Akademide tersine beyin göçü

Türkiye, son yıllarda yalnızca uluslararası öğrenciler için değil, akademik kadrolar açısından da cazip bir ülke haline geldi. YÖK’ün verilerine göre, Türkiye’deki üniversitelerde görev yapan yabancı uyruklu akademisyen sayısı 2 bin 906’ya ulaştı. Türkiye’ye en fazla akademisyenin geldiği ülkelerin başında İran, ABD ve Azerbaycan yer alıyor.

Giriş: 16.05.2025 - 09:53
Güncelleme: 16.05.2025 - 11:03
Akademide tersine beyin göçü

Yabancı akademisyenlerin Türkiye üniversitelerinde giderek artan varlığı, yükseköğretim sistemine hem nitelik hem de vizyon kazandırıyor. Eğitimcilerin Türkiye’ye sağladığı katkı yalnızca bilimsel üretimle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda Türkiye’ye gelen yabancı öğrenciler için teşvik edici bir faktör oluşturuyor. 2022 yılı itibarıyla Türkiye’deki uluslararası öğrenci sayısı 300 bini aştı. Küresel bilgi akışına entegre olan bu yapı, Türkiye’nin akademik rekabet gücünü artırırken, üniversiteleri de uluslararası düzeyde daha tanınır hale getiriyor.


Bu tanınırlıkla birlikte Türkiye’deki üniversitelerde görev yapan yabancı akademisyen sayısı da artıyor. akademisyenlerin görev yaptığı pozisyonlara bakıldığında ise en fazla sayının öğretim görevlisi kadrosunda olduğu görülüyor. buna göre üniversite kadrolarındaki sayısal dağılım şöyle: Yabancı öğretim görevlisi bin 426, doktor öğretim üyesi 873, profesör 210, doçent 199, araştırma görevlisi 198.


HANGİ ÜLKELERDEN GELİYORLAR?

Türkiye’ye en çok akademisyen gönderen ülke İran. Türkiye’de görev yapan İranlı akademisyen sayısı 468. Onu azerbaycan (235), ABD (233) ve Suriye (230) takip ediyor. bu dört ülkeyi sırasıyla almanya (149), Birleşik Krallık (141), Mısır (108), Rusya (96), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (80) ve Irak (62) izliyor.


Akademide tersine beyin göçü


GÖNÜL COĞRAFYASI DÜSTURUYLA
İstanbul Gelişim Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Türkçe Hazırlık Programı Öğretim Görevlisi Rana Senanur Doğan, Türkiye’nin uluslarasılaşma stratejisinin üniversitelere yansıdığını belirterek, şunları söyledi: “Türkiye’nin yabancı öğrencilerle etki alanını genişlettiği, siyasi ve sosyal mahiyette ‘medeniyet’ algısını dünyaya yaymakta etkin bir rol oynadığı kanaatindeyim. Öğrencilerimizin birçoğu coğrafi ve siyasi açıdan dezavantajlı ülkelerden geliyor. Türkiye’de karşılaştıkları eğitim ve yaşam kalitesini ülkelerine taşımaları halinde kalkınmanın mazlum coğrafyalarla beraber olması ve Türkiye’nin bu kalkınma lokomotifinde başı çekmesi kaçınılmaz görünüyor. Sosyal bilimlerle ilgilenen herkesin yakinen bileceği gibi sömürü sistemlerinde sömüren ve sömürülen vardır. ancak ‘gönül coğrafyası’ düsturuyla medeniyet kurmuş tarihlerde dil, kültür ve insani yardımla oluşan derin izler ve bağlar var. Türkiye’nin yeni dünya düzeninde yerinin Türkçe aracılığıyla dünyaya barış getirmek olduğuna inanıyorum. Stratejik mahiyette bu kadar önemli bir konunun da işin ehli kimseler tarafından düzenlenmesi ve yönetilmesi ehemmiyet kesp ediyor. Umarım bu noktadan sonrası daha da programlı ve etkin gerçekleşir.”


ÖĞRENCİ KAYITLARINI ARTIRDI 
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Güran Yumuşak, 2000’li yıllardan itibaren yurt dışındaki akademisyenlerin Türkiye’deki üniversitelere yoğun bir ilgisi olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Özellikle Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetleri’nden gelen bu talep, yurt dışından öğrenci kayıtlarını da ciddi anlamda artırdı. Türkiye’ye hem yabancı hocaların hem de öğrencilerin gelmesi özellikle Türk öğrencilerin de yabancı dil öğrenimini ve yurt dışıyla iletişimini güçlendirdi. Söz konusu ülkelere gittiğimizde Türkiye’de eğitim alan yönetici iş adamı ve akademisyen vb. pozisyonlardaki kişilerle muhatap olmak, Türkiye’nin uyguladığı politikanın başarısına ciddi katkılar sağladı.”

Akademide tersine beyin göçü


İSLAM EKONOMİSİNE RAĞBET VAR 
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Dinç ise Türkiye’de en az 80 ülkeden öğrenci olduğunu belirterek, şunları söyledi: “İslam ekonomisi ve finansı başlıklarında Türkiye’ye bir rağbet olduğu muhakkak. Bu öğrencilerin akademide gösterdiği başarı hepimizi mutlu ediyor. Yeni Suriye yönetiminde Türkiye’de eğitim almış liderlerin bulunması gibi başarılar da elde edilebildi. Bu durum ikinci kuşak öğrencilerin ve akademisyenlerin de Türkiye’ye ilgisini besleyecektir. Böylece Türkiye’nin ideallerini tamamlayacak belki de en önemli kısıt olan eğitim ve ilim merkezi olma gereği karşılanabilecek. Ayrıca hocalarımız, yabancı dilde eğitim veren programlarda öğrencilerin gelişimine katkı yapmaya devam edecek.”


GELİŞEN TEKNOLOJİ ZEMİN OLUŞTURDU 
İstanbul Gelişim Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Türkçe Hazırlık Programı Öğretim Görevlisi Ebru İlgen, farklı eğitim sistemleri ve bakış açılarının çeşitliliği getirdiğini ve bu çeşitliliğin hem insanı hem ülkeyi hem de kültürel yapıyı beslediğini söyledi. Özellikle 2000 sonrası yaygınlaşan beyin göçünün en önemli nedenlerinden birinin gelişen teknoloji olarak düşünülebileceğini belirten İlgen, “Çünkü teknolojiyle beraber Türkiye dünyanın gözünde daha farklı bir konuma yerleşti. Kulaktan dolma bilgilerle oluşan yargıların birçoğu kırıldı. Yurt dışından Türkiye’ye yapılan beyin göçü, doğru politikalarla yürütüldüğü sürece, Türkiye adına büyük bir kazanım olarak düşünülebilir ve bunun devamlılığı ancak geniş çaplı reformlar yaparak sağlanabilir” dedi.