Sıfır emisyonlu bir enerji kaynağı olduğu için dünyanın enerjide yeni gözdesi yeşil hidrojen… Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edilen yeşil hidrojen için Afrika kıtası büyük potansiyeli ile bu alanda da öne çıkıyor.
Gelişmiş ülkelerin yatırım için yarış halinde olduğu yeşil hidrojende Afrika ülkeleri de harekete geçti. Mısır, Fas, Güney Afrika Cumhuriyeti, Moritanya, Kenya ve Namibya’dan oluşan 6 kıta ülkesi, Afrika Yeşil Hidrojen İttifakı kurdu.
Enerji konusunda gerekli ihtiyaçları karşılamak için ülkeler şimdiden 2030 yılı gibi yakın geleceği ya da 2060’lar gibi uzak geleceği düşünerek hazırlık yapıyor. Mevcut fosil yakıtlardan elde edilenlerin yerini alacak, dahası çevreye daha az, hatta hiç zarar vermeyecek kaynaklar ile ilgili araştırmalar, tüm hızıyla devam ediyor. Çözüm olarak şimdilerde yeşil hidrojene odaklanıldığı bir döneme girildi ve Afrika, bu anlamda en ciddi yatırımların yapılacağı kıta olarak görülüyor.
TRİLYONLUK YATIRIM
2035 yılına kadar Afrika’da yeşil hidrojenle ilgili öngörülen tüm yatırımların 1 trilyon doları geçeceği tahmin ediliyor. 2050 yılına kadar özellikle yeşil hidrojenle ilgili yatırımlar sayesinde 4 milyondan fazla kişiye istihdam sağlanacak. Böylece gelecek için değişik fırsatları kadar verimli kazançları olacak. Afrika, mevcut konumuyla dünya enerji tüketiminin sadece yüzde 3.3 oranını gerçekleştiriyor. Oysa ki petrol ve doğalgaz gibi fosil kaynakları yanında ciddi anlamda yenilenebilir enerji kaynakları var.
Yatırımcılar, bu kıtaya henüz büyük projeler için yeterli alakayı göstermekten uzak. Kıtadaki yatırımlar, toplamın sadece yüzde 0.5’lik dilimine eşit olup çok düşük bir orana sahip. Şimdilerde 1.5 milyara yaklaşan nüfusunun neredeyse üçte birinden fazlası henüz elektrik kullanımından mahrum yaşıyor.
ODAK KITA
Yeşil hidrojende Afrika, yakın gelecekte dünyanın odaklandığı kıta olacak. Özellikle yenilenebilir enerji ile ilgili muazzam kaynakları devreye sokulacak. Geleceğin bu yakıtı ile ilgili epeyce iddialı bir konuma kavuşacak. Hidrojen, yeşil enerji konusunda en ciddi alternatif olacak. Şimdiden bunun geleceğinin belirlenmesi için ilmi toplantılar yanında kıta içinde ve uluslararası karar alıcılar sık sık bir araya geliyor.
21. yüzyılda enerjinin tüm insanlığın kullanabileceği bir ihtiyaca dönüşmesi isteniyor. Bunun için de enerjinin artık yeşil hidrojen ile temin edilmesine odaklanıldı. Dahası Ukrayna savaşı ile birlikte mevcut petrol ve doğalgaza bağlı enerji fiyatlarının aşırı yükselmesi, Rusya’nın Avrupa’ya karşı takındığı tavır sebebiyle Afrika’ya yönelim giderek artıyor.
SIFIR EMİSYONLU
H2O olarak ifade edilen suyun elektroliz ile ayrıştırılmasıyla oluşan yeşil hidrojen gazı ile tükenmez bir ısı kaynağı ve ışık elde ediliyor. 1 litre sudan 0.0212 kg hidrojen gazı elde ediliyor. Sıvı hidrojene dönüştürülerek -253 derecede ve 700 kat daha az alan kaplayacak şekilde depolanabiliyor. Bunda en önemli harcama kalemi aşırı tüketim gerektiren yenilenebilir enerji kaynaklarının bol bulunup ucuza mal edilmesi. Havadan hafif olduğu için çabuk yükselip dağılma tehlikesi yok denecek kadar az. Gerekli tedbirler alındığında oldukça güvenli kabul ediliyor. Sıfır emisyonlu bir enerji kaynağı olduğu için de temiz ve sürdürebilir görülüyor. Dolayısıyla fosil yakıtların yerini alması zor olmayacak.
BÜYÜK FIRSATLAR
Hidrojen, aslında tek başına bir enerji değil, taşıyıcı… Üretilip iyi saklanmalı, kullanılacak yere güvenle taşınmalı ve gereken alanlarda istifade edilmeli.
Artık buna duyulan ihtiyaç alanları giderek artıyor. Paris’te 600 kadar taksinin hidrojen kullanmaya başlaması bunu gösteriyor.
Yakın gelecekte ise kamyonlara, trenlere, gemilere ve hatta uçaklara da uygulanabilir. Fosil kaynakların çevreye vereceği zarar dikkate alındığında kıtadaki güneş, rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının tümü uygun olup bunlarla yeşil hidrojen üretip dünya pazarlarına sunmak için çalışmalar yapılıyor. Fas, Moritanya ve Namibya’nın güneş ve rüzgar bakımından çok zengin olması, Gabon’da odun atıkları, Cibuti’de jeotermal kaynağı, hatta Mali’de beyaz ve doğal hidrojen bulunması büyük fırsatlar sunuyor.
BÜYÜME HIZLANACAK
Avrupa Yatırım Ajansı’nın yayınladığı bir rapora göre, Afrika’daki yeşil hidrojen üretimi, 2035 yılına kadar 50 milyon tona ulaşacak.
Kıtada bu alanda büyük bir imkân var. Mısır, Fas, Güney Afrika Cumhuriyeti, Moritanya, Kenya ve Namibya’dan oluşan 6 kıta ülkesi arasında Afrika Yeşil Hidrojen İttifakı kuruldu. İlk toplantıların ardından kıtadaki diğer ülkeleri kendilerine katılmaya davet etseler de şimdilerde henüz diğerleri aynı konumda değil. Bundan elde edilecek enerji ile kıtada ekonomik büyüme hızlanacağı gibi karbon emisyonları yüzde 40 oranında azalacak.
Moritanya, sahip olduğu demir cevheri, rüzgar ve güneş enerjisi kaynakları ile aslında yeşil enerji elde ederek bununla çok rahat karbonsuz demir-çelik sanayini geliştirebilir. Fas Krallığı, uzun zamandır bu alana eğiliyor ve 2030 yılına kadar yapacağı yatırımlarla tüm enerji tüketiminin yüzde 52’sini yeşil hidrojeni de üreteceği yenilenebilir enerji kaynakları ile temin edecek.
Yeşil hidrojen konusunda hazırlanan raporlara göre, Afrika’da öngörülen yatırımlar için gerekli işlemler tamamlanırsa 1 trilyon doları bulacak bir iş sahası açılacak. Kıtada temiz ve sürdürülebilir enerji güven altına alınıp herkesin istifadesine sunulacak. Dahası, bunu ihraç ederek tüm dünyada etkin bir konuma gelecek. Tabii her şeyden önce kendi insanlarının en tabii ihtiyaçlarını karşılaması, ekonomik kalkınmasını sağlaması gerekecek.
NAMİBYA ÖNCÜ
Afrika ülkeleri arasında yeşil hidrojende Namibya, son yıllarda en dikkati çeken ülke oldu. Almanya, en ciddi yatırım planlamalarını adeta bu ülkeye odaklandırmış durumda. Başta elektrikli bataryalar için gerekli lityum olmak üzere çip üretimi, LCD ekranlar ve askeri malzemeler ile rüzgar enerjisi için gerekli ürünlerin üretilmesinde değerli madenler, yakın gelecekte petrol ve doğalgazdan daha kıymetli olacak. Ancak günümüzde bu hammaddelerin yüzde 90’ı, lityumun ise yüzde 60’ı Çin’in tekelinde bulunuyor. Avrupa Birliği, Çin’in alternatifini Afrika’da bulup 2050 yılında 800 bin ton lityum ihtiyacını bu kıtadan temin etmeyi planlıyor. Namibya, bu anlamda nadir elementleri ile yenilenebilir enerjinin odaklanıldığı ülke konumuna gelmek istiyor. Yeşil hidrojen için gerekli rüzgar, güneş ve su gibi her türlü imkana sahip. Alman Enertag ve Fransız HDF Energy, şimdiden bu ülkedeki yatırımlar için tüm imkânları ile çalışıyor. Moğolistan’dan sonra dünyada kilometrekareye düşen insan sayısının en düşük olduğu ikinci sırada yer alan Namibya da 2.6 milyona yakın insanına, gerekli elektriğin yüzde 70 kadarını Güney Afrika Cumhuriyeti’nden temin ediyor. Önümüzdeki yıllarda tamamlanıp 2026’da üretime geçireceği 9.4 milyarlık yatırımlar sayesinde yılda 300 bin ton yeşil hidrojen üretebilecek.
Böylece 2 GW yenilenebilir elektrik üretimiyle kendi ihtiyaçları kadar uluslararası pazarlara da ürün verecek. Ayrıca 2025 yılına kadar da yüzde 90’ı Namibyalı olmak şartıyla 15 bin kişiye yatırım sahalarında istihdam sağlayacak. Bunlar tamamlanınca da içlerinden 3 bin kişiye 40 yıl boyunca daimi iş imkânı vermiş olacak.
YATIRIMLAR ALTIN ÇAĞINI YAŞAYACAK
Halen 90 milyon tonluk üretimi olan ve 2050 yılında küresel hidrojen talebinin 600 milyon tona ulaşacağı dünyada, yeşil hidrojen konusunda ülkeler kıyasıya yarış içinde. Şimdilik üretilenin sadece yüzde 0.1’inin yenilenebilir enerji kaynakları ile temin edildiği düşünüldüğünde, gelecek 10 sene bu alanda yatırımlar konusunda altın çağını yaşayacak.
TÜRKİYE DE İDDİALI
Türkiye’de son yıllarda bu alanda iddialı ülkeler arasında yer almak için önemli çalışmalar gerçekleştirildi. Almanya, yeşil hidrojende dünya lideri olmak için kıyasıya atılımlar yapıyor. 2030 yılına kadar bu alanda düşündüğü etkin konumu için 9 milyar dolar ayırdı. Özellikle Namibya’da üreteceği enerjiyi Güney Afrika Cumhuriyeti üzerinden 17.8 milyar dolarlık yatırımla kurulacak yeşil hidrojen boru hattı ile ülkesine taşımak istiyor. Bunun bir kısmını da Avrupa’daki komşu ülkelere ihraç edecek.
ÜLKELER YARIŞ HALİNDE
ABD yeşil hidrojende kendisine gelecekte gerekli enerji ihtiyacı için bir yol haritası belirledi. Almanya, bu anlamda daha net tavır takınarak 10.6 milyar dolarlık yatırımlarını planladı. Fransa ve Portekiz birlikte 8 milyar dolar, İngiltere 16.6 milyar dolar, Japonya 3 milyar dolar, dünyanın en büyük yeşil hidrojen üreticisi Çin 16 milyar dolar, Güney Kore ise 2030 yılına kadar kullanılmak üzere 38 milyar dolar gibi devasa bütçeler ayırdı.
KARBON SALIMINA ÇARE
Mevcut fosil kaynaklara dayalı kullanımlardan (buna hidrojen üretimi de dahil olmak üzere) sera gazı etkisi bakımından karbon salımının yüzde 73’ü elektrik kullanımı, ısınma ve serinleme ile taşımacılık alanlarındaki tüketimlerden kaynaklanıyor. Afrika ülkelerinin tamamının bu salımdaki payı sadece yüzde 4 oranında. Ancak dünyanın karbonun menfi etkisinden kurtulması için yeşil hidrojen ile adeta kendisinden çok diğer kıtaların temizlenmesine katkı sağlayacaklar.