Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna Savaşı ve ABD’nin ticaret politikalarındaki değişimler gibi küresel şokların ardından gelen yüksek faiz ortamı, gelişmiş ülkelerin borç yükünü daha da artırdı.
BORÇLAR GSYH’NİN YÜZDE 310’UNA ULAŞTI
Rapora göre, dünya genelindeki toplam borcun küresel Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) oranı yüzde 310 seviyesine çıktı. 2025’in ilk üç çeyreğinde borçlar 26,4 trilyon dolar artarken, gelişmiş ekonomilerdeki toplam borç 230,6 trilyon dolara, gelişmekte olan ülkelerdeki borç ise 115,1 trilyon dolara ulaştı.
Borç artışının en yoğun olduğu ülkeler ABD ve Çin olurken, bu iki ekonomi küresel borç stokunun yarısından fazlasını oluşturdu. Fransa, Almanya, İngiltere, Japonya ve Kanada da borç seviyelerinde rekor artış kaydetti.
ABD, DÜNYA BORCUNUN YÜZDE 29’UNA SAHİP
ABD, yaklaşık 101 trilyon dolarlık toplam borçla en fazla borçlu ülke konumunda. 30 trilyon dolarlık milli gelire karşılık gelen bu yük, kişi başına 111 bin dolar borç anlamına geliyor. ABD’nin dış borcu 27 trilyon doların, yabancılara olan tahvil ve bono borcu ise 10 trilyon doların üzerinde.
ABD’yi 64,2 trilyon dolarla Çin, 24,5 trilyon dolarla Japonya ve 14,86 trilyon dolarla İngiltere ile Fransa izliyor. Almanya, Kanada, İtalya, Hindistan ve Güney Kore de küresel borç tablosunda ilk 10’da yer aldı.
YÜKSEK FAİZLER VE YAŞLANAN NÜFUS BORÇ YÜKÜNÜ ARTIRIYOR
IIF, gelişmiş ekonomilerde kamu borçlarının sürdürülebilirliğini tehdit eden temel faktörleri; yüksek faiz oranları, artan sağlık harcamaları, savunma bütçeleri ve iklim kaynaklı ekonomik kayıplar olarak sıraladı. Bu baskılar, özellikle uzun vadeli borçlanma maliyetlerinde artışa yol açıyor.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE BORÇ KRİZİ DERİNLEŞİYOR
Dünya Bankası verilerine göre, düşük ve orta gelirli ülkelerin toplam dış borcu 8,9 trilyon dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu ülkelerin borç geri ödemeleri ile yeni finansman arasındaki fark, son üç yılda 741 milyar dolara çıkarak 50 yılın rekorunu kırdı.
Uzmanlara göre, gelişmiş ekonomilerde artan borçlanma maliyetleri ve gelişmekte olan ülkelerdeki dış finansman sıkışıklığı, 2026’da küresel finansal istikrarı en çok zorlayacak risk olarak öne çıkıyor.