HABER: ÖMÜR KIRBAŞLI
Yakın geçmişte yaşadığımız pandemide hastane önlerinde test yaptırabilmek için saatlerce beklediğimiz oldu. Burundan sürüntü vermekten korkanlar ya da “Acaba hastaneye gidersem bana da bulaşır mı?” diyenler testten vazgeçti. Hastalık sokaklarda yayıldı.
Test yaptıranlardan ise sonuçlarını uzun süre bekleyenleri gördük, sonuçların da güvenirliliğini tartıştık. Bu nedenle dünyada hastalığın bulaş kontrolü, hızlı tanısı, hatta hastaneye gitmeden tanısı çok büyük önem kazandı. Kişinin kendi kendine tanı koyabilmesi çok önemli bir konu ve bu da henüz başarılabilmiş değildi. Teknopark İstanbul’da yerleşik Bio-T, insanların hastaneye gitmeden evinde kendi kendine test yapabilmesini sağlayan bir teknoloji geliştirdi. Daha güvenilir, aynı zamanda daha hızlı olan teknoloji, çok sayıda hastalığın testlerinde de kullanılabiliyor. Bio-T Biyoteknoloji Çözümleri ve Üretim A.Ş. kurucu ortağı ve Genel Müdürü, Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özge Can’a geliştirdikleri ürünlerini ve gelecek hedeflerini sorduk.
DÜNYADA EŞİ YOK
* Geliştirdiğiniz ürünün özellikleri neler? Hangi faydaları sağlıyor?
İlk geliştirdiğimiz ürünümüz MyMagiCon, sıvılardan küçük molekülleri hızla uzaklaştıran bir polimer aracılığı ile uygulandığı örneklerdeki mikroorganizma ve büyük molekülleri yoğunlaştırıyor. Klinik örneklerdeki mikroorganizmaların hızlı tanısında kullanılan testlerin duyarlılıklarını artırmak için geliştirdiğimiz MyMagiCon, örnekleri teorik olarak 20 ila 40 kat derişik hale getiriyor. Eğer örnekteki mikroorganizma bütünlüğü korunmakta ise mikroorganizma olduğu gibi derişik hale getiriliyor. Eğer örnekte aranan mikroorganizma parçalanmış, nükleik asitleri ve antijenleri ortama salınmış ise polimer boncuklarına belirli bir büyüklükte moleküller giremediği için bunlar da yoğunlaştırılıyor. Bu teknolojinin en özgün yanı dünyada bir eşinin kullanılmıyor olması. Her gün dünya üzerinde yapılan milyarlarca klinik test, klinik örnekler konsantre edilmeden yapılıyor. Genel olarak klinik örneklerde baktığımız antijen molekülleri düşük konsantrasyonda oldukları için de testlerin duyarlılıkları düşük oluyor.
FIND’DEN DESTEK ALDIK
MyMagiCon®’u ilk olarak idrarda tüberküloz antijenlerinin saptanmasını sağlayan testlerin duyarlılığını artırmak amacı ile orijinal bir ürün olarak Foundation for Innovative New Diagnostics (FIND) tarafından desteklenen bir proje çerçevesinde geliştirdik. FIND, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da desteklenen, tüberküloz, HIV gibi hastalıkların tanı kitlerinin tüm dünyaya ulaşılabilir olacak şekilde geliştirilmesinde en büyük söz sahibi olan bir organizasyon. FIND ile yaptığımız işbirliği anlaşması sayesinde hem maddi olarak desteklendik hem de dünyada asla ulaşamayacağımız klinik örnek bankasına ulaşım sağlayarak ürünümüzü geliştirdik.
BURUNDAN SÜRÜNTÜYE SON
Tam o sırada Covid-19 pandemisi başladı. Biz de “Madem vücut sıvılarını bu şekilde konsantre edebiliyoruz, neden bunu hızlıca Covid-19 tanısına uyarlamayalım” dedik. Hızlıca harekete geçtik. İlk olarak, nazofaringeal çubuk ile alınan sürüntü örneğinin batırıldığı çözeltiyi konsantre ederek işe başladık. Bu konuda oldukça başarılı olduk. Ancak esas amacımız bu acılı ve invazif sayılabilecek yönteme bir son verebilmek ve yerine çocukların bile çok kolaylıkla örnek vereceği şekilde, gargara ve ağız çalkalama suyu örneği kullanabilmekti. Nazofaringeal çubuk ile alınabilen örnek miktarı çok kısıtlı olduğu için bunu kullanan tanı testlerinin duyarlılığı da düşük oluyor. Yaklaşık 50 mikrolitre gibi sıvı çekebilen bu çubuklar sonrasında 3 ml bir sıvı içerisine batırılıp yaklaşık 60 kat seyreltiği için özellikle eğer örnek çubukla iyi toplanamazsa test duyarlılığı çok çok düşük olabiliyor. Buna alternatif olarak kendi geliştirdiğimiz teknolojide Covid-19’un ağız çalkalama suyundan tespit edilebilmesi için marketlerde satılan içme sularını kullandık. Bu yöntemde kişi, kit içinden çıkan şişe içerisinde belirlenen seviyeye kadar suyu 15-20 saniye ağzında çalkalayarak örnek verebiliyor. Sonrasında MyMagiCon ile 3-5 dakika içinde konsantre edilen örnek ister PCR için istenirse de hızlı antijen testlerinde kullanılabilecek halde yoğunlaştırılmış oluyor. Klinik çalışmalarımızda ağız çalkalama suyunun bu yöntemle yoğunlaştırıldığı takdirde nazofaringeal sürüntü örneğine göre daha yüksek duyarlılıkta Covid-19 RNA’sı saptadığımızı gösterdik ve çalışmamızın sonuçlarını uluslararası, saygın ve hakemli bir dergi olan Clinical Microbiology and Infectious Diseases dergisinde yayınladık.
KIZIMA EVDE TEST YAPTIK
Pandemi sonuna doğru yetiştirebildiğimiz eşi benzeri olmayan bu teknoloji sayesinde birçok insan isteğe bağlı olarak ağız çalkalama yöntemiyle kolayca örnek verebildi. Halkımız buna oldukça ilgi gösterdi ve bu sayede sayısız teşekkür aldık. Bu buluş, kişilerin kendi örneğini kendi verebilmesini olanaklı kılıyor ve böylelikle örnek alan kişinin de enfekte olma riskini ortadan kaldırıyor. Özellikle çocuklar için biçilmiş kaftan bir yöntem. Çocuklar çok kolay örnek verebiliyor. Ben 4 yaşındaki kızımı iki kez teknolojimizin hızlı antijen testiyle birleştirdiğimiz versiyonunu kullanarak 15 dakika içerisinde evde test edebildim, pozitif yakaladım ve okula göndermeyip karantinaya alarak bulaşı engellemiş oldum. Bu çok büyük bir kolaylık ve güven veren bir duygu.
HPV’Yİ İDRARLA TESPİT
* Çalıştığınız yeni ürünleriniz var mı?
Son olarak bu teknolojiyi idrardan HPV testinde kullanmak için geliştirdik. HPV günümüzde oldukça önemli bir konu. HPV servikal kanserin en büyük nedenlerinden biri. Yaptığımız ön klinik çalışmalarda idrar örneklerini MyMagiCon ile yoğunlaştırarak servikal sürüntü örneği kadar hassasiyette HPV tespit edebildiğimizi gösterdik. Servikal sürüntü alınması, deneyimli klinisyen gerekliliği, rahatsız edici olması, bununla birlikte getirdiği maddi yük ve tarama için harcanan zaman gereksinimi gibi nedenlerle birçok dezavantaja sahip. TÜSEB ve Sağlık Bakanlığı desteğiyle başlayan HPV tarama testi çalışmamızda servikal sürüntü yanında idrardan da MyMagiCon ile yoğunlaştırma öncesi ve sonrası HPV bakılıyor. Binlerce örneği kapsayan bu çalışma bizi çok heyecanlandırıyor, çünkü özellikle tarama amaçlı sürüntü örneklerinde tespit edilemeyen virüsün idrarın konsantre edilmesiyle tespit edilebilecek olması hastalığın kontrolünde oldukça önemli.
VERİLER CEP TELEFONUNDA
* Geleceğe dönük projelerinizden, hedeflerinizden bahseder misiniz?
Geliştirmeye devam ettiğimiz ama konsept olarak kanıtladığımız birçok yenilikçi teknoloji bulunuyor. Bunlardan belki de en ilginci, ilk defa burada duyuruyor olacağım, oda sıcaklığında, cihaz gerektirmeyen noninvazif influenza, Covid ve benzeri enfeksiyonların tanısı için geliştirdiğimiz teknoloji. Bu teknolojide kişi, içme suyuyla ağız çalkalayarak 10 dakikada cep telefonuna entegre edilebilen aparatla kolaylıkla kendi testini evde yapabilecek hale gelecek.
İNSANLIK İÇİN ÇALIŞIYORUZ
* Nasıl başladınız, bize kısaca şirketinizi tanıtır mısınız?
Kurucu ortağım Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz ile birlikte, Gigabiomol olarak Acıbadem Üniversitesi’nde 2019’da çalışmalara başladık. Tanıl Hoca ile birçok ortak fikrimizi, orijinal ürünlerimizi insanlığa kazandırmak için bu girişimde bulunduk. Daha sonra yatırımcılarımızla birlikte Bio-T Biyoteknoloji Çözümleri ve Üretim A.Ş.’yi kurarak, Gigabiomol’ü bu firmaya devrettik. Bio-T’de çok orijinal ürünler geliştiriyoruz. Tamamı özgün biyoteknolojik moleküller ve tanı kitleri olan bir ürün portföyümüz var. Özellikle enfeksiyon hastalıklarının tanısı için orijinal kitler geliştiriyoruz.
TEKNOPARK İSTANBUL’DA AVANTAJ ÇOK
* Teknopark İstanbul’da yer almanın sizler için faydaları neler?
Teknopark İstanbul birçok üst seviye teknoloji geliştiren firmanın olduğu çok özel bir alan. Bu alanda diğer firmalarla işbirliği olanakları çok fazla. Ayrıca Teknopark İstanbullu olmanın başka avantajları da var. Patent başvurularında, ulusal ve uluslararası proje desteği başvurularında teknopark sayesinde birçok destek alabiliyoruz.