istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Elektrikli araçlarda lityum sürdürülebilir mi?

Elektrikli araçların kalbindeki lityum iyon pillerin çevre sorunları yaratması önemli bir tartışma konusu. Üstelik lityum madenleri bu hızla tüketilirse ömrü çok uzun olmayabilir. Bu sorunları çözmeyi vaat eden alternatif pil teknolojisi araştırmaları, şimdi her zamankinden kıymetli.

Giriş: 25.07.2025 - 10:07
Güncelleme: 25.07.2025 - 10:07
Elektrikli araçlarda lityum sürdürülebilir mi?

Bilim insanları, temiz enerji ve yenilenebilir pil teknolojileri alanında araştırmalar gerçekleştiriyor. Tüm bunlar heyecan verici olsa da kısa vadede köklü bir değişim öngörülmüyor. Dünya şimdilik daha temiz ve nispeten yenilenebilir enerji yöntemlerine yönelmiş durumda. Bunları mümkün kılan kaynaklara olan talep de son yıllarda zirveye ulaştı. Ancak bu kaynaklar konvansiyonel yöntemlerle elde ediliyor. Bu da şu soruyu akla getiriyor: Dünya karbon tüketimini azaltmaya çalışırken başka çevre sorunlarını körüklüyor olabilir mi?

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, 2021 yılında dünyada genelinde yaklaşık 95 bin ton lityum tüketildi; 2024’te ise 205 bin tona ulaştı. 2040 yılına kadar da yıllık lityum tüketiminin 900 bin tonu aşacağı öngörülüyor. IEA, öngördükleri artışın büyük bölümünü elektrikli araç akülerinin oluşturacağını açıkladı.


KARBON AYAK İZİ

Avustralya, dünyanın en büyük lityum üreticisi. Güneş enerjisi depolamaktan telefon ve laptoplara, elektrikli araçlara kadar pek çok alanda kullanılan ve temiz enerji ile ilişkilendirilen lityumun çıkarılması ve işlenmesinin yarattığı bir çevresel maliyet var. Avustralya’daki lityum madenciliği, emsallerine kıyasla çok daha yüksek karbon ayak izine sahip. Bunun temel sebebi, lityumun çıkarılıp işlenmesi için özellikle dizel olmak üzere son derece karbon yoğun enerji kaynaklarının kullanılması. Ayrıca ülkedeki lityum madenciliği doğal yaşamı ve çevreyi de önemli ölçüde etkiliyor.


SODYUM İYON PİLLER

Şili, Avustralya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci lityum üreticisi. Atacama Çölü’nün tuz düzlüklerinin altında dünyanın en büyük lityum rezervleri bulunuyor. Lityum çıkarılan alanın çevresindeki yeraltı su kaynaklarıyla beslenen bölge bir süredir kuraklıkla mücadele ediyor. Temel neden iklim değişikliği olsa da durumu hızlandıran ve sonuçları ağırlaştıran, bölgede yoğun faaliyet gösteren lityum madenciliği şirketleri.


Elektrikli araçlar ulaşımın geleceği olarak görülüyor ve küresel ölçekte büyük ivme kazanıyor. Ancak elektrikli araçların kalbindeki lityum iyon piller, başka çevre sorunlarını körüklüyor. Üstelik dahası da var, lityum madenleri bu hızla kullanılırsa bir süre sonra kaynaklar tükenecek. Son olarak ömrünü tamamlayan lityum pillerin atık olarak yarattığı sorunları da unutmamak gerekiyor. Bu durum, bu sorunları çözmeyi vaat eden alternatif pil teknolojileri araştırmalarını çok daha kıymetli kılıyor.


Sodyum iyon piller, bu arayışta önemli yer tutan alternatiflerden biri. Sodyum, lityumdan çok daha bol miktarda bulunuyor. Sodyum iyon pillerin üretimi, lityum iyon pillere göre önemli ölçüde düşük maliyetli. Ayrıca kobalt ve nikel gibi malzemelerin kullanımından kaçınıldığı için çevresel etkileri daha az ve daha güvenli oldukları kabul ediliyor. BYD ve JAC Motors, sodyum iyon akü kullanımına öncülük eden şirketler.


ALÜMİNYUM HAVA AKÜLERİ

Bir diğer alternatif olan alüminyum hava aküleri, havadaki oksijenle reaksiyona girerek elektrik üreten saf bir alüminyum anot içeriyor. Bu piller, teorik olarak olağanüstü yüksek enerji yoğunluğuna sahip. Bolluğu ve geri dönüştürebilirliği alüminyumu sürdürülebilir ve uygun maliyetli bir seçenek haline getiriyor. Bu teknoloji, elektrikli araçlar için ultra uzun menziller vaat ediyor. Maruti, Suzuki ve Ashok Leyland gibi şirketler uygulanabilirlik için alüminyum-hava pillerini aktif olarak test ediyor.


Tüm bunlara rağmen hiçbir pil teknolojisi henüz lityum iyon pillerin yerine geçebilecek kadar gelişmiş değil. Sodyum-iyon ve bir diğer alternatif olarak görülen katı hal piller etkileyici avantajlar sunuyor. Ancak enerji yoğunluğu açısından bazı dezavantajlara sahipler. Bu yeni çözümler, elektrikli araçlar için sürdürülebilirlik, uygun fiyat ve performans anlamına geliyor ve şimdi olmasa da elektrikli mobiliteyi geliştirip çeşitlendiren bir geleceği vadediyor.