istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi

Çin rüzgarına karşı doğru sektör doğru pazar: Firmaların rekabetçilik gücü artmalı

Avrupa’da, Çin menşeli ürünlerin pazardaki baskısını azaltacak formüller aranıyor. Yeni politikalar içinde ‘rekabetçilik’ gücünü artırmak, doğru sektörlerde büyümek ve pazarlarda seçici olmak öne çıkıyor. Avrupa tedarik ağlarını çeşitlendirmeye çalışırken, Türkiye rekabetçilik karnesi, lojistik üstünlüğü ve NATO üyeliğiyle özellikle savunma sanayinde Çin’e göre daha güvenilir bir ortak konumuna geliyor.

Giriş: 28.11.2025 - 09:35
Güncelleme: 28.11.2025 - 11:29
Çin rüzgarına karşı doğru sektör doğru pazar: Firmaların rekabetçilik gücü artmalı

Çin malı ürünlerin küresel pazarlardaki hakimiyeti her yıl artarken, Avrupa Birliği ekonomisinde alarm zilleri çalıyor. Avrupa pazarlarında Çin menşeli ürünlerin baskısını azaltacak yollar aranırken, tedarik için yeni partnerler yeni politikalar gündeme geliyor. Yeni politikalar içinde ‘rekabetçilik’ gün geçtikçe daha fazla öne çıkıyor. Buna göre küresel pazarın anahtarı rekabetçilik karnesi olacak. 


Küresel ticarette korumacılık adımları hızlanırken, 2030 yılında dünya genelinde her iki üründen birinin Çin malı olacağı tahmin ediliyor. Ancak ‘Çin’e bağımlı kalmak yerine Çin’in yanına alternatifler koymak’ fikri, yeni ticaret politikası olarak güç kazanıyor. Yeni politikanın formülü ise ‘Çin+1’ olarak ifade ediliyor. Bu formülde, fiyat dışındaki diğer ‘rekabetçilik’ faktörleri ön plana çıkacak. Bu süreçte teknolojik gelişmeye uyum sağlayan, işletmedeki her alanda verimlilik kriterlerini başaran ve talep faktörünü doğru değerlendiren şirketler, büyüme fırsatlarını yakalayacak.


Çin rüzgarına karşı doğru sektör doğru pazar: Firmaların rekabetçilik gücü artmalı

NOKTA ATIŞI SEKTÖRLER

Küresel ticarette Çin’e karşı korumacı vergilerin yükselmesi, Türkiye’nin birçok sektörde avantajını artırıyor. ABD ve AB, Çin mallarına yüksek tarifeler uygularken, Türkiye Gümrük Birliği’nin sağladığı düşük vergi avantajıyla öne çıkıyor. Avrupa’ya 1-2 haftada erişim sağlayan lojistik kapasitesi, Çin’in 6 haftalık süresine göre belirgin fark oluşturuyor.


Türkiye’nin rekabet gücü, nitelikli işgücü, esnek üretim yapısı ve küçük ölçekli siparişlere uyum kapasitesiyle destekleniyor. Özellikle savunma sanayi başta olmak üzere teknoloji-yazılım, otomotiv ve yan sanayi, kimya ve plastik, tarım-gıda işleme ve inşaat malzemeleri, tekstil ve hazır giyim sektörlerinde Türkiye öne çıkıyor. Tekstilde hızlı moda üretimi ve kişiselleş tirilmiş ürünlerde ‘kök neden analizi’ (RCA) değeri 9’un üzerinde; otomotivde Avrupa odaklı üretim, savunma sanayi entegrasyonu ile yüksek katma değer oluşturuyor. Tarım ve gıdada organik ve coğrafi işaretli ürünlerle ihracat ivme kazanıyor.


Bu avantajlı sektörlerde yapılacak yatırımların, Türkiye’nin üretim kapasitesini güçlendirerek ihracat gelirlerini artırması bekleniyor. Ekonomistlere göre, rekabetçilik karnesini iyileştiren ve sektör önceliklerini doğru belirleyen Türkiye, 2030’a kadar 2 trilyon dolar milli gelir eşiğini aşma potansiyeline sahip.


SAVUNMA SANAYİ STRATEJİK AVANTAJ

Avrupa savunma sanayisini çeşitlendirmeye çalışırken, Türkiye NATO üyesi olmanın getirdiği siyasi ve teknik avantajlarla öne çıkıyor. Türk savunma sanayi firmaları, yerli üretim kabiliyeti ve güvenilir tedarik yapısıyla Avrupa için cazip alternatif haline geliyor. AB ülkelerinin bu yılki toplam savunma harcamasının 381 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Avrupa’nın savunma ürünleri tedariki için hazırladığı Rearm Europe Planı da bu alanda önemli bir fırsat oluşturuyor. Bu şartlarda doğru pazar ve sektör seçimiyle Türkiye, küresel tedarik zincirinde ‘Çin fırtınasına karşı güvenli liman’ konumuna yükselebilir.


GELİŞMİŞ EKONOMİLERİN UYGULAMASI

Rekabetçilik faktörleri, Çin+1 formülü için ideal ülke olarak değerlendirilen Türkiye için de kritik öneme sahip. Türkiye’de üreticilerin ve ihracatçı firmaların ‘rekabet gücünü’ artırmak için yeni adımlar atması beklenirken, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Global ‘Economic Futures: Competitiveness in 2030’ raporunda da bu konuya dikkat çekildi. Trump sonrası daha da çetinleşen küresel ticaret arenasında ihtiyaç duyulan araçlar, IMF’nin Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda da yer buldu. 


Raporda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sanayi politikalarına dikkat çekildi. Rapora göre, gelişmekte olan ülkeler yaklaşık 400 sanayi politikası uygularken, gelişmiş ekonomiler bunun 3 katı sanayi politikasını hayata geçirdi. Gelişmiş ekonomiler bu sanayi politikalarıyla ‘rekabetçilik’ güçlerini artırdı. Üstelik bunu maliyet ve fiyat dışındaki faktörlerle yaparak öne çıkıyorlar.


REKABETÇİLİK GÜCÜNÜ NELER ETKİLİYOR?

Uzmanlar uluslararası ticarette rekabetçilik gücünü etkileyen ana faktörleri şöyle sıralıyor:

Üretim faktörü (İnsan sermayesi/eğitim, lojistik, sabit sermaye yatırımları)

Talep faktörü (Pazar büyüklüğü, tüketici talebindeki değişimi yakalama)

İlgili sektörel faaliyetler (Tedarik zinciri, Ar-Ge yatırımlarının oranı, endüstriyel kümelenme)

Kurumsal strateji ve rekabet (Yenilik yapabilme yeteneği, stratejik işbirlikleri)


Çin rüzgarına karşı doğru sektör doğru pazar: Firmaların rekabetçilik gücü artmalı

AMANSIZ İTİCİ GÜÇ

IMF’nin 2030 raporuna göre ‘teknoloji’ ve ‘inovasyon’, rekabet gücünün en amansız (relentless) itici güçleri arasında. Endüstrilerin yapay zeka, robotik, nesnelerin interneti (IoT) ve blokzinciri gibi hızla değişen teknolojileri kullanmadaki etkinliği, önümüzdeki yıllarda rekabet güçlerini belirlemede önemli bir rol oynayacak. Rapora göre en rekabetçi ekonomiler şu özelliklere sahip:

En iyi araştırma ekosistem lerine ev sahipliği yapma

En fazla patent üretme çabası

Canlı inovasyon merkezleri geliştirme

IMF’nin dikkat çektiği konu, Türk sanayisinin yol haritasını oluşturan belgelerde de yer alıyor.


Bütüncül politaka uygulanmalı

İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhittin Adıgüzel, ihracatta döviz kurunun etkisini belirtirken, bütüncül bir yaklaşım ihtiyacına dikkat çekti. Doç. Dr. Adıgüzel, konu hakkında “Döviz kuru bugün için Türk Lirasının reel değer artışı nedeniyle firmalarımızın rekabet gücünü olumsuz etkiliyor, ancak rekabet gücünü belirleyen tek faktör değildir. Burada diğer rekabet gücü değişkenlerinin göz önünde bulundurulması ve rekabet gücü konusunun bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekiyor" dedi.  

Adıgüzel "Türkiye ekonomisinde Aşil’in topuğu olan cari açığın başta gelen nedeni, rekabet gücü eksikliğidir. Rekabet gücünü belirleyen çok sayıda mikro-firma içi ve makro-firma dışı faktör bulunuyor. Firmalarımızın ve ekonomimizin rekabet gücünü arttırması, firmalara hatta daha yüksek oranda ülke ekonomisinin yapısal özelliklerine bağlıdır. Bu nedenle sektörel farklılıkları da göz önüne alan ‘Küresel Rekabet Gücü Politikaları’nın oluşturulması ve uygulanması hayati bir öneme sahiptir” şeklinde konuştu. 


Yeşil ve dijital dönüşüm

Türkiye’nin 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nde verimlilik ve teknoloji konularına dikkat çekiliyor. ‘Verimlilik, Ölçek Büyütme ve Rekabet Edebilirlik’ başlıklı bölüme göre “Verimlilik sorunlarının başında, teknoloji geliştirme ve kullanma kapasitesinin düşük olması ile işgücü kalitesinin yetersiz kalması geliyor”. 

Strateji belgesine göre, geleneksel üretim yöntemlerinin yaygınlığı, işletmelerin maliyetlerini artırıyor ve rekabetçiliklerini zayıflatıyor. 

Ayrıca, sanayi işletmelerinin büyük bir kısmının KOBİ olması ve bu işletmelerin büyüme motivasyonlarının sınırlı kalması, ölçek ekonomilerinden yeterince yararlanamamalarına neden oluyor. Bu durum, üretim faktörlerinin etkin kullanımını ve teknolojiye adaptasyon kapasitesini yansıtan toplam faktör verimliliği açısından da sorun oluşturuyor. Strateji belgesine göre işgücü ve sermayenin verimlilik düzeylerinin artırılmasının yanında işletmelerde yalın üretim, yeşil ve dijital dönüşüm süreçleri de verimlilik politikasının ana unsurları olarak ele alınacak.


Çin rüzgarına karşı doğru sektör doğru pazar: Firmaların rekabetçilik gücü artmalı

Beşeri sermaye ve verimliliğin rolü

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Dr. Fatma Nur Akın’ın, Milli Teknoloji Hamlesi hakkındaki değerlendirmesi de bu beşeri sermayeye işaret ediyor. 

Anahtar dergisindeki değerlendirmesinde geleceğin önemli yatırım alanlarını sıralayan Dr. Akın, “Türkiye’nin öncelik verdiği yatırım alanları içerisinde bulunan savunma sanayi, sağlık, tarım ve gıda teknolojileri, dijital dönüşüm, uzay teknolojileri, yapay zeka, çip teknolojileri ve yenilenebilir enerji gibi kritik alanlar büyük ölçüde nitelikli insan kaynağının varlığına bağlıdır. Bu alanlarda yürütülecek projeler insan kaynağının bilgi, beceri ve yetkinliklerine dayanmaktadır” dedi.

Öte yandan, iş dünyasına yönelik analizlerde yatırım için Türkiye’nin daha avantajlı olduğu sektörlere dikkat çekiliyor. Yatırımcılara, savunma, havacılık yan sanayi, teknik tekstil, İslami finans ve kullanıcı dostu mobil uygulamalar konusunda adımlar atmaları tavsiye ediliyor. Dünya genelinde başarılı şirketlerde, verimlilik ve teknolojik gelişmeye uyum başarısı dikkat çekiyor. İşletmenin bazı alanlarında veya fonksiyonlarında değil, bütün birimlerinde ve fonksiyonlarında verimlilik kriterlerine ulaşılması gerektiği vurgulanıyor.


En çok Ar-Ge harcaması yapılan bölgeler

IMF raporlarına göre Asya, şu anda küresel araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcamalarının neredeyse yarısını gerçekleştiriyor. Küresel Ar-Ge harcamaları 2000-2023 arasında yaklaşık üç katına çıkarak 2.75 trilyon dolara ulaşmasına rağmen bunun yüzde 80’den fazlası sadece 10 ekonomiden geliyor.


KOBİ’lere rekabetçilik programı desteği

KOSGEB’in, yüksek teknoloji düzeyinde faaliyet gösteren KOBİ’ler için özel bir programı bulunuyor. Her yıl açılan ‘Küresel Rekabetçilik Destek Programı’ için hazırlananlar kazançlı çıkıyor. Ayrıntılar KOSGEB'in web sitesinde. 


Yurt dışı pazar araştırması desteği

Şirketlerin, markalaşma desteklerinin yanı sıra Ticaret Bakanlığı’nın pazar araştırması ve pazara giriş desteklerini kullanarak yeni kapıları aralamaları mümkün. Ayrıntılar Ticaret Bakanlığı'nın ihracat destekleri sayfasında. 


Çin rüzgarına karşı doğru sektör doğru pazar: Firmaların rekabetçilik gücü artmalıİstanbul Ticaret Gazetesi'nin 3387. sayısı yayımlandı...