ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’le teknoloji ve nadir toprak elementi ticaretinde yeni bir anlaşma sağlama girişimi bekleneni vermedi. Trump yönetimi, yapay zeka (AI) çip ihracat kısıtlamalarını hafifletme karşılığında Çin’in nadir toprak elementleri ihracatını serbest bırakmasını bekliyordu. Ancak, Çin’in kendi yapay zeka teknolojisini geliştirme hamlesiyle ABD’nin bu stratejisi sonuçsuz kaldı. Çin’in nadir toprak elementleri bir koz olarak kullanmaya devam etmesinin, küresel teknoloji ve savunma sektörlerinde dalgalanmalara yol açabileceği belirtiliyor. ABD-Çin rekabeti sürerken, çip üretimi için elzem olan nadir toprak elementi rezervinde ikinci sırada yer alan Türkiye de hem bu alanda yeni tedarikçi olmak hem de çip üretmek için giderek etkisini artırıyor.
SERİ ÜRETİM DÖNEMİ
Türkiye’de 2010’lu yılların başından beri TÜBİTAK ve ASELSAN çip üretimi yapıyor. Bunun yanı sıra özel sektör firmaları da yerli çip üretimine yöneliyor. Yongatek, 2026 yılından itibaren kuracağı fabrikada yerli çipte seri üretime başlayacak. Yongatek Genel Müdürü Ali Baran, yerli çip üretimi hakkında İstanbul Ticaret’e konuştu. Baran, yapay zeka çipi alanında Türkiye’nin iddialı bir çıkış yapacağını kaydederek, şu bilgiyi verdi: “Akıllı kameralar, otomotiv ve şehir güvenliği için çip geliştiriyoruz. Proje geçen yıl başladı. Hem yurt içi hem yurt dışından talep var. 2026’da mikro denetleyici tarafında seri üretime geçmeyi, 2027-2028’de yapay zeka çiplerini pazara sunmayı hedefliyoruz. Ayrıca savunma sanayimiz için kendi FPGA çipimizi de geliştiriyoruz. Bu kapsamda Avrupa Birliği konsorsiyumuna dahil olduk.”
SAVUNMA SANAYİNE ETKİSİ
TÜBİTAK ve ASELSAN’ın çip konusundaki çalışmalarının da önemini vurgulayan Baran, savunma sanayinin geldiği aşamaya dikkati çekti. Baran, “FPGA çipi, savunma sanayinde çok kullanılan bir ürün. FPGA tarafıyla ilgili olası bir kısıtlamanın savunma sanayimizi çok derinden etkileyeceğini düşünüyoruz. Bu tedarik güvenliğini nasıl sağlayabiliriz? Konuyu değerlendiriyoruz. Yurt dışı tabanlı firmalarla da çalışmalarımız devam ediyor. FPGA çipi değil mikro denetleyici kısmını oluşturup, savunma sanayinin ihtiyacına sunmak istiyoruz. Artık kimseye, muhannete muhtaç olmayacak duruma gelmek istiyoruz.”
YENİ FIRSATLAR
Emtia uzmanı Zafer Ergezen, çipler konusunda özellikle ABD’nin Çin’i baskı altında tutmaya çalıştığını belirterek, son dönemde bu alanda sıkılaştırmalar ve yaptırımlar uygulandığını ifade etti. Ergezen, “ABD yüksek donanımı yani yüksek teknolojik ekipmanları kısıtlayarak ekosistemi yavaşlatmayı hedefliyordu. Ancak Çin buna karşılık yapay zeka ve çip geliştirme sektöründe ciddi teşvikler açıkladı. 2026’da yerli yapay zeka çip üretimini 3 katına çıkarma hedefi var. Bu çok ciddi bir rakam ve bağımlılık tam olarak azalmamış olsa da ABD’ye yaklaşan performanslar görülmeye başlandı” dedi. Çin’in yalnızca çip değil, aynı zamanda sunucu ve yapay zeka modellerini de aynı anda ürettiğine dikkat çeken Ergezen, bunun ABD’nin mutlak üstünlüğünü maliyetli bir üstünlüğe dönüştürdüğünü söyledi. Nadir metaller konusunda da değerlendirmelerde bulunan Ergezen, “Çin, ABD’nin uyguladığı tarifelere karşı nadir metaller kozunu kullanıyor. Savunma sanayi, otomotiv, yenilenebilir enerji ve elektronik ürünlerde kullanılan bu metallerde arzın azalması maliyet artışlarına yol açıyor. Son dönemde fiyatlarda ciddi yükselişler görüyoruz. Özellikle savunma sanayi tarafında kullanılan metallere olan talebin artması tedarik risklerini de beraberinde getiriyor. ABD ve Avrupa’nın bu alandaki yüksek bağımlılığı sürüyor” diye konuştu. Çin’in bazı nadir metallerde dünyada neredeyse tek üretici konumunda olduğunu vurgulayan Ergezen, “ABD ve Avrupa muhtemelen yeni tedarik kanalları bulmaya çalışacak. Ancak Çin’in hâkimiyeti nedeniyle bu kolay olmayacak. İkinci adım olarak da dolaylı tedarik rotalarını kapatmaya çalışacaklardır. Hong Kong, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Vietnam gibi noktalar üzerinden yapılan satışların engellenmesi gündeme gelebilir” ifadesini kullandı.
TÜRKİYE’NİN AVANTAJLARI
ABD-Çin ticaret geriliminin derinleştirdiği bu süreç, Türkiye için hem ekonomik hem de jeopolitik açıdan fırsatlar barındırıyor. İşte Türkiye’nin avantajları:
Nadir toprak elementleri rezervleri: Türkiye, Eskişehir-Beylikova tesisleri başta olmak üzere Avrupa’nın sayılı nadir toprak elementleri rezervlerine sahip. Çin’in ihracat kısıtlamaları sürerse, Türkiye bu alanda kritik bir tedarikçi konumuna yükselebilir.
Enerji lojistiği ve Kalkınma yolu: Körfez’den Avrupa’ya uzanan Kalkınma Yolu Projesi ve Türkiye’nin enerji transit merkezi olma stratejisi, Batı’nın tedarik güvenliği arayışında ülkeyi öne çıkarıyor.
Savunma ve teknoloji entegrasyonu: Baykar’ın İHA/SİHA teknolojilerinde elde ettiği başarı, nadir toprak elementlerinin savunma sanayinde kritik rolünü pekiştirirken, Türkiye’nin bu ekosistemde hem üretici hem de tüketici olarak stratejik önemini artırıyor.
AB ve ABD ile ortaklıklar: Avrupa’nın Çin bağımlılığını azaltmak istemesi, Türkiye’yi kritik minerallerde AB ile daha yakın işbirliğine zorlayabilir. Washington’un da Türkiye’yi alternatif tedarik zincirine entegre etme girişimleri gündeme gelebilir.
ABD VE ÇİN CEPHESİ
Çin, 2024’te nadir toprak elementleri endüstrisini tamamen devlet kontrolüne alarak küresel tedarik zincirindeki hakimiyetini pekiştirdi. Pekin, neodimyum ve praseodimyum gibi kritik mineralleri, ABD’nin teknoloji kısıtlamalarına karşı bir silah olarak kullanmaya başladı. Çin Ticaret Bakanlığı, AI çiplerinin ‘ulusal güvenlik’ gerekçesiyle sıkı denetimden geçirileceğini açıklarken, yerel firmalara kendi teknolojilerini geliştirme talimatı verdi. Bu, Çin’in ABD’ye bağımlılığını azaltma ve ‘Made in China 2025’ planını hızlandırma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.
UZUN VADELİ HESAPLAR
Trump yönetimi ise Çin’e uygulanan AI çip ihracat kısıtlamalarını gevşetmenin, nadir toprak elementleri üzerindeki kısıtlamaları kaldırmaya yeteceğini düşündü. Ancak Pekin’in tercihi kısa vadeli ticari kazanımlardan çok, uzun vadeli teknolojik bağımsızlık oldu.
SAVUNMA SANAYİ CİDDİ SINAVDA
Pekin’in nadir toprak elementlerini stratejik bir koz olarak kullanmaya devam etmesi, ABD’nin teknoloji ve savunma sanayinde ciddi bir sınavla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Uzun vadeli çözüm için ABD’nin kendi madencilik kapasitesini artırması, müttefikleriyle işbirliğini güçlendirmesi ve Çin’in hamlelerine karşı daha esnek bir diplomasi izlemesi gerekiyor. Ticaret savaşında bir sonraki hamle, küresel dengenin yönünü belirleyecek.
TEDARİK ZİNCİRİNİN HAKİMİ
Çin’in ihracat kısıtlamaları, elektrikli araçlardan rüzgar türbinlerine kadar pek çok alanda kullanılan nadir toprak elementle-rinin fiyatlarını yükseltti. Nvidia, Apple ve Microsoft gibi teknoloji devleri, tedarik zinciri belirsizliğiyle karşı karşıya kaldı. Nisan 2025’te Çin’in kısıtlamaları sıkılaştırması, küresel piyasalarda çalkantı yaratarak ABD’nin kritik mineraller soruşturması başlatmasına neden oldu. Trump yönetimi, Çin’in elektrikli araçlardan akıllı telefonlara ve savunma sistemlerine kadar kritik öneme sahip nadir toprak elementleri üzerindeki hakimiyetine karşı harekete geçti. Washington, ABD’de kendi kendine yeten bir kritik mineral endüstrisi kurmak için federal destek programlarını hızlandırıyor.