Dr. Can Gürlesel
Günümüzde sanayileşme yarışı içinde olan çok sayıda ülke bulunuyor. Ayrıca sanayi yaşayan bir süreç ve sürekli yeni aşamalara evriliyor. Günümüzde dördüncü sanayi devrimi veya aşaması içinde bulunuluyor. Sanayileşmiş mevcut ülkelerin rekabeti de yeni sanayi aşamalarında öncü olabilir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde sanayileşme bitmeyen bir yolculuktur.
1. Her dönemin sanayileşme dinamikleri ve öncelikleri de farklı
1970’li yıllarda sanayileşme özellikle ana metal, makina ve motor sanayinde gelişmişlik ile sağlanıyordu. 1980’li yıllarda yüksek teknolojili sanayiler ve bunun içinde yer alan elektronik sanayi, sanayileşmede sürükleyici olmaya başladı. 1990’lı yıllarda otomotiv, havacılık, raylı sistemler ve savunma sanayi sürükleyici sektörler olarak öne çıktı. 2000’li yıllarda ise sanayileşmeyi büyük ölçüde teknolojik gelişmeler şekillendirmeye başladı. Sanayi ile doğrudan ilişkili teknolojilerin yanı sıra elektronik, bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sanayileşmeye yeni bir boyut getirdi. İnovasyon, yenilikçilik, endüstriyel tasarım gibi unsurlar sanayi değer zincirini genişletti ve zenginleştirdi.
2. 2000’li yıllarda sanayide üretim yapmaktan kaçmak moda oldu
Yine 2000’li yıllarda sanayi değer zincirinde standart üretim yapmak, giderek en az katma değer yaratan halka olmaya başladı. Bu nedenle ülkeler başta teknoloji faaliyetleri, markalaşma, mühendislik ve satış sonrası hizmetler gibi alanlara yoğunlaşırken değer zincirindeki üretim aşaması ucuz işçiliğin olduğu Asya ülkelerine hızla kaydı. 2005 yılında dünya ticaretindeki serbestleşme de bu süreci destekledi. Sanayide yeni tedarik zincirleri kuruldu.
3. Sanayide rekabet giderek sanayi teknolojilerindeki rekabete kaydı
2010’lu yıllarda ise sanayileşme yine teknolojik gelişmeler ile şekillenmeye devam etti. Bu kez dijital teknolojilerdeki gelişmeler sanayiye yön vermeye başladı. Sanayileşme rekabeti giderek teknoloji rekabeti haline geldi. Çin, sanayide tedarikçi hüviyetinden çıkarak 2025 yılında teknolojide öncü olma hedefi koydu. Almanya dijitalleşme odaklı bir sanayiyi öne çıkardı ve bunu Sanayi 4.0 olarak tanımladı. ABD ise Çin’in sanayi ve teknoloji alanındaki ilerlemesi karşısında hem ticarette hem de teknoloji alanında artan bir korumacılığa yöneldi.
4. Covid-19 salgını sanayide üretime sahip olmanın önemini hatırlattı
2020’li yıllara sanayide ve teknolojide yaşanan yoğun rekabet ile girilirken beklenmedik bir salgın ile karşılaşıldı.
Covid-19 salgını özellikle salgın sonrasında yaşanmak üzere sanayi için yine yeni bir dönemin açılmasına yol açıyor. Ülkeler Covid-19 sürecinde üretimlerinin önemli bir bölümünü yurtdışındaki tedarik zincirlerinden temin etme bağımlılığının yol açtığı sıkıntılar ile karşı karşıya kaldı. Günümüzde tüm ülkeler için yeniden sanayiye ve sanayi üretimine dönüş sağlayacak eğilimler ortaya çıkıyor. Öncelikle az sayıdaki tedarikçiye yüksek bağımlılık yerini tedarik güvenliğine bırakacak. Yurtiçinden ve yakın mesafelerden tedarik önem kazanacak. Öz yeterlilik yani ülkelerin bazı alanlarda kendine yeterli olması gerekecek. Sağlık ekipmanları, aşı ve ilaç, yazılım-elektronik, enerji teknolojileri, savunma sanayi, gıda teknolojileri bunların başında geliyor. Ülkeler yakın dönemde yeni bir sanayi üretim hamlesine başlayacak. Sanayinin sürükleyici unsurları ise yine teknoloji faaliyetleri, sürdürülebilirlik ile uyumlu yeşil üretim, sağlık ve hijyen kuralları ile uyumlu güvenli üretim, üretimde enerji verimliliği, akıllı ve otonom üretim sistemleri olacak.
5. 2020’li yıllar sanayilerin eve döndüğü ve sanayide dördüncü devrimin birlikte yaşanacağı yıllar olacak
Türkiye 2000’li yılların başından itibaren es verdiği sanayileşmeye son yıllardaki hamleleri ile yeniden büyük önem ve öncelik veriyor. Sanayi ve Teknoloji Stratejisi 2023, bu konudaki yol haritasını oluşturuyor. Kamu, sanayileşme için çok çeşitli alanlarda destekler veriyor ve yeni programları hayata geçiriyor. Bu çerçevede Türkiye, 2020’li yılların yeni sanayi dalgasında öncü ülkelerden biri olmalı ve sanayileşme sürecini tamamlamalı. Türkiye, yeni dönemde hem teknoloji odaklı gelişmeleri sanayileşme merkezine almalı hem de küresel tedarik ve değer zincirlerindeki yeniden yapılanmadan azami pay alabilmeli.
Son söz: Türkiye, sanayileşmeye azami öncelik ve destek vererek sanayileşmesini tamamlamalı.