Çanakkale'de tarım alanlarını kuraklık vurdu

Çanakkale'de olağanüstü kuraklık hem barajlardaki suyu hem de tarımsal verimi düşürdü.

Giriş: 15.09.2025 - 13:57
Güncelleme: 15.09.2025 - 13:57
Çanakkale'de tarım alanlarını kuraklık vurdu

Çanakkale'de yaşanan olağanüstü kuraklık, içme ve sulama suyu sağlayan 9 barajın doluluk oranının azalmasına neden olurken, yöredeki ürünlerin kalitesinde ve rekoltesinde düşüşe yol açtı.

    

Meteoroloji Genel Müdürlüğünün son 3 aylık meteorolojik kuraklık durumu değerlendirmesine göre Çanakkale'nin Trakya kesimi ve Biga Yarımadası'nda "olağanüstü kuraklık", iç kesimlerde "çok şiddetli kuraklık", kıyı şeridinde ise "şiddetli kuraklık" yaşanıyor.


Kuraklıktan en çok etkilenen yerlerin başında barajlar, göletler, akarsular ve dolayısıyla tarım arazileri geliyor.


Devlet Su İşleri 25. Bölge Müdürlüğü 252. Şubesi'nden alınan verilere göre, kent merkezinin içme ve kullanma suyu kaynağı olan, 54 milyon 115 bin metreküp su kapasitesine sahip Atikhisar Barajı'nda doluluk, 12 Eylül'de yüzde 51 olarak ölçüldü. Geçen yıl bu oran yüzde 63 olarak kaydedilmişti.


Doluluk oranları Ayvacık Barajı'nda yüzde 41,85, Bakacak Barajı'nda yüzde 24,87, Bayramdere Barajı'nda yüzde 48, Bayramiç Barajı'nda yüzde 13, Zeytinli Köyü Barajı yüzde 29, Taşoluk Barajı'nda yüzde 7, Tayfur Barajı'nda yüzde 23, Umurbey Barajı'nda yüzde 42,76 olarak ölçüldü.


Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün kuraklık analizlerine ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin uzun süreli bir kuraklık döneminin içinde olduğunu hatırlatarak, eğer bu yıl sonbahar ile birlikte beklenen yağışlar olmazsa Türkiye'nin büyük bir bölümünde uzun yıllar sonra 3'üncü kurak yılın yaşanacağını vurguladı.


Türkeş, Türkiye'de içme-kullanma suyu barajları, tarımsal etkinlikler, hidrolikelektrik santralleri açısından bakıldığında kuraklığa 2 yıldan daha uzun dayanıklı bir sistemin olmadığını ifade etti.


Kuraklık verilerine değinen Türkeş, sözlerine şöyle devam etti:

"Haziran biraz kritikti, temmuz şiddetli ve aşırı kurak geçti kuzeybatıdan güneydoğuya doğru. Türkiye'nin büyük bir bölümünde şiddetli ve aşırı kuraklık ağustosta da etkili oldu. İki yıllık analizlerde de Türkiye'nin büyük bir bölümü, Biga Yarımadası ve Çanakkale hala şiddetli kurak, Biga Yarımadası'nın iç kesimlerinde aşırı kuraklık devam ediyor. Güney Avrupa ve Türkiye'nin bulunduğu bu coğrafyada önümüzdeki ay ve büyük bir olasılıkla ekim, kasım, aralıkta en az yüzde 60-70 oranında kuraklık bekliyoruz. Haftalık söylemek gerekirse, ekim ayının ilk haftası dahil Türkiye'de kuraklığın etkisini azaltabilecek geniş alanlı bölgesel bir yağış beklenmiyor. Bu, hiç yağış almayacak anlamına gelmiyor ama bölgesel etkili yağış yapabilecek bir sistem gözükmüyor. O yüzden kuraklığı ilan etmek gerekiyor."


Atikhisar Barajı'nda yaz başında yüzde 60'tan fazla olan doluluk oranının düştüğünü belirten Türkeş, "Barajlarımızın çoğunda doluluk yüzde 40 ve altına inmiş. Bayramiç Barajı çok önemli, orada da yüzde 13'e kadar doluluk oranı düşmüş. Çanakkale'de uzun süreli hem tarımsal hem ekolojik hem de hidrolojik kuraklık etkisini sürdürüyor. Ağustos ayını merkeze alırsak geriye doğru 3, 6, 12 hatta 24 ayda kuraklığın etkili olduğunu gördük. Önümüzdeki ay büyük bir olasılıkla, sonraki kasım ve aralık aylarında da olasılıkla normallerin altında yağış alabilecek gibi duruyor. " diye konuştu.


Prof. Dr. Türkeş, ekim ayının da kurak geçmesi halinde, kasım ayında tahılın nasıl ekileceğinin konuşulacağını dile getirdi.


Kuraklıkla mücadelede yağıştan en yüksek derecede yararlanmanın önemli olduğunu ifade eden Türkeş, "Düşen yağışın her milimetresinin toprakta, suda, akarsularda, göllerde, toprak nemi olarak yer altı suyuna inmesini sağlayacak planlama yapılması gerekiyor. Su havzalarının ve ormanların kullanılması gerekiyor. Kuraklık yönetim planlarında özellikle risk yönetimi kısmında su kaynaklarını geliştirmek de var. Hala insanlar hem günlük hayatta hem de tarımda aşırı su kullanıyor. Damla sulama yaptığını söyleyenler de bahçesinde hobi amaçlı tarım yapan da aşırı su kullanıyor. Hala temiz içme suyu ile bahçe sulanıyor, halı, araba, balkon yıkanıyor." değerlendirmesinde bulundu.


Gelecek sonbahar ve kış aylarında hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşeceğini belirten Türkeş, "Çok sıcak bir yaz geçirdik, sıcak hava dalgaları birbiri ardına geldi, orman yangınları, değişen rüzgar rejimi onun sonuçlarından bir tanesiydi. Önümüzdeki ay dahil olmak üzere aralık ayına kadar Türkiye'nin büyük bölümü ve Çanakkale yöresinde hava sıcaklıkları normallerin en az 2 santigrat derece üzerinde olacak. Bu, hem kuraklığı şiddetlendirecek hem de buharlaşma yoluyla topraktan, göletlerden ve barajlardan su kaybını daha da hızlandıracak." dedi.


Yüzey sıcaklıklarının normallerinin çok üzerinde olması, küresel ısınmanın artması ve alt atmosferin ısınmasının kar yağışlarının sıklığını azalttığını anlatan Türkeş, "Yer altı sularını, gölleri, göletleri, akarsuları toprak nemini besleyecek uzun süreli kar yağışı bundan sonra çok ender olacak." ifadesini kullandı.


Çanakkale Ziraat Odası Başkanı Ufuk Ünver de Çanakkale'nin en kurak yıllarını yaşadığını, bu durumdan çiftçinin olumsuz yönde etkilendiğini dile getirdi.


Ünver, "Daha önceki yıllarda hem meteorolojinin hem de bilim adamlarının üzerine basa basa söylediği kuraklık ve iklim değişikliğini Çanakkale tüm damarlarında hisseder durumda." dedi.


Bütün canlılar için gerekli olan yağmurun, üretimde de en fazla önem arz eden unsur olduğunu ifade eden Ünver, "Yağmur olmadığı zaman başta meyve olmak üzere buğdayın kalitesi ve çiftçinin elde ettiği ürünün rekoltesi düşük oluyor." diye konuştu.


Çanakkale'de artık kış aylarının da kurak geçtiğini dile getiren Ünver, sözlerine şöyle devam etti:

"Çanakkale son iki yıldır ne kar alıyor ne de yağmur. Bilim adamları bunun 5 yıl daha devam edeceği söylüyor. Bütçe yapılırken, suyun mutlaka öncelikli yatırım planına alınması lazım. Çanakkale'de hem Atikhisar hem de Bayramiç barajları hala açık kanalette gitmekte. Hem suyun zayi olmaması hem de çiftçinin para kazanabilmesi için kapalı sisteme geçilmesi lazım ki, kurak geçen kış ayları sonundaki yansımayı az hissedelim. Yoksa bizi 5 yıl zor bir süreç bekliyor.


Ünver, damla sulamanın önemine dikkati çekerek, "Gelecek yıl için Çanakkale'nin tamamında tüm ürünlerin damlama suyla sulanmasının zaruri hale geldiğini düşünüyorum çünkü suyun bu kadar kıt olduğu bir yerde açık kanaletle ve salma suyla hiçbir ürünü sulamamamız lazım. Kapalı sisteme ivedilikle geçilmeli ki vatandaş az zahmetle az suyla daha fazla ve daha kaliteli ürün alabilsin."