ABD'nin başta çip endüstrisi olmak üzere ileri teknoloji alanında getirdiği kısıtlamaların sürdüğü, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri dahil birçok ülkenin Çin'den ithal elektrikli araçlara gümrük vergileri getirdiği bir yılda Çin, yeni pazarlar için yüzünü Güneydoğu Asya'ya, Orta Doğu'ya, Afrika'ya ve Güney Amerika'ya çevirdi.
Uluslararası düzende Batı'ya karşı yeni bir ağırlık merkezi oluşturmayı hedefleyen Çin, genişletilmiş BRICS işbirliğinin yanı sıra Çin-Arap ve Çin-Afrika işbirliği çerçevesinde Küresel Güney ülkelerinin birliğini ve dayanışmasını teşvik eden girişimlerde bulundu.
ABD İLE REKABET
2024, dünyanın en büyük iki ekonomisine sahip ABD ile Çin arasında jeopolitik gerilimlerin görece iyi yönetildiği bir yıl oldu. 2022'de dönemin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Çin ile egemenlik ihtilafı içinde Tayvan'ı ziyaretinin veya 2023'te Çin'e ait yüksek irtifa balonunun ABD hava sahasına girmesinin yol açtığına benzer bir kriz bu yıl yaşanmadı.
ABD Başkanı Joe Biden ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Kasım 2023'te San Francisco'da vardıkları uzlaşma kapsamında iki ülke arasındaki askeri iletişim mekanizmaları yeniden kurulurken, uyuşturucuyla mücadele, yapay zeka güvenliği, yasa dışı göç ve iklim değişikliğiyle mücadele alanlarında işbirliği adımları atıldı. İki ülke, iki kez Stratejik İletişim toplantısı yaptı, Mali Çalışma ve Ekonomik Çalışma Grupları beş kez bir araya geldi.
Öte yandan, bu diyalog süreci içinde iki ülke arasında ekonomik ve teknolojik rekabete bağlı çatışmalar da devam etti. Biden yönetimi, ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit edebilecek kilit teknolojilerin transferini önlemeyi Çin ile ekonomik ve teknolojik rekabet stratejisinin merkezine koymayı sürdürdü.
2022'de Çip ve Bilim Yasası ile ABD menşeli ileri çip teknolojilerinin Çin'e ihracatına kısıtlama getiren, 2023'te yarı iletkenler ve mikro-elektronik, kuantum bilgi teknolojileri ile yapay zeka sistemleri alanlarında çalışan Amerikan şirketlerinin Çin'de girişim sermayesi ve hisse ortaklığı yatırımları yapmasını yasaklayan Biden yönetimi, Çin'in bu sektörlerdeki teknolojik kabiliyetine set çekme niyetini açıkça ortaya koymuştu.
Biden yönetimi, bu yıl da önce 2 Aralık'ta 24 tip çip üretim donanımı ile yarı iletkenlerin geliştirilmesinde kullanılan 3 kategori yazılımın Çin'e ihracatına kısıtlama getirdi, ardından 23 Aralık'ta Çin yerli endüstrisini devlet desteğiyle güçlendirerek küresel pazarda hakimiyet sağlamaya çalıştığı iddiasıyla Çin'in çip endüstrisindeki politikaları ve pratiklerine yönelik soruşturma başlattı.
Çin de ABD'nin çip sektöründeki kısıtlamalarına karşı, küresel arzının büyük bölümünü sağladığı kritik madenlerin ABD'ye ihracatına kısıtlama getirdi ve ABD'li çip üreticisi Nvidia hakkında, tekelleşme karşıtı düzenlemeleri ihlal ettiği gerekçesiyle soruşturma başlattı.
RUSYA İLE YAKINLAŞMA
Çin, ABD ile jeopolitik rekabetin ve Asya-Pasifik'teki cepheleşmelerin arttığı bir dönemde, Ukrayna'daki savaş nedeniyle Batı karşısında benzer meydan okumalarla karşı karşıya bulunan Rusya ile yakınlaşma siyasetini 2024'te de sürdürdü.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yıl içinde üç kez yüz yüze görüştü. Martta yeniden devlet başkanı seçilen Putin ilk ziyaretini mayıs ayında Pekin'e yaptı. Ziyarette liderler, ülkelerini, "çok kutuplu dünyayı inşa etme sürecindeki bağımsız güçler" olarak tanımlarken Batı dışı büyük güçler olarak aynı safta dayanışma içinde olacakları mesajını verdi.
Şi ve Putin, Rusya Federasyonu'na bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nde düzenlenen 16. BRICS Zirvesi ve Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen Şanghay İşbirliği Zirvesi'nde de bir araya gelirken, iki ülke arasında "yeni dönemde kapsamlı stratejik koordinasyon ortaklığı" olarak tanımladıkları ilişkiyi derinleştirerek sürdüreceklerini vurguladı.
Pekin, ABD ve Avrupa Birliği'nin (AB) yaptırımlara karşı Rusya'yı desteklememesi uyarılarına karşın Moskova ile ekonomik ilişkilerini geliştirmeyi de sürdürdü. Rus doğal gazını Doğu Sibirya'dan Çin'in yoğun nüfuslu kuzey ve doğu bölgelerine taşımak üzere inşa edilen boru hattının bu ayın başında faaliyete geçti. İki ülke arasındaki ticaret hacmi yılın 11 ayında 222 milyar dolara ulaştı.
ABD, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasının ikinci yıl dönümü öncesinde, 23 Şubat'ta, Rusya'ya savaşta askeri destek sağlayabilecek ürünlerin ticaretini yaptıkları gerekçesiyle bazı Çinli şirketlere yaptırım uygularken, AB de 24 Şubat'ta Rusya'ya yönelik 13'üncü yaptırım paketine ilk kez Çinli şirketleri dahil etti.
Yaptırım uygulanan Çinli şirketlerin, askeri ve sivil ikili kullanıma sahip ürünleri Rusya'ya tedarik ederek savaşta yararlanacağı savunma sanayi temelinin güçlendirilmesine katkı sağladıkları öne sürüldü.
AVRUPA İLE SORUNLAR
Çin'in Avrupa ile ilişkilerine bu yıl AB'nin yürüttüğü sübvansiyon soruşturmasının adından Çin'den ithal elektrikli araçlara ilave gümrük tarifeleri getirme kararı damga vurdu.
AB üyesi ülkeler, 4 Ekim'deki oylamada Avrupa Komisyonunun Çin'den ithal elektrikli otomobillere yüzde 35'e varan oranlarda ilave gümrük vergisi uygulanması kararına onay verdi. 27 birlik üyesi ülkeden 10'u karar lehinde, 5'i aleyhte oy kullanırken, 12 ülke çekimser kaldı.
Özellikle BMW, Mercedes ve Volkswagen gibi şirketleri Çin'in otomotiv sektöründe önemli pay sahibi olan Almanya, gümrük tarifelerine karşı çıkarken, diğer ülkeleri ikna etmek için aktif lobi faaliyeti yürüttü.
Çin'in, ABD ile rekabetin ve gerilimlerin arttığı bir dönemde, AB'yi dengeleyici bir güç odağı olarak görme eğilimi 2024'te de sürdü. Çin Devlet Başkanı Şi, nisanda ülkesini ziyaret eden Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve mayısta ise Avrupa ziyaretinde bir araya geldiği Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı görüşmelerde "Çin ve AB'nin rakip değil ortak olduğu", "Çin'in AB'yi çok kutuplu dünyada önemli bir kutup olarak gördüğü ve stratejik özerkliğini desteklediği" mesajlarını verdi.
Şi, temaslarında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in başını çektiği, Çin ile ilişkilerde ekonomik bağımlılığa dayalı riskleri giderme (de-risking) yaklaşımını savunanların tezlerine karşı çıkarak Çin'de kapasite fazlası üretim olmadığını, Çin sanayisinin serbest rekabet içinde, mukayeseli avantajlarını kullanarak küresel talebe karşılık verdiğini savundu.
"KÜRESEL GÜNEY"
2004, yeni üyelerin katılımıyla genişleyen BRICS Topluluğunun genişletilmiş işbirliğinin ilk yılıydı. Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika'nın oluşturduğu BRICS, Etiyopya, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin katılımıyla 10 üyeli bir topluluğa dönüştü.
Çin Devlet Başkanı Şi, ekimde Rusya'nın Kazan şehrinde düzenlenen BRICS Zirvesi'nde, "genişletilmiş BRICS işbirliğinin Küresel Güney'in birliği ve dayanışmasında yeni sayfa açacağını" ifade etti. Uluslararası güç dengesinin derin dönüşümlerden geçtiği bir dönemde küresel yönetimin günün gereklerine yanıt vermediğini dile getiren Şi, BRICS ülkelerinin, gerçek çok taraflılığı savunarak, genişletilmiş istişare, ortak katkı ve paylaşılan faydaya dayalı bir küresel yönetimi oluşturması gerektiğini vurguladı.
Çin lideri, eylül ayında Pekin'de düzenlenen Çin-Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC) Zirvesi'nde Çin'in Afrika ülkeleriyle işbirliğini, gelişmekte olan ülkeler ve yükselen piyasalar arasındaki "Güney-Güney işbirliğinin" önemli bir parçası ve "Küresel Güney" vizyonunun temeli olarak gördüğü mesajını verdi. Şi, "Çin ve Afrika'nın ortak modernleşmesi Küresel Güney'de yeni bir dalga yaratacak, ortak geleceği paylaşan topluluk oluşturma yolunda yeni bir çığır açacak." dedi.
Çin ile Afrika Birliği (AfB) üyesi 53 ülkeyi ve Afrika Komisyonunu bir araya getiren zirvede Şi, tüm Afrika ülkeleriyle ikili ilişkilerini "stratejik ilişki" seviyesine yükselteceklerini, Çin-Afrika ilişkilerini ise "yeni dönem için her koşulda ortak geleceği paylaşan Çin-Afrika topluluğu" olarak tanımlayacaklarını açıkladı.
Çin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sonlandırılması "Barışın Dostları" grubuna öncülük etti. 17 "Küresel Güney" ülkesinin yer aldığı grup, eylül ayındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturumu sırasında, Çin ve Brezilya'nın öncülüğünde, aralarında Türkiye, Endonezya, Mısır, Cezayir, Güney Afrika ve Zambiya'nın olduğu ülkelerin desteğiyle oluşturuldu. Grup dışişleri bakanları düzeyinde yaptığı toplantıda, savaşın siyasi ve diplomatik yöntemlerle sonlandırılması çağrısını yaparken, kalıcı barış için tüm taraflarla farklı düzeylerde temas kurulması gerektiğini vurguladı.
"KUŞAK VE YOL"
Çin'in, Doğu-Batı ticaretini altyapı, ulaştırma, iletişim ve diğer bağlantılılık projeleriyle yeniden canlandırmayı hedefleyen Kuşak ve Yol Girişimi, 2024'te de ülkenin yurt dışı yatırımlarında önemli pay oluşturdu. Yılın 11 ayında Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki ülkelerde yapılan yatırımlar, geçen yılın aynı döneminde göre yüzde 5,1 artışla 30,17 milyar dolara ulaştı.
Pasifik ticaretinin rotasını yeniden şekillendirmesi beklenen Peru'nun Chancay Limanı'nın açılışı kasım ayında yapıldı. Güney Amerika'nın en büyük derin deniz limanı olan proje ile Asya ile Güney Amerika arasındaki deniz seferlerinin süresi 23 güne kadar indi.
Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki Çin-Avrupa Hazar Geçişi faaliyete geçti, Çin-Kırgızistan-Özbekistan Demir Yolu için hükümetler arası anlaşma haziranda Pekin'de imzalandı, Çin-Orta Asya yük kamyonu servisi hizmete girdi.
Ayrıca, Çin-Vietnam Sınır Demir Yolu, Çin-Moğolistan Sınır Demir Yolu, Çin-Singapur Kara-Deniz Yeni Koridoru ve Malezya Doğu Sahili Demir Yolu Bağlantısı projelerinde ilerlemeler kaydedildi.
ORTA DOĞU
Çin, İsrail'in sınırları giderek genişleyen saldırıları altında savaş tehlikesi ile karşı karşıya bulunan Orta Doğu'da Filistin'in ve bölge ülkelerinin yanında tavır aldı, ateşkes ve insani krizin önlenmesine yönelik çabalarda aktif rol oynadı.
Gazze'de yaşanan krizin başından itibaren verdiği mesajlarda, sivilleri hedef alan ve uluslararası hukuku ihlal eden eylemleri kınayan Çin, çatışmanın durdurulması ve sivillerin korunması çağrısı yaptı.
Pekin yönetimi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere ateşkesin sağlanması ve insani krizin önlenmesine yönelik diplomatik çabalara öncülük ederken, barış müzakerelerine dönülmesinin ve bağımsız Filistin devletinin kurulduğu iki devletli çözümün uygulanmasının tek çıkış yolu olduğuna işaret etti.
Çin ile Arap Birliği üyesi 22 ülke, mayısta Pekin'de düzenlenen Çin-Arap İşbirliği Forumu 10. Bakanlar Konferansı'nda yaptıkları ortak açıklamada "İsrail'in Filistin halkına karşı süregelen saldırganlığını kınadıklarını" bildirdi.
Çin, İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'dan Lübnan'a genişleyerek yayılan saldırılarıyla savaş tehdidi altındaki bölgede Arap ve Müslüman ülkelerden yana tavır aldı ve İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalar sırasında Lübnan'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi çağrısı yaptı. Uluslararası ve bölgesel durum nasıl değişirse değişsin, İran'ın güvenilir ortağı olmayı sürdüreceği mesajını verdi.
Pekin yönetimi, 61 yıllık Baas iktidarının devrildiği Suriye'deki değişen duruma ilişkin de Çin'in tüm Suriye halkının dostu olduğu, "Suriye halkının öncülüğünde ve sahipliğinde" olması kaydıyla ülkede bir siyasal sürecin ilerletilmesini ve halkın iradesine uygun ulusal yeniden inşayı desteklediğini bildirdi.
HİNDİSTAN İLE UZLAŞMA
Çin dış politikasında 2024'ün bir başka kayda değer gelişmesi de Çin ile Hindistan'ın Himalayalar'daki tartışmalı sınır hattında 2020'de yaşanan çatışmayla doruk noktasına çıkan anlaşmazlığın çözümü için uzlaşmaya varması oldu.
Taraflar, 22 Ekim'de iki ülke arasındaki geçici hududu oluşturan Fiili Kontrol Hattı'nın Ladakh bölgesinde karşılıklı devriye faaliyetlerinin düzenlenmesi konusunda uzlaşmaya vardıklarını duyurdu.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Hindistan Başbakanı Narendra Modi, anlaşmanın ardından, 23 Ekim'de, Kazan'daki BRICS Liderler Zirvesi marjında yüz yüze görüştü. İki lider, 5 yıl aradan sonra ilk kez bir araya geldi.
Liderlerin görüşmesinin ardından Çin-Hindistan Sınır Sorunu Özel Temsilcileri Toplantısı, 19 Aralık'ta Pekin'de gerçekleştirildi. İki ülke heyetleri sınır bölgesindeki sorunların çözümüne yönelik 6 maddelik bir mutabakata vardı. Taraflar, sınır sorununa 2025'te adil, makul ve karşılıklı uzlaşılabilir bir çözüm bulunmasını teşvik etmek üzere pozitif adımlar atılması gerektiğinde hemfikir olduklarını bildirdi.
Çin ile Hindistan arasında Himalaya Dağları'nın çevrelediği belirsiz sınır hattı, egemenlik tartışmalarına neden oluyor. Akarsular, göller, buzullar ve karlı zirvelerin bulunduğu 3 bin 500 kilometrelik sınır, tarafları sık sık karşı karşıya getiriyor.