Bütçe dengesi Aralık ayında geçen yılın üzerinde açık verdi... Merkezi Yönetim Bütçesi Aralık ayında 118,6 milyar TL açık verdi, geçen yılın aynı ayında ise 145,7 milyar TL açık verilmişti. Aralık ayında son iki vergi yapılandırması (7256 ve 7326) kapsamında 0,6 milyar TL daha gelir olmak üzere toplam 0,6 milyar TL gelir yazıldı. Böylece, 2022 yılında yapılandırma geliri 33,0 milyar TL’ye ulaştı. Bir önceki yıl tüm yapılandırmalar toplamında 80,7 milyar TL gelir kaydedilmişti. Diğer taraftan, Aralık ayında özelleştirme geliri kaydedilmedi, geçen yılın aynı ayında 1,4 milyar TL kaydedilmişti. Faiz gelirleri 6,7 milyar TL ile yüksek olurken, TÜFE’ye endeksli kağıtların yeniden ihracının azalmasına rağmen bu kanaldan 3,1 milyar TL primli satış geliri yazılması katkıda bulundu. Faiz giderleri ise geçen yıla göre 9,3 milyar TL artışla 18,2 milyar TL oldu. Bu sonuçlarla, Ocak-Aralık döneminde bütçe açığı 139,1 milyar TL’ye (GSYH’ya oranla %1.0) gerçekleşerek geçen yılın bile altında kaldı. Eylül başında yayınlanan OVP’de bütçe açığı gerçekleşme tahmini 461,2 milyar TL’ye (GSYH’ya oranla %3.5) yükseltilmişti, ancak gerçekleşme tahminin çok belirgin altında kaldı.
Faiz-dışı bütçe dengesi de geçen yıldan düşük açık verdi... Faiz giderleri hariç bütçe dengesi Aralık’ta 100,4 milyar TL açık verirken, geçen yılın aynı dönemine (136,8 milyar TL açık) göre iyileşmeye işaret etti. Böylece, Ocak-Aralık döneminde 171,8 milyar TL faiz dışı fazla verilirken, 2021 yılında verilen 11,4 milyar TL faiz dışı açığa göre belirgin iyileşme gösterdi. Eylül başında yayınlanan OVP’de faiz dışı denge gerçekleşme tahmini 131,4 milyar TL açığa yükseltilmişti.
Bütçe gelirleri artışı gider artışının belirgin üzerine çıktı… Aralık ayında bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre %88.9 artarak 255,2 milyar lira, bütçe giderleri ise %33.1 oranında artarak 373,8 milyar lira olarak gerçekleşti. Ocak-Aralık döneminde ise bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre %99.1 artarak 2 trilyon 802 milyar lira, bütçe giderleri ise %83.9 oranında artarak 2 trilyon 941 milyar lira olarak gerçekleşti. Son OVP’de bütçe gelirlerinin 2022 yılında 2 trilyon 672 milyar TL’ye, bütçe giderlerinin ise 3,133 milyar TL’ye ulaşması öngörülüyordu.
Vergi tahsilatı Aralık’ta yıllık bazda %89.9 artarken, artışta KDV ve ÖTV tahsilatındaki gelişmeler etkili oldu...Vergi tahsilatındaki değişimin, doğrudan ve dolaylı vergilerin güçlü seyri ile yükseliş kaydettiği izleniyor. Gelir vergisi yıllık %78.3’e hızlanırken, kurumlar vergisi aylık tahsilatı geçen yılın %186.7 üzerinde gerçekleşti. Yurtiçi ekonomik aktivitedeki bir önceki ayın gelişmelerini iyi yansıtan vergilerden dahilde alınan KDV ise yıllık %163.2 ile belirgin artış gösterdi. İthalde alınan KDV ise kurların yatay seyriyle %50.6’ya ve gümrük vergisi yıllık artışı da %73.3’e yavaşladı. İç talebi daha iyi yansıtan toplam ÖTV gelirlerinde ise yıllık %162.8 artış kaydedildi. Bunda ise 2021’de uygulanan eşel mobil sisteminin oluşturduğu baz etkisi ile yıllık %2590.8 artan akaryakıt ürünleri ÖTV artışı ve motorlu taşıtlardan alınan ÖTV’de gözlenen yıllık %234.0 artış etkili oldu. Dayanıklı tüketimden alınan ÖTV artışı da %39.8’e hızlandı.
Faiz dışı harcamaları KİT’lere yapılan transferler ve sosyal güvenlik harcamalarındaki yavaşlama aşağı çekti…Faiz hariç giderler yıllık bazda %30.8 ile yılın en düşük artışını kaydederken, bunda en önemli etken sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerindeki belirgin yavaşlama ile cari transferlerin sadece %14 artması oldu. Buna karşılık, karayolları gibi büyük yatırım harcamalarını içeren sermaye giderlerinin %146.9 ile belirgin artış gösterdiği izlendi. KİT’lere sermaye desteklerini gösteren borç verme kalemi altında BOTAŞ’a yine transfer yapılmazken, TCDD’ye 10,5 milyar TL aktarımda bulunuldu. 2022 yılı genelinde KİT’lere görevlendirme gideri olarak toplam 19,5 milyar TL, sermaye transferi (borç verme) olarak ise 185,5 milyar TL aktarılmış oldu. Öte yandan, kur korumalı mevduat gideri bu ay 973mn TL olurken, 2022 yılı toplam ödemesi 92,6 milyar TL’ye ulaştı.
Yıl sonunda bütçe açığının GSYH’ya oranı %1.0 seviyesine geriledi... Aralık sonunda son 12 aylık bütçe açığının GSYH’ya oranı %1.0 olurken, faiz dışı denge ise %1.3 fazla olarak gerçekleşti. 2021 yılı sonu itibarı ile bütçe açığının GSYH’ya oranı %2.7 olurken, faiz dışı denge ise %0.2 açık vermişti. Faiz dışı denge küresel krizde bile en fazla %0.1 açık vermişti.
2001 krizinden sonra ise yüksek faiz dışı fazla vermekteydik.
Bir defalık gelirler hariç faiz dışı dengede de iyileşme gözlendi… Bir defalık gelirleri (vergi yapılandırmaları bu kapsamda sayılmıyor) dışlayan program (IMF) tanımlı faiz dışı denge gerçekleşmeleri henüz Hazine tarafından açıklanmasa da, kendi hesaplamalarımız Aralık ayında 117,0 milyar TL civarında açık verildiğini ve son 12 aylık faiz dışı dengenin GSYH’ya oranla %0.2 açık seviyesine indiğini yansıtmaktadır.
Bütçeye binen yükler artmaya devam ederken, sübvansiyonlar en azından seçimlere kadar devam edecek gibi görünüyor... Yılın ilk aylarındaki yüklü istisnai gelirlere (TCMB kar transferi, faiz gelirleri vb.) enflasyon muhasabesinin uygulanmaması sayesinde Mayıs-Ağustos-Kasım aylarında çeyrekler bazında şirket karları üzerinden alınan kurumlar geçici vergisi tahsilatının eklenmesi ile 2022 yılında 139,1 milyar TL ile geçen yılın (192,2 milyar TL) altında bütçe açığı verilmiş görünüyor. Buna karşılık, 2023 yılı bütçesine binen yükler giderek artıyor gibi görünüyor. Asgari ücret artışının ve memur-emekli maaş artışlarının enflasyonun üzerinde belirlenmesi, EYT düzenlemesi ve 3600 ek gösterge artışı gibi yeni düzenlemeler kamuya olan maliyeti artırırken, başta elektrik ve doğal gaz olmak üzere çeşitli sübvansiyonların devam edeceği anlaşılıyor. HM Bakanı Nebati TBMM Genel Kurulunda bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamada mesken abonelerinin elektrik harcamalarının %50, doğal gaz harcamalarının ise %75’lik bölümünün kamu tarafından karşılandığı bilgisini paylaşırken, durumun bu yıl da süreceğini ve 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi içinde doğal gaz ve elektrik sübvansiyonları için 530 milyar TL kaynak ayrıldığını söylemişti. Ayrıca, emekli ve memur aylıklarında yapılacak refah payı artışlarının yıllık maliyetinin 260 milyar TL olduğu, en düşük emekli maaşının 5.500 TL’ye çıkarılmasının yıllık maliyetinin 21,9 milyar TL hesaplandığı ve işverene işçi başına verilecek 400 TL asgari ücret desteği nedeni ile 17,1 milyar TL maliyet oluşacağı belirtilmişti. Son çeyrekte büyüme eğiliminin yavaşlamaya devam etmesi, vergi yapılandırmalarından benzer boyutta katkı beklenmemesi, hükümetin seçim öncesi dar gelirli gruplara destek amaçlı alacağı yeni tedbirler, elektrik ve doğalgaz fiyatlarında sübvansiyonun devam etmesi ve kur korumalı mevduatın getireceği olası yükler bütçe açığına yönelik yukarı yönlü risklerin ağır basmaya devam ettiğini düşündürmektedir.
AA Finans Analisti ve Ekonomist Haluk Bürümcekçi