmek istediğini belirterek, “Gazze'ye dönüp toplumu yeniden inşa etmek için çalışan ilk kişilerden biri olacağım.” dedi.

Batı medyasının Filistin’e dair çarpık anlatılarına karşı da sinemanın rolünü vurgulayan Alramli, “Filistin'de veya Orta Doğu'da olup bitenlere dair yeni bir bakış açısı getirerek bunun sahada bir şeyleri değiştirmeye katkıda bulunabileceğini umuyorum.” diye konuştu.


KIRGIZ YÖNETMENE “EN İYİ YÖNETMEN” ÖDÜLÜ 

İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans yapan Aizada Alymbek Kyzy da “Kopuş” filmiyle En İyi Yönetmen Ödülü'nün sahibi oldu.

Genç sinemacılar İstanbul'da kısa filmleriyle savaşa, göçe ve umuda ışık tuttu

Geçen yıl aynı yarışmada En İyi Film Ödülü'nü alan Kyzy, bu yılki ödülün kendisi için daha özel olduğunu belirterek, “Aslında bu, benim için daha önemli çünkü bir yönetmenin hayatında en iyi yönetmen ödülünü alması bence çok değerli bir şey.” dedi.

Kyzy, "Kopuş" adlı filminde Kırgızistan’daki geleneksel sorunlara dikkati çektiğini dile getirerek, “Bu, sadece bir kopuş değil. Aslında bir kendine dönmedir. İnsan, öldükten sonra mı onun değeri ortaya çıkmalı? Neden ölmeden önce bu insanla konuşmazsın? Bu gibi soruları filmde işledim.” ifadelerini kullandı.

Uluslararası alanda ödül almanın kariyerine önemli katkı sağlayacağını vurgulayan genç yönetmen, “Bu, benim başlangıcım olabilir.” diye konuştu.

Kyzy, YTB’nin desteğine dikkati çekerek, “YTB, bizim için bir aile gibi. Bazen anne, bazen baba gibi oluyor. Ülkemizi özlediğimizde bunu hissettirmiyorlar.” dedi.

Geleceğe yönelik hedefleri arasında iki uzun metraj senaryonun olduğunu söyleyen yönetmen, bu filmleri Türkiye’de çekmek istediğini belirtti.

Kyzy, “Sadece eğitim alıp gitmek bana göre çok ayıp bir şey. Türkiye ile ülkem arasında köprü olmak istiyorum.” görüşünü paylaştı.


TUNUSLU GENÇLERDEN “MİRROR” İLE BÜYÜK BAŞARI 

Tunus’tan gelen “Mirror” filmi de En İyi İkinci Film Ödülü’nü kazandı. Yönetmen Beya Chikhi adına ödülü alan görüntü yönetmeni Adem Karmous, festivalin kendileri için büyük bir fırsat olduğunun altını çizerek, “Kısa filmimizi dünyanın dört bir yanından farklı insanlara göstermek, bizim için harika bir fırsat.” dedi.

Genç sinemacılar İstanbul'da kısa filmleriyle savaşa, göçe ve umuda ışık tuttu

Festivalin profesyonelliğini öven Karmous, “Bu, bizim ilk kez katıldığımız bir uluslararası film festivaliydi. Türkiye’de olmaktan ve filmimizi burada sunmaktan çok mutluyuz.” şeklinde konuştu.

Türk dizilerinin Tunus’ta da yaygın olduğunu dile getiren Karmous, “Dedelerimiz, ninelerimiz hep Türk dizileri izliyor.” dedi.

Gelecek planları arasında daha fazla film üretmenin olduğunu söyleyen Karmous, “Bu ödül, tüm ekibi daha fazla film üretmeye motive edecek bir şey.” diyerek ekip olarak çalışmalarını sürdüreceklerini sözlerine ekledi.